6745 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Tevbe Rabî' b. Nâfi', ona Heysem b. Humeyd, ona Yahya b. Haris, ona Kasım b. Abdurrahman ona da Ebu Ümame'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "(Vakitleri) arasında lüzumsuz bir söz ya da iş bulunmadan bir namazın ardından kılınan namaz, illiyyîn'de yazılır."
Açıklama: İlliyyîn, iyilerin amel defterlerinin bulunduğu yüce bir mekândır (İlyas Üzüm, "İlliyyîn", Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. Erişim 19 Şubat 2020).
Bize İbn Nüfeyl ve Ahmed b. Yunus, onlara Züheyr, ona da Simak şöyle rivayet etmiştir: "Cabir b. Semure'ye Hz. Peygamber'le (sav) birlikte çok oturur muydunuz? diye sordum. O evet otururduk. Hz. Peygamber (sav) sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğana kadar yerinden ayrılmaz, güneş doğunca kalkardı diye cevap verdi."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Ebu Muğîra, ona Abdullah b. el-A'lâ, ona Ebu Ziyade Ubeydullah b. Ziyade el-Kindî, ona da Bilal (ra) şöyle haber verdi: Bir gün Rasulullah'a (sav) sabah namazı vaktinin girdiğini haber vermek için gidince, Hz. Aişe (r.anha) Bilal'den (ra) bir şey isteyerek kendisini oyalamıştı; o kadar ki ortalık aydınlanmış, iyiden iyiye sabah olmuştu. Bunun üzerine Bilal hemen kalkıp Hz. Peygamber'e (sav) sabah namazı vaktinin girdiğini haber vermiş, hemen arkasından haberini yine tekrarlamış, fakat Rasulullah (sav) dışarı çıkmamıştı. (Bir süre sonra) çıkıp halka namaz kıldırdı. Namazdan sonra Bilâl, namaz vaktini haber vermek için Rasulullah'a (sav) gittiğini, ama Hz. Aişe'nin (r.anha) bir şeyler sorarak kendisini oyaladığını ve bu yüzden iyice sabah oluncaya kadar geciktiğini ve Hz. Peygamber'in de bu yüzden mescide çıkmakta geciktiğini söyleyince, Rasulullah (sav); "Ben sabahın iki rekât sünnetini kılmıştım," dedi. Bilal, ey Allah'ın Rasulü, sen iyice sabaha girdin deyince de; "Eğer bundan daha çok sabaha girmiş olsam bile, yine de bu iki rekâtı en güzel ve en kısa şekilde kılardım," buyurdu.
Açıklama: Bilal b. Rabah el-Habeşî ile Ubeydullah b. Ziyade el-Bekrî arasında İnkita' vardır.
Bize Abdurrahman b. Bişr b. el-Hakem en-Nisâbûrî, ona Musa b. Abdülaziz, ona el-Hakem b. Eban, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın (ra) haber verdiğine göre Rasulullah (sav) Abbas b. Abdülmuttalib'e şöyle buyurmuştur: "Ya Abbas! Amcacığım! Sana bir iyilik yapayım mı? Sana bir bağışta bulunayım mı? Sana bir hediye vereyim mi? Sana, söylediğimi yaptığın takdirde Cenâb-ı Hakk'ın senin evvel-âhir, eski-yeni, hatâen-kasten, küçük-büyük, gizli-açık günahlarını bağışlayacağı on hasleti haber vereyim mi? Dört rekât namaz kılar ve her rekâtta Fâtiha ile bir sure okursun; ilk rekâtta kıraati bitirince, ayakta iken on beş defa Sübhânellâh ve’l-hamdu lillâh ve lâ ilâhe illallâhu vellâhu ekber dersin. Sonra rükûa gidersin ve rükûda da aynı şeyi on defa tekrar edersin. Sonra rükûdan başını kaldırır ve aynı sözleri yine on defa tekrar edersin. Sonra secdeye gidersin ve secdede de aynı sözleri on defa söylersin. Sonra secdeden başını kaldırır ve yine on defa aynı cümleyi tekrar edersin. Sonra tekrar secdeye gider ve yine on defa aynı cümleyi söylersin. Sonra başını kaldırır ve yine on defa aynı sözleri tekrar edersin. Böylece bu sözler, bir rekâtta toplam yetmiş beş defa söylenmiş olur. Bunların aynısını dört rekâtta da yaparsın. Eğer gücün yeterse, günde bir defa bu namazı kıl! Yapamazsan haftada bir, onu da yapamazsan ayda bir, onu da yapamazsan yılda bir, onu da yapamazsan ömründe bir defa olsun kıl!"
Açıklama: Burada zikredilen namaz, tesbih namazı diye bilinen namazdır. Tesbih namazı bazı fukaha tarafından müstahap görülmüştür. Hadiste sözü edilen "on haslet"ten maksadın, rivayette belirtildiği üzere on günahtır; yani evvel ve âhir, eski ve yeni, hatâen ve kasten, büyük ve küçük, gizli ve açık işlenen günahlar olduğu söylenmiştir. Ancak bu hususun eleştiriye açık bir değerlendirme olduğu inkâr edilemez. Bu yüzden bazı ulemaya göre bununla, ilk olarak onbeş defa tekrar edileni hariç olmak üzere "tesbih" cümlesinin onar defa tekrarlanması kastedilmiştir.
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. el-Haris, ona Bükeyr b. el-Eşec, ona da İbn Abbas (ra) âzâtlı kölesi Küreyb'in haber verdiğine göre; Abdullah b. Abbas ile Abdurrahman b. Ezher ve el-Misver b. Mahreme kendisini Hz. Peygamber'in (sav) zevcesi Hz. Aişe'ye göndererek şöyle demişler: Aişe'ye bizim hepimizden selam söyle. Ona ikindiden sonraki iki rekât namazın hükmünü sor ve de ki: Senin bu iki rekât namazı kıldığın bize haber verildi. Halbuki biz Rasulullah'ın (sav) bunu yasakladığını işitmiştik. Hz. Aişe'ye gittim, ona beni kendisine neden gönderdiklerini anlattım. Hz. Aişe (r.anha), bunu git, Ümmü Seleme'ye sor! dedi. Bunun üzerine hemen beni gönderen kimselerin yanına dönerek Hz. Âişe'nin sözünü kendilerine naklettim. Onlar da beni Hz. Aişe'ye sormamı istedikleri soruyu kendisine sormam için Ümmü Seleme'ye (r.anha) gönderdiler. Ümmü Seleme (r.anha), ben, Rasulullah'ın (sav) bunu yasakladığını duymuştum. Fakat sonra kendisinin ikindi namazını kıldığında o iki rekâtı da kıldığını gördüm. Sonra benim yanıma geldi, o sırada yanımda Ensâr'dan Benû Haram kabilesinden kadınlar vardı. Hz. Peygamber o iki rekâtı kıldı. Bunun üzerine ben kendisine cariyeyi gönderdim ve ona şöyle tembih ettim: Git, Rasulullah'ın (sav) yanında dur ve kendisine; Ümmü Seleme sana; ey Allah'ın Rasulü, Senin bu iki rekâtı kılmaktan men ettiğini işitmiştim. Şimdi ise senin onu kıldığını görüyorum diye soruyor de! Eğer eliyle işaret ederse, geri çekil! Ümmü Seleme şöyle devam eder: Cariye söyleneni yaptı. Hz. Peygamber eliyle işaret etti, o da geri çekildi. Namazını bitirince bana hitaben dedi ki: "Ey Ebu Ümeyye'nin kızı (Ümmü Seleme)! İkindiden sonraki iki rekâtı soruyorsun. Bana Abdülkays kabilesinden bazı insanlar, kabilelerinden ayrılarak müslüman olmak için gelmişlerdi. Öğleden sonra kıldığım iki rekâtı onlarla meşgul olurken kılamamıştım. İşte bu kıldığım, o iki rekâttır."
Bize Ubeydullah b. Sa'd, ona amcası (Yakub b. İbrahim el-Kuraşî), ona babası (İbrahim b. Sa'd ez-Zührî), ona İbn İshak, ona Hişam b. Urve, ona da babası (Urve), Aişe'nin şöyle anlattığını nakletti: Peygamber (sav), Osman b. Maz'ûn'u çağırdı ve (Osman, Hz. Peygamber'in (sav) yanına gelince) "Ey Osman, sen benim sünnetimden yüz mü çeviriyorsun?" diye sordu. Osman da vallahi, hayır ey Allah'ın Rasulü! Tam aksine ben senin sünnetini istiyorum diye cevap verdi. (Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Gerçekten ben uyku da uyurum, namaz da kılarım, oruç da tutarım, bazen de tutmam. Kadınlarla da evlenirim. Ey Osman, (üzerindeki hakları zayi etme konusunda) Allah'tan kork! Çünkü senin üzerinde hanımının (veya ailenin) hakkı vardır. Senin üzerinde misafirinin hakkı vardır ve senin üzerinde nefsinin de hakkı vardır. (Bazen) Oruç tut, (bazen) tutma; (gecenin bir kısmında) namaz kıl, (bir kısmında da) uyu!"
Açıklama: Nurdan kastedilen hidayettir. Bakara 2/164: Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır.