6745 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Muhammed el-Mervezî İbn Şebbuye, ona Ali b. Hüseyin, ona babası, ona Yezid en-Nahvi, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) şöyle dedi: "Müzzemmil suresindeki Gecenin birazı hâriç olmak üzere yarısı miktarınca namaza kalk (Müzzemmil, 73/2-3) mealindeki ayeti, yine o suredeki; Allah sizin vakti tespit edemeyeceğinizi bilmektedir. Bundan dolayı da sizi bağışlamıştır. Artık Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun (Müzzemmil, 73/20) meâlindeki ayet neshetmiştir. Âyetteki (Nâşiete'l-leyl) (Müzzemmil, 73/6) ibaresi, gecenin ilk saatleri demektir. Buna göre insanlar namazlarını gecenin ilk saatlerinde kılarlardı. Cenâb-ı Hak, gece namazından Allah’ın size farz kıldığını yapmak daha uygundur, çünkü insan uyuduğunda, ne zaman uyanacağını bilemez, demektedir. Aynı sûrede geçen (akvamu kîlâ) (Müzzemmil, 73/6) cümlesi de bu saatler Kur'ân'ı iyi anlamak için daha uygun zamandır anlamına gelir. Gündüz vakti ise senin için yoğun bir koşuşturma durumu vardır (Müzzemmil, 73/7) meâlindeki ayette, gündüzleri senin için yoğun bir meşguliyet var anlamına gelir."
Açıklama: İbn Abbas burada geçen iki ayet arasında nesih olduğunu söylemekte ise de burada nesihten ziyade bir hafifletmeden söz edildiğini düşünmek daha isabetli olabilir. Çünkü Allah ilk ayetlerdeki hükmü tamamen kaldırmamış, sadece zorlu kaldırarak hafifleştirmiştir. Âyette önce mutlak olarak “gece kalk!” ifadesi kullanılırken, sonra “gecenin birazı müstesnâ”, “yarısı”, “veya ondan da biraz eksilt”, “veya biraz arttır” şeklinde, zordan kolaya doğru bir zaman sınırlaması yapılmaktadır. Bu sure, Mekke'de ilk inen surelerdendir. Burada gece namazı emredilmektedir. O sırada henüz beş vakit namaz farz kılınmamıştı. Buna rağmen Hz. Peygamber'e gece ibadeti farz kılınmıştı. Bunu dikkate alan ashâb da her gece uzun uzun namaz kılarlardı.
Bize Muhammed b. Süfyan el-Ubullî, ona Habban b. Hilal Ebu Habib, ona Mehdi b. Meymun, ona Amr b. Malik, ona Ebu Cevzâ şöyle demiştir: Bana sahabeden biri -onun Abdullah b. Amr olduğu rivayet edilir- tahdis etti ve dedi ki: Hz. Peygamber (sav); "Yarın gel de sana ikramda, ihsanda ve bağışta bulunayım," buyurdu. Ben, gerçekten bana bir bağışta bulunacak sandım. (Ertesi gün gidince); "Güneş zevâl vaktini geçince, kalk ve dört rekât namaz kıl..." dedi, diyerek önceki hadiste geçen sözleri rivayet etti. Sonra Hz. Peygamber şunları söyledi: "...Sonra başını ikinci secdeden kaldırıp oturursun ve on defa tesbîh, on defa tehlîl, on defa tahmîd, on defa da tekbîr getirmeden ayağa kalkmazsın. Sonra bunları dört rekâtta da tekrar edersin. Sen, dünyanın en büyük günahını işlesen dahi, bu sayede affedilirsin." O saatte bunu kılamazsam ne olur? diye sordum. "Gece veya gündüzün bir vaktinde kıl!" buyurdu. [Ebû Davud dedi ki: Habban b. Hilal, Hilal er-Râî'nin dayısıdır.] [Yine Ebû Davud şöyle dedi: Bunu el-Müstemir b. er-Reyyân, Ebu'l-Cevzâ'dan, o da Abdullah b. Amr'dan mevkûf olarak rivayet etti. Onu, Ravh b. el-Müseyyeb ile Cafer b. Süleyman da Amr b. Mâlik en-Nükrî'den, o Ebu'l-Cevzâ'dan, o da İbn Abbas'tan kendi sözü olarak rivâyet ettiler. Ravh'ın rivâyetinde de İbn Abbas, ben bunu Hz. Peygamber'den (sav) naklediyorum, dedi.]
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya b. Said, ona Saîd, ona da Katade önceki hadisin bir benzerini aynı senetle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) sekiz rekât namaz kılardı, bu namaz sırasında sadece sekizinci rekâtta otururdu. Oturur, Aziz ve Celil olan Allah'ı zikreder, sonra dua eder ve sonra bize işittirerek selam verirdi. Selam verdikten sonra oturarak iki rekât daha kılar, arkasından bir rekât daha kılardı. Yavrucuğum, işte bunlar on bir rekattır. Rasulullah (sav) yaşlanıp da kilo alınca yedinci rekâtta vitir yapar, selamdan sonra da oturarak iki rekât daha kılardı. Sonra hadisi, kendi ağzından söyledikleri kısma kadar aynı manada rivayet etti."
Bize Vehb b. Bakiyye, ona Halid; (T) Bize İbnu'l-Müsenna, ona Abdüla'la, ona Hişam, ona el-Hasan, ona da Sa'd b. Hişam şunu anlattı: "Medine'ye gidip Hz. Aişe'nin (r.anha) huzuruna çıkıp kendisine, bana Rasulullah'ın (sav) namazından haber ver dedim. Aişe dedi ki: Rasulullah (sav) insanlara yatsı namazını kıldırdıktan sonra evine gelir, yatağına girip uyurdu. Gece yarısı kalkar, ihtiyacını giderir, sonra da abdest alırdı. Sonra mescide gider ve sekiz rekât namaz kılardı. Bu namazda bana öyle geliyordu ki kıraat, rükû ve sücûdu eşit uzunlukta yapardı. Sonra kalkar tek rekatla vitir yapardı. Sonra da oturarak iki rekât daha kılardı. Ardından yatağına uzanırdı. Bazen Bilal gelir, sabah namazı vaktinin geldiğini haber verirdi. Sonra hafifçe uyuklardı. Bazen ben, Bilal kendisine namazı haber vermeden önce uyuklayıp uyuklamadığından şüphe ederdim. Yaşlanıncaya veya şişmanlayıncaya kadar Rasulullah'ın (sav) namazı bu şekilde idi." [Hz. Aişe biraz da şişmanlığından bahsetti. Sonra (Sa'd b. Hişam bir önceki) hadisi rivayet etti.] [Ebû Davud dedi ki: Ben bu hadisi, bu konudaki rivayetlerin farklılığından dolayı zikrettim. Hocalarımız, vitirden sonraki iki rekât kılmayı doğru görmüyorlar.]