1886 Kayıt Bulundu.
Bana Malik, ona Rabîa b. Ebu Abdurrahman, ona da (Medine) alimlerinden bir çok kişi şunu rivayet etti: "Ebu Musa el-Eş'arî, Ömer b. Hattab'ın huzuruna girmek için izin istemek üzere geldi ve üç kez izin istedi. Ardından geri döndü. Ömer b. Hattab, peşinden adam gönderip ona, 'Sana ne oldu da yanımıza girmedim?' diye sordu. Ebu Musa; 'Rasulullah'ı (sav); 'İzin istemek, üç kez olur. Buna göre sana izin verilirse içeri gir. Aksi halde geri dön.' buyururken duydum.' dedim. Ömer; 'Senden başka bunu kim biliyor? Vallahi, eğer bunu bilen birini bulup getirmezsen sana şöyle şöyle yaparım.' dedi. Ebu Musa hemen çıktı ve mescitte ensar meclisi denilen yerde oturan bir grubun yanına geldi. Onlara; 'Ömer b. Hattab'a (ra); Rasulullah'ı (sav); 'İzin istemek, üç kez olur. Buna göre sana izin verilirse içeri gir. Aksi halde geri dön.' buyururken duyduğumu söyledim. Bana dedi ki; 'Vallahi, eğer bunu bilen birini bulup getirmezsen sana şöyle şöyle yaparım.' dedi. Aranızda bunu duyan biri varsa benimle birlikte kalkıp gelebilir mi?' dedi.' Onlar da Ebu Said el-Hudrî'ye, 'Kalk, onunla birlikte git.' dediler. Ebu Sadi el-Hudrî, o anda orada oturanların en küçüğü idi. Böylece Ebu Said el-Hudrî kalkıp onunla birlikte gitti ve Ömer b. Hattab'a bu hadisi haber verdi. Bunun üzerine Ömer b. Hattab, Ebu Musa el-Eş'arî'ye 'Şunu iyi bil ki ben, seni yalan söylemekle itham etmiyorum. Fakat insanların Rasulullah (sav) adına hadis uydurmalarından endişe ediyorum' dedi."
Bana Malik, ona Abdullah b. Ebu Bekir, ona da babasının naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Birisi hapşırırsa ona dua et, sonra tekrar hapşırırsa yine dua et, sonra tekrar hapşırırsa yine dua et, sonra tekrar hapşırırsa 'Sen üşütmüşsün' de." Abdullah b. Ebu Bekir: “Üçüncüden sonra mı dördüncüden sonra mı (böyle söyle dedi), bilmiyorum.” dedi.
Bana Mâlik, Ebu’z-Zinâd’dan, o el-A‘rec’den, o Ebu Hureyre’den rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Küfrün başı doğu tarafındadır. Büyüklenme ve kibirlenme deve ve at sahiplerinin, çadırlarda yaşayan kaba insanların özelliğidir. Sükûnet ise koyun sahiplerinin özelliğidir."
Bana Mâlik, Yayha b. Said'in şöyle anlattığını rivayet etti: Rasulullah (sav) sağılır bir deve hakkında "Bunu kim sağabilir?" diye sordu. O sırada birisi ayağa kalktı. Rasulullah (sav) ona "Adın ne?" diye sordu. Adam Hz. Peygamber'e (sav) adının Mürre olduğunu söyleyince Rasulullah (sav) "Otur." dedi. Sonra "Bunu kim sağacak?" diye tekrar sordu. Bu kez başka bir kişi ayağa kalktı. Rasulullah (sav) Ona da "Adın ne?" diye sordu. Adam adının Harb olduğunu söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona da "Otur." dedi. Sonra yine "Bunu kim sağacak?" diye sordu. Bu kez başka bir kişi ayağa kalktı. Rasulullah (sav) ona da "Adın ne?" diye sordu. Adam da adının Ya'îş olduğunu söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) ona "Deveyi sen sağ." buyurdu.
Bana Malik, ona Nâfi', ona da İbn Ömer Rasulullah (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Hiç kimse, iznini almadan bir başkasının hayvanını sağmasın. Biriniz odasına gelinip de dolabının kırılarak yiyeceğinin alınıp götürülmesini ister mi? Kuşkusuz hayvanlarının memeleri de sahiplerinin yiyeceklerini depolamaktadır. O halde hiç kimse iznini almadan bir başkasının hayvanını sağmasın."