6745 Kayıt Bulundu.
Bize Müsedded, ona Karrân b. Tammâm; (T) Bize Abdullah b. Said, ona Ebu Halid -bu metnin lafızları ona aittir-, ona Abdullah b. Abdurrahman b. Ya'lâ, ona Osman b. Abdullah b. Evs, ona da dedesi, -Abdullah b. Said rivayetinde, ona da Evs b. Huzeyfe rivayet etmiştir: Sakîf Heyeti içinde Rasulullah'ın (sav) huzuruna geldik. Ahlâf sülalesi Muğîra b. Şube'ye misafir oldu. Beni Malikileri de Hz. Peygamber kendisine ait bir çadıra aldı. Müsedded; Evs, Sakîf'ten Rasulullah'a gelen bir heyetin içinde idi dedi. Efendimiz her gece yatsıdan sonra bize gelir ve -Ebu Said'in dediğine göre- ayak üstü durarak anlatırdı. Hatta uzun süre ayakta kalmaktan dolayı biraz bir ayağı üzerine biraz da diğeri üzerine yaslanırdı. Hz. Peygamber'in en çok anlattığı şey, kavmi olan Kureyş'ten gördüğü ezâ ve cefâ idi. Rasulullah şöyle derdi: "Onlarla biz eşit değildik. Biz zayıf ve zelil idik (onlarsa kuvvetli idiler)" -Müsedded Mekke'de der- Medine'ye gelince harp nöbetleri onlarla bizim aramızda devam etti. "Kâh biz onlara galip geliyoruz kâh onlar bize." Bir gece Resul-i Ekrem her zamanki geldiği vakitten geç geldi. Biz, bu gece geç kaldın? dedik. "Kur'an'dan (okuduğum) cüzüm aklıma geliverdi. Onu tamamlamadan gelmeyi istemedim," buyurdu. Rasulullah'ın (sav) ashabına; Kur'an'ı nasıl hizblere ayırıyorsunuz? diye sordum: Üç, beş, yedi, dokuz, on bir, on üç, mufassalları tek hizb (olarak) cevabını verdiler. [Ebû Davud dedi ki: Ebû Said'in rivayeti (Müsedded'inkinden) daha tamdır.]
Açıklama: Sakîf, Tâif'te oturan bir kabiledir. Ahlâf ve Mâlik oğulları diye iki kola ayrılır. Heyet, Rasulullah'a (sav.) Tebük dönüşü hicrî 9. yıl Ramazan ayında geldi. Heyette ikisi Ahlâf'tan, üçü Malik'ten olmak üzere beş kişi vardı. Müslüman olmak için geldiklerini söylemişler, ancak namaz, zekât ve cihaddan muaf tutulmaları, putlarının yıkılmaması, fâiz, içki ve zinanın kendilerine serbest bırakılmalarını istiyorlardı. Uzun müzakerelerden sonra Hz. Peygamber, bu şartlardan hiçbirini kabul etmedi, onlar da mecburen Hz. Peygamber’in öngördüğü şartlarla anlaşma yapmaya rıza gösterdiler. Hz. Peygamber onlara, en gençleri olan Osman b. Ebî’l-Âs'ı Emir tayin etti. Ebû Süfyan ve Muğîre’yi de kabilenin putu Lât’ı yıkmakla görevlendirdi. Bu rivayette muayyen zamanlarda bir miktar Kur'an okumayı alışkanlık hâline getirmekten söz edilmektedir. Ancak bu muayyen zamanları, senenin muayyen zamanları diye uzun bir zaman aralığı olarak değil, her günün muayyen vakitleri diye anlamak gerekir.
Bize Muhammed b. Yahya b. Fâris, ona İbn Ebu Meryem, ona Yahya b. Eyyüb, ona da İbnu'l-Hâd şöyle rivayet etti: Nafi' b. Cübeyr b. Mut'im bana, Kur'ân'ı kaç günde hatmediyorsun? diye sordu. Ben, öyle bir taksim yapmıyorum dedim. Bunun üzerine Nafi', öyle deme, çünkü Rasulullah (sav), "ben Kur'an'dan bir cüz okudum," buyurdu. [İbnu'l-Hâd dedi ki: Zannederim Nafi', Rasulullah'ın (sav) bu sözünü Muğîra b. Şube'den nakletti.]
Bize Amr b. Merzuk, ona Şube, ona Katade, ona Abbas el-Cüşemî, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kur'an-ı Kerîm'de otuz ayetlik öyle bir sure vardır ki, onu devamlı okuyana, bağışlanıncaya kadar şefaat eder. O, Mülk suresidir."
Bize Muhammed b. Abdurrahim b. el-Berkî, ona İbn Ebu Meryem, ona Nafi' b. Yezîd, ona Haris b. Saîd el-Atekî, ona Abdukilâl kabilesinden Abdullah b. Müneyn, ona da Amr b. el-Âs'ın (ra) rivayet ettiğine göre: "RasululIah (sav) ona Kur'an'da on beş secde ayeti okutmuştur. Bunlardan üçü Mufassal surelerdedir. Hac suresinde de iki secde vardır." [Ebû Davud dedi ki: Ebu'd-Derdâ vasıtasıyla Rasulullah'dan (sav) on bir secde rivayet edilmiştir. Ancak bu rivayetin isnadı zayıftır.]
Bize Muhammed b. Râfi', ona Ezher b. el-Kasım -Muhammed, onu Mekke'de gördüm, dedi-, ona Ebu Kudame, ona Matar el-Varrak, ona İkrime, ona da İbn Abbas'ın (ra) rivayet ettiğine göre; "Rasulullah (sav) Medine'ye geldiğinden beri Mufassal surelerin hiçbirinde tilâvet secdesi yapmamıştır."
Bize Hafs b. Ömer, ona Şube, ona Ebu İshak, ona el-Esved, ona da Abdullah'ın rivayet ettiğine göre; "Rasulullah (sav) Necm suresini okuyup (sonunda) secdeye kapandı, orada bulunanların tümü de secde etti. Yalnız Kureyş'ten bir adam bir avuç çakıl veya toprak alıp yüzüne kaldırdı ve bu, bana yeter dedi. Sonra ben o adamın kâfir olduğu halde öldürüldüğünü gördüm."
Bize Müsedded, ona Süfyan, ona Eyyüb b. Musa, ona Ata b. Mîna, ona da Ebu Hureyre (ra) demiştir ki: "Biz, Rasulullah (sav) ile birlikte İnşikâk ve Alâk surelerinde secde yaptık." [Ebû Davud dedi ki: Ebu Hureyre hicrî altıncı yılda Hendek seferi sırasında müslüman oldu. Rasulullah'ın (sav) burada zikredilen secdeleri, onun son fiilidir.]
Bize Müsedded, ona el-Mu'temir, ona babası, ona Bekir, ona da Ebu Râfi' şöyle dedi: "Ebu Hureyre ile birlikte yatsı namazı kıldım, İnşikak sûresini okuyup secde yaptı. Ben kendisine, bu ne secdesidir? dedim. Ben, Ebu'l-Kasım'ın arkasında bu secdeyi yaptım ve ona kavuşuncaya kadar de yapmaya devam edeceğim dedi."
Bize Muhammed b. Osman ed-Dımaşkî Ebu'l-Mücâhir, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Musab b. Sabit b. Abdullah b. ez-Zübeyr, ona Nafi', ona da İbn Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre; "Hz. Peygamber (sav) Fetih yılında içinde secde ayeti (olan bir sure) okudu. Bunun üzerine bütün ashab secdeye kapandı. Onlardan bir kısmı binitli, bir kısmı da yerde idi; binitli olanlar elinin üzerine secde ediyordu."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona da Yahya b. Saîd; (T) Bize Ahmed b. Ebu Şuayb, ona İbn Nümeyr -mana olarak- ona Ubeydullah, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra) rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bize (içinde secde ayeti olan) bir sureyi okuyup" -ravi İbn Numeyr, namaz hâricinde dedi- "secde eder, onunla biz de secde ederdik. O kadar ki, bizden biri kalabalıktan alnını koymak için yer bulamazdı."