Giriş

Bize Kuteybe b. Said, ona Haccac b. Muhammed el-A‘ver, ona Şu‘be, ona Amr b. Murre, ona da Said b. Müseyyeb şöyle rivayet etmiştir: Ali ve Osman (r.anhumâ) Usfan’da bulundukları sırada temettu‘ haccı yapma hususunda görüş ayrılığına düştüler. Ali “sen ancak Nebi’nin (sav) yaptığı bir işi yasaklamak istiyorsun” dedi. Ali durumun böyle olduğunu görünce, hem hac hem de umre için telbiye getirip ihrama girdi.


    Öneri Formu
10296 B001569 Buhari, Hac, 34

Bize Müsedded, ona Hammâd b. Zeyd, ona Eyyub, ona Mücâhid, ona da Câbir b. Abdullah (r.anhumâ) şöyle rivayet etmiştir: Bizler "Lebbeyk Allahumme lebbeyke bi’l-hacc" (Buyur Allah’ım buyur, hac emrini yerine getirmek üzere ihrama giriyorum.) diyerek (Mekke’ye) geldik, sonra da Rasulullah’ın (sav) bize emretti, bu ihram ve telbiyemizi umre için de yaptık.


    Öneri Formu
10297 B001570 Buhari, Hac, 35


    Öneri Formu
10292 B001565 Buhari, Hac, 34


    Öneri Formu
10293 B001566 Buhari, Hac, 34


    Öneri Formu
10295 B001568 Buhari, Hac, 34


    Öneri Formu
278714 B001534-2 Buhari, Hac, 16


    Öneri Formu
278722 B001566-2 Buhari, Hac, 34

Bize Musa b. İsmail, ona Vuheyb, ona İbn Tavus, ona babası (Tavus b. Keysan), ona da İbn Abbas (r.anhumâ) şöyle rivayet etmiştir: Müşrikler hac aylarında yapılan umreyi yeryüzünde işlenebilecek günahların en çirkini olarak görürler ve Muharrem ayını Safer ayı diye değiştirerek “Develerin arkasındaki yaralar iyileşir, izler silinir, Safer ayı da çıkarsa, umre yapmak isteyen için de umre yapmak helal olur” derlerdi. Nebi (sav) ve ashabı Zilhiccenin dördüncü gecesi sabahında, hac niyetiyle ihrama girmiş olarak (Mekke’ye) geldiklerinde, kendilerine bu niyetlerini umre niyeti olarak değiştirmelerini emretti. Böyle bir iş onlara ağır geldi ve “ey Allah’ın Rasulü, hangi şartlarda girdiğimiz ihramdan çıkalım?” dediler. Peygamber (sav) "yasak olan şeylerin tamamı helal olmak üzere ihramdan çıkın" buyurdu.


    Öneri Formu
10291 B001564 Buhari, Hac, 34

Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ebu Bekr el-Hanefî, ona Eflah b. Humeyd, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe (r.anhâ) şöyle rivayet etmiştir: Hac aylarında, hac için ihram giymiş olarak Rasulullah (sav) ile birlikte yola çıktık ve Serif mevkiinde konakladık. Âişe der ki: Rasulullah (sav) ashabının yanına çıkıp onlara "yanında hediyelik kurbanlığı bulunmayan ve umreye niyet etmek isteyen kimse bunu yapsın. Ama beraberinde hediyelik kurbanlığı bulunanlar yapmasın" buyurdu. Âişe der ki: Sahabeden bazısı onun bu tavsiyesine uydu, bazısı uymadı. Rasulullah (sav) ve sahabeden bazı adamlar ise, gücü kuvveti yerinde ve beraberlerinde hediyelik kurbanlığı olduğundan dolayı umreye niyetlenmedi. Âişe der ki: Rasulullah (sav) yanıma girdi, bu sırada ben ağlıyordum. "Neden ağlıyorsun ey kadın" buyurdu. Ben de “ashabına söylediğin sözleri işittim ve benim umre yapma imkânımın olmadığını gördüm” dedim. "durumun ne?" buyurdu. “namaz kılamıyorum” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "bunun sana zararı olmaz, sen de Âdem’in kızlarından bir kadınsın. Allah onlar hakkında neyi yazıp takdir buyurmuş ise senin hakkında da onu yazmıştır. Bu sebeple sen hac niyetin üzere kal ve haccının gereklerini yerine getir. Allah’ın sana umreyi de nasip etmesi umulur" buyurdu. Âişe der ki: Veda haccında çıkıp ve Mina’ya vardığımız zaman temizlenmiş oldum. Sonra Mina’dan yola çıkıp, Beyt’i tavaf ettim. Âişe der ki: Sonra Hz. Peygamber ile birlikte son kafile içinde Mina'dan yola çıktık, o Muhassab mevkiinde konaklayınca, biz de onunla birlikte konakladık. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman’ı çağırarak "Kız kardeşini Harem’in dışına çıkart, o da bir umre yapmak üzere niyet edip ihrama girsin. Sonra bu umreyi bitirin. Arkasından her ikiniz de buraya gelin. Ben sizleri yanıma döneceğiniz vakte kadar bekleyeceğim" buyurdu. Âişe der ki: Biz de umre yapmak üzere Harem’in dışına çıktık. Nihâyet umremi yapıp, tavafı bitirdikten sonra seher vaktinde onun yanına geldim. Allah Rasulü "bitirdiniz mi?" buyurdu. Ben de “evet” dedim. Bunun üzerine yola koyulmak üzere hazırlık yapılmasını sahabesine ilan ettirdi. İnsanlar da hazırlıklarını yapıp yola koyuldular ve Medine istikametinde yoluna devam etti. Hadisde geçen "ضَيْرُ " kelimesi "ضَارَ يَضِيرُ ضَيْرًا" kökünden gelen bir mastardır. "ضَارَ يَضُورُ ضَوْرًا" ve "ضَرَّ يَضُرُّ ضَرًّا" şeklinde söylendiği olur.


    Öneri Formu
10287 B001560 Buhari, Hac, 33


    Öneri Formu
10294 B001567 Buhari, Hac, 34