6725 Kayıt Bulundu.
Bize Abdurrahman b. İbrahim, ona Velid b. Müslim, ona Evzaî, ona Hassan b. Atiyye, ona Muhammed b. Ebu Aişe, ona da Ebu Hureyre rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Ebu Zer, Ya Rasulallah! Mal sahibi zenginler sevapları alıp götürdüler! Namaz kıldığımız gibi namaz kılıyor, oruç tuttuğumuz gibi oruç tutuyorlar. Ayrıca fazladan malları var, onunla sadaka veriyorlar. Bizimse sadaka olarak verebileceğimiz bir malımız yok! dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "Ey Ebu Zer! Sana bazı kelimeler öğretmemi istemez misin? Onlarla (sevapta) seni geçenlere yetişir, senden geri kalanlar da ancak bunları söyleyerek sana yetişebilirler" buyurdu. Ebu Zer, bilakis isterim, Ya Rasulallah! diye cevap verdi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Her (farz) namazın ardından otuz üç kez Allahu ekber, otuz üç kez elhamdülillah, otuz üç kez sübhanellah de ve bu tesbihatı lâ ilâhe illellâhu vahdehü lâ şerîke leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr (Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Onun hiçbir ortağı yoktur. Hükümranlık sadece ona aittir. Bütün övgüler sadece ona aittir. Onun her şeye gücü yeter.) diye bitir. Böyle diyen kişinin günahları, denizdeki köpük kadar dahi olsa günahları bağışlanır."
Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Amr b. Haris, ona İbn Ebu Hilal, ona İyaz b. Abdullah b. Sa'd b. Ebu Serh, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) minber üzerinde iken Sâd suresini okudu. Secde ayetine gelince inip secde etti. Cemaat da O'nunla birlikte secde etti. Başka bir gün yine aynı sureyi okudu. Secde ayetine gelince cemaat secde yapmaya hazırlandı. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Bu secde sadece bir nebinin tövbesidir. Ama ben sizin secdeye hazırlandığınızı görüyorum," dedi ve minberden inip secde yaptı, cemaat da secde yaptı.
Bize Müsedded, ona Abdullah b. Davud, ona Hani b. Osman, ona Humeyda bt. Yasir, ona da Yüseyra'nın şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) kendilerine (kadınlara) tekbir, takdis (tesbih) ve tehlili ihmal etmeyip devam etmelerini ve bunları parmak uçlarıyla saymalarını emretmiştir. Çünkü bu azalar (yaptıklarından) sorulacak, konuşmaları istenecektir."
Bize Ubeydullah b. Ömer b. Meysere ve Muhammed b. Kudame, onlara Assam, onlara el-A'meş, ona Ata b. Saib, ona da babası (Ebu Yahya Sâib b. Malik es-Sekafî), ona da Abdullah b. Amr'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah'ı (sav) parmak boğumlarıyla sayarak tesbih çekerken gördüm." [Kudame: sağ eliyle dedi.]
Bize Davud b. Ümeye, ona Süfyan b. Uyeyne, ona Ebû Talha'nın âzâdlısı Muhammed b. Abdurrahman, ona Küreyb, ona da İbn Abbas rivayet etmiştir: Cüveyriyye -ki asıl adı Berre idi, Hz. Peygamber ismini değiştirmişti- namazgâhında iken Rasulullah (sav) onun yanından çıkmıştı. Bir müddet sonra dönünce, o yine namazgâhında idi. "Hala namazgâhında mısın?" diye sorunca o da "evet" demiştir. Bunu üzerine Hz. Peygamber şunları söylemiştir: "Ben senden sonra şu dört cümleyi üç defa tekrarladım; eğer bu sözler, senin gün boyu söylediğin sözlerle tartılacak olsa (sevap itibariyle) daha ağır gelirdi. Bu sözler şöyledir: Allah'ı, mahlukatı sayısınca, zatının rızası miktarınca, Arşının ağırlığınca ve kelimelerinin sayısınca tesbih eder, O'na hamd ederim."
Bize Ubeydullah b. Ömer b. Meysere ve Muhammed b. Kudame, onlara Assam, onlara el-A'meş, ona Ata b. Saib, ona da babası (Ebu Yahya Sâib b. Malik es-Sekafî), ona da Abdullah b. Amr'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah'ı (sav) parmak boğumlarıyla sayarak tesbih çekerken gördüm." [Kudame: sağ eliyle dedi.]