3860 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Abdullah, ona Zuheyr, ona Musa b. Ukbe, ona Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir: Yahudiler, zina etmiş olan Yahudi bir erkekle bir kadını Rasulullah'a (sav) getirdiler. Hz. Peygamber (sav) "siz içinizden zina eden kimseyi nasıl cezalandırırsınız?" diye sordu. Onlar da “bu konuda (Tevrat'ta) bir hüküm bulamadık” dediler. Abdullah b. Selam “yalan söylediniz. Tevrat'ta recim vardır. "Eğer söylediklerinizde samimi iseniz Tevrat’ı getirin de onu okuyun"” dedi. Bunun üzerine Tevrat'ı getirdiler, Tevrat'ı okuyan kişi, avucunu recim ayetinin üzerine koydu. Abdullah b. Selâm “bu nedir?” diye sordu, oradakiler bu ayeti görünce “bu recim ayetidir” cevabını verdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sav) emir verdi, zina eden iki kişi, mescidin yanında, cenazelerin konulduğu yere yakın bir yerde recmedildi. Abdullah der ki: Ben erkek arkadaşını, taşlardan korumak maksadıyla kadının üzerine eğilirken gördüm.
Bize Ebu Nuaym, ona Beşir b. Muhacir, ona Abdullah b. Bureyde, ona da babası (Bureyde b. Husayb) şöyle demiştir: Hz. Peygamber'in yanında oturuyorken Gamidoğulları'ndan bir kadın gelip “ey Allah'ın Rasulü, ben zina ettim, beni temizlemeni istiyorum” dedi. Hz. Peygamber (sav) ona "dön git" buyurdu. Ertesi gün olunca kadın yine gelip zina ettiğini itiraf ederek “Ey Allah'ın Rasulü, beni temizle. Belki sen beni, Mâiz b. Bâlik'i geri çevirdiğin gibi geri çevireceksin? Vallahi ben hamileyim” dedi. O zaman Hz. Peygamber (sav) "var git, çocuğunu doğurunca gel" buyurdu. Sonra kadın doğumunu yapınca çocuğu bir bez parçasına sarılı olarak getirip “ey Allah'ın Rasulü, işte doğurdum” dedi. Hz. Peygamber (sav) "git sütten kesilinceye kadar onu emzir" buyurdu. Kadın çocuğu sütten kesince, elinde ekmek parçası olduğu halde onu getirdi ve “ey Allah'ın Rasulü, onu sütten kestim” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) emretti, çocuk, Müslümanlardan bir adama verildi, kadın için bir çukur kazıldı ve o, göğsüne kadar onun içine konuldu. Ardından insanlara onu recmetmelerini emretti. Halid b. Velid bir taş alıp onun başına attı, fışkıran kan Halid b. Velid'in yanağına bulaştı, o da kadına sövdü. Hz. Peygamber (sav) Halid'in sövdüğünü işitti ve "yapma ey Halid, ona sövme. Canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, o öyle bir tövbe etti ki, şayet o tövbeyi haksız yere fazladan vergi alan tahsildar yapmış olsaydı, o bile bağışlanırdı" buyurdu. Sonra emir verdi cenaze namazı kılındı ve defnedildi.
Bize Yahya b. Hammâd, ona Ebân b. Yezîd, ona Katâde, ona Hâlid b. Urfuta, ona da Habîb b. Sâlim şöyle rivayet etti: Bir delikanlıya "Kurkûr (Uzun Gemi)" lakabı verilmişti. İşte bu (delikanlı bir gün) karısının cariyesi ile cima yapmıştı ve o (delikanlı) (Kufe valisi) Nu'mân b. Beşir'in huzuruna çıkarılmıştı. (Nu'mân b. Beşir) şöyle demişti: "Andolsun ki, onun (delikanlı) hakkında sadra şifa bir hüküm vereceğim. Eğer (karısı, cariyesini) ona helâl kılmışsa, ona yüz sopa vururum; şayet helâl kılmadıysa bu durumda onu recmederim!" Bunun üzerine (delikanlının karısına) "Kocan (cariyenle cima hususunda izinli midir?)" diye sorulmuş, o da "Ben onu (cariyeyi) ona (kocaya) helâl kılmıştım!" dedi. (Nu'mân b. Beşir) de ona (delikanlıya) yüz sopa vurdu. Yahya dedi ki "Bu (hadis), Hz. Peygamber'e (sav) nisbet edilir."
Bize Said b. Mansur, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona amr b. Ebu Amr, ona (Abdurrahman b. Hürmüz) el-A'rec, ona da Ebu Hureyre (ed-Devsî) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) iki oğlunun arasında onlara dayanarak ilerleyen bir ihtiyara rastladı ve: "Bu ihtiyara ne oldu" diye sordu. Oğulları da: " (Kabe'ye) Yürümeye adak adadı" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bir bineğe bin. Zira Allah senden ve adadığından zengindir."
Bize Ebu Nuaym (Fadl b. Dükeyn), ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyüb (b. Keysan es-Sahtiyânî), ona Ebu Kilabe (Abdullah b. Zeyd), ona Ebu Mühelleb (Muaviye b. Amr), ona da İmran b. Husayn şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah'a isyan konusunda yapılan adak ile insanın sahip olmadığını şeyler hususunda yapılan adak yerine getirilmez."
Bize Halid b. Mahled, ona Malik (b. Enes), ona Talha b. Abdülmelik el-Eylî, ona Kasım b. Muhammed, ona da Aişe (bt. Ebu Bekir) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim Allah'a itaat hususunda bir adakta bulunursa, adadığını yerine getirsin. Kim de Allah'a isyan hususunda bir adakta bulunursa, adadığını yerine getirmesin."
Bize Haccac b. Minhal, ona Hammad (b. Seleme), Habib (b. Muallim) el-Muallim, ona Atâ b. Ebu Rabah, ona da Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Bir adam (Mekke'nin fethi sırasında): Ey Allah'ın Rasulü! (sav), Ben, Allah sana Mekke'nin fethini nasip ederse Beytü'l-Makdis'de (Allah için) iki rekat namaz kılmak için adakta bulundum, dedi. Hz. Peygamber de (sav) "Burada kıl" buyurdu. Adam sözünü üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Öyleyse sen bilirsin (burada kılmak istemiyorsan Beytü'l-Makdis'de kıl)" uyurdu.
Bize Halid b. Mahled, ona Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Übeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona da Zeyd b. Hâlid (ra) ve Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Peygamber'e (sav) bekar bir cariyenin zina etmesinin hükmü soruldu, o da şöyle cevap verdi: "Cariye zina ederse, onu kamçılayın. Yine zina ederse, yine kamçılayın. Sonra yine zina ederse, artık onu bir kıl örgüsü karşılığında olsa bile satın" (Râvi İbn Şihâb) der ki: Hz. Peygamber (sav) "onu bir kıl örgüsü karşılığında olsa bile satın" ifadesini üçüncü defada mı yoksa dördüncü defada mı söyledi bilemiyorum.