9957 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Eyyüb ile Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr, onlara İsmail b. Cafer, -İbn Eyyüb, bize İsmail tahdis etti, dedi-, ona el-Alâ, ona babası, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Komşusu, kötülüğünden emin olamayan kişi cennete giremez."
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, -İshak bize haber verdi, Osman da bize tahdis etti demiştir-, onlara Cerir, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Amr b. Şurahbil, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) soruldu: Allah katında en büyük günah hangisidir? "Seni Allah yarattığı halde O'na şirk koşmandır" buyurdu. Ben, bu gerçekten çok büyük günahtır. Peki sonra hangisidir? dedim. "Sofrana ortak olacağından korkarak çocuğunu öldürmendir" buyurdu. Sonra hangisidir? diye sorunca; "komşunun helali ile zina etmendir" buyurdu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe ve İshak b. İbrahim, onlara Cerir, -Osman bize Cerîr tahdis ettidedi- Cerir'e, el-A'meş, ona Ebu Vâil, ona Amr b. Şurahbil, ona da Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Bir adam gelip Hz. Peygamber'e (sav), Ey Allah'ın Rasulü! Allah katında en büyük günah hangisidir? diye sordu. Hz. Peygamber (sav); "seni Allah yarattığı halde O'na ortak koşmandır" buyurdu. Adam, Sonra hangisidir? diye sordu. Hz. Peygamber; "sofrana ortak olacağı endişesiyle çocuğunu öldürmendir" buyurdu. Adam, Sonra hangisidir? diye sordu. Hz. Peygamber; "komşunun eşi ile zina yapmandır" buyurdu. Aziz ve Celil olan Allah bu sözü doğrulamak için şu ayeti indirdi: "Onlar, Allah ile başka bir tanrıya tapmazlar; haksız yere, Allah'ın dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler. Zira (bilirler ki) bunları işleyen kimse cezasını bulacak." (el-Furkan, 25/68).
Bize Yahya b. Eyyûb, Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona İbn Eyyub, ona İsmail, ona el-Alâ, ona babası, ona da Ebû Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Komşusu kötülüğünden emin olamayan kişi cennete giremez."
Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr, ona Ebu Halid b. Süleyman b. Hayyan, ona Sa'd b. Tarık, ona Rib'î, ona Huzeyfe şöyle rivayet etmiştir: Hz. Ömer'in yanında idik. Bize; hanginiz Hz. Peygamber'in (sav) fitneden söz ettiği bir hadisini işitti? diye sordu. Cemaat; hepimiz işittik! dediler. Hz. Ömer; herhalde siz, insanın ailesi ve komşuları hakkındaki fitnesini kastediyorsunuz diye sordu. Onlar da evet dediler. Hz. Ömer; o fitneye namaz, oruç ve sadaka kefaret olur. Hz. Peygamber'in deniz dalgaları gibi kuduran fitneden bahsettiğini hanginiz işitti? diye sorunca, cemaat sustu. Huzeyfe hemen ben! dedi. Hz. Ömer; evet sen, aferin sana! diye karşılık verdi. Huzeyfe de Rasulullah'ın (sav) şöyle söylediğini işittim dedi: "Fitneler kalplere hasır çubukları gibi dal dal yerleştirilir. Hangi kalbe işlerse, orada siyah bir nokta hâsıl olur. Hangi kalp onu kabul etmezse, orada da beyaz bir nokta oluşur. Böylece iki kalp meydana gelmiş olur; bunlardan biri cilâlı taş gibi bembeyazdır, yer ve gök durduğu müddetçe fitne ona zarar veremez. Diğeri ise ters dönmüş testi gibi alacadır ne ma’rûfu tanır ne de münkeri reddeder. Sadece kalbine işleyen hevâ ve hevesini tanır!" Huzeyfe der ki: Hz. Ömer’e; fitnelerle senin aranda kapalı bir kapı vardır, bu kapının kırılması da yakındır dedim. Hz. Ömer; hay Allah hayrını versin, o kapı kırılacak mı? Keşke açılsaydı, belki tekrar kapanırdı! dedi. Hayır, aksine kırılacak! dedim ve ona bu kapı ile öldürülecek veya eceliyle ölecek olan bir adamın kastedildiğini, mugâlata olarak değil bir hadis olarak anlattım. Ebu Halid şöyle demiştir: Sa'd'e dedim ki: Esvedün mürbâdden ne demektir? Şöyle cevap verdi: Siyah üzerindeki beyazın şiddetli olmasıdır. el-Kûzu mucahhiyen nedir diye sordum. Ters dönmüş testidir dedi.
Bize Yahya b. Eyyûb, Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucr, onlara İsmail b. Cafer, ona İbn Eyyub, ona İsmail, ona el-Alâ, ona babası, ona da Ebû Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Komşusu kötülüğünden emin olamayan kişi cennete giremez."