Bana Mâlik, ona Zeyd b. Eslem, ona babası şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. el-Hattâb, Hüney adındaki azatlı kölesini (devletin zekat hayvanlarını otlatmak için ayırdığı) merayı korumak için bekçi tayin etti ve ona şunları söyledi:
"Ey Hüney! İnsanlara yumuşak davran, mazlumun duasından sakın. Çünkü mazlumun duası mutlaka kabul edilir. Az deve ve az koyuna sahip olanlara (merada hayvanlarını otlatmalarına) müsaade et. Ancak Abdurrahman b. Avf ve Osman (b. Affân)'ın hayvanlarını meraya sokma. Çünkü onların hayvanları helak olursa onlar ziraat ve hurmalıklara dönebilirler. Ama az deve veya koyunu olan kişinin hayvanları helak olursa oğulları ile bana gelirler ve 'Ey müminlerin emiri! Ey müminlerin emiri!' diyerek benden yardım isterler. Ben onları öylece bırakayım mı (elbette hayır)! Onlara su ve ot vermek benim için (Müslümanların hazinesinden) altın ve gümüş vermekten daha kolaydır. Allah'a yemin olsun ki onlar benim kendilerine zulmettiğimi düşünüyorlar. Çünkü bu onların beldeleri ve onların sularıdır. Cahiliye zamanında onun için savaş yapmışlardı. İslamiyete de o mülkleri üzere girdiler. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki Allah yolunda savaşırken onları sırtlarında taşıdığım hayvanlar olmasaydı, onların beldelerinden bir karış yeri bile (zekat hayvanları için) mera olarak ayırmazdım."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
39566, MU001860
Hadis:
حَدَّثَنِى عَنْ مَالِكٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ اسْتَعْمَلَ مَوْلًى لَهُ يُدْعَى هُنَيًّا عَلَى الْحِمَى فَقَالَ يَا هُنَىُّ اضْمُمْ جَنَاحَكَ عَنِ النَّاسِ وَاتَّقِ دَعْوَةَ الْمَظْلُومِ فَإِنَّ دَعْوَةَ الْمَظْلُومِ مُسْتَجَابَةٌ وَأَدْخِلْ رَبَّ الصُّرَيْمَةِ وَرَبَّ الْغُنَيْمَةِ وَإِيَّاىَ وَنَعَمَ ابْنِ عَوْفٍ وَنَعَمَ ابْنِ عَفَّانَ فَإِنَّهُمَا إِنْ تَهْلِكْ مَاشِيَتُهُمَا يَرْجِعَا إِلَى نَخْلٍ وَزَرْعٍ وَإِنَّ رَبَّ الصُّرَيْمَةِ وَرَبَّ الْغُنَيْمَةِ إِنْ تَهْلِكْ مَاشِيَتُهُمَا يَأْتِنِى بِبَنِيهِ فَيَقُولُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ . أَفَتَارِكُهُمْ أَنَا لاَ أَبَا لَكَ فَالْمَاءُ وَالْكَلأُ أَيْسَرُ عَلَىَّ مِنَ الذَّهَبِ وَالْوَرِقِ وَايْمُ اللَّهِ إِنَّهُمْ لَيَرَوْنَ أَنِّى قَدْ ظَلَمْتُهُمْ إِنَّهَا لَبِلاَدُهُمْ وَمِيَاهُهُمْ قَاتَلُوا عَلَيْهَا فِى الْجَاهِلِيَّةِ وَأَسْلَمُوا عَلَيْهَا فِى الإِسْلاَمِ وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَوْلاَ الْمَالُ الَّذِى أَحْمِلُ عَلَيْهِ فِى سَبِيلِ اللَّهِ مَا حَمَيْتُ عَلَيْهِمْ مِنْ بِلاَدِهِمْ شِبْرًا .
Tercemesi:
Bana Mâlik, ona Zeyd b. Eslem, ona babası şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. el-Hattâb, Hüney adındaki azatlı kölesini (devletin zekat hayvanlarını otlatmak için ayırdığı) merayı korumak için bekçi tayin etti ve ona şunları söyledi:
"Ey Hüney! İnsanlara yumuşak davran, mazlumun duasından sakın. Çünkü mazlumun duası mutlaka kabul edilir. Az deve ve az koyuna sahip olanlara (merada hayvanlarını otlatmalarına) müsaade et. Ancak Abdurrahman b. Avf ve Osman (b. Affân)'ın hayvanlarını meraya sokma. Çünkü onların hayvanları helak olursa onlar ziraat ve hurmalıklara dönebilirler. Ama az deve veya koyunu olan kişinin hayvanları helak olursa oğulları ile bana gelirler ve 'Ey müminlerin emiri! Ey müminlerin emiri!' diyerek benden yardım isterler. Ben onları öylece bırakayım mı (elbette hayır)! Onlara su ve ot vermek benim için (Müslümanların hazinesinden) altın ve gümüş vermekten daha kolaydır. Allah'a yemin olsun ki onlar benim kendilerine zulmettiğimi düşünüyorlar. Çünkü bu onların beldeleri ve onların sularıdır. Cahiliye zamanında onun için savaş yapmışlardı. İslamiyete de o mülkleri üzere girdiler. Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki Allah yolunda savaşırken onları sırtlarında taşıdığım hayvanlar olmasaydı, onların beldelerinden bir karış yeri bile (zekat hayvanları için) mera olarak ayırmazdım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Da'vetü'l-mazlûm 1860, 1/390
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Zeyd Eslem el-Adevi (Eslem)
3. Ebu Üsame Zeyd b. Eslem el-Kuraşî (Zeyd b. Eslem)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
Konular:
Adab, insani ilişkilerde nezaket, kabalık
Cahiliye, temel karakteri
Yardım, mazluma yardım etmek
Yardımseverlik, yardımlaşma
Öneri Formu
Hadis Id, No:
39567, MU001861
Hadis:
حَدَّثَنِى مَالِكٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ مُطْعِمٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ لِى خَمْسَةُ أَسْمَاءٍ أَنَا مُحَمَّدٌ وَأَنَا أَحْمَدُ وَأَنَا الْمَاحِى الَّذِى يَمْحُو اللَّهُ بِىَ الْكُفْرَ وَأَنَا الْحَاشِرُ الَّذِى يُحْشَرُ النَّاسُ عَلَى قَدَمِى وَأَنَا الْعَاقِبُ.
Tercemesi:
Bana Mâlik, ona İbn Şihâb, ona Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im’in haber verdiğine göre Rasûlullah (sav.) şöyle buyurdu:
"Benim beş ismim vardır: Ben Muhammed'im, ben Ahmed'im, ben Mâhî'yim (mahvedenim); Allah küfrü benimle mahvedip yok edecektir. Ben Hâşir’im (toplayanım); insanlar mahşerde benim ayak izlerimi takip ederek (peşim sıra) toplanacaklar. Ben Âkıb'ım (peygamberlerin sonuncusuyum.)"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
İmam Mâlik, Muvatta', Esmâü'n-Nebî 1861, 1/390
Senetler:
1. Ebu Said Muhammed b. Cübeyr el-Kuraşi (Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im b. Adiy b. Nevfel)
2. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
Konular:
Hz. Peygamber, isimleri
İman, Esasları, Ahirete, Haşr
KTB, İMAN