Giriş

Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Bir cemaat, Yüce Allah'ın evlerinden birinde toplanıp Allah'ın Kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, mutlaka onlara sekînet iner, rahmet onları kuşatır, melekler onları çevreler ve Allah da kendi huzurunda bulunanlara onları över."


Açıklama: Sekînet; ruhî huzur, sükûnet, itmi'nan ve güven anlamına gelir.

    Öneri Formu
9988 D001455 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 14

Bize Ahmed b. Ebu Şuayb el-Harrânî, ona İsa b. Yunus, ona İbn Ebu Zi'b, ona el-Makburî, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Fatiha suresi, Ümmü'l-Kur'ân (Kur'ân'ın esası), Ümmü'l-Kitâb (Kitabın esası) ve Seb'u'l-Mesânî'dir."


Açıklama: Seb'u'l-mesânî; tekrarlanan yedi anlamına gelir. Bundan maksat da yedi ayet olan Fâtiha suresidir, namazın her rekâtında tekrarlanmaktadır. Bu tabire başka manalar da verilmiştir.

    Öneri Formu
9994 D001457 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 15

Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerir, ona el-A'meş, ona Süleym el-Betîn, ona Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) şöyle demiştir: "Rasulullah'a (sav) uzun Seb'u'l-mesânî verilmiştir. Musa'ya ise altı levha verilmişti. Ancak Musa levhaları atınca, ikisi kaldırıldı, dört tane kaldı."


Açıklama: “Seb'u'l-mesânî”, ya yedi ayete sahip olan Fâtiha suresidir, ya da Kur'an-ı Kerîm’in baş tarafında bulunan yedi uzun suredir. Bunlar da Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, Mâide, En'âm, Enfâl, A'râf ve Tevbe sureleridir. Eğer Fâtiha suresi olduğu düşünülürse, uzun olan ayetlerin metni değil, onların ayetlerin ihtiva ettiği mana zenginliğidir. Hz. Musa’nın levhaları atması olayı, muhtemelen Tûr dağından döndüğünde kavminin Allah’ı bırakıp altın buzağıya taptıklarını gördüğünde sinirlenmesinden dolayı olmalıdır. Verilen ve kaldırılan levhalar konusunda birbirinden farklı rivâyetler bulunmaktadır.

    Öneri Formu
10303 D001459 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 16

Bize Muhammed b. el-Müsenna, ona Abdula'lâ, ona Said b. İyâs, ona Ebu's-Selîl, ona Abdullah b. Rebâh el-Ensârî, ona da Übey b. Ka'b (ra) Rasulullah'ın (sav) kendisine şöyle demiş: "Yâ Ebu'l-Münzir! Allah'ın kitabından ezberlediğin ayetlerin en büyüğü hangisidir, biliyor musun?" Allahu lâ ilâhe illâ huve’l-hayyu’l-kayyûm âyetidir dedim. Bu cevap üzerine elini göğsüme vurdu ve "ilim sana mübarek olsun, ya Ebu'l-Münzir!" dedi.


Açıklama: Âyete’l-kürsî önemini, Yüce Allah’ın en önemli sıfatlarını içinde toplamasından almaktadır. Allah’ın yüceliği, en derli toplu şekilde bu ayette görülmektedir. Hayy ve kayyûm gibi Allah’ın zât ve celâlinin en önemli sıfatları ile başlayan ayet, Yüce Allah’ın, mahlûkatın sıfatlarından münezzeh olduğunu belirterek devam etmekte, sonra da yerde ve göklerde olan her şeyin O’nun tasarrufunda olduğunu, mülkiyette, emir ve hükümde tek olduğunu ve hiçbir gücün O’na ortak olmadığını, her şeyin ilminin O’nda olduğunu, kudretinin sınırsız olduğunu, her türlü zaaf ve noksanlıklardan münezzeh olduğunu, azâmet ve kibriyâda eşsiz olduğunu belirtmektedir. Bir kısım ulemânın ism-i a’zâm olarak kabul ettiği bu ayette, görüldüğü üzere vahdaniyet, kudret, irâde, hayat, ilim gibi Allah’ın en önemli sıfatları toplanmıştır.

    Öneri Formu
10304 D001460 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 17

Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Abdurrahman, ona babası, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin (ra) rivayet ettiğine göre; bir adam, birinin İhlâs suresini tekrar tekrar okuduğunu duymuş, sabah olunca Rasulullah'a (sav) gelip adamın bu sureyi sürekli okuyuşunu azımsayarak durumu anlatmıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav.); "Hayatım elinde olan Allah adına yemin ederim ki, o sure Kur'an-ı Kerîm'in üçte birine denktir" buyurdu.


Açıklama: İhlâs suresinin, neden dolayı Kur'an'ın üçte birine eşit olduğu konusu iki şekilde izaha çalışılmıştır. Birincisi, okuyana verilecek olan sevap itibariyle Kur'an'ın üçte birine denk olduğudur. Buna göre İhlâs suresini okuyan, Kur'an'ın üçte birini okumuş gibi sevap kazanır. Ancak surenin hangi özelliğinden dolayı bu kadar sevap kazanılacağı açık değildir. Yüce Mevlâ’nın, bazı zahmetsiz ibadetlere, zahmetli ibadetlerden daha çok sevap vermesine mani bir şey olmamakla birlikte yine de bu husus izaha muhtaçtır. Diğer bir görüşe göre de bu sûrenin fazileti, mana ve muhtevâsında aranmalıdır. Buna göre Kur’ân, ahkâm, ahbâr ve tevhîd olmak üzere üç ana konuyu ihtivâ etmektedir. İhlâs suresi de bunlardan Tevhîd’i özet olarak içine almaktadır, dolayısıyla bu da Kur'an'ın üçte biri demektir. Özellikle de Allah'ın eşi olmadığını ifade eden “Ehad” ismi ile, herkesin daima kendisine muhtaç olduğunu, üstünlüklerin son noktası ve isteklerin tek mercii olduğunu ifade eden “Samed” ismine ve bu iki ismin bir arada zikredilen tek sure olduğuna dikkat çekilir.

    Öneri Formu
10305 D001461 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 18

Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona babası, ona da Ukbe b. Âmir (ra) rivayet etmiştir: Ben Rasulullah (sav) ile birlikte Cuhfe ile Ebvâ arasında yol alırken aniden ortalığı bir rüzgâr ve zifirî bir karanlık kapladı. Bunun üzerine Rasulullah (sav) hemen Felak ve Nâs surelerini okuyarak Allah'a sığınmaya başladı. Bana "Ey Ukbe! Bu iki sure ile Allah'a sığın! Sığınarak korunmaya çalışan hiç kimse bu iki sure gibisiyle Allah'a sığınmış değildir" dedi. Sonra da bu iki sure ile bize namazda imamlık yaptığını bizzat işittim.


    Öneri Formu
10307 D001463 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 19

Bize Müsedded, ona Yahya, ona Süfyan, ona Âsım b. Behdele, ona Zir, ona da Abdullah b. Amr (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kur'an sahibine, oku ve yüksel, dünyada tertil üzere okuduğun gibi burada da tertil üzere oku! Şüphesiz senin makamın okuyacağın son ayetin yanındadır, denilir."


    Öneri Formu
10308 D001464 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 20

Bize Ahmed b. Amr b. es-Serh, ona İbn Vehb, ona Muaviye, ona el-Ala b. el-Haris, ona Muaviye'nin azadlısı el-Kasım, ona da Ukbe b. Âmir (ra) rivayet etmiştir: Bir yolculuk sırasında ben Rasulullah'ın (sav) bindiği deveyi sevk ediyordum. Bana "Ya Ukbe! Sana okunan iki hayırlı sureyi öğreteyim mi?" buyurdu ve bana Felak ve Nâs surelerini öğretti. Ama benim pek fazla sevinmediğimi de gördü. Sabah namazı için konaklayınca cemaate namazı o iki sure ile kıldırdı. Namazı bitirince bana dönüp "nasıl buldun, ya Ukbe?" dedi.


    Öneri Formu
10306 D001462 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 19


    Öneri Formu
9999 D001458 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 15


    Öneri Formu
275978 D001454-2 Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 14