6725 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Amr b. Ebu Amr, ona da İkrime şöyle dedi: Iraklı bazı insanlar gelip Ya İbn Abbas! Cuma günü gusletmeyi vacib görür müsün? diye sordular. İbn Abbas, hayır, fakat yıkanan kişi için onda hayır ve temizlik vardır. Gusletmeyen kimseye de sorumluluk yoktur. Size (cuma günü) gusletmenin nasıl başladığını haber vereyim. İnsanlar darlık ve meşakkatte idiler. Yünden elbiseler giyer, bedenleriyle (yük taşıyarak) çalışırlardı. Mescidleri dar, tavanı basıktı. O (tavan) bir gölgelikten ibaretti. Sıcak bir günde, Rasulullah (sav) mescide geldi. Yün elbiseler içerisinde insanlar terlemiş, kendilerinden kokular yayılmıştı. Bu kokularla birbirlerine eziyet veriyorlardı. Rasulullah (sav) bu kokuyu hissedince "Ey insanlar! Bugün (cuma günü) olunca yıkanınız. Her biriniz bulabildiği koku ve yağların en güzelini sürünsün," buyurdu. Aradan zaman geçti ve Allah, (mallar, elbiseler, hizmetçilerle onlara) bolluk verdi. Müslümanlar yünden başka elbiseler giymeye başladılar. (bizzat bedenen) Çalışmaya ihtiyaçları kalmadı, mescidleri genişletildi. Böylece birbirlerine eziyet veren ter de kısmen zail oldu.
Bize Muhammed b. Müsenna, ona Vehb b. Cerir, ona babası, ona Yahya b. Eyyüb, ona Yezid b. Ebu Habib, ona İmran b. Ebu Enes ona Abdurrahman b. Cübeyr ona da Amr b. As şöyle rivayet etmiştir: Zâtü's-selâsil Gazvesi sırasında soğuk bir gecede ihtilâm oldum. Gusledersem hasta olacağımdan korkup teyemmüm ettim ve sonra arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Bu olayı Rasulullah'a haber verdiler. Rasulullah (sav) bunun üzerine şöyle dedi: "Ey Amr! Ashabına cünüp olarak namaz mı kıldırdın?" Beni gusletmekten alıkoyan şeyi haber vererek şöyle dedim: Ben Allahu Teâlâ'nın şöyle buyurduğunu işittim: "Kendi kendinizi öldürmeyiniz. Muhakkak Allah size karşı merhametlidir." [Nisa, 4/29] Bunun üzerine Peygamber (sav) güldü ve hiçbir şey demedi. [Ebu Davud şöyle demirtir: Abdurrahman b. Cübeyr, Harice b. Huzafe'nin azatlısı olup Mısırlı'dır. O, İbn Cibeyr b. Nüfeyr değildir.
Bize Nasr b. Asım el-Antakî, ona Muhammed b. Şuayb, ona Evzâi, ona da Ata b. Ebu Rabah, Abdullah b. Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Hz. Peygamber zamanında bir adam yaralandı sonra da ihtilam oldu. Kendisinden yıkanması istendi ve o da yıkandı. Ancak daha sonra adam öldü. Bu olay Hz. Peygamber'e aktarıldığında şöyle buyurdu: "Onu öldürdüler. Allah da onları öldürsün. Cehaletin şifası sormak değil midir?"
Bize Mahled b. Halid, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona Useym b. Küleyb, ona babası, ona da kendi, babasının anlattığına göre o, Hz. Peygamber'e gelip ben müslüman oldum dedi. Hz. Peygamber ona "Küfür zamanında kalma kılları aldır," dedi. Yani tıraş olmasını kastetti. Useym'in babası şöyle dedi: Bana bir başkası rivayet etti ve şöyle dedi: Hz. Peygamber kendisi ile beraber olan bir başkasına; "Küfür zamanından kalma kıllarını aldır ve sünnet ol," dedi.
Bize Muhammed b. İshak el-Müseyyebi, ona Abdullah b. Nafi', ona Leys b. Sa'd, ona Bekir b. Sevade, ona Ata b. Yesar, ona da Ebu Said el-Hudrî şöyle rivayet etmiştir: İki adam yolculuğa çıktı. Namaz geldi ancak yanlarında su yoktu. Temiz toprakla teyemmüm alıp namazlarını kıldılar. Daha sonra namaz vakti çıkmadan su buldular. Birisi abdest alıp namazı tekrar kıldı. Diğeri ise namazı tekrar kılmadı. Daha sonra gelip Hz. Peygamber'e durumu anlattılar. Hz. Peygamber namazını tekrar kılmayana "Sünnete uydun ve namazın geçerlidir," namazı tekrar kılana da "Sen de iki kat ecir kazandın" dedi. [Ebu Davud şöyle dedi: İbn Nafi' dışındakiler bu hadisi Leys'ten, o Amîra b. Ebu Naciye, o Bekir b. Sevade'den, o Ata'dan, o da Hz. Peygamber'den rivayet etmiştir.] [Ebu Davud şöyle demiştir: Bu hadiste Ebu Said el-Hudrî'nin isminin zikredilmesi mahfuz değildir. Dolayısıyla hadis mürseldir.]
Bize Ahmed b. İbrahim, ona Abdussamed b. Abdülvâris, ona babası, ona Ümmü Hasan -yani Ebu Bekir el-Adevî'nin ninesi-, ona da Muaze şöyle demiştir: "Hz. Aişe'ye elbisesine hayız kanı bulaşan kişinin durumunu sordum. Hz. Aişe onu yıkasın. Eğer geçmezse onu Sufra (sarı) kokusu ile gidersin. Ben Hz. Peygamber'in yanında üç defa üst üste hayız olurdum da kan bulaşmayan elbisemi yıkamazdım."
Bize Yakub b. İbrahim, ona Abdurrahman b. Mehdî, ona Bekkar b. Yahya, ona da ninesi şöyle dedi: "Ümmü Seleme'nin yanına geldim. Kureyşli bir kadın ona hayızlı iken giydiği elbisede namaz kılmanın hükmünü sordu. Ümmü Seleme şöyle dedi: Rasulullah (sav) zamanında biz hayız olur, hayız günlerini beklerdik. Temizlenince hayızlı iken giydiğimiz bu elbiseyi kontrol ederdik. Eğer ona kan bulaşmışsa, yıkar ve o elbise içinde namazı kılardık. Ona bir şey bulaşmamışsa (yıkamaya gerek duymaz), onunla namaz kılardık. Saçı taralı olana gelince, bizden birinin saçları örülü ise, guslettiğinde saçlarını çözmez, başı üzerine üç avuç su döker, saçlarının dibine ıslaklık nüfuz ettiği zaman onu ovalar sonra da (suyu) bedeninin geri kalan kısmına dökerdi."
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeylî, ona Muhammed b. Seleme, ona Muhammed b. İshak, ona Fatıma bt. Münzir, ona da Esma bt. Ebu Bekir şöyle demiştir: Bir kadının Hz. Peygamber'e bizden birisi hayızdan temizlendikten sonra elbisesini ne yapsın? Onunla namaz kılabilir mi? diye sorduğunu duydum. Hz. Peygamber, "Elbisesini kontrol etsin. Eğer onda kan görürse elbisesini bir miktar su ile çitileyip yıkasın. Bu işlemi kan gidinceye kadar yapsın. Sonra da elbisesi ile namaz kılsın" dedi.
Bize Kuteybe b. Said, ona İbn Lehîa, ona Yezid b. Ebu Habib, ona İsa b. Talha, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Havle bt. Yesar, Hz. Peygamber'e gelip Ya Resulullah! Benim sadece bir elbisem var. Elbisem üzerimdeyken hayız oluyorum. Ne yapmam gerekir? diye sordu. Hz. Peygamber ona "Temizlendiğin zaman onu yıka ve onunla namaz kıl," dedi. Havle, kan çıkmazsa ne yapayım? dedi. Hz. Peygamber de "Kanı yıkaman yeterlidir. İzinin kalmasından dolayı herhangi bir sıkıntı yoktur," dedi.
Bize Muhammed b. Yahya b. Faris, ona Ebu Ma'mer, ona Abdulvâris, ona Ümmü Yunus bt. Şeddâd, ona da kayınvalidesi Ümmü Cahder el-Amiriyye'nin haber verdiğine göre o, Hz. Aişe'ye hayızlı kadının elbisesine kan bulaşmasını sordu. Hz. Aişe şöyle dedi: Üzerimizde şiltemiz olduğu halde Rasulullah (sav) ile beraberdik. Şiltenin üstünü bir başka elbiseyle örtmüştük. Sabah olunca Hz. Peygamber elbiseyi alıp giydi ve çıktı. Sabah namazını kıldırdı ve oturdu. Bir adam Ya Rasulullah! Bu bir kan lekesi değil mi? dedi. Rasulullah lekeli kısmın kenarını katlayıp bir çocukla bana gönderdi ve "Bunu yıka, kurut ve bana gönder" buyurdu. Çanağımı getirtip onu yıkadım, kuruttum ve Rasulullah'a gönderdim. Rasulullah öğleye doğru o elbise üzerindeyken geldi.