10635 Kayıt Bulundu.
[Bize Kuteybe b. Said, ona Cerir b. Abdulhamid, ona da Mansur b. Mu'temir, ona Mücahid b. Cebr şöyle dedi:] "Müminlerin annesi Aişe odasında dişlerini temizlerken misvağın çıkardığı sesi işittik. Urve: 'Ey Anne Ey Mü'minlerin Annesi! Ebu Abdurrahman'ın dediğini duymadın mı?'dedi. Aişe: 'ne diyor?' diye sordu. [Urve]: 'o Rasulullah'ın (sav) biri recep ayında olmak üzere dört defa umre yaptığını söylüyor' dedi. Aişe: 'Allah, Ebu Abdurrahman'a rahmet etsin! Rasulullah'ın (sav) yaptığı umrelerin hepsine kendisi muhakkak şahit olmuştur. ancak Rasulullah receb ayında hiç umre yapmamıştır' dedi."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Mâlik, ona Nâfi', ona da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Rasûlullah (sav) gazadan yahut hacdan yahut umreden dönerken, yolda bir tepeye çıktığı her seferinde üç defa tekbîr getirir, sonra şunları söylerdi: *Allah’tan başka ilâh yoktur. O tektir, eşi-ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O, her şeye kadirdir. Tövbe edenler, kulluk edenler, Allah’a secde edenler ve Rabbimize hamd edenler olarak dönüyoruz. Allah vaadini tuttu, kuluna yardım etti; müttefik orduları tek başına hezimete uğrattı.”
Bize Ebu Nuaym, ona Hemmâm, ona Atâ, ona Safvân b. Ya'lâ b. Ümeyye, ona da babası (Ya'lâ b. Ümeyye) şöyle rivayet etmiştir: Üzerinde cübbe, cübbesinde de hâluk (denen koku) veya sarılık olan bir adam Hz. Peygamber (sav) Cîrane'de iken yanına geldi ve Ona (sav) "Umremi nasıl eda etmemi emir buyurursun?" dedi. Bunun üzerine Allahu teâlâ, Hz. Peygamberʼe (sav) vahiy indirdi. Hemen üzerine bir örtü örtüldü. (Ya'lâ) dedi ki, "Ben, öteden beri kendisine vahiy inerken Hz. Peygamberʼi (sav) görmeyi arzu ederdim". (Derken) Ömer, "Gel, kendisine vahiy inerken Hz. Peygamberʼe (sav) bakmak ister misin?" dedi, ben de "evet" şeklinde karşılık verdim. Ömer, örtünün kenarını kaldırdı, ben de Ona (sav) baktım; horulduyordu -ravi zannedersem (Hz. Peygamberʼin horuldaması) genç devenin horuldaması gibiydi' dedi-. (Bu hal Rasulullah'tan) gidince "Umre hakkında soran nerededir? Üzerindeki cübbeyi çıkar, halûk kokusunun izini yıka, sarılığı da temizle ve hac yaparken yaptığın şeylerin aynısını umre yaparken de yap!" buyurdu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Gunder, ona Şu'be, ona Kays b. Müslim, ona Tarık b. Şihâb, ona Ebu Musa el-Eş'arî (ra) şöyle söylemiştir: Ben, (Yemen'den) Hz. Peygamber'in (sav) yanına geldim. Hz. Peygamber (sav) Mekke'nin Bathâ bölgesinde devesini çökertmiş (konaklamıştı). Hz. Peygamber (sav) bana: "Hacca niyet ettin mi?" diye sordu. Ben: Evet, dedim. Hz. Peygamber (sav) "Hangi tür hac içi ihrama girip telbiye getirdin?" dedi. Hz. Peygamber'in (sav) ihrama girip telbiye getirmesi gibi, dedim. Hz. Peygamber (sav), "Güzel yaptın! Sen Kabe'yi tavaf et, Safa ile Merve arasını da say yap, sonra da ihramdan çık!" buyurdu. (Benim beraberimde kurbanlığım yoktu.) Ben, Kabe'yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y yaptım. Sonra (ihramdan çıkıp) Kays'tan bir kadına geldim. Kadın saçlarımı tarayıp düzeltti. Sonra da terviye günü niyetiyle ihrama girip telbiye getirdim. Artık ben hac fiillerini soranlara hep bu şekilde fetva verdim. Nihayet Ömer'in halifelik zamanında, O 'Allah'ın Kitabı'nı dikkate aldığımızda o bizlere haccı da, umreyi de Allah için tam yapın (Bakara, 2/196) buyurarak haccı tamamlamayı emrediyor. Bu çerçevede Hz. Peygamber'in (sav) sözüne baktığımızda (görüyoruz ki) O, kurban kesilinceye kadar ihramdan çıkmamıştır.' dedi.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: السَّفَرُ قِطْعَةٌ مِنَ الْعَذَابِ