Açıklama: Yani senedde yer alan Ebu'l-Bahterî ile Ebu Said el-Hudrî (ra) arasında inkıta/kopukluk söz konusudur.
O dönemlerde üzerinde oynanmaması için sâ' ölçülerine damga vurulmaktaydı. Rivayette bu uygulama üzerinden bir tasvir yapılmıştır.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10804, D001559
Hadis:
حَدَّثَنَا أَيُّوبُ بْنُ مُحَمَّدٍ الرَّقِّىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا إِدْرِيسُ بْنُ يَزِيدَ الأَوْدِىُّ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ الْجَمَلِىِّ عَنْ أَبِى الْبَخْتَرِىِّ الطَّائِىِّ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ يَرْفَعُهُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لَيْسَ فِيمَا دُونَ خَمْسَةِ أَوْسُقٍ زَكَاةٌ."
[الْوَسْقُ سِتُّونَ مَخْتُومًا.]
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ أَبُو الْبَخْتَرِىِّ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ أَبِى سَعِيدٍ.]
Tercemesi:
Bize Eyyüb b. Muhammed (el-Vezzan) er-Rakkî, ona (Ebu Abdullah) Muhammed b. Ubeyd (et-Tanafisî), ona (Ebu Abdullah) İdris b. Yezid el-Evdî, ona Amr b. Mürre el-Cemelî (el-Muradî), ona Ebu Bahterî (Said b. Ebu İmran) et-Tâî, ona da Ebu Said el-Hudrî'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Beş veskten (hurma, tahıl vb.) daha azında zekât yoktur."
[Ravi diyor ki: Bir vesk, altmış damgalı sâ'dır.]
[Ebû Davut şöyle demiştir: "Hadisin senedinde geçen Ebu'l-Bahteri, Ebû Saîd'den hadis duymamıştır.]
Açıklama:
Yani senedde yer alan Ebu'l-Bahterî ile Ebu Said el-Hudrî (ra) arasında inkıta/kopukluk söz konusudur.
O dönemlerde üzerinde oynanmaması için sâ' ölçülerine damga vurulmaktaydı. Rivayette bu uygulama üzerinden bir tasvir yapılmıştır.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 2, /363
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Bahterî Said b. Ebu İmran et-Taî (Said b. Feyruz)
3. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
4. Ebu Abdullah İdris b. Yezid el-Evdî (İdris b. Yezid b. Abdurrahman)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Ubeyd et-Tenafisî (Muhammed b. Ubeyd b. Abdurrahman)
6. Eyyüb b. Muhammed el-Vezzan er-Rakkî (Eyyüb b. Muhammed b. Ziyad b. Ferruh)
Konular:
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Zekat, mallarının nisabı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10806, D001561
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا صُرَدُ بْنُ أَبِى الْمَنَازِلِ قَالَ سَمِعْتُ حَبِيبًا الْمَالِكِىَّ قَالَ
"قَالَ رَجُلٌ لِعِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ يَا أَبَا نُجَيْدٍ إِنَّكُمْ لَتُحَدِّثُونَنَا بِأَحَادِيثَ مَا نَجِدُ لَهَا أَصْلاً فِى الْقُرْآنِ . فَغَضِبَ عِمْرَانُ وَقَالَ لِلرَّجُلِ أَوَجَدْتُمْ فِى كُلِّ أَرْبَعِينَ دِرْهَمًا دِرْهَمٌ وَمِنْ كُلِّ كَذَا وَكَذَا شَاةً شَاةٌ وَمِنْ كُلِّ كَذَا وَكَذَا بَعِيرًا كَذَا وَكَذَا أَوَجَدْتُمْ هَذَا فِى الْقُرْآنِ قَالَ لاَ . قَالَ فَعَنْ مَنْ أَخَذْتُمْ هَذَا أَخَذْتُمُوهُ عَنَّا وَأَخَذْنَاهُ عَنْ نَبِىِّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَذَكَرَ أَشْيَاءَ نَحْوَ هَذَا."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr (el-Abdî), ona (Ebu Abdullah) Muhammed b. Abdullah Ensari, ona (İbn Ebu Menâzil) Surad b. Ebu Menâzil (el-Basrî), ona da (Ebu Fedâle) Habîb (b. Fedâle) el-Mâlikî rivayet etmiştir:
"Bir adam (Ebu Nüceyd) İmran b. Husayn'a (ra) (el-Ezdî) dedi ki: Ey Ebu Nüceyd! Sizler, bizlere Kur'an'da herhangi bir aslını bulamadığımız birtakım hadisler naklediyorsunuz. İmran b. Husayn (ra), bu sözlerden dolayı sinirlendi ve adama dedi ki: Her kırk dirhemde bir dirhem, her bir şu kadar koyun sürüsünde bir koyun, her bir şu kadar deve sürüsünde şu kadar zekât gerekir diye Kur'an'da bir bir hüküm bulabiliyor musun? Adam, hayır diye karşılık verdi. Bunun üzerine İmran b. Husayn (ra) şöyle söyledi: Peki bu hadisleri kimlerden aldınız? Bizlerden aldınız. Biz de Allah'ın Peygamberi'nden (sav) aldık. İmran b. Husayn (ra), devamla buna benzer şeyler söyledi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 2, /363
Senetler:
1. Ebu Nüceyd İmran b. Husayn el-Ezdî (İmran b. Husayn b. Ubeyd b. Halef b. Abdünühüm)
2. Ebu Fedâle Habîb b. Fedâle el-Mâlikî (Habîb b. Fedâle)
3. İbn Ebu Menâzil Surad b. Ebu Menâzil el-Basrî (Surad b. Ebu Menâzil)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Ensari (Muhammed b. Abdullah b. Müsenna b. Abdullah b. Enes b. Malik)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Hadis, Kur'an'a Arzı
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, mallarının nisabı
Zekat, nisabı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10870, D001608
Hadis:
حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَاصِمٍ الأَنْطَاكِىُّ حَدَّثَنَا يَحْيَى - يَعْنِى الْقَطَّانَ - عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ جَعْفَرٍ حَدَّثَنِى صَالِحُ بْنُ أَبِى عَرِيبٍ عَنْ كَثِيرِ بْنِ مُرَّةَ عَنْ عَوْفِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ دَخَلَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَسْجِدَ وَبِيَدِهِ عَصًا وَقَدْ عَلَّقَ رَجُلٌ مِنَّا قِنًا حَشَفًا فَطَعَنَ بِالْعَصَا فِى ذَلِكَ الْقِنْوِ وَقَالَ
"لَوْ شَاءَ رَبُّ هَذِهِ الصَّدَقَةِ تَصَدَّقَ بِأَطْيَبَ مِنْهَا." وَقَالَ
"إِنَّ رَبَّ هَذِهِ الصَّدَقَةِ يَأْكُلُ الْحَشَفَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ."
Tercemesi:
Bize Nasr b. Asım Antâkî, ona (Ebu Said) Yahya (b. Said) yani el-Kattan, ona (Ebu Fadl) Abdülhamid b. Cafer (el-Ensârî), ona Salih b. Ebu Arîb, ona (Ebu Şecere) Kesir b. Mürra (el-Hadramî), ona da (Ebu Amr) Avf b. Malik (el-Eşcaî) şöyle demiştir:
Rasulullah (sav), elinde bir asa olduğu halde yanımıza geldi. Bizden biri (zekât olarak mescidin bir köşesine) kuru ve bozulmuş/adi bir salkım hurma asmıştı. Rasulullah (sav) bu salkımı asasıyla dürttü ve dedi ki:
"Bu zekâtın sahibi isteseydi bundan çok daha iyisini zekât olarak verebilirdi. Hiç şüphesiz bu zekâtın sahibi, Kıyamet Günü bozulmuş/adi hurma yiyecektir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 17, /376
Senetler:
1. Ebu Amr Avf b. Malik el-Eşcaî (Avf b. Malik)
2. Ebu Şecere Kesir b. Mürra el-Hadramî (Kesir b. Mürre)
3. Ebu Arîb Salih b. Kuleyb el-Hadramî (Salih b. Kureyb b. Harmel b. Küleyb)
4. Ebu Fadl Abdülhamid b. Cafer el-Ensârî (Abdülhamid b. Cafer b. Abdullah b. Hakem b. Rafi' b. Sinan)
5. Ebu Said Yahya b. Said el-Kattan (Yahya b. Said b. Ferruh)
6. Nasr b. Asım el-Antâkî (Nasr b. Asım)
Konular:
Zekat, kimlere zekat verilebilir?
Zekat, Sadaka, Fitre
Zekat, verilecek malın niteliği, kaliteli olması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10906, D001644
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَزِيدَ اللَّيْثِىِّ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّ نَاسًا مِنَ الأَنْصَارِ سَأَلُوا رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَعْطَاهُمْ ثُمَّ سَأَلُوهُ فَأَعْطَاهُمْ حَتَّى إِذَا نَفِدَ مَا عِنْدَهُ قَالَ
"مَا يَكُونُ عِنْدِى مِنْ خَيْرٍ فَلَنْ أَدَّخِرَهُ عَنْكُمْ وَمَنْ يَسْتَعْفِفْ يُعِفَّهُ اللَّهُ وَمَنْ يَسْتَغْنِ يُغْنِهِ اللَّهُ وَمَنْ يَتَصَبَّرْ يُصَبِّرْهُ اللَّهُ وَمَا أَعْطَى اللَّهُ أَحَدًا مِنْ عَطَاءٍ أَوْسَعَ مِنَ الصَّبْرِ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b.Mesleme (el-Harisî), ona Malik (b. Enes el-Esbahî), ona İbn Şihab (ez-Zührî), ona da Ata b. Yezid el-Leysî, Ebu Said el-Hudrî'nin şöyle anlattığını nakletti:
Ensar'dan bazı kişiler Rasulullah’tan (sav) (bir şeyler) istediler. O da onlara verdi. Sonra tekrar istediler yine verdi. Yanındaki tükenince "yanımdaki malı sizden asla gizlemem. Kim (başkalarından) istemekten sakınırsa, Allah onu iffetli yapar. Kim de elindeki ile yetinirse, Allah onu (kalben) zengin yapar. Sabretmeye gayret edene Allah sabır ihsan eder. Allah hiçbir kimseye sabırdan daha geniş bir ihsanda bulunmamıştır," buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 29, /385
Senetler:
1. Ebu Said el-Hudrî (Sa'd b. Malik b. Sinan b. Sa'lebe b. Ebcer)
2. Ebu Muhammed Ata b. Yezid el-Cünde'î (Ata b. Yezid el-Leysî)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Dünya, mal ve ömür sevgisi / hırsı
Geçim, dilencilikle geçim sağlamak
Müslüman, kanaatkâr/haris/tamahkâr olmak
Teşvik edilenler, İffetli olmak
حَدَّثَنَا ابْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ وَالْحَسَنِ بْنِ عَمْرٍو وَفِطْرٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو - قَالَ سُفْيَانُ وَلَمْ يَرْفَعْهُ سُلَيْمَانُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَرَفَعَهُ فِطْرٌ وَالْحَسَنُ - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لَيْسَ الْوَاصِلُ بِالْمُكَافِئِ وَلَكِنَّ الْوَاصِلَ هُوَ الَّذِى إِذَا قُطِعَتْ رَحِمُهُ وَصَلَهَا."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
11015, D001697
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ وَالْحَسَنِ بْنِ عَمْرٍو وَفِطْرٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو - قَالَ سُفْيَانُ وَلَمْ يَرْفَعْهُ سُلَيْمَانُ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم وَرَفَعَهُ فِطْرٌ وَالْحَسَنُ - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لَيْسَ الْوَاصِلُ بِالْمُكَافِئِ وَلَكِنَّ الْوَاصِلَ هُوَ الَّذِى إِذَا قُطِعَتْ رَحِمُهُ وَصَلَهَا."
Tercemesi:
Bize (Muhammed) b. Kesîr, ona Süfyan (b. Said es-Sevrî), ona (Süleyman b. Mihran) el-A'meş , Hasan b. Amr ve Fıtr (b. Halife), onlara Mücahid (b. Cebr), ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre -ki Süfyan, hocalarından Süleyman'ın bu hadisin isnad zincirini Hz. Peygamber'e (sav) ulaştıramadığını, diğer iki hocası Hasan ve Fıtr'ın ise hadisi merfu olarak rivayet ettiklerini söylemiştir.- Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Akrabalarından gördüğü ilgi ve iyiliğe aynı şekilde karşılık veren (gerçekten) sıla-i rahim yapmış değildir. Asıl sıla-i rahim yapan, kendisiyle ilişkisi kesilmiş akrabalarıyla irtibat kuran (ve onlara iyilik eden) kimsedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 46, /396
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Fıtr b. Halife el-Mahzumi (Fıtr b. Halife)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
KTB, İYİLİK, BİRR,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
11016, D001698
Hadis:
حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ خَطَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"إِيَّاكُمْ وَالشُّحَّ فَإِنَّمَا هَلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ بِالشُّحِّ أَمَرَهُمْ بِالْبُخْلِ فَبَخَلُوا وَأَمَرَهُمْ بِالْقَطِيعَةِ فَقَطَعُوا وَأَمَرَهُمْ بِالْفُجُورِ فَفَجَرُوا."
Tercemesi:
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be (b. Haccac), ona Amr b. Mürre, ona Abdullah b. Haris, ona Ebu Kesir (Abdullah b. Malik), ona da Abdullah b. Amr şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir konuşmasında:
"Cimrilikten sakının! Çünkü sizden öncekiler cimrilik yüzünden helak oldular. Cimrilik onları, eli sıkı olmaya itti, eli sıkı oldular. Akraba ile bağı koparmaya itti, akraba ile bağı kopardılar. Günaha itti, günaha düştüler," buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 47, /396
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Abdullah b. Malik ez-Zübeydî (Züheyr b. el-Akmer)
3. Abdullah b. Haris ez-Zübeydî (Abdullah b. Haris b. Cez' ez-Zübeydî)
4. Amr b. Mürre el-Muradî (Amr b. Mürre b. Abdullah b. Tarık)
5. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
6. Ebu Ömer Hafs b. Ömer el-Ezdî (Hafs b. Ömer b. Hâris b. Sehbera)
Konular:
Akraba, akrabalık ilişkileri, sıla-i rahim
Cimrilik, zemmedilişi
Bize Musa b. İsmail, ona da Hammad şöyle demiştir: Sümame b. Abdullah b. Enes'ten bir yazı aldım. Sümame, üzerinde Rasulullah'ın (sav) mührü bulunan bu yazıyı, Hz. Ebu Bekir'in (ra), zekât toplamak üzere gönderdiğinde Enes b. Malik'e (ra) yazdığını iddia etti. Yazıda şu bilgiler yer alıyordu:
"Bu, Allah'ın, peygamberine (sav) emretmiş olduğu üzere Rasulullah'ın (sav) Müslümanların üzerine takdir ve tayin ettiği zekât oranlarını içeren bir yazıdır. Herhangi bir Müslümandan bu yazıya uygun olarak zekatını vermesi talep edilirse onu versin. Her kimden de burada yazılı olandan fazlası istenirse onu vermesin. Buna göre yirmi beşten az olan develerde zekât, koyun üzerinden alınır ve her beş devede, bir koyun gerekir. Develerin sayısı yirmi beşe ulaştığında, otuz beşe kadar bir yaşını bitirip iki yaşına basmış bir dişi deve verilir. Bu yaşta bir dişi deve yoksa iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş bir erkek deve verilir. Otuz altıya ulaştığında, kırk beşe kadar iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve verilir. Kırk altıya ulaştığında, altmışa kadar erkek deveye çekilebilecek üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi deve verilir. Altmış bire ulaştığında, yetmiş beşe kadar dört yaşını bitirip beş yaşına basmış bir dişi deve verilir. Yetmiş altıya ulaştığında, doksana kadar iki yaşını bitirip üç yaşına basmış iki dişi deve verilir. Doksan bire ulaştığında, yüz yirmiye kadar erkek deveye çekilebilecek üç yaşını bitirip dört yaşına basmış iki dişi deve verilir. Develerin sayısı yüz yirmiyi geçtiğinde her kırk devede iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve, her elli devede ise üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi deve verilir. Zekât oranlarına bağlı olarak develerin yaşları birbirinden farklı olursa bakılır. Develerinin nisabı, dört yaşını bitirip beş yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden, zekât olarak -mümkün oluyorsa- yanında iki koyunla veya yirmi dirhemle birlikte bu devesi kabul edilir. Develerinin nisabı, üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da dört yaşını bitirip beş yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden, zekât olarak bu devesi kabul edilir; buna karşılık zekât memuru, o kişiye yirmi dirhem veya iki koyun geri ödemede bulunur. Develerinin nisabı, üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da iki yaşını bitirip üç yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden zekât olarak bu devesi kabul edilir." [Ebu Davud der ki: Hadisin şu kısmını ravi Musa'dan (b. İsmail) istediğim gibi iyi ezberleyemedim. Bilahare onu pekiştirdim.] "zekât mükellefi, onunla birlikte -mümkün oluyorsa- iki koyun veya yirmi dirhem daha verir. Zekâtı, iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş bir dişi deve verecek sayıda devesi olan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da üç yaşını bitirip dört yaşına girmiş dişi bir devesi olan kişiden zekât olarak bu devesi kabul edilir." [Ebu Davud der ki: bundan sonra Hadis, şöyle devam etmiştir:] "Buna karşılık zekât memuru, o kişiye yirmi dirhem veya iki koyun geri ödemede bulunur. Yanında iki yaşını bitirip de üç yaşına basmış dişi bir deve verecek sayıda devesi olan ancak zekât olarak verebileceği bu yaşta bir dişi devesi bulunmayıp da bir yaşını bitirip iki yaşına basmış bir dişi devesi olan kişiden, zekât olarak iki koyun veya yirmi dirhemle birlikte bu devesi kabul edilir. Yanında bir yaşını doldurup da iki yaşına girmiş bir dişi deve vermesi gerekecek sayıda devesi olan ancak verebileceği bu yaşta bir devesi bulunmayıp da iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş erkek bir devesi olan kişiden, zekât olarak sadece bu devesi alınır. Kişinin yanında sadece dört devesi varsa o develere zekât düşmez. Fakat sahibi dilerse sadaka verebilir."
"Sâime olan koyunların sayısı kırka ulaşırsa yüz yirmiye kadar bir koyun, yüz yirmiyi geçince iki yüze kadar iki koyun, iki yüzü geçince üç yüze kadar üç koyun zekât gerekir. Üç yüzü geçince her yüz koyunda bir koyun zekât gerekir. Zekât görevlisi uygun bulmadıkça yaşlı ve tek gözü kör koyun, koç ve teke zekât olarak alınamaz. Zekât ödememek veya ilgiliyi zekatla mükellef tutmak kaygısıyla birleştirilmiş hiçbir sürü parçalara bölünemez, ayrı ayrı olan hiçbir sürü de tek sürü halinde bir araya getirilemez. Sürü, hayvanlarını birbirine karıştıran (halît) iki ortağa aitse (sürü, tek kişiye aitmiş gibi işlem yapılır; bilahare) ortaklar kendi aralarında hisselerine göre dengeli bir biçimde hesaplaşırlar. Yanındaki sâime koyunların sayısı kırka ulaşmıyorsa o koyunlara zekât düşmez. Fakat sahibi dilerse sadaka verebilir. Dirhem olarak basılı gümüşte kırkta bir zekât gerekir. Dirhemler sadece yüz doksan tane ise bu dirhemlerde herhangi bir şey gerekmez. Ancak sahibi dilerse sadaka verebilir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10812, D001567
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ قَالَ أَخَذْتُ مِنْ ثُمَامَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَنَسٍ كِتَابًا زَعَمَ أَنَّ أَبَا بَكْرٍ كَتَبَهُ لأَنَسٍ وَعَلَيْهِ خَاتَمُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ بَعَثَهُ مُصَدِّقًا وَكَتَبَهُ لَهُ فَإِذَا فِيهِ
"هَذِهِ فَرِيضَةُ الصَّدَقَةِ الَّتِى فَرَضَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم عَلَى الْمُسْلِمِينَ الَّتِى أَمَرَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ بِهَا نَبِيَّهُ صلى الله عليه وسلم فَمَنْ سُئِلَهَا مِنَ الْمُسْلِمِينَ عَلَى وَجْهِهَا فَلْيُعْطِهَا وَمَنْ سُئِلَ فَوْقَهَا فَلاَ يُعْطِهِ فِيمَا دُونَ خَمْسٍ وَعِشْرِينَ مِنَ الإِبِلِ الْغَنَمُ فِى كُلِّ خَمْسِ ذَوْدٍ شَاةٌ . فَإِذَا بَلَغَتْ خَمْسًا وَعِشْرِينَ فَفِيهَا بِنْتُ مَخَاضٍ إِلَى أَنْ تَبْلُغَ خَمْسًا وَثَلاَثِينَ فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِيهَا بِنْتُ مَخَاضٍ فَابْنُ لَبُونٍ ذَكَرٌ فَإِذَا بَلَغَتْ سِتًّا وَثَلاَثِينَ فَفِيهَا بِنْتُ لَبُونٍ إِلَى خَمْسٍ وَأَرْبَعِينَ فَإِذَا بَلَغَتْ سِتًّا وَأَرْبَعِينَ فَفِيهَا حِقَّةٌ طَرُوقَةُ الْفَحْلِ إِلَى سِتِّينَ فَإِذَا بَلَغَتْ إِحْدَى وَسِتِّينَ فَفِيهَا جَذَعَةٌ إِلَى خَمْسٍ وَسَبْعِينَ فَإِذَا بَلَغَتْ سِتًّا وَسَبْعِينَ فَفِيهَا ابْنَتَا لَبُونٍ إِلَى تِسْعِينَ فَإِذَا بَلَغَتْ إِحْدَى وَتِسْعِينَ فَفِيهَا حِقَّتَانِ طَرُوقَتَا الْفَحْلِ إِلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ فَإِذَا زَادَتْ عَلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ فَفِى كُلِّ أَرْبَعِينَ بِنْتُ لَبُونٍ وَفِى كُلِّ خَمْسِينَ حِقَّةٌ فَإِذَا تَبَايَنَ أَسْنَانُ الإِبِلِ فِى فَرَائِضِ الصَّدَقَاتِ فَمَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ صَدَقَةُ الْجَذَعَةِ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ جَذَعَةٌ وَعِنْدَهُ حِقَّةٌ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ وَأَنْ يَجْعَلَ مَعَهَا شَاتَيْنِ - إِنِ اسْتَيْسَرَتَا لَهُ - أَوْ عِشْرِينَ دِرْهَمًا وَمَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ صَدَقَةُ الْحِقَّةِ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ حِقَّةٌ وَعِنْدَهُ جَذَعَةٌ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ وَيُعْطِيهِ الْمُصَدِّقُ عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ وَمَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ صَدَقَةُ الْحِقَّةِ وَلَيْسَ عِنْدَهُ حِقَّةٌ وَعِنْدَهُ ابْنَةُ لَبُونٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ." [قَالَ أَبُو دَاوُدَ مِنْ هَا هُنَا لَمْ أَضْبِطْهُ عَنْ مُوسَى كَمَا أُحِبُّ] "وَيَجْعَلُ مَعَهَا شَاتَيْنِ - إِنِ اسْتَيْسَرَتَا لَهُ - أَوْ عِشْرِينَ دِرْهَمًا وَمَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ صَدَقَةُ بِنْتِ لَبُونٍ وَلَيْسَ عِنْدَهُ إِلاَّ حِقَّةٌ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ." [قَالَ أَبُو دَاوُدَ إِلَى هَا هُنَا ثُمَّ أَتْقَنْتُهُ] "وَيُعْطِيهِ الْمُصَدِّقُ عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ وَمَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ صَدَقَةُ ابْنَةِ لَبُونٍ وَلَيْسَ عِنْدَهُ إِلاَّ بِنْتُ مَخَاضٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ وَشَاتَيْنِ أَوْ عِشْرِينَ دِرْهَمًا وَمَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ صَدَقَةُ ابْنَةِ مَخَاضٍ وَلَيْسَ عِنْدَهُ إِلاَّ ابْنُ لَبُونٍ ذَكَرٌ فَإِنَّهُ يُقْبَلُ مِنْهُ وَلَيْسَ مَعَهُ شَىْءٌ وَمَنْ لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ إِلاَّ أَرْبَعٌ فَلَيْسَ فِيهَا شَىْءٌ إِلاَّ أَنْ يَشَاءَ رَبُّهَا وَفِى سَائِمَةِ الْغَنَمِ إِذَا كَانَتْ أَرْبَعِينَ فَفِيهَا شَاةٌ إِلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ فَإِذَا زَادَتْ عَلَى عِشْرِينَ وَمِائَةٍ فَفِيهَا شَاتَانِ إِلَى أَنْ تَبْلُغَ مِائَتَيْنِ فَإِذَا زَادَتْ عَلَى مِائَتَيْنِ فَفِيهَا ثَلاَثُ شِيَاهٍ إِلَى أَنْ تَبْلُغَ ثَلاَثَمِائَةٍ فَإِذَا زَادَتْ عَلَى ثَلاَثِمِائَةٍ فَفِى كُلِّ مِائَةِ شَاةٍ شَاةٌ وَلاَ يُؤْخَذُ فِى الصَّدَقَةِ هَرِمَةٌ وَلاَ ذَاتُ عَوَارٍ مِنَ الْغَنَمِ وَلاَ تَيْسُ الْغَنَمِ إِلاَّ أَنْ يَشَاءَ الْمُصَّدِّقُ وَلاَ يُجْمَعُ بَيْنَ مُفْتَرِقٍ وَلاَ يُفَرَّقُ بَيْنَ مُجْتَمِعٍ خَشْيَةَ الصَّدَقَةِ وَمَا كَانَ مِنْ خَلِيطَيْنِ فَإِنَّهُمَا يَتَرَاجَعَانِ بَيْنَهُمَا بِالسَّوِيَّةِ فَإِنْ لَمْ تَبْلُغْ سَائِمَةُ الرَّجُلِ أَرْبَعِينَ فَلَيْسَ فِيهَا شَىْءٌ إِلاَّ أَنْ يَشَاءَ رَبُّهَا وَفِى الرِّقَةِ رُبْعُ الْعُشْرِ فَإِنْ لَمْ يَكُنِ الْمَالُ إِلاَّ تِسْعِينَ وَمِائَةً فَلَيْسَ فِيهَا شَىْءٌ إِلاَّ أَنْ يَشَاءَ رَبُّهَا."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona da Hammad şöyle demiştir: Sümame b. Abdullah b. Enes'ten bir yazı aldım. Sümame, üzerinde Rasulullah'ın (sav) mührü bulunan bu yazıyı, Hz. Ebu Bekir'in (ra), zekât toplamak üzere gönderdiğinde Enes b. Malik'e (ra) yazdığını iddia etti. Yazıda şu bilgiler yer alıyordu:
"Bu, Allah'ın, peygamberine (sav) emretmiş olduğu üzere Rasulullah'ın (sav) Müslümanların üzerine takdir ve tayin ettiği zekât oranlarını içeren bir yazıdır. Herhangi bir Müslümandan bu yazıya uygun olarak zekatını vermesi talep edilirse onu versin. Her kimden de burada yazılı olandan fazlası istenirse onu vermesin. Buna göre yirmi beşten az olan develerde zekât, koyun üzerinden alınır ve her beş devede, bir koyun gerekir. Develerin sayısı yirmi beşe ulaştığında, otuz beşe kadar bir yaşını bitirip iki yaşına basmış bir dişi deve verilir. Bu yaşta bir dişi deve yoksa iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş bir erkek deve verilir. Otuz altıya ulaştığında, kırk beşe kadar iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve verilir. Kırk altıya ulaştığında, altmışa kadar erkek deveye çekilebilecek üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi deve verilir. Altmış bire ulaştığında, yetmiş beşe kadar dört yaşını bitirip beş yaşına basmış bir dişi deve verilir. Yetmiş altıya ulaştığında, doksana kadar iki yaşını bitirip üç yaşına basmış iki dişi deve verilir. Doksan bire ulaştığında, yüz yirmiye kadar erkek deveye çekilebilecek üç yaşını bitirip dört yaşına basmış iki dişi deve verilir. Develerin sayısı yüz yirmiyi geçtiğinde her kırk devede iki yaşını bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve, her elli devede ise üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi deve verilir. Zekât oranlarına bağlı olarak develerin yaşları birbirinden farklı olursa bakılır. Develerinin nisabı, dört yaşını bitirip beş yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden, zekât olarak -mümkün oluyorsa- yanında iki koyunla veya yirmi dirhemle birlikte bu devesi kabul edilir. Develerinin nisabı, üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da dört yaşını bitirip beş yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden, zekât olarak bu devesi kabul edilir; buna karşılık zekât memuru, o kişiye yirmi dirhem veya iki koyun geri ödemede bulunur. Develerinin nisabı, üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi deve zekatına ulaşan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da iki yaşını bitirip üç yaşına basmış dişi bir devesi olan kişiden zekât olarak bu devesi kabul edilir." [Ebu Davud der ki: Hadisin şu kısmını ravi Musa'dan (b. İsmail) istediğim gibi iyi ezberleyemedim. Bilahare onu pekiştirdim.] "zekât mükellefi, onunla birlikte -mümkün oluyorsa- iki koyun veya yirmi dirhem daha verir. Zekâtı, iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş bir dişi deve verecek sayıda devesi olan ancak verebileceği bu yaşta dişi bir devesi bulunmayıp da üç yaşını bitirip dört yaşına girmiş dişi bir devesi olan kişiden zekât olarak bu devesi kabul edilir." [Ebu Davud der ki: bundan sonra Hadis, şöyle devam etmiştir:] "Buna karşılık zekât memuru, o kişiye yirmi dirhem veya iki koyun geri ödemede bulunur. Yanında iki yaşını bitirip de üç yaşına basmış dişi bir deve verecek sayıda devesi olan ancak zekât olarak verebileceği bu yaşta bir dişi devesi bulunmayıp da bir yaşını bitirip iki yaşına basmış bir dişi devesi olan kişiden, zekât olarak iki koyun veya yirmi dirhemle birlikte bu devesi kabul edilir. Yanında bir yaşını doldurup da iki yaşına girmiş bir dişi deve vermesi gerekecek sayıda devesi olan ancak verebileceği bu yaşta bir devesi bulunmayıp da iki yaşını bitirip üç yaşına girmiş erkek bir devesi olan kişiden, zekât olarak sadece bu devesi alınır. Kişinin yanında sadece dört devesi varsa o develere zekât düşmez. Fakat sahibi dilerse sadaka verebilir."
"Sâime olan koyunların sayısı kırka ulaşırsa yüz yirmiye kadar bir koyun, yüz yirmiyi geçince iki yüze kadar iki koyun, iki yüzü geçince üç yüze kadar üç koyun zekât gerekir. Üç yüzü geçince her yüz koyunda bir koyun zekât gerekir. Zekât görevlisi uygun bulmadıkça yaşlı ve tek gözü kör koyun, koç ve teke zekât olarak alınamaz. Zekât ödememek veya ilgiliyi zekatla mükellef tutmak kaygısıyla birleştirilmiş hiçbir sürü parçalara bölünemez, ayrı ayrı olan hiçbir sürü de tek sürü halinde bir araya getirilemez. Sürü, hayvanlarını birbirine karıştıran (halît) iki ortağa aitse (sürü, tek kişiye aitmiş gibi işlem yapılır; bilahare) ortaklar kendi aralarında hisselerine göre dengeli bir biçimde hesaplaşırlar. Yanındaki sâime koyunların sayısı kırka ulaşmıyorsa o koyunlara zekât düşmez. Fakat sahibi dilerse sadaka verebilir. Dirhem olarak basılı gümüşte kırkta bir zekât gerekir. Dirhemler sadece yüz doksan tane ise bu dirhemlerde herhangi bir şey gerekmez. Ancak sahibi dilerse sadaka verebilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 5, /364
Senetler:
1. Ebu Bekir es-Sıddîk (Abdullah b. Osman b. Amir b. Amr b. Ka'b)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Sümame b. Abdullah el-Ensarî (Sümame b. Abdullah b. Enes b. Malik)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Hadis, hadislerin yazılması
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, mallarının nisabı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10814, D001569
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ الْوَاسِطِىُّ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ بْنُ حُسَيْنٍ بِإِسْنَادِهِ وَمَعْنَاهُ قَالَ
"فَإِنْ لَمْ تَكُنِ ابْنَةُ مَخَاضٍ فَابْنُ لَبُونٍ." وَلَمْ يَذْكُرْ كَلاَمَ الزُّهْرِىِّ .
Tercemesi:
Bize (Ebu Hasan) Osman b. Ebu Şeybe (el-Absî) ona (Ebu Said) Muhammed b. Yezid (el-Kelaî) el-Vasıtî, ona da (Ebu Muhammed) Süfyan b. Hüseyin (el-Vasitî) ilgili senediyle bu hadisi manen şöyle rivayet etmiştir:
"Eğer bir yaşına doldurup iki yaşına basmış bir dişi deve yoksa iki yaşını doldurup üç yaşına basmış erkek bir deve (zekât olarak) verilir."
Ancak Süfyan b. Hüseyin, Zührînin konuya dair açıklamasını zikretmedi.
Açıklama:
İsnadın tamamı için bk. D001568.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 5, /366
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Hüseyin el-Vasitî (Süfyan b. Hüseyin b. Hasan)
5. Ebu Said Muhammed b. Yezid el-Kelaî (Muhammed b. Yezid)
6. Ebu Hasan Osman b. Ebu Şeybe el-Absî (Osman b. Muhammed b. İbrahim)
Konular:
Hadis, hadislerin yazılması
Zekat, hangi mallardan, ve ne kadar verileceği
Zekat, mallarının nisabı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
10805, D001560
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ بْنِ أَعْيَنَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنِ الْمُغِيرَةِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ
"الْوَسْقُ سِتُّونَ صَاعًا مَخْتُومًا بِالْحَجَّاجِىِّ."
Tercemesi:
Bize Ebu Abdullah Muhammed b. Kudame b. E'yen (el-Messîsî), ona (Ebu Abdullah) Cerir (b. Abdulhamid ed-Dabbî), ona (Ebu Hişam) Muğira'nın (b. Miksem ed-Dabbî) rivayet ettiğine göre (Ebu İmran) İbrahim (en-Nehaî) şöyle demiştir:
"Bir vesk, Haccâc'ın mührü ile damgalanmış olan altmış sâ'dır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 2, /363
Senetler:
1. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
2. Ebu Hişam Muğira b. Miksem ed-Dabbî (Muğira b. Miksem)
3. Ebu Abdullah Cerir b. Abdulhamid ed-Dabbî (Cerir b. Abdülhamid b. Cerir b. Kurt b. Hilal b. Ekyes)
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Kudame el-Messîsî (Muhammed b. Kudame b. A'yen b. Misver)
Konular:
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Kültürel hayat, Ölçü ve Tartı birimleri, Rasulullah döneminde
Zekat, mallarının nisabı
...[ حدثنا ع: حدثنا حكم: حدثنا أبو الحسن بن رزيق: حدثنا الحسين بن إسماعيل المحاملي: حدثنا يعقوب الدَّوْرَقِي قال: حدثنا أبو معاوية: حدثنا عبد الله بن عطاء، عن ابن بريدة عن أبيه أتت امرأة فقالت: يا رسول الله، إني كنت تصدقت على أمي بصدقة فماتت، فرجعت الصدقة إلي ميراثا! فقال رسول الله: وجب أجركِ، و رجعت إليك صدقتك، فقلت: يا رسول الله، إن أمي ماتت ولم تحجَ قال: فحُجِّي عنها، قالت: إن أمي ماتت، و عليها صوم شهر، أَوَ أصوم عنها؟ قال: نعم، فصومي عنها]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
235326, D001656-2
Hadis:
...[ حدثنا ع: حدثنا حكم: حدثنا أبو الحسن بن رزيق: حدثنا الحسين بن إسماعيل المحاملي: حدثنا يعقوب الدَّوْرَقِي قال: حدثنا أبو معاوية: حدثنا عبد الله بن عطاء، عن ابن بريدة عن أبيه أتت امرأة فقالت: يا رسول الله، إني كنت تصدقت على أمي بصدقة فماتت، فرجعت الصدقة إلي ميراثا! فقال رسول الله: وجب أجركِ، و رجعت إليك صدقتك، فقلت: يا رسول الله، إن أمي ماتت ولم تحجَ قال: فحُجِّي عنها، قالت: إن أمي ماتت، و عليها صوم شهر، أَوَ أصوم عنها؟ قال: نعم، فصومي عنها]
Tercemesi:
?
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Zekât 1656-, /388
Senetler:
()
Konular:
Yargı, miras Hukuku