Giriş

Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl, ona Miskin, ona Muhammed b. Muhacir, ona Rabi'a b. Yezid, ona Ebu Kebşe es-Selûlî, ona da Sehl b. el-Hanzaliyye rivayet etmiştir: Uyeyne b. Hısn ve Akra’ b. Hâbis Rasulullah’'a (sav) gelip mal istediler. Hz. Peygamber de Muaviye'den, onlara isteklerinin karşılanmasını (görevlilere) yazmasını emretti. Akra’, kendine ait yazıyı aldı, onu dürüp sarığına soktu ve gitti. Uyeyne ise yazıyı alıp Hz. Peygamber’e götürdü ve 'Ya Muhammed! Benim, Mütelemmis’in sahifesi gibi, içinde ne yazıldığını bilmediğim bir yazıyı alıp kabileme gideceğimi mi zannediyorsun?' diye mırıldandı. Muaviye de onun bu sözünü Rasulullah'a (sav) haber verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber "kimin, kendisine yetecek kadar malı olduğu halde dilenirse, o ancak cehennemdeki ateşini çoğaltmış olur," dedi. Hadisin ravilerinden biri olan en-Nüfeylî diğer bir rivayette ateş kelimesi yerine cehennemin kor ateşi ibaresini kullandı. Bunun üzerine ashab Ey Allah’ın Rasulü kişiye yetecek malın miktarı nedir? diye sordular. Diğer bir rivayette en-Nüfeyl, bu cümlenin yerine dilenmek uygun olmayan zenginliğin miktarı nedir? cümlesini zikretti. Hz. Peygamber şu cevabı verdi: "Ona sabah ve akşam yemeklerinde yetecek miktardır." Başka bir rivayette "onu bir gün bir gece veya bir gece bir gün doyuracak miktardır," şeklindedir. Bize bunu zikredilen bu sözlerle muhtasar olarak rivayet etti.


Açıklama: Uyeyne b. Hısn ile Akra’ b. Hâbis, müellefe-i kulûbdandırlar. Mekke fethinden sonra Müslüman olmuşlardı. Hz. Peygamber Huneyn’de her ikisine yüzer deve vermişti. Uyeyne, Huneyn ve Tâif seferlerine katılmış, Hz. Ebû Bekir döneminde yalancı Peygamber Tuleyha’ya uyarak irtidat etmişse de sonra tekrar İslâm’a dönmüştü. Mütelemmis, câhiliye devri şairlerinden biridir. Asıl adı, Cerîr b. Abdülmesîh idi. Muallaka şairlerinden Yukarıdaki hadiste Uyeyne de Hz. Peygamber’e bunu hatırlatmıştı. Ama onun bu sözünde, Hz. Peygamber’e güvenmediği ve O’nun da hainlik yapabileceği şüphesini taşıdığı anlamı da vardı. Nitekim Uyeyne’nin bilâhare irtidat etmiş olması da onun Hz. Peygamber’e olan güven ve itimadının düzeyini göstermektedir.

    Öneri Formu
10891 D001629 Ebu Davud, Zekat, 24

Bize Ebu Velid et-Tayâlisî, ona el-Leys, ona Bükeyr b. Abdullah b. el-Eşec, ona Büsr b. Said, İbn Sâid'in şöyle anlattığını rivayet etti: Ömer (ra) beni zekât toplamak üzere görevlendirmişti. İşimi bitirip topladığım zekâtları kendisine teslim edince, bana ücret verilmesini emretti. Bunun üzerine ben bu işi Allah rızası için yaptım, mükâfatım Allah'a aittir dedim. Bana dedi ki: Sana verileni al, zira ben de Hz. Peygamber (sav) zamanında (bu işte) çalıştım. Bana ücret vermişti de ben de senin dediğin gibi demiştim. Hz. Peygamber (sav) bana "istemeden sana bir şey verildiği zaman onu (al) ye ve tasadduk et," buyurmuştu.


Açıklama: Zekât memurlarına devletin toplanan zekâttan maaş verebilir. Bu konuda verilen bu meblağı kişi kazanç olarak yiyebilir ya da sadaka verebilir.

    Öneri Formu
10909 D001647 Ebu Davud, Zekat, 28


    Öneri Formu
10809 D001564 Ebu Davud, Zekat, 4


    Öneri Formu
10842 D001596 Ebu Davud, Zekât, 12


    Öneri Formu
10844 D001598 Ebu Davud, Zekât, 12


    Öneri Formu
10915 D001653 Ebu Davud, Zekat, 29


    Öneri Formu
275402 D001654-2 Ebu Davud, Zekat, 29

Bize Abdullah b. Mesleme, bona Mâlik, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre; Rasulullah (sav) minberde zekâttan, haya edip sadakadan, iffetli davranmaktan ve dilencilikten söz ederken şöyle buyurdu: "Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. Üstteki el, verenin elidir. Alttaki el de dilenenin elidir." [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisteki Eyyüb'ün Nafi'den rivayeti konusunda ihtilâf edilmiştir. Abdulvaris: Üstteki el, iffetli davrananın (dilenciliğe tenezzül etmeyenin) elidir" diye rivayet etti. Ancak ravilerin ekserisi, Hammâd b. Zeyd'in Eyyüb'den rivayetindeki, "üstteki el veren eldir" ifadesini benimsemişlerdir. Hammâd'dan rivayet edenlerden biri de "iffetli davranıp almayandır" diye rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
10910 D001648 Ebu Davud, Zekât, 28

Bize el-Hasan b. Ali, ona Yezid b. Harun, ona Şube, ona Katade, ona Ebu Ömer el-Ğadânî, ona da Ebu Hureyre (ra) Rasulullah'tan (sav) önceki kıssanın benzerini rivayet etmiştir: [Birisi, Ebu Hureyre'ye develerin hakkı nedir? diye sordu. Ebu Hureyre de iyisini verirsin, bol sütlü olanını sütü sağılıp sana geri verilmek üzere hediye edersin, binilip sana iade edilmek üzere verirsin. Erkeğini dişileri aşılayıp sana iade edilmek üzere verirsin, sütlerinden içirirsin dedi.]


    Öneri Formu
10922 D001660 Ebu Davud, Zekât, 32

Bize Muhammed b. Kesîr, ona Şube, ona Seleme b. Küheyl, ona Süveyd b. Ğafele rivayet etmiştir: Zeyd b. Sûhan ve Selmân b. Rabîa ile savaşa çıkmıştım. Yolda bir kamçı buldum. Bana, at onu! dediler. Ben de atmam, ama eğer sahibini bulursam kendisine veririm, yoksa ben kullanırım dedim. Sonra bana hac nasip oldu. Bu münasebetle Medine'ye gittim, orada Übey b. Ka'b'a rastladım, ona bu meseleyi sordum, o dedi ki: Ben de bir gün, içinde yüz dinar bulunan bir kese bulmuştum. Keseyi Hz. Peygamber’e götürdüm, bana "bir yıl boyunca onu ilan et!" buyurdu. Ben de bir yıl ilan ettim, ama sahibi çıkmadı. Tekrar Hz. Peygamber'e götürdüm, yine "bir yıl daha ilan et!" buyurdu. Yine ilan ettim, yine sahibi çıkmadı. Tekrar Hz. Peygamber'e götürdüm. "Bir yıl daha ilan et!" buyurdular. Tekrar ilan ettim, sonra gelip Onu tanıyan birini bulamadım dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber şunları söyledi: "Bu paranın miktarını, kesesini ve bağını hıfzet; eğer günün birinde sahibi gelecek olursa kendisine verirsin, gelmezse ondan kendin yararlan!" [(Hadisin ravisi Şube der ki): (Seleme b. Küheyl) şöyle dedi: (Süveyd b. Ğafele) 'Onu üç yıl ilan et mi dedi, yoksa bir yıl mı dedi, hatırlamıyorum.]


    Öneri Formu
11050 D001701 Ebu Davud, Lukata, 1