10612 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Yezid, ona Leys, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ayağa kalkarak “Ey Allah’ın Rasulü, ihramlı halde iken bize hangi elbiseleri giymemizi emredersin?” dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) şöyle buyurdu: Gömlek, şalvarlar, sarıklar ve bornozlar giymeyiniz. Şu kadar var ki bir kimsenin eğer nalınları yoksa o zaman mest giyinsin. Mestlerin de topuklarından aşağısını kessin. Zaferan ve vers (alaçehre) değmiş hiçbir şey giymeyin. İhramlı kadın da peçe takmasın, eldiven de giymesin." [Musa b. Ukbe, İsmail b. İbrahim b. Ukbe, Cuveyriye ve İbn İshak “peçe ve eldivenler” hususunda (bu hadisi Nâfi‘den rivâyette) ona (Leys b. Sa‘d’a) mütâbaat etmişlerdir. Ayrıca Ubeydullah: “Ve vers (değmiş elbise…) demiş ve “ayrıca ihramlı kadın peçe takmaz, eldiven de giymez” diye rivâyet ederdi. Mâlik ise kendisine Nâfi'in, ona da İbn Ömer’in rivâyetinde “ihramlı kadın peçe takmaz” diye rivâyet etmiş ve ona (Mâlik’e), Leys b. Ebu Suleym de mütâbaat etmiştir.]
Bize Abdullah b. Yezid, ona Leys, ona Nâfi, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: "Bir adam ayağa kalkarak “Ey Allah’ın Rasulü, ihramlı halde iken bize hangi elbiseleri giymemizi emredersin?” dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) şöyle buyurdu: Gömlek, şalvarlar, sarıklar ve bornozlar giymeyiniz. Şu kadar var ki bir kimsenin eğer nalınları yoksa o zaman mest giyinsin. Mestlerin de topuklarından aşağısını kessin. Zaferan ve vers (alaçehre) değmiş hiçbir şey giymeyin. İhramlı kadın da peçe takmasın, eldiven de giymesin." [Musa b. Ukbe, İsmail b. İbrahim b. Ukbe, Cuveyriye ve İbn İshak “peçe ve eldivenler” hususunda (bu hadisi Nâfi‘den rivâyette) ona (Leys b. Sa‘d’a) mütâbaat etmişlerdir. Ayrıca Ubeydullah: “Ve vers (değmiş elbise…) demiş ve “ayrıca ihramlı kadın peçe takmaz, eldiven de giymez” diye rivâyet ederdi. Mâlik ise kendisine Nâfi'in, ona da İbn Ömer’in rivâyetinde “ihramlı kadın peçe takmaz” diye rivâyet etmiş ve ona (Mâlik’e), Leys b. Ebu Suleym de mütâbaat etmiştir.]
Bize Kuteybe, ona Leys, ona el-Makburî, ona da Ebu Şüreyh el-Adevî şöyle demiştir: Amr b. Said Mekke'ye ordu gönderdiği sırada, Ebu Şüreyh el-Adevî ona şöyle dedi: Ey Emir, Mekke'nin fethinin ertesi günü Peygamber'in (sav) ayağa kalkıp söylediği bir sözü sana bildirmeme müsaade et. O hutbeyi şu iki kulağım işitti, kalbim belledi, söyleyeni de söylemekte bulunduğu anda gözlerim gördü. Peygamber (sav), Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, şöyle buyurdu: "Muhakkak ki, Mekke'yi dokunulmaz kılan insanlar değil bizzat Allah'tır. Bundan dolayı Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimsenin Mekke'de kan dökmesi ve Mekke'deki herhangi bir ağacı kesmesi helal olmaz. Şayet herhangi bir kimse, Peygamber (sav) burada savaştı, diye ruhsatı tercih edecek olursa, ona “Allah yalnız Rasulü'ne izin vermiştir, size izin vermemiştir” deyiniz. Bana da sadece bir günün bir saati içinde izin verdi. Ondan sonra bu gün artık dünkü dokunulmazlığı geri gelmiştir. Bu dediklerimi burada hazır bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsin." Bu sözlerinden sonra Ebu Şurayh'a “Amr ne dedi?” diye soruldu, o da cevaben şöyle dedi: Amr bana “Ey Ebu Şurayh, ben bunları senden daha çok bilirim. Ama Harem hiçbir asiyi, eli kanlı bir katili ve kanundan kaçan bir caniyi kurtaramaz” dedi. Buhari der ki: "Hurbe", "beliyye" demektir.
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam b. Yusuf, ona İbn Cüreyc, ona Said, ona Ebu Eyyüb, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Hayr, ona da Ukbe b. Amir şöyle demiştir: "Kız kardeşim (Ümmü Hibban) Kabe'ye kadar yaya yürüyüp ziyaret etmeye kendini adamış ve kendisi için Peygamber'in (sav) bu husustaki görüşünü öğrenmemi benden istemişti. Ben de Peygamber'den fetva istedim. Peygamber (sav) de “Önce yaya yürüsün, sonra da (yorulunca) binsin” buyurdu." [Buhari der ki: Yezid b. Ebu Habib: Ebu Hayr, Ukbe'den ayrılmazdı. Bize Ebu Asım, ona İbn Cureyc, ona Yahya b. Eyyüb, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Hayr, ona da Ukbe (ra) rivayet edip yukarıdaki hadisi nakletti.]
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişam b. Yusuf, ona İbn Cüreyc, ona Said, ona Ebu Eyyüb, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Hayr, ona da Ukbe b. Amir şöyle demiştir: "Kız kardeşim (Ümmü Hibban) Kabe'ye kadar yaya yürüyüp ziyaret etmeye kendini adamış ve kendisi için Peygamber'in (sav) bu husustaki görüşünü öğrenmemi benden istemişti. Ben de Peygamber'den fetva istedim. Peygamber (sav) de “Önce yaya yürüsün, sonra da (yorulunca) binsin” buyurdu." [Buhari der ki: Yezid b. Ebu Habib: Ebu Hayr, Ukbe'den ayrılmazdı. Bize Ebu Asım, ona İbn Cureyc, ona Yahya b. Eyyüb, ona Yezid b. Ebu Habib, ona Ebu Hayr, ona da Ukbe (ra) rivayet edip yukarıdaki hadisi nakletti.]