10612 Kayıt Bulundu.
Bize Ubeyd b. İsmail, ona Ebu Üsame, ona Hişam, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Medine'ye hicret edip geldiğinde, babam Ebu Bekir ile Bilal sıtmaya tutuldular. Ebu Bekir, kendisini sıtma nöbeti tuttuğunda “Her kişi ailesi ile birlikte sabahlar. Halbuki ölüm ona pabucunun tasmasından daha yakındır” beytini söylerdi. Bilal ise sıtma nöbeti geçince yüksek sesle “Ah bir bilsem! bir kez olsun Mekke vadisinde geceleyecek miyim, etrafımda ızhır ve celîl otları? Bir gün Mecenne sularına varır mıyım? Bir kere daha görünür mü bana acaba Şâme ve Tafîl?” beytini söyler ve “Allah'ım! Yurdumuzdan çıkıp, veba yurduna gitmeye bizi mecbur bırakan Şeybe b. Rabîa'ya, Utbe b. Rabîa'ya ve Ümeyye b. Halef'e lanet et” diye beddua ederdi. Peygamber (sav) de bunları işittikten sonra "Allah'ım! Bizlere Mekke'yi sevdirdiğin gibi veya ondan daha fazla Medine'yi de sevdir. Allah'ım! Sâf ve müdd ile ölçülen rızıklarımızda bizim için bereket ihsan eyle! Allah'ım! Medine'nin havasını bizim için düzeltip hastalıklardan salim kıl! Hummasını ve sıtmasını da Cuhfe'ye gönder" diye dua etti. Aişe der ki: Biz Medine'ye geldiğimizde, Medine Allah'ın arzı içinde veba hastalığının en yaygın olduğu yerdi. Yine Aişe der ki: Medine'nin Buthân vadisinden acı bir su akardı.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Câmi', ona Ebû Vâil, ona da Huzeyfe şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Ömer, 'Fitne konusunda Hz. Peygamber'den (sav) kim hadis işitti?' diye sordu. Huzeyfe, "- Ben işittim" dedi ve Hz. Peygamber'in (sav), 'İnsanın ailesi, malı ve komşusu hakkındaki fitnesine namaz, oruç ve sadaka keffaret olur' buyurduğunu rivayet etti. Hz. Ömer, "- Ben onu sormuyorum. Ben, deniz dalgaları gibi gelecek olan fitneleri soruyorum" dedi. Huzeyfe cervaben, "- Onun önünde kapalı bir kapı vardır" dedi. Hz. Ömer, "- O kapı açılacak mı, yoksa kırılacak mı?" diye sorunca Huzeyfe, "- Kırılacak" dedi. Bunun üzerine Hz Ömer, "Öyleyse bu kapı kıyamete dek kapanmaması gerekir" dedi. Bizler Mesrûk'a dedik ki: "Huzeyfe'ye sor bakalım; Hz. Ömer o kapının kim olduğunu biliyor muydu?" Mesrûk, Huzeyfe'ye sordu, Huzeyfe de, "Evet! Yarından önce bu geceyi bildiği gibi biliyordu" dedi.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ca'fer b. Avn, ona Ebu Umeys, ona Avn b. Ebu Cuhayfe, ona da babası (Ebu Cuhayfe) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) Selman el-Fârisî ile Ebu'd-Derdâ arasında kardeşlik akdi yapmıştı. Selman bir gün Ebu'd-Derdâ'yı ziyarete gitti. (Ebu'd-Derdâ evde yoktu) Ümmü'd-Derdâ'yı eski bir elbise içinde perişan bir halde gördü ve 'Bu haliniz nedir?' diye sordu. Ümmü'd-Derdâ, 'Kardeşin Ebu'd-Derdâ'nın dünyalık hiç bir işi yoktur (o kendini ibadete vermiştir)' dedi. Sonra Ebu'd-Derdâ geldi, Selman'a yemek yapıp getirdi. Selman, 'Haydi, sen de ye!' dedi. Ebu'd-Derda, 'Ben oruçluyum' deyince Selman, 'Sen yemezsen ben de yemem' dedi. Neticede Ebu'd-Derdâ orucunu bozup onunla yedi. Gece olunca Ebu'd-Derdâ kalkıp namaza duracak oldu, ama Selman, 'Yat!' dedi, o da yattı. Bir mmüddet sonra tekrar kalkacak olunca, Selman yine 'Yat!' dedi. Nihayet gecenin sonu olunca Selman, 'Hadi şimdi kalkıp namaz kılalım' dedi. Kalkıp namaz kıldılar. Sonra Selman ona şöyle dedi: "Muhakkak ki Rabbinin sende hakkı vardır. Nefsinin de sende hakkı vardır. Ailenin de sende hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını ver!" Sonradan Ebu'd-Derdâ bu hadiseyi Hz. Peygamber'e (sav) gelip anlattı. Hz. Peygamber (sav) de, "Selman doğru söylemiş" buyurdu.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Hâlid b. Hâris, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), Ümmü Süleym'in yanına girmişti. Ümmü Süleym, Ona (sav) hurma ve yağ getirip ikram etti. "Yağınızı tuluma, hurmanızı da kabına geri koyun, ben oruçluyum" buyurdu. Sonra evin bir tarafına gitti ve (iki rekat) nafile namaz kıldı. Ümmü Süleym ve aile fertleri için dua etti. Ümmü Süleym, "Ey Allah’ın Rasulü! Benim küçük bir hizmetçim var (ona da dua buyur)" dedi. Hz. Peygamber (sav), "O da nedir?" diye sorunca "Senin hizmetçin Enes!" diye cevap verdi. (Enes dedi ki) "Hz. Peygamber (sav), dünya ve ahiretteki her türlü hayır ve iyilik için bana dua etti. 'Allah'ım! Ona mal ve evlat ver. Ona onları mübarek kıl' buyurdu. Ben, Ensâr'ın en zengin olanlarındanım." (Enes şöyle dedi: 'Kızım Ümeyne, bana Haccâc'ın Basra'ya geldiği sene (hicri 75 senesi) o güne kadar benim soyumdan gelen yüz yirmi küsür kişinin gömüldüğünü söyledi.) (Buhârî dedi ki; Bize İbn Ebu Meryem, ona Yahya, ona Humeyd, ona Enes (ra), Hz. Peygamber'den (sav) böyle rivayet etmiştir.)
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Said b. Ebu Hilal, ona Zeyd b. Eslem, ona babası, ona da Hz. Ömer (ra) şöyle söylemiştir: 'Allah'ım! Bana kendi yolunda şehitlik nasip et ve benim ölümümü de Rasulün Muhammed'in beldesinde gerçekleştir!' İbn Zürey dedi ki; bize Ravh b. Kasım, ona Zeyd b. Eslem, ona babası, ona Hafsa bnt. Ömer, ona da Hz. Ömer (ra) bu hadisin benzerini nakletmiştir. Hişâm dedi ki; ona Zeyd, ona babası, ona Hafsa, ona da Hz. Ömer söylemiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yezid b. Zürey' arasında inkita vardır.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Said b. Ebu Hilal, ona Zeyd b. Eslem, ona babası, ona da Hz. Ömer (ra) şöyle söylemiştir: 'Allah'ım! Bana kendi yolunda şehitlik nasip et ve benim ölümümü de Rasulün Muhammed'in beldesinde gerçekleştir!' İbn Zürey dedi ki; bize Ravh b. Kasım, ona Zeyd b. Eslem, ona babası, ona Hafsa bnt. Ömer, ona da Hz. Ömer (ra) bu hadisin benzerini nakletmiştir. Hişâm dedi ki; ona Zeyd, ona babası, ona Hafsa, ona da Hz. Ömer söylemiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hişam b. Sa'd arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Mâlik, ona Sümey mevlâ Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Hâris b. Hişâm b. Muğîra, ona da Ebu Bekir b. Abdurrahman, “ben ve babam, Aişe ile Ümmü Seleme'nin yanına girdik...” dedi; (T) Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman b. Hâris b. Hişâm, ona babası Abdurrahman şöyle rivayet etmiştir: Abdurrahman, Mervân'a, Aişe ve Ümmü Seleme'nin kendisine Rasulullah'ın hanımları ile münasebetten dolayı cünüp olarak sabahladığını, ardından gusül abdesti alıp oruç tuttuğunu haber verdiklerini bildirdi. O zamanlar Medine valisi olan Mervân da Abdurrahman b. Hâris'e “Allah'a yemin ederim ki, bu rivayetle sen (cünüp olarak sabahlayanın orucu sahih olmaz diyen) Ebu Hureyre'yi uyaracaksın” dedi. Râvi Ebubekir der ki: Abdurrahman bu durumu hoş karşılamadı. Daha sonra Zülhuleyfe'de bir araya gelme imkanımız oldu. Ebu Hureyre'nin orada arazisi vardı. Abdurrahman, Ebu Hureyre'ye “sana bir şey söyleyeceğim, ama eğer Mervan bana yemin ettirmeseydi bunu sana söylemezdim” dedi ve Aişe ile Ümmü Seleme'nin haberini aktardı. Bunun üzerine Ebu Hureyre “bana bu şekilde Fadl b. Abbas rivayet etti, ama bu durumu Rasulullah'ın (sav) hanımları daha iyi bilirler” dedi. [Hemmâm ve İbn Abdullah b. Ömer, Ebu Hureyre'den naklen Hz. Peygamber'in (sav), (böyle bir durumda) oruç bozmayı emrettiğini aktarmıştır. (Ancak) ilk (hadis isnad bakımından daha) muttasıldır.]
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdullah b. Abdullah arasında inkita vardır.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ubeydulah b. Abdullah b. Utbe, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) bize deccal hakkında uzunca bir konuşma yaptı ve o konuşmasında şunları da söyledi: "Deccal gelir, ama kendisine Medine'nin kapılarından girmesi yasaktır. Bu yüzden Medine'nin etrafındaki çorak arazide konaklar. O zaman hayırlı insanlardan veya insanların en hayırlısından bir adam ona doğru çıkar ve “Allah'a yemin olsun ki sen Hz. Peygamber'in (sav) bize anlattığı deccalsin!” der. Deccal (etrafındakilere) “ne dersiniz, ben bu adamı öldürsem ve sonra diriltsem, benim tanrı olduğum konusunda şüpheniz kalır mı?” der. Onlar da “hayır” derler. Sonra onu öldürür ve diriltir. Dirilir dirilmez o kişi hemen “Allah'a yemin olsun ki senin deccal olduğuna dair kanaatim şu gün daha da kuvvetlendi” der. Deccal de “onu öldürün! Yoksa daha sonra ona musallat olamam” der."