6728 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Yakub, ona İbn İshak, ona Abdullah b. Ömer'in (ra) azatlısı Nafi', ona da Abdullah b. Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre; Abdullah, Rasulullah'ın (sav), kadınların ihrama girdiklerinde eldiven ve peçe takmalarını, vers ve zaferân sürülmüş elbise giymelerini yasakladığını işitmiş. Rasulullah (sav) sonra şöyle buyurmuş: "Bunların dışında kalan giysilerden hoşlarına gidenleri giysinler; giysiler ister usfurla boyanmış ister ipekli ister zinetli, ister şalvar ister gömlek ister mest olsun fark etmez." [Ebû Davud dedi ki: Bu hadisi İbn İshak vasıtasıyla Nafi'den Abde b. Süleyman ile Muhammed b. Seleme de vers ve zaferan sürülmüş elbiseleri giymelerini yasakladı" cümlesine kadar olan kısmı rivayet ettiler.]
Açıklama: İhrama giren bir kadın, her çeşit zineti takabilir ve her nevi elbiseyi giyebilir. Yalnız bu elbiseler, boyası çıkan cinsten olmamalıdır. Islanınca boyası dağılan bir kumaşın ihramda giyilmesi câiz değildir. Ayrıca kadın ihramda elini ve yüzünü örtmemelidir. Vers; Yemen’de yetişen ve elbise boyamakta kullanılan sarı renkte bir çiçektir.
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Eyyüb, ona da Nafi, İbn Ömer'den rivayet etmiştir: "İbn Ömer üşümüşdüğü bir sırada : 'Ey Nafi', üzerime bir elbise atıver' dedi. (Nafi' diyor ki): Ben de üzerine bir bornoz attım. Bunun üzerine 'sen bunu benim üzerime atıyorsun ama, Rasulullah (sav) ihramlı bir kimsenin onu giymesini yasak etti' dedi. "
Açıklama: Bornoz olarak tercüme edilen kapşonlu ve dikişli giysilerin giyilmesi, ihramlıya yasaktır. Ancak bunların ihram dışında, örtünmek gayesiyle kullanılması yasak değildir.
Bize Kuteybe b. Said, ona İbrahim b. Said el-Medenî, ona Nafi', ona da İbn Ömer (ra), Hz. Peygamber'den (sav) şöyle rivayet etmiştir: "İhramlı bir kadın yüzünü örtemez ve eldiven takamaz."
Bize Kuteybe b. Said, ona da İbn Ebu Adî, Muhammed b. İshak'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: (İhramlı kadının mestlerinin topuklarının altında kalacak şekilde kesilerek giyilmesi meselesini) İbn Şihab'a bahsettim; bana şöyle dedi: Bana Salim b. Abdullah, (babası) Abdullah'ın –yani İbn Ömer'in- böyle yaptığını haber verdi- Yani o, ihramlı kadın için mestlerini (konçlarını, topuklarının altında kalacak şekilde) keserdi. Sonra Safiyye binti Ebu Ubeyd, Aişe'nin Rasulullah'ın (sav) mest giyme hususunda kadınlara ruhsat verdiğini söylediğini İbn Ömer'e haber verince, İbn Ömer bundan (hanımların mestlerini kesmekten) vazgeçti."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Süfyan, ona Amr, ona Ata ve Tâvus, o ikisine de İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) ihramlı iken hacamat yaptırdı."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Süfyan, ona Amr, ona Ata ve Tâvus, o ikisine de İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'in (sav) ihramlı iken hacamat yaptırdı."
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Muhammed b. Cafer, ona Şube ona Ebu İshak, ona da el-Bera şöyle rivayet etmiş: "Rasulullah (sav) Hudeybiye'de sulh aktedince; Harem'e, silahları ancak kılıfında olmak şartıyla girmek üzere anlaşma yapmıştı. (Şube der ki: Ebu İshak'a sordum): Silah kılıfı nedir? İçinde silâh olan kaptır dedi."
Açıklama: Mekke’de silâh taşımak câiz değilken, burada Müslümanların kılıçlarını kuşanmış oldukları halde Mekke’ye girecekleri şartı ile anlaşma yapılması tezat gibi görülebilir. Ancak bu, bir tezat değildir; müşriklere güvenemeyen Hz. Peygamber’in almak ihtiyacını duyduğu bir tedbirdir. Eğer müşrikler anlaşmayı bozup ihanet ederlerse, Müslümanlar kendilerini korumak imkânına sahip olacaklardı. Ancak her şeye rağmen kılıçların kınlarında oluşu da bir sulh ve emân alâmeti sayılırdı.
Bize Ahmed b. Hanbel, ona Hüşeym, ona Yezid b. Ebu Ziyad, ona Mücahid, ona da Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Bizler ihramlı olarak Rasulullah'ın (sav) yanında iken, atlılar gelir geçerlerdi. Tam karşımıza geldiklerinde, hepimiz çarşafını başından yüzüne indirir, geçip gittikleri zaman da açardık."
Açıklama: İhramlı kadınların, yüzün tamamını örtecek şekilde peçe kullanmaları yasaktır. Ancak özellikle namahremden sakınmak gibi bir ihtiyaca mebni olarak başın üstünden yüze değmeyecek şekilde bir örtünün sarkıtılması meşru görülmüştür. Bu hadis de, onun delilidir. Yüze değer ve kadın da onu kaldırmazsa ceza olarak kurban kesmesi gerekir. Bu konuda farklı görüşte olan fukaha da vardır