10612 Kayıt Bulundu.
Bize Amr b. Ali, ona Ebu Âsım, ona İbn Cüreyc, ona Atâ, ona Ebu Abbas eş-Şâir, ona da Abdullah b. Amr (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Benim daima oruç tutup geceleyin namaz kıldığım Hz. Peygamber'e (sav) haber verilmişti. Hz. Peygamber ya bana birini göndermiş, ya da onunla ben karşılaşmıştım, bana; "- Senin her gün oruç tuttuğun, geceleri de uyumayıp namaz kıldığın bana haber verildi. Bazen oruç tut, ama bazen tutma! Geceleri de bir müddet kalkıp namaz kıl, ama aynı zamanda uykunu da al. Çünkü gözlerinin sende hakkı vardır. Nefsinin ve âilenin sende hakkı vardır" buyurdu. Ben ise, "- Ben bundan daha fazlasını yapabilirim" dedim. Hz. Peygamber (sav), "- O zaman Davud aleyhisselamın orucunu tut" buyurdu. "- Onun orucu nasıldı?" diye sorunca, "- O bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında da kaçmazdı" buyurmuş. "- Bunları bana kim verebilir, ey Allah'ın eçisi?" dedim. Râvilerden Atâ, "Sürekli oruç, ifadesini nasıl zikretti bilemiyorum" diyerek Hz. Peygamber'in (sav) iki kere "Sürekli oruç tutan (hiç) oruç tutmamıştır" buyurduğu bilgisini zikretmiştir.
Açıklama: Esasında ''Ya bana (birini) gönderdi ya da onunla ben karşılaştım'' ifadesindeki şüphe, İbn Hacer'e göre sahabî Abdullah'a değil, râvilerden birine aittir (İbn Hacer, Fethü'l-Bârî, IV, 225). Ancak tercümede, orijinal metne sadık kalınmıştır
Bize İbrahim b. Münzir, ona Ma'n, ona Malik, ona İbn Şihab, ona Humeyd b. Abdurrahman, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah yolunda çift sadaka verirse, cennet kapılarından, 'Ey Allah'ın kulu! (Buraya gel!) Bu kapı hayırlıdır! diye çağrılır. Namaz ehlinden (çok namaz kılanlardan) ise de (cennetin) namaz kapısından çağrılır. Cihad ehlinden olan kimse de cihad kapısından çağrılır. Çok oruç tutan bir kişi ise Reyyân kapısından çağırılır. Sadaka ehlinden olup çok sadaka veren kimse de, sadaka kapısından çağırılır." Bunun üzerine Ebu Bekir: 'Anam-babam sana feda olsun yâ Rasulallah! Bir kimsenin bu kapılardan sadece bir tanesinden çağrılması zorunlu mudur? Bir kişi bu kapıların hepsinden çağırılır mı?' diye sordu. Rasulullah da: "Evet, (hepsinden çağırılabilir.) Ben, senin onlardan olmanı ümit ediyorum." buyurdu.
Bize İbn Mukâtil, ona Abdullah, ona el-Evzâî, ona Yahya b. Ebî Kesîr, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Abdullah b. Amr b. el-Âs (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Rasûlullah (sav) bana, 'Ya Abdullah! Bana bildirildiğine göre sen, gündüzleri oruç tutuyor, geceleyin de (hep) namaz kılıyormuşsun' buyurdu. Ben, 'Evet ey Allah'ın rasûlü! (doğrudur)' dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Böyle yapma! Bazen oruç tut, bazen tutma. (Geceleri biraz) namaz kıl, ama uykunu da al! Zira bedeninin sende hakkı vardır. Hanımının sende hakkı vardır. Misafirinin sende hakkı vardır. Her aydan üç gün oruç tutman sana yeter. Her iyilik senin için on katı ile mükâfatlandırılır. Bu da, yılın tamamını oruçlu geçirmişsin demektir." Ben daha çok yapmak için ısrar ettim, bunun üzerine bana daha çok külfet yüklendi. "Ey Allah'ın Rasûlü, ben güçlüyüm" dedim. "Öyleyse Allah'ın elçisi Davud aleyhisselamın orucu gibi oruç tut, daha fazla tutma!" buyurdu. "Allah'ın elçisi Davud aleyhisselamın orucu nasıldı?" diye sorunca, "Senenin yarısında (gün aşırı) oruç tutmaktır" buyurdu. Abdullah yaşlandığında, "Keşke Hz. Peygamber'in (sav) ruhsatını kabul etseydim" diye hayıflanırdı.
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Said b. Müseyyeb ve Ebu Seleme b. Abdurrahman, onlara da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: 'Yaşadığım süre içerisinde gündüzleri oruç tutacağım, geceleri namaz kılacağım' dediğim Hz. Peygamber'e (sav) haber verilmiş. Hz. Peygamber bunu sorduğunda, 'Anam babam sana feda olsun! bunu ben söyledim' dedim. Bunun üzerine "buna gücün yetmez. Bazen oruç tut, bazen tutma. Her ay üç gün oruç tut, her iyilik on misliyle karşılık bulduğu için ömrün boyunca oruç tutmuş gibi olursun" dedi. Ben de 'bundan daha fazlasına gücüm yeter' deyince, bir gün oruç tut, iki gün tutma buyurdu. 'Bundan da daha fazlasına gücüm yeter' deyince, o zaman "bir gün tut, bir gün tutma, bu Davud'un (as) orucudur ve en faziletli oruçtur" dedi. 'Bundan daha fazlasına gücüm yeter' deyince Hz. Peygamber (sav) de "bundan daha faziletlisi olmaz" buyurdu.
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Muğîre, ona Mücâhid, ona da Abdullah b. Amr (ra), Hz. Peygamber'in (sav) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Har aydan üç gün oruç tut." Abdullah, "Benim bundan fazlasına gücüm yeter" deyince, Hz. Peygamber (sav), "Öyleyse bir gün oruç tut, bir gün tutma!" buyurana kadar Abdullah, ısrara devam etti. Yine Rasûlullah (sav) ona, "Kur'ân'ı bir ayda hatmet!" buyurdu. Abdullah ise, "Ben daha çok hatim okuyabilirim" demişti. Neticede Hz. Peygamber (sav), "Üç günde bir hatmet!" buyurana kadar, Abdullah ısrara devam etti.
Bize Âdem, ona Şu'be, ona Habîb b. Ebu Sâbit, ona Ebu Abbas el-Mekkî -ki şâir idi ve hadis rivayetinde itham edilmemiştir-, ona da Abdullah b. Amr b. el-Âs (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) bana, 'Sen sürekli oruç tutuyor ve geceleyin sürekli namaz kılıyormuşsun' buyurdu. Ben de, 'Evet' dedim. Hz. Peygamber (sav), 'Böyle yaparsan gözünün feri gider ve vücudun zayıf düşer. Yıl boyu oruç tutan biri hiç oruç tutmamış demektir. Her ay üç gün oruç tutmak, bütün senenin orucu yerine geçer" buyurdu. Ben yine, 'Ben bundan daha fazlasını yapabilirim' deyince Hz. Peygamber (sav), 'Öyleyse Davud aleyhisselamın orucunu tut. O bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Düşmanla karşılaştığında da kaçmazdı' buyurdu.
Bize İshak el-Vâsıtî, ona Hâlid, ona Hâlid, ona Ebu Kılâbe, ona da Ebu Melîh şöyle rivayet etmiştir: Babanla birlikte Abdullah b. Amr'ın huzuruna girdim. Bize şöyle bir rivayette bulundu: "Benim sürekli oruç tuttuğum Hz. Peygamber'e (sav) bahsedilmişti. Bir gün evime geldi, kedisine içi lifli deriden bir yastık sundum. Ama O ise yere oturdu. Yastık benimle onun arasında kalıverdi. Hz. Peygamber (sav); "- Her aydan üç gün oruç tutmak sana yetmiyor mu?" buyurdu. Ben, "- (Yetmiyor) ey Allah'ın rasûlü" dedim. "- Peki beş gün yetmiyor mu?" buyurdu. Ben yine, "- Ey Allah'ın rasûlü..." dedim. "- Öyleyse yedi gün" buyurdu. Ben yine, "- Ey Allah'ın rasûlü..." dedim. "- Peki dokuz gün olsun" buyurdu. "- Ey Allah'ın rasûlü..." deyince, "- On bir gün olsun, dedi, sonra şöyle devam etti: Davud aleyhisselamın orucundan fazla oruç olmaz. Onun orucu da senenin yarısını idi. Dolayısıyla sen bir gün oruç tut, bir gün tutma."
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Muâz, ona İbn Avn, ona da Ziyâd b. Cübeyr şöyle demiştir: "İbn Ömer'e (r.anhüma) bir adam geldi ve şöyle sordu: 'Adamın biri bir gün oruç tutmayı adasa -hadisin râvilerinden biri o günün pazartesi olduğunu düşünüyorum demiştir- ve o gün de bayram gününe denk gelse (ne yapmalıdır?' İbn Ömer şöyle cevap verdi: 'Allah adağın yerine getirilmesini emretmiş, Hz. Peygamber (sav) ise bayram gününde oruç tutmayı yasaklamıştır."
Bize Muaz b. Fedâle, ona Hişâm, ona Yahya, ona Ebu Seleme, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), hiç bir ayda Şaban [ayında tuttuğu] kadar [nafile] oruç tutmazdı. O (sav), Şaban'ın (neredeyse) tamamını oruçlu geçirirdi. Ayrıca O (sav): "Güç yetirebileceğiniz amellere devam edin. Şüphesiz siz bıkarsınız da Allah [asla] bıkmaz" buyururdu. Hz. Peygamber'e (sav) en sevimli (gelen) namaz, az da olsa devamlı kılınan idi. O (sav), bir namaz kıldığında ona devam ederdi.
Açıklama: "(neredeyse)" ifadesi, pek çok şârihin yorumundan hareketle tercümeye yansıtılmıştır.
Bize Ebu Asım, ona İbn Cüreyc, ona Abdülhamid b. Cübeyr, ona da Muhammed b. Abbâd, Câbir'e (ra) şöyle sorduğunu rivayet etmiştir: "Ona 'Hz. Peygamber (sav) cuma günü oruç tutmayı yasakladı mı?' diye sordum. O da "Evet, yasakladı" cevabını verdi." Ebu Asım'ın dışındaki raviler, hadisi şu ilave lafızla nakletmiştir: 'Tek cuma günü oruç tutmayı (yasakladı).'