10612 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Mahbûb, ona Abdülvahid, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) taksim edilmemiş tüm mallarda(taşınmazlarda) şufa hakkının olduğuna hükmetti. Sınırlar konularak (belirlendiğinde) ve yollar tayin edilerek (ayrıldığında) şuf'a hakkı kalmaz. Bize Müsedded, ona Abdulvahid bu geçen hadisi rivayet etti. Müsedded bu rivayette, 'Taksim edilmemiş her şeyde' diye söyledi. Hişâm b. Yusuf, bu hadisi Ma'mer b. Raid'den rivayet etmekte Abdulvahid'e mutabaat etti. Abdürrezzâk b. Hemmâm kendi rivayetinde 'Taksim edilmemiş her malda' diye söyledi. Aynı şekilde bu hadisi Abdurrahman b. İshak da ez-Zuhrî'den rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdurrahman b. İshak arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Mahbûb, ona Abdülvahid, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) taksim edilmemiş tüm mallarda(taşınmazlarda) şufa hakkının olduğuna hükmetti. Sınırlar konularak (belirlendiğinde) ve yollar tayin edilerek (ayrıldığında) şuf'a hakkı kalmaz. Bize Müsedded, ona Abdulvahid bu geçen hadisi rivayet etti. Müsedded bu rivayette, 'Taksim edilmemiş her şeyde' diye söyledi. Hişâm b. Yusuf, bu hadisi Ma'mer b. Raid'den rivayet etmekte Abdulvahid'e mutabaat etti. Abdürrezzâk b. Hemmâm kendi rivayetinde 'Taksim edilmemiş her malda' diye söyledi. Aynı şekilde bu hadisi Abdurrahman b. İshak da ez-Zührî'den rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hişam b. Yusuf arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed b. Mahbûb, ona Abdülvahid, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) taksim edilmemiş tüm mallarda(taşınmazlarda) şufa hakkının olduğuna hükmetti. Sınırlar konularak (belirlendiğinde) ve yollar tayin edilerek (ayrıldığında) şuf'a hakkı kalmaz. Bize Müsedded, ona Abdulvahid bu geçen hadisi rivayet etti. Müsedded bu rivayette, 'Taksim edilmemiş her şeyde' diye söyledi. Hişâm b. Yusuf, bu hadisi Ma'mer b. Raid'den rivayet etmekte Abdulvahid'e mutabaat etti. Abdürrezzâk b. Hemmâm kendi rivayetinde 'Taksim edilmemiş her malda' diye söyledi. Aynı şekilde bu hadisi Abdurrahman b. İshak da ez-Zührî'den rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Abdürrezzak b. Hemmâm arasında inkıta vardır.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Leys, ona Nâfi, ona İbn Ömer (r.anhuma) Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Herhangi bir kimse bir hurma ağacını aşıladıktan sonra kökten ağacı satar ve satın alan kimse de ağacın mahsulünü satışa dahil etmezse, ağacın mahsulü satan kimseye ait olur."
Bize Muhammed b. Mahbûb, ona Abdülvahid, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) taksim edilmemiş tüm mallarda(taşınmazlarda) şufa hakkının olduğuna hükmetti. Sınırlar konularak (belirlendiğinde) ve yollar tayin edilerek (ayrıldığında) şuf'a hakkı kalmaz. Bize Müsedded, ona Abdulvahid bu geçen hadisi rivayet etti. Müsedded bu rivayette, 'Taksim edilmemiş her şeyde' diye söyledi. Hişâm b. Yusuf, bu hadisi Ma'mer b. Raid'den rivayet etmekte Abdulvahid'e mutabaat etti. Abdürrezzâk b. Hemmâm kendi rivayetinde 'Taksim edilmemiş her malda' diye söyledi. Aynı şekilde bu hadisi Abdurrahman b. İshak da ez-Zührî'den rivayet etmiştir.
Bize Muhammed b. Mahbûb, ona Abdülvahid, ona Ma'mer, ona ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Câbir b. Abdullah (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) taksim edilmemiş tüm mallarda(taşınmazlarda) şufa hakkının olduğuna hükmetti. Sınırlar konularak (belirlendiğinde) ve yollar tayin edilerek (ayrıldığında) şuf'a hakkı kalmaz. Bize Müsedded, ona Abdulvahid bu geçen hadisi rivayet etti. Müsedded bu rivayette, 'Taksim edilmemiş her şeyde' diye söyledi. Hişâm b. Yusuf, bu hadisi Ma'mer b. Raid'den rivayet etmekte Abdulvahid'e mutabaat etti. Abdürrezzâk b. Hemmâm kendi rivayetinde 'Taksim edilmemiş her malda' diye söyledi. Aynı şekilde bu hadisi Abdurrahman b. İshak da ez-Zührî'den rivayet etmiştir.
Bize Ebu Nuaym, ona Süfyân, ona Hişâm, ona Urve, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Muâviye'nin annesi Hind, Rasûlullah'a (sav) "Kocam Ebu Süfyân mala düşkün, cimri bir adamdır. Onun malından gizlice almamda bana bir günah var mıdır?" diye sordu. Rasûlullah (sav) de "örfe göre sana ve oğullarına yetecek kadar al" buyurdu.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinâd, ona A'rec, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur "İbrahim (as) ile Sâre yola çıkıp bir şehre girdiler. Orada meliklerden bir melik, yahut zorbalardan bir zorba hükümdar vardı. Ona 'İbrahim en güzelinden bir kadınla bu şehre girdi' denildi. Hükümdar, 'Ey İbrahim, yanındaki kadın kimdir?' diye haber gönderdi. İbrahim, 'kardeşimdir' cevabını verdi ve ardından Sâre'nin yanına gelip 'sakın beni yalancı çıkarma. Ben onlara, senin kız kardeşim olduğunu söyledim. Allah'a yemin ederim ki, yeryüzünde benden ve senden başka iman eden hiçbir kimse yoktur. dedi. Sonra İbrahim, Sâre'yi hükümdara gönderdi. Sâre varınca, hükümdar ona doğru yeltendi. Sâre de hemen abdest alıp namaza durdu, ardından 'Allah'ım, ben Sana ve Senin Rasûlü'ne iman ettimse ve ben iffetimi eşimden başkasına karşı daima koruduysam, şu kâfiri benim üzerime musallat etme' diye dua etti. adamın nefesi tıkandı ve ayağı ile yere vurup debelenmeye başladı." Hadisin râvîsi A'rec der ki: Ebu Seleme b. Abdurrahman, Ebu Hureyre'nin şöyle devam ettiğini aktardı: Sâre "Allah'ım, eğer bu herif ölürse, bunu bu kadın öldürdü derler" dedi. Bunun üzerine o zalimin debelenmesi sona erdi. Sonra tekrar Sâre'ye doğru yeltendi. O da derhâl kalkıp abdest alarak namaza durdu ve "Allah'ım, ben Sana ve Senin Rasûlü'ne iman ettimse ve ben iffetimi eşimden başkasına karşı daima koruduysam, şu kâfiri benim üzerime musallat etme" diye dua etti. Adamın tekrar nefesi tıkandı ve ayağı ile yere vurup debelenmeye başladı. Abdurrahman der ki: Ebu Seleme, Ebu Hureyre'nin şöyle devam ettiğini aktardı: Sâre:"Allah'ım, eğer bu herif ölürse, bunu bu kadın öldürdü derler" dedi. Bunun üzerine o zalimin debelenmesi ikinci defa yahut üçünü defa sona erdi. Bunun üzerine hükümdar adamlarına "Vallahi siz bana kesinlikle bir şeytan göndermişsiniz. Siz bu kadını İbrahim'e geri gönderin. Hacer'i de ona hediye edin" dedi. Sâre, geri dönüp İbrahim'in (as) yanına geldi ve ona "gördün mü, Allah kâfiri zelil etti ve bir cariyeyi de bana hizmetçi verdi" dedi.