6728 Kayıt Bulundu.
Ebû Davud şöyle dedi: Hüseyin b. Hureys el-Mervezî şu notu yazıp bana gönderdi: Bize el-Fadl b. Musa, ona el-Hüseyin b. Vâkıd, ona Umare b. Ebu Hafsa, ona İkrime, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etmiştir: Bir adam Hz. Peygamber'e geldi ve karım, kendisine uzanan hiçbir eli geri çevirmiyor dedi. Hz. Peygamber de "boşa onu!" dedi. Bu sefer adam ama nefsimin onun peşinden gidebileceğinden korkuyorum dedi. O zaman Rasulullah (sav); "Öyleyse ondan faydalan!” buyurdu
Açıklama: “Kendisine uzanan hiçbir eli geri çevirmiyor” cümlesi iki manaya hamledilmiştir. Birine göre; kadın namusunu korumuyor, fuhuş yapıyor. Diğerine göre de kadın ailenin malını yeterince korumuyor, kim isterse veriyor demektir. Bu görüşlerin her ikisi de tenkide açıktır. Kadın eğer fâhişe idiyse, Hz. Peygamber’in “onunla evliliğine devam et” demesi makul değildir. Kaldı ki bu durumda Hz. Peygamber’in ona ya iftira cezasını vermesi ya da mulâane ahkâmını uygulaması gerekirdi. İkinci ihtimale göre kadının çok cömert biri olduğu, ne bulursa dağıttığı, her isteyene verdiği düşünülecek olursa, şüphesiz cömertlik boşanmayı gerektiren bir kusur değildir, aksine bir fazilettir. Dolayısıyla bundan dolayı Hz. Peygamber’in “karını boşa!” demesi de makul değildir. Bu ifâde ile kadında bulunan gayri ciddilik, ahlakî gevşeklik, herkesle senli-benli olabilen yapısının, bir kadında bulunması gereken vakar ve ağırbaşlılığın onda bulunmadığının kastedilmiş olması da muhtemeldir. Bu hadîsi tahric edenlerden biri olan Nesaî, “Râvilerden biri bunu İbn Abbas'a ref' etti, diğeri ref' etmedi. Bu hadîs sâbit değildir” demiştir. Bu değerlendirmenin de ciddiye alınması gerekir.
Bize Ahmed b. İbrahim, ona Yezid b. Harun, ona Mansur b. Zâzân'ın kız kardeşinin oğlu Müstelim b. Said, ona Mansur b. Zâzân, ona Muâviye b. Kurre, ona da Ma'kıl b. Yesar rivayet etmiştir: Bir adam Hz. Peygamber'e (sav), en güzel ve soylu bir kadın buldum, ama çocuk doğurmuyor, onunla evlenebilir miyim? diye sordu. Hz. Peygamber de, "hayır!" diye cevap verdi. Sonra adam ikinci defa geldi, Hz. Peygamber yine "hayır" dedi, üçüncü defa gelince de şöyle buyurdu: "Seven-sevilen ve doğurgan olan kadınlarla evlenin. Çünkü ben sizlerin çokluğu ile diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim."
Açıklama: “Vedûd” kelimesi; seven ve sevilen kişi anlamına gelir. Bu kelime aynı zamanda Allah’ın isimlerinden biridir. Sevgi ve muhabbet kökünden gelmektedir; ya ism-i fail olarak seven yahut da ism-i mef’ûl olarak sevilen kişi demektir. Muhtemelen burada da her iki manada kullanılmıştır. Maksat hem kocasını seven ve hem de kocası tarafından sevilen kadındır. Ailedeki huzur ve âhengin de ancak eşlerin birbirlerini sevmeleri ile mümkün olacağı herkesin bildiği bir husustur. “Velûd” kelimesi ise, çocuk doğurabilen, kısır olmayan kadın demektir. Bilindiği üzere evlenmenin ana gayelerinden biri, neslin devamıdır. Bu da ancak çocuk doğurmakla mümkün olur. Kısır olan bir kadın ise, bu gayeyi gerçekleştiremez. Burada zikredilen bu iki vasıf, normal bir âilede olması gereken iki temel özelliktir.
Bize Amr b. Avn, ona Ebu Avane, ona Katade ve Abdülaziz b. Suheyb, ona da Enes b. Malik (ra) rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) Safiyye'yi âzâd etmiş, (sonra onunla evlenmiş) ve âzâd etme işini de mehir saymıştır."
Açıklama: Bir kısım fukaha, bu hadise dayanarak bir erkeğin âzâd ettiği bir câriyeyi mehir vermeden alabileceğini, âzâdın mehir sayılabileceğini söylemişlerdir. Ancak Ebû Hanîfe ile Mâlik ve Şâfiî’ye göre, âzâd mehir sayılmaz, dolayısıyla ayrıca mehir vermek gerekir. Hadîste sözü edilen Hz. Peygamber’in uygulaması ise, ona mahsus özel bir durumdur. Ebû Hanîfe, bir insanın câriyesini hürriyetine kavuşturmasını, onun üzerindeki hakkından vazgeçmesi olarak görür, dolayısıyla mülkiyetin iptali anlamına gelen âzâd işinin mehir yerine sayılmasını doğru bulmaz.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Abdullah b. Dinar, ona Süleyman b. Yesâr, ona Urve, ona da Rasulullah'ın (sav) zevcesi Hz. Aişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Nesebin haram kıldığını süt de haram kılar."
Açıklama: Aynı aileden olan kadın ve erkeğin birbirleriyle evlenmeleri haram olduğu gibi, yabancı oldukları halde küçükken süt emişen erkek ve kadının birbirleriyle ve yakınlarının da onlarla evlenmeleri haramdır.
Bize Müsedded ve Ebu Ma'mer, onlara Abdulvâris, ona Habib, ona Amr b. Şuayb, ona Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kendisine had cezası olarak sopa vurulan zinakâr bir erkek, ancak kendi gibi biriyle evlenebilir." [Ebu Ma'mer dedi ki: Bu hadisi Habib el-Muallim bana Amr b. Şuayb'dan naklen rivayet etti.]
Bize Hennâd b. es-Serî, ona Abser, ona Mutarrif, ona Amir, ona Ebu Burde, ona da Ebu Musa (ra), Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Cariyesini hürriyete kavuşturup da onunla evlenen kimseye iki kat ecir vardır."
Bize Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyl, ona Züheyr, ona Hişam b. Urve, ona Urve, ona Zeyneb b. Ebu Seleme, ona da Ümmü Seleme'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Ümmü Habibe, Ey Allah'ın Rasulü; kız kardeşime arzu duyuyor musun? dedim. Bana, "onu ne yapacak mışım?" diye sordu. Onunla evlenirsin dedim. "Senin kız kardeşinle mi?" Evet. "Sen bunu ister misin?" Ben zaten senin bir tanen değilim ki! Başka ortaklarımın da bulunduğu bir hayra kız kardeşimin de ortak olmasını arzu ederim. "O, bana helâl değildir." Ama vallahi bize, senin, Ebu Seleme'nin kızı Dürre -ravi Züheyr kızın ismi için Zerre dedi- ile evlenmek istediğin haber verildi. "Ebu Seleme'nin kızı mı?" Evet. "Vallahi o benim kucağımda yetişen üvey kızım olmasa bile yine bana helâl değildir; çünkü o benim süt kardeşimin kızıdır. Beni ve (babası) Ebu Seleme'yi Süveybe emzirmişti. Artık bir daha bana kızlarınızı ve kız kardeşlerinizi teklif etmeyin!"
Bize Hafs b. Ömer, ona Şube (b. Haccac); (T) Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, ona Eşas b. Süleym, ona babası (Süleym b. Esved), ona Mesruk b. Ecda, ona da Âişe şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir gün Aişe'nin yanına girdi. Âişe'nin yanında da bir adam vardı. Hafs der ki: Bu durum Rasulullah'ın (sav) hoşuna gitmedi ve yüzü asıldı.- sonra her iki ravi de şöyle devam etti: Âişe “bu benim süt kardeşimdir” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "süt kardeşlerinize iyi dikkat ediniz. Çünkü süt kardeşliği hükmü ancak açlıktan dolayı oluşur" şöyle buyurdu.