Giriş

Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Merv’de Bekir b. Muhammed es-Sayrafî, ona Abdussamed b. el-Fadl, ona el-Ka’nebî, ona Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona da Cabir b. Abdullah (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “Zulümden sakının! Zirâ zulüm, kıyâmet gününde zulmetler haline gelecektir. Cimrilikten de sakının! Çünkü cimrilik sizden öncekileri helâk etmiş, onları birbirlerinin kanını dökmeye ve haramları helâl saymaya sevk etmiştir.” Bunu Müslim es-Sahîh’de el-Ka’nebî’den rivayet eder.


Açıklama: Cimriliğin helâk sebebi olarak gösterilmesi, onun insanları kan dökmeye, hak ve adâletten ayrılmaya, helal olup olmadığına aldırmadan ihtirasla mal toplamaya sevk ettiği içindir. Nitekim bir âyette de şöyle buyurulmaktadır: “Kendisini cimrilikten koruyan kimse kurtulmuştur.” (Teğâbun, 16) Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اتَّقُوا الظُّلْمَ فَإِنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

    Öneri Formu
148436 BS011612 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 148

Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Amr b. Ebî Cafer, ona Ebû Ya’lâ el-Mevsılî, ona Ebû’r-Rabî’ ez-Zehrânî, ona Hammâd b. Zeyd, ona Hişâm b. Urve, ona da babası şöyle rivayet etmiştir: “Ervâ bint Evs, Saîd b. Zeyd’in, arazisine tecâvüz ettiğini iddia ederek Mervân b. Hakem’e dava etmişti. Saîd; “- Rasûlullah’ın (sav) sözünü işittikten sonra da ben onun arazisine tecâvüz ettim, öyle mi?” dedi. Mervân kendisine; “- Hz. Peygamber’den ne duydun?” diye sorunca, Saîd; “- O’nun şöyle söylediğini duydum” dedi: “Kim haksız olarak bir araziden bir karış yer alırsa, o arazi yedi kat yerin dibine kadar o adamın boynuna dolanır.” Bunun üzerine Mervân da; “- Bundan sonra artık senden başka bir delil istemiyorum” dedi. Sonra Saîd; “Ey Allah’ım! Eğer bu kadın yalan söylüyorsa, onun gözünü kör et ve onu kendi arazisinde öldür!” diye beddua etti. Urve dedi ki: “O kadın kör olmadan ölmedi; kör hâliyle kendi arazisinde duvarlara tutunarak dolaşırken bir kuyuya düştü ve orada öldü.”


Açıklama: Saîd b. Zeyd, sağlığında cennetle müjdelenmiş on sahâbeden biridir. Rivâyete göre Saîd, bu iddia üzerine derhal dava konusu olan yeri kadına bırakmış, sonra da yukarıda zikredilen şekilde beddua etmişti. Yaşlılığında gözlerini kaybeden kadının da; “Bana Saîd b. Zeyd’in bedduası dokundu” dediği rivayet edilir.

    Öneri Formu
148469 BS011643 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 157


    Öneri Formu
148475 BS011649 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 158


    Öneri Formu
148492 BS011664 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 163


    Öneri Formu
148493 BS011665 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 163


    Öneri Formu
148494 BS011666 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 163

Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Nuaym, ona Kuteybe b. Saîd, ona İsmail b. Cafer, ona el-Alâ’, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kıyâmet günü, hakları mutlaka sahiplerine ödeyeceksiniz! Hiç şüphe yok ki, boynuzlu davardan boynuzsuzun hakkı mutlaka alınacaktır.” Bunu Müslim es-Sahîh’de Kuteybe ve diğerlerinden rivayet etmiştir.


Açıklama: Hayvanlar arasında yapılacağı belirtilen muhakeme ifâdesini mübalağa manasına hamletmek gerekir. Bu da kul hakkı adına insanlar arasında meydana gelen hiçbir şeyin ihmal edilmeyeceği, tek tek her şeyin mutlaka hesabının sorulacağı ve kimsenin hakkının kimsede bırakılmayacağı anlamındadır. Kur’ân-ı Kerîm’de, kıyâmet günü hayvanların da yeniden diriltilip haşredileceğine dair âyetler bulunmaktadır. Meselâ Tekvîr sûresinde; “Vahşi hayvanlar haşredildiği zaman” (Tekvîr, 5) buyurulur. En’âm sûresinde de şöyle buyurulur: “Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi Allah’ın mahlûku olmasın!... Sonra onların tümü Rableri huzurunda toplanacaklardır.” (En’âm, 38) Âyetlerde geçen hayvanların haşredileceği ifâdesini müfessirler değişik şekillerde yorumlamışlardır. Bazılarına göre maksat, kıyâmetin kopması sırasında meydana gelen dehşet üzerine hayvanların bir araya toplanmasıdır. Bazılarına göre de, insanların kendilerine yaptıkları zulümlerden dolayı, uğradıkları zararları gidermek üzere Allah tarafından bir araya getirilmeleridir. Bazılarına göre ise, insanlar tarafından sevilen hayvanların âhirette kendilerini sevenlerle birlikte olmalarıdır.

    Öneri Formu
148440 BS011616 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 149


    Öneri Formu
148474 BS011648 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 158


    Öneri Formu
148447 BS011623 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 151


    Öneri Formu
148444 BS011620 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 150