Giriş

Bize Züheyr b. Harb (el-Haraşî), ona Abdurrahman b. Mehdi (el-Anberî), ona Ebu Avane (Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî), ona Davud b. Abdullah el-Evdî, ona Abdurrahman el-Müslî, ona Eş’as b. Kays (el-Kindî), ona da Ömer b. Hattab, Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu nakletti: "Kişiye karısını niçin dövdüğü sorulamaz."


    Öneri Formu
12196 D002147 Ebu Davud, Nikah, 41, 42


    Öneri Formu
12513 D002166 Ebu Davud, Nikah, 45, 46

Bize Hasan b. Ali ve Muhammed b. el-Müsenna -mana ile- onlara Yezid b. Harun, ona Taif ehlinden Abdullah b. Yezid b. Miksem es-Sekafiyye, ona Sâre bt. Miksem'in rivayet ettiğine göre; Meymune bt. Kerdem şöyle demiş: Babamla birlikte ben de Rasulullah'ın (sav) veda haccına katılmıştım. Hz. Peygamber devesinin üzerinde iken babamın O'na yaklaştığını gördüm. Rasulullah (sav) durdu ve onu dinlemeye başladı. Hz. Peygamber'in elinde sıbyan mektebi hocalarının elindeki çubuk gibi küçük bir çubuk vardı. Bedevîlerin ve halkın; tabtabiyye, tabtabiyye, tabtabiyye dediklerini işittim. Babam Hz. Peygamber'e yaklaşıp ayağına sarıldı. Rasulullah (sav) ona mâni olmadı, durdu ve babamı dinlemeye başladı. Babam şöyle konuştu: Ben, isrân ordusunda bulundum. - İbnu'l-Müsennâ, Ğisrân ordusu dedi-. Tarık b. el-Murakka’; Karşılığını vermek şartıyla bana mızrak verecek biri yok mu? diyordu. Ben de onun karşılığı nedir? diye sordum. Dünyaya gelecek olan ilk kızımı ona vereceğim dedi. Bunun üzerine ben mızrağımı ona verdim. Sonra ayrıldım. Bilâhare onun bir kızının dünyaya geldiğini ve kızın büyüdüğünü öğrendim. Kendisine gidip; Ailemi (yani karımı) hazırlayıp bana ver! dedim. Adam ise, aramızdaki anlaşmanın dışında kendisine ayrıca bir mehir vermedikçe kızını vermeyeceğine yemin etti. Ben de ona, daha önceki anlaşmamızın dışında bir mehir vermeyeceğime yemin ettim. Bunun üzerine Rasulullah (sav); "O kadın bugün hangi yaşlardadır?" diye sordu. (Babam), ihtiyarlık çağını görmüştür dedi. O zaman Hz. Peygamber, "öyleyse bence onun peşini bırakmalısın!" buyurdu. (Babam Kerdem) der ki: Rasulullah'ın (sav) bu sözü beni korkuttu. Kendisine doğru baktım. Bendeki korkuyu anlayınca "ne sen ne de arkadaşın günah işlemiş olur!" buyurdu [Ebû Davud dedi ki: Katîr kelimesi, ihtiyarlık yaşına erdi demektir.]


Açıklama: “Tab!.. Tab!..” ifâdesi kinâî bir lafızdır. Elindeki değneği göstererek “çekilin!.. dikkat edin!..” anlamında bir sözdür. Değneği taşa vurunca çıkardığı sesten kinâyedir. Araplar bu sese tabtabiyye derlerdi. Bunun, yürürken ayakların çıkardığı sesten kinâye olduğu da söylenmiştir. Buna göre de, insanların koşarak Hz. Peygamber’e yaklaşmaya çalışmaları kastedilmiştir. Hz. Peygamber’in yanındakiler, Rasûlullah’ın (sav) elindeki şeyin ne olduğunu bildirmek için “tabtabiyye, tabtabiyye” diye söylüyorlardı. Bu rivayet, dünyaya gelmemiş bir kızı birine nikâhlamanın câiz olmadığını ifade etmektedir. Böyle bir nikâh kıyılacak olsa bile fasittir. Nitekim Hz. Peygamber Kerdem’e o kadını boşamasını değil, onunla evlenmekten vazgeçmesini tavsiye etmiştir. Eğer önceki sözleşme nikâh yerine geçmiş olsaydı, Hz. Peygamber’in ondan vazgeçmesini değil, onu boşamasını emretmesi gerekirdi.

    Öneri Formu
12006 D002103 Ebu Davud, Nikah, 26, 27

Bize Ahmed b. Salih, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona İbrahim b. Meysere, ona da teyzesi, (herkes tarafından) doğruluğu tasdik edilen doğru bir kadının şöyle dediğini haber vermiş: "Babam cahiliyye çağında bir gazada iken sıcak şiddetlenince adamın biri, bana ayakkabılarını verecek birisi yok mu, ben de dünyaya gelecek ilk kızımı ona vereyim? demiş. Babam da ayakkabılarını çıkarıp ona vermiş. Sonra o adamın bir kızı dünyaya gelmiş, kız bülûğa ermiş... Sonra bunu daha önceki rivayet gibi nakleder. Yalnız burada ihtiyarlık çağına ulaştı anlamına gelen katîr kelimesini zikretmedi."


Açıklama: Bu rivayet, cahiliye âdetlerinden olan henüz dünyaya gelmemiş olan bir kızın, babası tarafından nikâhlanmasının câiz olmadığını ifade etmektedir.

    Öneri Formu
12007 D002104 Ebu Davud, Nikah, 26, 27

Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülaziz b. Muhammed, ona Süheyl, ona babası, ona da Ebu Hureyre (sav) rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), yeni evlenen bir insanı tebrik edeceğinde; "Allah mübarek etsin, sana bereketler ihsan etsin, aranızı hayırla birleştirsin," diye dua ederdi.


    Öneri Formu
12173 D002130 Ebu Davud, Nikah, 35, 36

Bize Musa b. İsmail, ona Ebân, ona Yahya, ona Muhammed b. Abdurrahman b. Sevban, ona Rifa'a, ona da Ebu Said el-Hudrî (ra) rivayet etmiştir: Bir adam Hz. Peygamber'e gelerek, Ey Allah'ın Rasulü, benim bir cariyem var, ona azil yapıyorum, çünkü hâmile kalmasını istemiyorum. Her erkeğin arzu ettiği şeyi şüphesiz ben de arzu ediyorum. Ama Yahudiler, azil yapmanın çocuğu diri diri toprağa gömmenin küçüğü olduğunu söylüyorlar dedi. Hz. Peygamber cevaben, "yahudiler yalan söylemişler. Eğer Allah onu yaratmak isteseydi, sen ona engel olamazdın," buyurdu.


    Öneri Formu
12518 D002171 Ebu Davud, Nikah, 47, 48

Bize el-Ka'neb, ona Malik, ona Rabî'a b. Ebu Abdurrahman, ona Muhammed b. Yahya b. Habban, ona da İbn Muhayriz rivayet etmiştir: Bir gün mescide girdim ve orada Ebu Said el-Hudrî'yi gördüm, hemen gidip yanına oturdum. Ona azil konusunu sordum. Ebu Said şöyle cevap verdi: Rasulullah (sav) ile Benû Mustalik savaşına çıkmıştık. Orada Araplardan pek çok kadını esir almıştık. Bizler de kadınlara karşı arzu duyuyorduk. Çünkü bekârlık başımıza vurmuş, bizi zorlamaya başlamıştı. Bu işi yapmayı arzu ediyorduk, azil yapmayı istedik, ama aramızda Allah'ın Rasulü varken ona sormadan nasıl azil yaparız? dedik. Kendisine sorduk, bize şöyle cevap verdi: "Bunu yapmanıza gerek yok. Çünkü kıyamet gününe kadar yaratılacağı takdir edilen her canlı mutlaka yaratılacaktır."


    Öneri Formu
12519 D002172 Ebu Davud, Nikah, 47, 48


    Öneri Formu
12001 D002100 Ebu Davud, Nikah, 24, 25


    Öneri Formu
12195 D002146 Ebu Davud, Nikah, 41, 42


    Öneri Formu
270479 D002078-2 Ebu Davud, Nikah, 15, 16