10612 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik ona da İshak b. Abdullah, Enes b. Mâlik’ten (ra) şöyle işittiğini rivayet etmiştir: Ebu Talha, Medine Ensar’ın en zengin olanı idi. Malları içerisinde en çok sevdiği yer, Mescidin karşısında bulunan Bi'ru Ha denilen bahçesiydi. Rasulullah (sav) bahçeye girer ve orada bulunan tatlı sudan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe gerçek manada iyilik yapmış olmasınız" (Al-i İmrân,92) ayeti nazil olunca Ebu Talha Rasulullah’ın (sav) yanına gelerek, “ey Allah’ın Rasulü, şüphesiz Allah Teâlâ kitabında "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe gerçek manada iyilik yapmış olmasınız" buyuruyor. Benim en çok sevdiğim malım Bi'ru Ha bahçesidir. O bahçeyi Allah için sadaka olarak veriyorum. Onunla Allah katında iyiliğe ulaşmayı ve benim için ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Rasulü, o bahçeyi Allah'ın uygun gördüğü yerde kullan” dedi. Hz. Peygamber (sav) de "işte kazançlı mal budur" yada "işte sevap kazandıran mal budur" dedikten sonra, "bahçe hakkında senin daha önce söylediklerini duymuştum. Ben onu kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum" dedi. Ebu Talha da “öyle yapacağım, ey Allah'ın Rasulü” dedi. Ebu Talha bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti. Ravh, İmam Malik'ten ("رَايِحٌ" - râyıh lafzı yerine) "رَابِحٌ" - Râbıh, lafzı ile rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İsmail b. Ebu Üveys arasında inkıta vardır.
Bize Yahya b. Yahya, ona Mâlik ona da İshak b. Abdullah, Enes b. Mâlik’ten şöyle işittiğini rivayet etmiştir: Ebu Talha, Medine Ensar’ın en zengin olanı idi. Malları içerisinde en çok sevdiği yer, Mescidin karşısında bulunan Bi'ru Ha denilen bahçesiydi. Rasulullah (sav) bahçeye girer ve orada bulunan tatlı sudan içerdi. "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe gerçek manada iyilik yapmış olmasınız" (Al-i İmrân,92) ayeti nazil olunca Ebu Talha Rasulullah’ın (sav) yanına gelerek, “ey Allah’ın Rasulü, şüphesiz Allah Teâlâ kitabında "Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe gerçek manada iyilik yapmış olmasınız" buyuruyor. Benim en çok sevdiğim malım Bi'ru Ha bahçesidir. O bahçeyi Allah için sadaka olarak veriyorum. Onunla Allah katında iyiliğe ulaşmayı ve benim için ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah'ın Rasulü, o bahçeyi Allah'ın uygun gördüğü yerde kullan” dedi. Hz. Peygamber (sav) de "işte kazançlı mal budur" yada "işte sevap kazandıran mal budur" dedikten sonra, "bahçe hakkında senin daha önce söylediklerini duymuştum. Ben onu kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum" dedi. Ebu Talha da “öyle yapacağım, ey Allah'ın Rasulü” dedi. Ebu Talha bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti. Ravh, İmam Malik'ten ("رَايِحٌ" - râyıh lafzı yerine) "رَابِحٌ" - Râbıh, lafzı ile rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Ravh b. Ubâde arasında inkıta vardır.
Bize Kuteybe b. Saîd ve Abdurrahman b. Mübârek, onlara Ebu Avâne, ona Katâde, ona da Enes'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Eğer bir Müslüman bir ağaç diker yahut ekin eker de, ondan bir kuş veya insan yahut hayvan yerse, bundan dolayı ona mutlaka sadaka (sevabı) olur.". Yine bize Müslim, ona Ebân, ona Kâtâde, ona da Enes, Hz. Peygamber'den (sav) bu hadisi rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Müslim b. İbrahim arasında inkıta vardır.
Bize Abdullah b.Yusuf, ona Malik, ona Abdülhamid b. Süheyl b. Abdurrahman b. Avf, ona Saîd b. Müseyyeb, ona da Ebu Saîd el-Hudrî ve Ebu Hureyre (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav), sahabeden bir kişiyi Hayber üzerine haraç memuru tayin etti. Sonra bu kişi Hayber'den cenîb (denilen en iyi cins) hurma ile geldi. Hz. peygamber (sav) ona "Hayber'in bütün hurmaları böyle mi?" diye sordu. O sahâbî "Hayır ey Allah'ın Rasulü, vallahi hepsi böyle değildir. Biz bir sa' iyi hurma karşılığında iki sa' (adi hurma), iki sa' karşılığında ise ile de üç sa' (adi hurma) alırız" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Böyle yapma, topladığın hurmayı para ile sat, sonra bu para ile cenîb (iyi) hurma al" buyurdu. Hz. peygamber tartı ile satılan şeyler için de benzer şeyi söyledi.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona Süfyân, ona da Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Ömer (ra) kendi sadakası (vakfettiği malı) konusunda şöyle demiştir: Vakfın işlerinden sorumlu kişinin, vakıf malından yemesinde ve toplamadan arkadaşına ikram etmesinde bir sakınca yoktur. İbn Ömer (babası) Ömer'in vakfının işlerini yürütür ve Mekke ahalisinden insanlara konuk olarak, bu maldan hediye ederdi.
Bize Saîd b. Ufeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zubeyr, ona da Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahreme şöyle rivayet etmişlerdir: Hevâzin heyeti Müslüman olarak Hz. Peygamber'e (sav) gelip mallarını ve kendilerinden esir düşenleri geri istedikleri zaman, Hz. Peygamber (sav) ayağa kalktı da onlara "beraberimdekileri görüyorsunuz. Sözün bana en sevimlisi en doğru olanıdır. Şimdi siz iki şeyden birini seçiniz: Ya esirleri, ya da malları. Ben sizin (ganimet dağıtılmadan önce) gelmenizi beklemiştim" buyurdu. Gerçekten de Allah Rasulü (sav) Tâif dönüşü, on küsur gece onların gelmesini beklemişti. Hz. Peygamber'in (sav) iki şeyden sadece birisini vereceği apaçık belli olunca Hevâzin heyeti "biz esirlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Müslümanlar arasında ayağa kalktı, Allah'ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyla övdükten sonra "amma ba'du" deyip şöyle buyurdu: "Bu kardeşleriniz tevbe etmiş olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermenin doğru olacağını düşündüm. İçinizden kim gönül hoşluğu ile esirini geri vermeyi arzu ediyorsa bunu yapsın. Kim de hissesini bedelsiz vermeyi arzu etmiyorsa, Allah'ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından ona payını vermek üzere esirini iade etsin" buyurdu. İnsanlar "gönül hoşluğu ile veriyoruz, ey Allah'ın Rasulü" dediler. Hz. Peygamber (sav) de "şimdi kimin gönül hoşluğu ile verdiğini, kimin de razı olmadığını bilmiyoruz. Siz gidin, konuya vakıf temsilcileriniz muvafakat işinizi bize arz etsin" buyurdu. İnsanlar yerlerine döndüler. Kabilelerin temsilcileri, konuyu kendi adamlarıyla konuştuktan sonra Hz. Peygamber'e (sav) gelip her biri kendi kavminin, esirleri geri vermekten hoşnut olduklarını ve Hz. Peygamber'e esirleri iade hususunda izin verdiklerini haber verdiler.
Bize İshak, ona Yahya b. Salih, ona Muâviye b. Sellâm, ona Yahya, ona Ukbe b. Abdulğafir, ona da Ebu Saîd el- Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: Bilal, Hz. Peygamber'e (sav) bernî cinsi (iyi cins) hurma getirdi. Hz. Peygamber (sav) "bu hurma nereden" diye sordu. Bilâl "yanımızda düşük kalite hurma vardı. Hz. Peygamber'e (sav) iyi cins hurma ikram etmek için düşük kaliteli hurmadan iki sâ verip bu hurmadan bir sâ satın aldım." dedi Bunun üzerine Peygamber (sav) "Ah, Ah! Bu faizin aynısıdır, bu faizin aynısıdır. Sakın böyle yapma! İyi hurma satın almak istediğinde düşük kaliteli hurmayı sat, sonra o parayla ile iyi hurma satın al" buyurdu.
Bize Muaz b. Fedale, ona Hişam, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim bekçi yada çoban köpeği dışında köpek edinirse, her gün o kimsenin amelinden bir kırat eksilir." İbn Sirin ve Ebu Salih'in Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Peygamber (sav), "çoban, bekçi ya da av köpeği hariç." buyurmuştur. Ebu Hazım'ın Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) "Av yada çoban köpeği müstesna" buyurmuştur.
Râfi b. Hadîc, Hz. Peygamber'in (sav) tarlaların kiraya verilmesini yasakladığını rivayet ett. Bunun üzerine İbn Ömer, Râfi b. Hadîc'e gitti. Ben de onunla birlikte gittim. Râfi'den bu rivayetini sordu, o da "Hz. Peygamber (sav) tarlaları kiraya vermeyi yasakladı" dedi. Bunun üzerine İbn Ömer bana dönerek "ey Nâfi, sen kesin olarak bilirsin ki, biz tarlalarımızı Rasulullah'ın zamanında, tarlanın sulak, verimli yerlerinin mahsulü arazi sahibine ait olmak ve samandan da birazını vermek üzere, kiraya verirdik" dedi.