6745 Kayıt Bulundu.
Bize el-Hasan b. Ali ona Süleyman b. Harb, ona Hammad b. Zeyd'den; demiştir ki: "Ben Eyyüb'e: Sen el-Hasan'ın işin elindedir (sözü) hakkındaki görüşüyle fetva veren bir kimse gördün mü? diye sordum. Hayır (görmedim), fakat Katade bize İbn Semure'nin azatlı kölesi Kesir Ebu Seleme ve Ebu Hureyre senediyle Peygamber'den (sav) (el-Hasen'in) görüşüne benzeyen bir söz rivayet etti. (Daha sonra) Eyyüb şöyle dedi; (Fakat ben bu rivayeti işittikten sonra) Kesir bizim yanımıza geldi (ben de) kendisine (Katade'nin bu rivayetini duyup duymadığını) sordum: Ben kesinlikle bunu rivayet etmedim diye cevap verdi. Bunun üzerine durumu Katade'ye anlattım, o da evet (o bunu bana rivayet etmişti) fakat unutmuş dedi."
Bize Muhammed b. Yunus en-Nesai, ona Abdullah b. ez-Zübeyr, ona Muhammed b. İdris, ona amcası Muhammed b. Ali, ona İbnu's-Saib, ona Nafi b. Uceyr, ona da Rükane b. Abd Yezid, Hz. Peygamber'den rivayet etti.
Bize Ahmed b. Salih, ona Abdürrezzak, ona İbn Cüreyc, ona İbn Tâvus, ona da babası, Ebu's-Sahbâ'nın İbn Abbas'a (ra) şöyle dediğini nakletmiştir: "Sen, Hz. Peygamber (sav) ile Ebu Bekir (ra) devrinde ve Hz. Ömer (ra) döneminin ilk üç yılında bir defada verilen üç talâkın bir talâk sayıldığını biliyor musun? İbn Abbas (ra) da cevaben, evet dedi."
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan (es-Sevrî), ona Yahya b. Said, ona Muhammed b. İbrahim et-Teymî, ona Alkame b. Vakkas el-Leysî, ona da Ömer b. Hattab, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ameller niyetlere göredir. Herkes niyetinin karşılığını alır. Her kim Allah'a ve Rasulü'ne hicret ederse, onun hicreti Allah'a ve Rasulü'nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadın için hicret ederse, onun hicreti hicret etmiş olduğu şeyedir."
Bize Osman b. Ebî Şeybe ve Muhammed b. el-Alâ -mana ile-, onlara İbn İdris, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. Amr b. Ata, -İbnu'l-Alâ ona İbn Alkame b. Ayyâş dedi-, ona Süleyman b. Yesar, ona Seleme b. Sahr -İbnu'l-Alâ, ona el-Beyâdî dedi-, rivayet etmiştir: Ben kadınlarla temas konusunda başka kimsenin gücü yetmeyeceği kadar güçlü idim. Ramazan ayı gelince, karımdan dolayı başıma bir iş gelir ve sabaha kadar bu işi sürdürürüm korkusuyla, Ramazan ayı çıkana kadar karıma zıhâr yapmıştım. Bir gece karım bana hizmet ederken birden vücudunun bir kısmı açılıverdi; onunla ilişkide bulunmaktan kendimi alıkoyamadım. Sabah olunca kabile efradımın yanına gittim ve onlara durumu anlattım. Onlara birlikte Rasulullah'a (sav) gidelim dedim. Vallahi olmaz! dediler. Bunun üzerine ben kalktım, Hz. Peygamber’e gidip durumu anlattım. Hz. Peygamber, "bu işi sen mi yaptın ya Seleme?" diye sordu. Ben de iki defa evet, ben yaptım ey Allah'ın Rasulü dedim ve sonra şunu ekledim: Ben, Allah'ın emrine sabrederim; dolayısıyla benim hakkımda Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmet! Bunun üzerine Hz. Peygamber, "bir köle âzâd et!" buyurdu. Ben de elimi boynuma vurarak seni hakla gönderen Allah adına yemin ederim ki, benim ondan başka kölem yok dedim. Bu sefer "öyleyse iki ay peş peşe oruç tut!" buyurdu. Cevaben zaten bu iş başıma oruç yüzünden geldi dedim. "Öyleyse altmış fakire bir vesak hurma dağıt!" buyurdu. Ben de seni hakla gönderen Allah'a yemin ederim ki, biz geceyi aç geçirdik, hiçbir yiyeceğimiz yok dedim. O zaman Rasulullah (sav) dedi ki: "Zurayk oğullarının zekâtlarını toplayan memura git, o topladıklarını sana versin, sen de altmış fakire bir vesak hurma dağıt, kalanını da ailenle birlikte ye!" Hemen kabileme döndüm ve onlara sizin yanınızda darlık ve kötü bir fikir buldum, ama Allah Rasulü'nün yanında bolluk ve güzel fikir buldum. Hz. Peygamber sizin zekâtlarınızın bana verilmesini emretti dedim. [Ravî İbn İdris dedi ki: Beyâde, Zurayk oğulları kabilesinin bir koludur.]
Bize Müslim b. İbrahim, ona Hişam, ona Katade, ona da el-Hasan "senin işin kendi elindedir sözü hakkında bu sözle üç talak vaki olur dedi."
Bize İbn Serh ve İbrahim b. Halid el-Kelbi -diğerleri içinde- şöyle dediler: Bize Muhammed b. İdris Şafii, ona amcası, Muhammed b. Ali b. Şafii, ona Abdullah b. Ali b. es-Saib, ona Nafi' b. Uceyr b. Abd Yezid b. Rükane'den rivayet ettiğine göre; Rükane b. Abd Yezid karısı Süheyme'yi kesin olarak sözünü kullanıp boşadıktan sonra, bu durumu Hz. Peygamber'e (sav) haber vermişti. Rasulullah'a (sav), vallahi ben, sadece bir talak kastetmiştim dedi. Hz. Peygamber de(sav);"Allah adına doğru söyle, tek talak mı kastetmiştin?" diye sorunca, Rükane Allah adına söylüyorum ki, tek talak kastetmiştim dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber karısını ona geri verdi. Ama Rükane Hz. Ömer döneminde karısını ikinci defa, Hz. Osman döneminde de üçüncü defa boşadı. [Ebû Davud dedi ki; bu hadisin baş tarafı İbrahim'in rivayeti, son tarafı da İbn Serh'in rivayetidir.]
Bize Süleyman b. Davud el-Atekî, ona Cerîr b. Hazım, ona ez-Zübeyr b. Said, ona Abdullah bn. Ali b. Yezid b. Rükane, ona da babası vasıtasıyla dedesinin rivayet ettiğine göre; Rükane karısını kesin bir şekilde boşamıştı. Rasulullah'a (sav) gidip durumu anlatmış, Hz. Peygamber, "sen o boşama sözü ile ne kastettin?" diye sormuş, o da sadece bir talakı kastettim demiş. "Allah'a yemin olsun mu?" deyince de Allah'a yemin olsun karşılığını vermiş. Bunun üzerine Rasulullah (sav), "öyleyse neye niyet ettin ise, odur" buyurmuş. [Ebû Davud dedi ki: Bu hadis Rükane'nin karısını üç talakla boşadığını ifâde eden İbn Cüreyc hadisinden daha sahihtir. Çünkü bunun ravileri, Rükane'nin kendi ev halkıdır, şüphesiz onlar meseleyi başkalarından daha iyi bilirler. İbn Cüreyc ise, bunu Ebu Rafi'nin oğullarından biri vasıtasıyla İkrime'den, o da İbn Abbas'tan rivayet etmiştir.]