10612 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed, ona Mahled, ona İbn Cüreyc, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyr şöyle tahdîs etmiştir: "Ensâr'dan bir adam Harre mevkiindeki hurmalıkları sulamakta olduğu su kanalları hakkında Zübeyr ile muhakeme oldu. Rasûlullah (sav), "— Yâ Zübeyr, sula! -Ona aralarında ma'rûf olan su payı miktarını kullanmasını emretti- Sonra da suyu komşuna doğru salıver" buyurdu. Bunun üzerine Ensârî, "— Zübeyr, senin halanın oğlu olduğu için böyle diyorsun değil mi?" dedi. Hemen Rasûlullah'ın (sav) yüzünün rengi değişti. Sonra da, "— Yâ Zübeyr, hurmalığını sula, sonra su hurma ağaçlarının kökleri etrafındaki yumru çıkıntılara erişinceye kadar suyu tut!" buyurdu. Neticede Zübeyr kendi hakkını bol bol kullandı. Sonra Zübeyr, "Vallahi şu âyet-i kerîme bu mesele hakkında indirilmiştir" dedi: "Hayır! Rabbin adına yemin olsun ki onlar, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar." (en-Nisâ, 4/65). İbn Cureyc dedi ki: İbnu Şihâb bana şöyle dedi: Ensâr ve diğer insanlar Hz. Peygamber'in (sav) Zübeyr'e söylediği, "Sula, sonra su hurma köklerindeki yumru kabarcıklarına ulaşıncaya kadar suyu salmayıp tut!" sözünün anlattığı yüksekliği ölçtüler ve bu seviye ayak topuklarına kadar oldu.
Bize Abdan, ona Ebu Hamza, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Her kim bir başkasının malını elde etmek için yalan yemin ederse, Allah'ın gazabına uğramış olduğu halde Allah'a kavuşur" buyurdu. Ardından Allah Teala "Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların ahirette hiç nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır." (Âl-i İmrân, 77) ayetini indirdi. (Abdullah b. Ömer bunu anlattığı) sırada Eş'as b. Kays geldi ve "Ebu Abdurrahman, size ne anlatıyor? Bu ayet benim hakkımda indirildi" diyerek şöyle anlattı: Amcaoğlumun arazisinde bana ait bir kuyu vardı. Rasulullah (sav) bana "(kuyunun sana ait olduğuna dair) şahitlerini var mı?" buyurdu. Ben de "şahitlerim yok", dedim. Rasulullah (sav), "Öyle ise yemin etmesini iste" buyurdu. Ben "Ey Allah'ın Rasulü, o yalan yere yemin eder" dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Her kim birinin malını elde etmek için yalan yere yemin ederse..." sözünü hatırlattı. Allah da Peygamberinin sözünü tasdik ederek, bu ayeti indirdi.
Bize Abdan, ona Ebu Hamza, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Her kim bir başkasının malını elde etmek için yalan yemin ederse, Allah'ın gazabına uğramış olduğu halde Allah'a kavuşur" buyurdu. Ardından Allah Teala "Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların ahirette hiç nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır." (Âl-i İmrân, 77) ayetini indirdi. (Abdullah b. Ömer bunu anlattığı) sırada Eş'as b. Kays geldi ve "Ebu Abdurrahman, size ne anlatıyor? Bu ayet benim hakkımda indirildi" diyerek şöyle anlattı: Amcaoğlumun arazisinde bana ait bir kuyu vardı. Rasulullah (sav) bana "(kuyunun sana ait olduğuna dair) şahitlerini var mı?" buyurdu. Ben de "şahitlerim yok", dedim. Rasulullah (sav), "Öyle ise yemin etmesini iste" buyurdu. Ben "Ey Allah'ın Rasulü, o yalan yere yemin eder" dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Her kim birinin malını elde etmek için yalan yere yemin ederse..." sözünü hatırlattı. Allah da Peygamberinin sözünü tasdik ederek, bu ayeti indirdi.
Bize Musa b. İsmail, ona Abdulvahid b. Ziyâd, ona A'meş, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Üç kimse vardır ki Allah kıyamet gününde onların yüzüne bakmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için elem verici bir azâb vardır: (Birincisi) yol üstünde ihtiyacından fazla suyu olup onu yoldan geçenlerden esirgeyen kimsedir. (İkincisi) devlet başkanına yalnız dünyalık menfaat için biat etmiş olan kimsedir. Devlet başkanı ona dünyalık verirse hoşlanır, vermezse öfkelenir. (Üçüncüsü) satılık malını ikindiden sonra (pazara) çıkarıp 'kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki, ben bu mala şu kadar para verdim' der, satın alan kimse de onu tasdik eder." Bundan sonra Rasulullah (sav) şu ayeti okudu: "Allah'a verdikleri söz ve yeminlerini bedel az bir bedele satınlar var ya işte onlar için ahirette hiçbir nasip yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıtıcı bir azap vardır" (Âl-i İmrân, 72)
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Sumey, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir adam yolda yürürken iyice susadı. Hemen bir kuyuya inip su içti sonra da kuyudan çıktı. Çıktığında, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve yaş toprağı yalayan bir köpek gördü. Adam kendi kendine 'benim susuz kalmam gibi bu köpekte susuz kalmış' dedi, sonra da kuyuya inip ayakkabısına su doldurdu ve ayakkabısını ağzında taşıyarak kuyudan çıktı. Onunla da köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kulunu mükafatlandırdı ve ona mağfiret etti." Orada bulunanlar “ya Rasulallah (sav), hayvanları sulamada, bize sevap var mıdır?” diye sordular. Rasulullah da (sav): "Evet, soluk alan her canlıyı sulamada size sevap vardır" buyurdu. Hammad b. Seleme ve Rabî b. Müslim, bu hadisi Muhammed b. Ziyad'dan rivayet ederek, raviye mutabaat etmişlerdir.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdürrezzak, ona Ma'mer, ona Eyyub ve Kesir b. Kesir, (bu arada bir diğerinin rivayetine ilavede bulunmaktadır) onlara Said b. Cübeyr, ona da İbn Abbas'ın söylediğine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Allah, İsmail'in annesine rahmet etsin. Zemzemi kendi haline bıraksaydı -Suyu avuçlamasaydı da demiş olabilir- zemzem yeryüzünde akan bir pınar olurdu. Bilahare Cürhüm Kabilesi geldi ve 'Senin yanında konaklayıp yerleşmemize izin verir misin?' diye sordular. İsmail'in annesi 'Suda bir hakkınız olmamak şartıyla evet.' dedi. Onlar da 'Evet' diyerek bunu kabul ettiler."
Bize Abdan, ona Ebu Hamza, ona A'meş, ona Şakîk, ona da Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber (sav) "Her kim bir başkasının malını elde etmek için yalan yemin ederse, Allah'ın gazabına uğramış olduğu halde Allah'a kavuşur" buyurdu. Ardından Allah Teala "Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların ahirette hiç nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır." (Âl-i İmrân, 77) ayetini indirdi. (Abdullah b. Ömer bunu anlattığı) sırada Eş'as b. Kays geldi ve "Ebu Abdurrahman, size ne anlatıyor? Bu ayet benim hakkımda indirildi" diyerek şöyle anlattı: Amcaoğlumun arazisinde bana ait bir kuyu vardı. Rasulullah (sav) bana "(kuyunun sana ait olduğuna dair) şahitlerini var mı?" buyurdu. Ben de "şahitlerim yok", dedim. Rasulullah (sav), "Öyle ise yemin etmesini iste" buyurdu. Ben "Ey Allah'ın Rasulü, o yalan yere yemin eder" dedim. Bunun üzerine Peygamber (sav) "Her kim birinin malını elde etmek için yalan yere yemin ederse..." sözünü hatırlattı. Allah da Peygamberinin sözünü tasdik ederek, bu ayeti indirdi.