Giriş

Bize Müsedded, ona Ebu Muaviye, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona el-Esved, ona da Hz. Aişe (r.anha) demiştir ki: Rasulullah'a (sav), bir adamın üç talakla boşadığı karısı başka bir kocayla evlenir de kadının yeni kocası onunla gerdeğe girip cinsî münâsebette bulunmadan onu boşarsa bu kadının ilk kocasıyla evlenmesi helâl olur mu? diye soruldu, Hz. Peygamber (sav), "kadın ikinci kocasının balcığından ve o da kadının balcığından tatmadıkça ilk kocaya helâl olmaz" buyurdu.


Açıklama: "Balcık" kelimesi, kinâî bir lafızdır, cinsel ilişkiden kinayedir. Burada cinsel ilişkinin zevki, balın tadına benzetilmiştir. İslâm hukukuna göre kocasından boşanan bir kadının tekrar onunla evlenebilmesi için, kadının mutlaka başka bir erkekle sahih bir nikâh akdi ile evlenmesi gerekir. Hatta sadece nikâh kıyması yeterli olmayıp mutlaka onunla gerdeğe girmesi gerekir. Ondan sonra da normal şekilde ikinci kocasından ayrılması veya kocasının ölüp kendisinin dul kalması lazımdır. Ancak bundan sonra kadın ilk kocası ile tekrar evlenebilir. Şayet ikinci kocası ile evlenmesi sahih bir nikâh kastıyla değil de anlaşmalı bir evlilik yapılırsa veya nikâhtan sonra gerdeğe girilmezse, kadın ilk kocasına yine helâl değildir. İkinci evliliğin mutlaka sahih bir nikâh akdi ile yapılması ve ortada herhangi bir anlaşmanın olmaması gerekir. Aynı şekilde boşanmanın da hileli bir anlaşma sonucu değil, normal yollarla yapılmış olması gerekir. Aksi halde kadının ilk kocası ile yeniden evlenmesi yine câiz olmaz. Bu konuda mezhep imamları müttefiktirler.

    Öneri Formu
13684 D002309 Ebu Davud, Talak, 47, 49

Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Amr b. Şurahbil, ona da Abdullah (ra) şöyle rivayet etti: Ey Allah'ın Rasulü, en büyük günah hangisidir? diye sordum. "Seni Allah yarattığı halde O'na şirk koşmandır" buyurdu. Sonra hangisidir? dedim. "Sofrana ortak olacak korkusuyla çocuğunu öldürmendir" dedi. Sonra hangisidir? dedim. "Komşunun helâliyle zina etmendir" buyurdu. [Abdullah b. Mesud dedi ki: Cenâb-ı Hak, Hz. Peygamber'in (sav) sözünü doğrulamak için şu âyet-i kerimeyi indirdi: "Onlar, Allah ile başka bir tanrıya tapmazlar; haksız yere, Allah'ın dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler." (el-Furkan, 25/68).]


    Öneri Formu
13685 D002310 Ebu Davud, Talak, 48, 50


    Öneri Formu
270600 D002190-2 Ebu Davud, Talak, 7


    Öneri Formu
270645 D002210-2 Ebu Davud, Talak, 15, 16


    Öneri Formu
270647 D002210-3 Ebu Davud, Talak, 15, 16


    Öneri Formu
270641 D002202-2 Ebu Davud, Talak, 10, 11


    Öneri Formu
270650 D002217-2 Ebu Davud, Talak, 16, 17

Bize Ahmed b. İbrahim, ona Haccac, ona İbn Cüreyc, ona da Ebu'z-Zübeyr'in rivayet ettiğine göre; kendisi Cabir b. Abdullah'ın (ra) şöyle söylediğini bizzat işitmiş: Müseyke, Ensârdan birine gelip, efendim beni zinaya zorluyor diye şikâyette bulundu. Bunun üzerine Allah Teâlâ, "câriyelerinizi fuhşa zorlamayın!" (Nûr, 33) mealindeki âyet-i kerîmeyi indirdi.


Açıklama: Münafıkların reisi Abdullah b. Übeyy b. Selûl’ün, cariyelerini para mukabili fuhşa zorladığı ve aldıkları paraya da el koyduğu rivayet edilmektedir. Yukarıdaki rivayette ismi geçen Müseyke de onun cariyesi idi. Zinaya zorlanan cariyelerin, zina mukabilinde aldığı ücrete efendisi el koyuyordu. Ayrıca bu zinadan çocuk sahibi olurlarsa, çocuğun babası, cariyenin efendisine yüz deve verirdi.

    Öneri Formu
13686 D002311 Ebu Davud, Talak, 48, 50

Bize Osman b. Ebî Şeybe ve Muhammed b. Alâ, onlara İbn İdris, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. Amr b. Ata, ona Süleyman b. Yesâr, ona da Seleme b. Sahr şöyle rivayet etmiştir: "Ben kadınlara başkalarının güç yetiremeyeceği kadar düşkün biri idim. Ramazan ayı geldiğinde, karımdan dolayı orucumu bozarım diye korktum ve sabah olduğunda ramazan ayı çıkana kadar karıma zıhâr yaptım. Bir gece karım bana hizmet ederken birden vücudunun bir kısmı açılıverdi, onunla ilişkiye girmekten kendimi alamadım. Sabah olunca kabile efradımın yanına gittim ve onlara durumu anlattım. Onlara 'Birlikte Rasulullah'a (sav) gidelim dedim.' 'Vallahi olmaz!' dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber’e kendim gidip durumu anlattım. Hz. Peygamber 'Bu işi sen mi yaptın ey Seleme?' diye sordu. Ben de iki defa 'Evet, ben yaptım ey Allah'ın Rasulü' dedim ve sonra şunu ekledim: 'Allah'ın emrine sabrederim. Dolayısıyla benim hakkımda Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmet.' Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Bir köle âzâd et.' buyurdu. Ben de elimle kendimi gösterip 'Seni hak ile gönderen Allah adına yemin ederim ki, benim bundan başka kölem yok' dedim. Bu sefer 'Öyleyse iki ay peş peşe oruç tut' buyurdu. Cevaben 'Zaten bu iş başıma oruç yüzünden geldi' dedim. 'Öyleyse altmış fakire bir vesak (ölçek) hurma dağıt' buyurdu. Ben de 'Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, biz hiçbir yiyeceğimiz olmadığı halde dün geceyi aç geçirdik' dedim. O zaman Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: 'Zurayk oğullarının zekatlarını toplayan memura git, o topladıklarını sana versin, sen de altmış fakire bir vesak (ölçek) hurma dağıt, kalanını da ailenle birlikte ye!" Bunun üzerine kabileme döndüm ve onlara 'Sizin yanınızda darlık ve kötü bir fikir, Allah Rasulü'nün (sav) yanında ise genişlik ve güzel fikir buldum. Hz. Peygamber sizin zekatlarınızın bana verilmesini emretti' dedim." Ravî İbn İdris şöyle ilave bir bilgi vermiştir: Beyâde (hadisin kahramanı olan Seleme b. Sahr'ın nisbelendiği aile), Zurayk oğulları kabilesinin bir koludur.


    Öneri Formu
270648 D002213-2 Ebu Davud, Talak, 16, 17

Bize Ubeydullah b. Muâz, ona Mu'temir, ona da babasının rivâyet ettiğine göre; Saîd b. Ebu'l-Hasan, "kim onları zinaya zorlarsa, muhakkak ki Allah, onlar hakkında, bu zorlanmalarından sonra da çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir" (Nûr, 33) mealindeki ayeti "Allah o zorlanan câriyeler için bağışlayıcıdır" diye açıkladı.


    Öneri Formu
13687 D002312 Ebu Davud, Talak, 48, 50