10612 Kayıt Bulundu.
Bize Yahya, ona Süfyân, ona Mansûr; (T) Bize Zâide, ona Mansûr, onlara Talha, ona da Enes; (T) Bize Muhammed b. Mukâtîl, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bazen aileme döndüğümde yatağımın üzerine düşmüş bir hurma buluyorum. Ancak yemek için aldığımda zekat (malı) olmasından endişe edip onu atıveriyorum."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yahya b. Said el-Kattân arasında inkıta vardır.
Bize Yahya, ona Süfyân, ona Mansûr; (T) Bize Zâide, ona Mansûr, onlara Talha, ona da Enes; (T) Bize Muhammed b. Mukâtîl, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bazen aileme döndüğümde yatağımın üzerine düşmüş bir hurma buluyorum. Ancak yemek için aldığımda zekat (malı) olmasından endişe edip onu atıveriyorum."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Zâide b. Kudâme arasında inkıta vardır.
Bize Yahya, ona Süfyân, ona Mansûr; (T) Bize Zâide, ona Mansûr, onlara Talha, ona da Enes; (T) Bize Muhammed b. Mukâtil, ona Abdullah, ona Ma'mer, ona Hemmâm b. Münebbih, ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bazen aileme döndüğümde yatağımın üzerine düşmüş bir hurma buluyorum. Ancak yemek için aldığımda zekat (malı) olmasından endişe edip onu bırakıveriyorum."
Bize Adem, ona Şu'be (T); yine bana Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Seleme, ona Süveyd b. Ğafele şöyle demiştir: Ubeyy b. Ka'b (ra) karşılaştım, bana şöyle dedi: Ben bir kese (bulup) aldım; içinde yüz dinar vardı. hemen Peygamber'e (sav) getirdim. O da bana "Onu bir sene boyunca ilan et" buyurdu. Ben de bu keseyi bir sene boyunca ilân ettim. Fakat onu tanıyan kimseye tesadüf etmedim. Sonra Peygamber'e geldim. Hz. Peygamber (sav) "Bir sene daha bildir" buyurdu. Onu bir sene daha ilân ettim. Fakat sahibini bulamadım. Sonra üçüncü defa Peygamber'e geldim. Bu sefer Hz. Peygamber (sav) "Bu paranın kesesini, sayısını ve kesenin ağız bağını iyi koru. Sahibi gelirse keseyi ona ver, gelmezse ondan yararlan" buyurdu. Ben de ondan faydalandım. Ravi (Şu'be) der ki: Daha sonra onunla (Suveyd b. Ğafele ile) Mekke'de karşılaştım bana "ilanın üç yıl mı, yoksa bir yıl mı olduğunu tam bilmiyorum."
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman, ona Münbais'in azatlısı Yezîd, ona da Zeyd b. Halid el-Cüheni (ra) şöyle demiştir: Bir adam gelip Hz. Peygamber'e (sav) buluntu malın hükmünü sordu. Rasulullah (sav) "onun ağız bağını ve çıkınını iyice belle sonra onu bir sene ilân et. Eğer sahibi gelirse, ona iade et, gelmezse onun tasarrufu sana aittir" buyurdu. Adam "ey Allah'ın Rasulü, buluntu koyunun hükmü nedir?" dedi. Rasulullah "o ya senin, ya mümin kardeşinin, yahut da kurdundur" buyurdu. Adam "ey Allah'ın Rasulü, buluntu devenin hükmü nedir?" diye sordu. Rasulullah (sav) "ondan sana ne? O hayvanın ayakkabısı ve su tulumu beraberindedir, sahibi onu buluncaya kadar, su kaynağına ulaşır ve ağaçlardan yer" buyurdu.
Bize İsmail b. Abdullah, ona Süleyman, ona Yahya, ona Münbeis'in azatlısı Yezîd, onada Zeyd b. Halid (ra) şöyle demiştir: Hz. Peygamber'e (sav) buluntunun hükmü soruldu. Zeyd b. Hâlid, Hz. Peygamber'in bu soruya "sen onun çıkınını ve ağız bağını iyice belle. Sonra onu bir sene boyunca ilân et" cevabını verdiğini kesin bir dille ifade etmiştir. Ravi Yezîd der ki: Eğer buluntu sahibi çıkmazsa, bulup alan olan kimse ondan faydalanır ve buluntu onun yanında bir emanet olmuştur. Râvi Yahya der ki: "Onun yanında bir emanet olmuştur" sözü, Rasulullah'ın hadisine mi dahil yoksa Yezîd'in ifadesi mi bilmiyorum. Sonra o soran kişi "buluntu koyun hakkındaki görüşünüz nedir?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) "onu tut, al. Çünkü o ancak ya senin ya Mümin kardeşinin yahut da kurdundur" buyurdu. Râvi Yezîd der ki: buluntu koyun de ilân edilir. Sonra soran kimse tekrar "buluntu deve hakkındaki görüşünüz nedir?" diye sordu. Zeyd b. Hâlid der ki: Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Ona serbest bırak, çünkü onun ayakkabısı ve su tulumu beraberindedir. Sahibi onu buluncaya kadar, kendisi su başına gelir ve ağaçlardan yer" buyurdu.
Bize Kuteybe b. Saîd, ona İsmail b. Cafer, ona Rabia b. Ebu Abdurrahman, ona Münbais'in azatlısı Yezîd, ona da Zeyd b. Halid el-Cüheni (ra) şöyle demiştir: Bir adam Hz. Peygamber'e (sav) buluntu malın hükmünü sordu. Rasulullah (sav) "onu bir sene ilân et. Sonra onun ağız bağını ve çıkınını iyice belle ve ondan nafaka olarak faydalan. Eğer sahibi gelirse, onu sahibine iade et" buyurdu. (Orada bulunanlar) "ey Allah'ın Rasulü, buluntu koyunun hükmü nedir?" dediler. Rasulullah "onu tut. Çünkü o ya senin, ya mümin kardeşinin, yahut da kurdundur" buyurdu. Adam "ey Allah'ın Rasulü, buluntu devenin hükmü nedir?" diye sordu. Zeyd ibn Hâlid der ki: Rasulullah (sav) yanakları ya da yüzü kızaracak kadar öfkelendi ve "ondan sana ne? Sâhibi ona kavuşuncaya kadar o hayvanın ayakkabısı ve su tulumu beraberindedir" buyurdu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyân, Rabia, ona Münbais'in azatlısı Yezîd, ona da Zeyd b. Halid (ra) şöyle demiştir: Bir bedevi Hz. Peygamber'e (sav) buluntu malın hükmünü sordu. Rasulullah (sav) "onu bir sene ilân et. Eğer ağız bağını ve çıkınını bildiren biri gelirse, ona iade et, gelmezse ondan nafaka olarak faydalan" buyurdu. Adam buluntu devenin hükmünü sordu. Rasulullah'ın (sav) yüzü öfkeden kızardı ve "ondan sana ne? O hayvanın ayakkabısı ve su tulumu beraberindedir, su kaynağına ulaşır ve ağaçlardan yer. Bırak sahibi onu bulsun" buyurdu. Bedevi buluntu koyunun hükmünü sordu. Hz. Peygamber (sav) "O senin veya mümin kardeşinin yahut da kurdundur" buyurdu.
Bize Süleyman b. Harb, ona Şu'be, ona Seleme b. Küheyl, ona da Süveyd b. Ğafele şöyle demiştir: Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhân ile birlikte bir gazada bulundum. Ben bir kamçı buldum. onlardan biri bana "at, o kamçıyı" dedi. Ben "hayır atmam, ama eğer sahibini bulursam ona veririm, bulamazsam onu kullanırım" dedim. Gazadan döndüğümüzde hac yaptık. Ardından ben Medine'ye uğradım. Ubey b. Ka'b'a (ra) sordum. Ubey şöyle dedi: Ben Peygamber (sav) zamanında içinde yüz dinar olan bir kese buldum. Onu Hz. Peygamber'e getirdim. Peygamber (sav) "Bunu bir sene ilân et" buyurdu. Ben de bir yıl onu ilân ettim. Sonra Hz. Peygamber'e geldim. Peygamber (sav) yine: "Onu bir yıl daha ilân et" buyurdu. Ben onu bir yıl daha ilân ettim, sonra Hz. Peygamber'e geldim. Peygamber (sav) yine: "Onu bir yıl ilân et" buyurdu. Ben onu bir yıl ilân ettim, sonra dördüncü defa Hz. Peygamber'e geldim. Peygamber (sav) "Dinarların sayısını, ağız bağını, kabını iyi belle. Eğer sahibi gelirse keseyi ona ver, gelmezse onunla yararlan" buyurdu. Bize Abdan, ona babası (Osman b. Cebele), ona Şu'be, ona Seleme, bu hadisi rivayet etti. Bu rivayette Şu'be şöyle demiştir: Ben bir zaman sonra Mekke'de Seleme b. Kuheyl ile karşılaştım. Bana "ilanın üç yıl mı, yoksa bir yıl mı, dendiğini tam olarak bilmiyorum" dedi.
Bize İshak b. İbrahim, ona Nadr, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Berâ ona da Ebu Bekir; (T) Bize Abdullah b. Recâ, ona İsrail, ona Ebu İshak, ona Berâ, ona da Ebu Bekir (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir: (Hz. Peygamber (sav) ile hicret yolunda iken sığındığımız mağaranın etrafını keşif için) dolandım. Derken koyunlarını sürüp gelmekte olan bir çoban ile karşılaştım. Ona “sen kimin çobanısın?” dedim. O da Kureyş'ten tanıdığım bir adamın ismini söyledi. Ona “senin süt veren koyunun var mı?” dedim. “evet, var” dedi. “benim için süt sağar mısın?” dedim. “evet, sağarım” dedi. Benim talebim üzerine, sürüsünden bir koyun yakaladı. Ona koyunun memesindeki tozları, sonra ellerini silkelemesini söyledim. -Râvî, “bu şekilde” dedi ve silkeleme şeklini, avuçlarını birbirine vurarak gösterdi.- Daha sonra benim için bir miktar süt sağdı. Ben, Allah'n Rasulü (sav) için, deriden bir kap hazırlamıştım, ağzında bir bez vardı. Sütün üzerine, dibi soğusun diye, biraz su döktüm. Nihayet Peygamber Efendimizin yanına geldim ve “iç, Ey Allah'ın Rasulü” dedim. Allah'ın Rasulü (sav), ben razı olana kadar, sütten içti.