Giriş

Bize Kesir b. Ubeyd, ona Muhammed b. Halid, ona Muarrif b. Vasıl, ona Muharib b. Disar, ona da İbn Ömer (ra) Hz. Peygamber'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Helâl olan işlerden Allah Teâlâ'nın en hoşlanmadığı şey, boşanmadır."


Açıklama: Boşanmak meşrudur ve helâldir, çünkü hayatın gerçeğidir. Boşanmak aynı zamanda Cenâb-ı Hakk'ın en hoşlanmadığı şeydir, çünkü zararı çok yönlüdür. Hem erkeğe hem kadına ve hem de toplum yapısına zarar vermektedir. En büyük zararı da çocuklara vermektedir.

    Öneri Formu
13100 D002178 Ebu Davud, Talak, 3

Bize Müsedded, ona EbuAvane, ona el-A'meş, ona Ebu'd-Duhâ, ona Mesruk, ona da Hz. Aişe'nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (sav) bizi, muhayyer bırakmış, biz de yine kendisini seçmiştik. O, bu muhayyer bırakmayı talak saymadı."


Açıklama: Bu hadise şu ayetlerin nüzulünden sonra gerçekleşmişti: Ey Peygamber! Eşlerine söyle: "Eğer dünya hayatını ve süslerini istiyorsanız gelin size bağışta bulunayım ve güzellikle salıvereyim. Eğer Allah'ı, Peygamberini, ahiret yurdunu istiyorsanız bilin ki Allah, içinizden iyi davrananlara büyük ecir hazırlamıştır." (Ahzab, 33/28-29)

    Öneri Formu
13144 D002203 Ebu Davud, Talak, 11, 12

Bize Ahmed b. Amr b. es-Serh ve Süleyman b. Davud, onlara İbn Vehb, ona Yunus, ona İbn Şihab, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b b. Malik rivayet etmiştir: "Ka'b b. Malik (ra) gözlerini kaybettiği zaman, kendisini çocuklarından Abdullah b. Ka'b gezdirirdi. Abdullah, Ka'b b. Malik'in şöyle dediğini işittim, diyerek babasının Tebük seferiyle ilgili olayı anlatmış, sora da Ka'b b. Malik'in (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: (Hz. Peygamber'in emriyle halkın bizi boykot ettiği) elli günden kırkı geçmişti. Rasulullah'ın (sav) elçisi gelip bana, Rasulullah (sav) sana, eşinden ayrılmanı emrediyor dedi. Ben de onu boşayayım mı, yoksa ne yapayım? dedim. Hayır, sadece ondan ayrıl, kesinlikle ona yaklaşma dedi. Bunun üzerine karıma, ailenin yanına git. Allah Teâlâ bu konuda bir hüküm verinceye kadar onların yanında kal dedim."


    Öneri Formu
13142 D002202 Ebu Davud, Talak, 10, 11


    Öneri Formu
13580 D002277 Ebu Davud, Talak, 34, 35

Bize Muhammed b. Abdülmelik b. Mervan, ona Ebu Numan, ona Hammad b. Zeyd, ona Eyyüb, ona da pek çok kişinin, Tâvûs'tan naklettiğine göre İbn Abbas'a (ra) çok soru soran Ebû's-Sahbâ adında bir adam İbn Abbas'a şöyle dedi: "Rasulullah (sav) ile Hz. Ebu Bekir (ra) döneminde ve Hz. Ömer (ra) döneminin ilk yıllarında, bir adam henüz ilişkide bulunmadan karısını bir defada üç talakla boşadığında, bunun bir talak sayıldığını bilmiyor musun? İbn Abbas (ra) da evet, Rasulullah (sav) ile Hz. Ebu Bekir (ra) devrinde ve Hz. Ömer (ra) döneminin ilk yıllarında, bir adam henüz ilişkide bulunmadığı karısını bir defada üç talakla boşayacak olsa, bunu bir talak sayıyorlardı. Fakat Hz. Ömer halkın bunu sıklıkla yapıp (itiyat haline getirdiklerini) görünce onların aleyhine olmak üzere (birden verilen üç talakın) üçünü de geçerli kıldı dedi."


    Öneri Formu
13127 D002199 Ebu Davud, Talak, 9, 10

Bize Yakub b. İbrahim ed-Devrakî, ona Yahya b. Ebu Bukeyr, ona İbrahim b. Tahman, ona Hişam b. Hassan; (T) Bize Abdullah b. el-Cerrâh el-Kuhistânî de ona Abdullah –yani b. Bekir- es-Sehmî- ona Hişam rivayet etmiştir –bu İbnü’l-Cerrah’ın lafzıdır-: Ona Hafsa, ona Ümm Atiyye'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Kadın, koca dışında üç günden fazla yas tutamaz. Kocası için dört ay on gün yas tutar. (Bu zaman zarfında) asb türü (Yemen işi renkli) bir elbise dışında boyalı bir elbise giymez, sürme çekmez. Ay halinden temizlenmesine yakın, temizleneceği vakit bir nebze kust ya da ezfâr denilen kokudan sürünebilir." (Ravi) Yakub, "asb" lafzı yerine "yıkanmış olması müstesna" demiş ve yine Yakub: "Kına da yakmaz" ibaresini de eklemiştir.


    Öneri Formu
13677 D002302 Ebu Davud, Talak, 44, 46

Bize Harun b. Abdullah ve Malik b. Abdulvahid el-Misma'î, onlara Yezid b. Harun, ona Hişam, ona Hafsa, ona da Ümmü Atiyye, Nebi'den (sav) bu hadisi rivayet etmiş, ancak her ikisinin (Harun ile Mâlik’in) hadisi rivayetleri birbirine tamamen uygun değildir. El-Mismaî rivayetinde Yezid'in “Ben, onun (Hişam'ın) bu rivayetinde, "kına yakmaz" dediğini biliyorum” dediğini ifade etmiş, Harun ise rivayetinde "Asb (denilen Yemen işi boyalı) kumaşı dışında boyalı bir elbise de giymez" ibaresini eklemiştir.


    Öneri Formu
13678 D002303 Ebu Davud, Talak, 44, 46

Bize Züheyr b. Harb, ona Yahya b. Ebu Bukeyr, ona İbrahim b. Tahmân, ona Budeyl, ona Hasan b. Müslim, ona Safiyye bt. Şeybe, ona da Nebi'nin (sav) zevcesi Ümmü Seleme, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Eşi vefat eden kadın, ne kırmızı (boya ile) boyanmış elbiseler ne de yırtık elbiseler giyer. Ne takı takar, ne saçını boyar. Gözlerine de sürme çekemez."


    Öneri Formu
13679 D002304 Ebu Davud, Talak, 44, 46

Bize Harun b. Abdullah ve Malik b. Abdulvahid el-Misma'î, onlara Yezid b. Harun, ona Hişam, ona Hafsa, ona da Ümmü Atiyye, Nebi'den (sav) bu hadisi rivayet etmiş, ancak her ikisinin (Harun ile Mâlik’in) hadisi rivayetleri birbirine tamamen uygun değildir. El-Mismaî rivayetinde Yezid'in “Ben, onun (Hişam'ın) bu rivayetinde, "kına yakmaz" dediğini biliyorum” dediğini ifade etmiş, Harun ise rivayetinde "Asb (denilen Yemen işi boyalı) kumaşı dışında boyalı bir elbise de giymez" ibaresini eklemiştir.


    Öneri Formu
270723 D002303-2 Ebu Davud, Talak, 44, 46

Bize Ahmed b. Salih, ona İbn Vehb, ona Mahreme, ona babası, ona Muğire b. Dahhâk, ona da Ümmü Hakim bt. Useyd annesi hakkında şöyle rivayet etmiştir: "Eşi vefat etmişti. Annem o sırada gözlerinden rahatsızdı ve gözlerini 'celâ' ile sürmeliyordu –ravi Ahmed ifadenin doğrusunun 'celâ sürmesi kullanıyordu' olduğunu söylemiştir- Bunun üzerine bir cariyesini Ümmü Seleme'ye gönderdi ve ona celâ sürmesi çekmenin durumunu sordu. Ümmü Seleme ona 'Sürmeyi ancak senin için katlanması zor bir rahatsızlıktan dolayı ve kaçınılmaz olan bir iş sebebiyle kullanabilirsin. Onu da geceleyin sürer, gündüzün silersin' diye cevap verdi. Ardından Ümmü Seleme sözlerine şöyle devam etti: 'Ebu Seleme vefat ettiğinde Rasulullah (sav) yanıma gelmişti. O sırada gözlerime sabır suyu denilen bir ilaç koymuştum. Hz. Peygamber 'Bu da nedir, ey Ümmü Seleme?' diye sordu. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! O sadece sabır suyudur. Güzel de kokmaz' dedim. Allah Rasulü 'Ama o yüze bir tazelik ve güzellik katar. Bu sebeple onu gözlerine geceleyin koy, gündüzün de sil. Hoş koku ile ve kına ile de taranma. Çünkü bu da bir çeşit kına yakmaktır' buyurdu. Ümmü Seleme 'Peki ey Allah'ın Rasulü! Ne ile taranayım?' dediğinde, 'Başını kaplayacak şekilde sidr otu ile' buyurdu."


    Öneri Formu
13680 D002305 Ebu Davud, Talak, 44, 46