10612 Kayıt Bulundu.
Bize Musa b. İsmail, ona Mehdi b. Meymûn, ona da Gaylân b. Cerîr şöyle demiştir: "Ben Enes'e 'Ensar ismi hakkında görüşün nedir? Siz (İslam'dan önce de) bu ad ile anılır mıydınız, yoksa Allah mı böyle isimlendirdi' diye sordum. Enes 'bilakis Allah bu adı bize verdi' dedi. Biz, Basra'da Enes b. Mâlik'in yanına gelirdik, o da bize Ensâr'ın menkıbe ve haberlerinden bahseder, bana yahut Ezd kabilesinden bir adama dönüp şöyle derdi: 'Senin kavmin şu ve şu günlerde şöyle şöyle yaptı.'"
Bize Ebu Velîd, ona Şu'be, ona Ebu Teyyâh, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Mekke'nin fethi günü Rasulullah (sav), yeni Müslüman olan Kureyş büyüklerinden her birine (gönüllerini İslam'a ısındırmak için) bolca pay vermişti. Ensâr'dan bazı kimseler bunu görünce, sebebini, ve hikmetini anlamayarak “vallahi bu ne şaşılacak bir iştir. Kılıçlarımız henüz Kureyş kanı damlatırken, kazandığımız ganimetlerimiz Kureyş eşrafına geri veriliyor” dediler. Onların bu sözü Peygamber'in kulağına gelince, Peygamber (sav) Ensâr'ı davet etti ve onlara "Sizden bana erişen sözler nedir?" diye bunun mahiyetini sordu. Ensâr da yalan söylemez olduklarından “Sana ulaşan bu sözleri biz söyledik” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav) "insanlar, ganimetle evlerine dönerken, siz de Allah'ın Rasulü ile evinize dönmeye razı olmaz mısınız? Eğer Ensâr bir dere veya dağ yoluna girse, muhakkak ki ben de Ensâr'ın dere yoluna yahut dağ yoluna girerdim" buyurdu
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Amr, ona Ebu Hamza, ona da Zeyd ibn Erkam şöyle rivayet etmiştir: Ensâr, Peygamber'e (sav) hitaben “her peygamberin peşinden giden bir grup vardır. Biz de senin yolundan gidenleriz. Allah'a dua etsen de bizden sonra, peşimizden gelenleri de bizden kılsın” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) onların dilekleri için dua etti. Râvî der ki: Ben bu hadisi İbn Ebu Leylâ'ya aktardım, o da “bunu Zeyd b. Erkam söyledi” dedi.
Bize İsmail b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim) ona dedesi (İbrahim b. Abdurrahman b. Avf) şöyle demiştir: Muhacirler Medine'ye geldikleri zaman Rasulullah (sav), Abdurrahman b. Avf ile Sa'd b. Rabî kardeş yaptı. Sa'd, Abdurrahman'a “ben mal yönünden Ensâr'ın en zenginiyim. Malımı ikiye böleyim. Benim iki eşim var. Bak, hangisi hoşuna giderse onun ismini bana söyle, ben onu boşayayım ve iddeti bitince onunla sen evlen” dedi. Abdurrahman da Sa'd'a “Allah aileni ve malını sana mübarek eylesin, çarşınız nerde?” dedi. Bunun üzerine ona Kaynuka oğulları çarşısını gösterdiler. Abdurrahman, çarşıdan her dönüşünde, beraberinde fazladan kazandığı yoğurt kurusu ve yağ ile döndü ve her sabah ticaret için o çarşıya gitmeye devam etti. Sonra bir gün (gerdeğe girenlere mahsus) safran sürmüş olarak, Hz. Peygamber'i (sav) ziyarete geldi. Peygamber (sav) "Bu halin nedir?" diye sordu. Abdurrahman “evlendim” dedi. Peygamber (sav) "eşine ne kadar mehir verdin?" dedi. Abdurrahman “altından bir çekirdek yahut bir çekirdek ağırlığında altın verdim” dedi. İbrahim (altının miktar konusunda) şüpheye düşmüştür.
Bize Adem, ona Şu'be, Ona Amr b. Mürre, ona Ensar'dan biri olan Ebu Hamza şöyle rivayet etmiştir: Ensâr, Hz. Peygamber'e (sav) "her her topluluğun kendi müntesipleri vardır. biz de sana tabi olduk. Allah'a dua etsen de bize uyanları da bizden kılsa." dediler. Hz. Peygamber (sav) de "Allah'ım, Ensâr'a uyanları onlardan kıl" diye dua etti. Amr der ki: Ben bu hadîsi İbn Ebu Leylâ'ya aktardım, o da bunu Zeyd söylemiştir, dedi. Şu'be der ki: Sanıyorum, İbnu Ebu Leylâ'nın dediği Zeyd'in Zeyd ibn Erkam'dır.
ize Kuteybe, ona İsmail b. Cafer, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Abdurrahman b. Avf, Medine'ye bizim yanımıza geldi. Rasulullah (sav) onunla Sa'd b. Rabî' arasında kardeşlik akdi yaptı. Sa'd, çok zengin birisiydi. Abdurrahman'a “Ensâr, benim, onların en zengini olduğumu bilir. Malımı yarı yarıya seninle paylaşacağım. İki eşim var, bak, hangisini beğenirsen, onu boşayayım, iddeti bitince onunla evlenirsin” dedi. Abdurrahman, Sa'd'a “Allah ehlini sana mübarek eylesin” dedi. Abdurrahman o günlerde, yağ ve keş ticaretinden bir hayli kazanmış olarak çarşıdan döndü. Çok geçmeden Abdurrahman, sarı koku sürünmüş olduğu halde Rasulullah'ın yanına geldi. Rasulullah ona "senin bu hâlin nedir?" diye sordu. Abdurrahman “ben Ensâr'dan bir kadınla evlendim” dedi. Rasulullah (sav) "o kadına ne kadar mehir verdin?" dedi. Oda “altından bir çekirdek ağırlığı” yahut “altından bir çekirdek verdim” dedi. Bunun üzerine Rasulullah "bir koyunla da olsa düğün yemeği ver" buyurdu.