10631 Kayıt Bulundu.
Bize Müslim b. İbrahim, ona Şu'be, ona Abdullah b. Abdullah b. Cebr, ona ona da Enes b. Mâlik'in (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "İmanın işareti Ensâr'a sevgi, münafıklığın işareti de Ensâr'a kin beslemektir."
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona Ğunder, ona Şu'be, ona Amr, ona Ebu Hamza, ona da Zeyd ibn Erkam şöyle rivayet etmiştir: Ensâr, Peygamber'e (sav) hitaben “her peygamberin peşinden giden bir grup vardır. Biz de senin yolundan gidenleriz. Allah'a dua etsen de bizden sonra, peşimizden gelenleri de bizden kılsın” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) onların dilekleri için dua etti. Râvî der ki: Ben bu hadisi İbn Ebu Leylâ'ya aktardım, o da “bunu Zeyd b. Erkam söyledi” dedi.
Bize Adem, ona Şu'be, Ona Amr b. Mürre, ona Ensar'dan biri olan Ebu Hamza şöyle rivayet etmiştir: Ensâr, Hz. Peygamber'e (sav) "her her topluluğun kendi müntesipleri vardır. biz de sana tabi olduk. Allah'a dua etsen de bize uyanları da bizden kılsa." dediler. Hz. Peygamber (sav) de "Allah'ım, Ensâr'a uyanları onlardan kıl" diye dua etti. Amr der ki: Ben bu hadîsi İbn Ebu Leylâ'ya aktardım, o da bunu Zeyd söylemiştir, dedi. Şu'be der ki: Sanıyorum, İbnu Ebu Leylâ'nın dediği Zeyd'in Zeyd ibn Erkam'dır.
Bize Halid b. Mahled, ona Süleyman, ona Amr b. Yahya, ona Abbas b. Sehl, ona da Ebu Humeyd'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ensâr'ın topluluklarının en hayırlısı Neccâr oğulları, sonra Abdu'l-Eşhel oğulları, sonra Hâris oğulları, sonra da Sâide oğullarıdır. Ensar'ın her kabilesinde hayır vardır." Biz Sa'd b. Ubâde'ye yetiştik, bize “Ey Ebu Üseyd, görmez misin, Hz Peygamber (sav) Ensar'ı üstünlüklerine göre sıraladı ve bizi en sona koydu” dedi. Daha sonra Sa'd, Hz. Peygamber'e (sav) yetişip “Ey Allah'ın Rasulü, Ensar kabilelerinin üstünlük sıralaması yapılmış, biz en sona kalmışız" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "hayırlı olanlar arasında yer almanız size yetmez mi?" buyurdu.
Bize Adem, ona Şube, ona Ebu İyas, ona da Enes b. Malik'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Âhiret hayatından başka bir hayat yoktur. (Allah'ım!) Ensar ve muhacirlerin halini (Dünya'da da Âhiret'te de) salih eyle." [Katâde'nin Enes'ten rivayetinde Hz. Peygamber (sav) "(Allah'ım!) Ensarı bağışla." demiştir.]
Bize İshak, ona Abdussamed, ona Şu'be, ona Katâde ona Enes b. Malik, ona da Ebu Üseyd'in (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ensâr'ın topluluklarının en hayırlısı Neccâr oğulları, sonra Abdu'l-Eşhel oğulları, sonra Hâris b. Hazrec oğulları, sonra da Sâide oğullarıdır. Ensar'ın her kabilesinde hayır vardır" buyurdu. -Müslüman olmada kıdem sahibi olan Sa'd- (b. Ubâde) “Görüyorum ki Hz Peygamber (sav) (Ensar'ın bir kısmını) bizden üstün tutmuş” dedi. Bunun üzerine kendisine “Peygamber sizi de birçok Ensâr kabilesinden üstün tutmuştur” denildi.
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona ona Ğunder, ona ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sav) Ubeyy b. Ka'b'a "Allah 'Lem yekunillezîne keferû' Suresi'ni sana okumamı bana emretti" buyurdu. Ubeyy “Allah benim adımı (açıkça) andı mı?” diye sordu. Peygamber (sav) "Evet andı" buyurunca Ubeyy b. Ka'b (sevincinden) ağladı.
Bana Muhammed b. Beşşâr, ona Yahya, ona Şu'be, ona Katâde, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Peygamber (sav) zamanında Kur'an'ı, hepsi Ensar'dan olan dört kişi ezberlemişti. Bunlar Ubey b. Ka'b, Muâz b. Cebel, Ebu Zeyd, Zeyd b. Sabit'tir. Ben Enes'e “Ebu Zeyd kimdir?” diye sordum. Enes de “amcalarımdan biri” cevabını verdi.
Bize Ebu Ma'mer, ona Abdülvâris, ona Abdülaziz, ona Enes (ra) şöyle demiştir: Uhud günü (Müslümanlar arasında bozgun) olduğunda, insanlar Peygamberin yanından dağıldı, Ebu Talha ise Peygamber'in (sav) önünde deriden kalkanını siper yaparak O'nu korumaya devam ediyordu. Kirişi gergin iyi bir ok atıcısı olan Ebu Talha, o gün iki yahut üç yay kırmıştı. Hz. Peygamber (sav), sadağı okla dolu olarak yanından geçen her kişiye "sadağındaki okları Ebu Talha'nın önüne boşalt" diyordu. Peygamber (sav) düşman okçularına bakmak için ayağa kalktığında hemen Ebu Talha “ey Allah'ın Rasulü, babam, anam sana feda olsun, sakın yukarı kalkma, ola ki düşman oklarından biri sana isabet eder. Benim göğsüm senin göğsünün siperidir” diyordu. Ben Uhud günü Ebu Bekir'in kızı Âişe ile annem Ümmü Suleym'i, ayaklarındaki halhalları göreceğim kadar eteklerini toplamış, sırtlarında kırbalarla, çevik bir şekilde su taşıyıp yaralıların ağızlarına dökerken görmüşümdür. Kırbalar boşalınca süratle geri dönüp gelerek kırbaları dolduruyorlar, sonra gelip yaralı mücahitlerin ağızlarına döküyorlardı. Yine o gün Ebu Talha'nın elinden iki yahut üç kere kılıç düşmüştü.