10612 Kayıt Bulundu.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Amr, ona Saîd b. Müseyyeb, ona babası (Müseyyeb b. Hazn), ona da dedesi (Hazn el-Muhâcirî) şöyle demiştir: Cahiliye devrinde büyük bir sel geldi ve iki tepe arasını kaplayıp bürüdü. Süfyân der ki: Amr b. Dînâr “bu, uzunca bir hikayesi olan bir hadistir” derdi.
Bize Kuteybe, ona İsmail b. Cafer, ona Abdullah b. Dinâr, ona da Abdullah b. Ömer'in (r.anhuma) dediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Dikkat edin! Her kim yemin etmek zorunda kalırsa yalnız Allah adına yemin etsin." Abdullah der ki: Kureyş, babaları üstüne yemin ederdi. Peygamber (sav) onlara "babalarınızın üstüne yemin etmeyiniz" buyurdu.
Bana Amr b. Abbas, ona Abdurrahman, ona Süfyân, ona ona Ebu İshak, ona Amr b. Meymûn, ona da Ömer (ra) şöyle demiştir: Müşrikler, güneş Sebîr Dağı üzerine doğmadıkça Müzdelife'den Minâ'ya dönmezlerdi. Peygamber (sav) Kureyş müşriklerine muhalefet etti ve güneş doğmadan önce Müzdelife'den Minâ'ya döndü .
Bize Muhammed b. Ebu Bekir, ona Fudayl b. Süleyman, ona Musa, ona Salim b. Abdullah, ona da Abdullah b. Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Peygamber (sav), peygamberlik ve vahiy gelmezden önce, Beldah vadisinin alt tarafında Zeyd b. Amr b. Nufeyl ile buluştu. Bu sırada (Kureyş tarafından ) Peygamber'e bir sofra ve bir miktar yemek takdim edildi. Zeyd yemekten çekindi ve “ben sizin putlarınız adına kesmekte olduğunuz hayvanların etlerinden yemem. Ben yalnız üzerine Allah adı anılarak kesilen hayvan etini yerim” dedi. Zeyd b. Amr, hayvanlarını Allah adına kesmedikleri için Kureyş'i ayıplar “koyun Allah'ın yarattığı bir hayvandır. Allah onu yaratmış, onun faydalanması için gökten yağmur yağdırmış, yerden de onun gıdasını bitirmiş, ama siz kalkıp bu hayvanı Allah adından başka bir ad anarak kesiyorsunuz” derdi.
Râvî, İbn Abbâs şöyle dediğini aktarmıştır: Ben babam Abbâs'ı, Cahiliye döneminde hizmetçisine şöyle derken işittim: “Getir ardı ardına, dolu kadehleri, içelim”
Musa der ki: Bana, Salim b. Abdullah, İbn Ömer'den şöyle rivayet etmiştir: Zeyd b. Amr b. Nufeyl, tabi olacağı bir din arayışı ile Mekke'den Şam'a doğru çıktı. Yahudilerden bir âlimle karşılaştı ve ona “belki ben de sizin dininize girerim. Onun için bana dininizin hâlini haber ver” diyerek dinlerinin mahiyetinden sordu. Yahudi âlim, Zeyd'e “sen Allah'ın gazabından payını almadıkça bizim dinimiz üzere olamazsın” dedi. Zeyd de ona “ben zaten Allah'ın gazabından kaçıyorum, ben, gücüm yettikçe, asla Allah'ın gazabından hiçbir şey üstlenmem. Sen beni başka bir dine yönlendir” dedi. Âlim “benim bilgime göre o din ancak Hanif Dini olabilir” dedi. Zeyd “Hanif Dini nedir?” dedi. Yahudi âlim “İbrahim Dinidir. İbrahim ne bir Yahudi, ne de bir Hristiyan'dı. O, Allah'tan başkasına ibadet etmezdi” dedi. Zeyd onun yanından çıktı ve Hristiyanlardan bir âlimle karşılaştı. Ona da Yahudi âlime söylediği gibi söyledi. O da Zeyd'e “sen Allah'ın lanetinden nasibini almadıkça asla bizim dinimiz üzere olamayacaksın” dedi. Zeyd ona da “ben zaten Allah'ın lanetinden kaçmaktayım, gücüm yettiğince de asla Allah'ın lanetinden de, gazabından da hiçbir şey taşımam. Sen beni başka dine yönlendirir misin?” dedi. Hristiyan âlim “ben o dinin ancak Hanif Dini olabileceğini biliyorum” dedi. Zeyd “Hanif Dini nedir?” dedi. Hristiyan âlim “İbrahim Dinidir. O ne bir Yahudi, ne de bir Hristiyan'dı ve yalnız Allah'a ibadet ederdi” dedi. Zeyd, bunların İbrahim Peygamber hakkındaki sözlerini dinleyince, oradan çıktı ve onların yurdundan dışarı çıkınca iki elini yukarıya kaldırdı ve “Allah'ım, İbrahim Dini üzere olduğuma seni şahit tutuyorum” diye dua etti.
Bize Müslim, ona Vuheyb, ona İbn Tavus, ona babası (Tavus b. Keysan), ona da İbn Abbas (r.anhumâ) şöyle rivayet etmiştir: Müşrikler hac aylarında yapılan umreyi yeryüzünde işlenebilecek günahların en çirkini olarak görürler ve Muharrem ayını Safer ayı diye değiştirerek “Develerin arkasındaki yaralar iyileşir, izler silinir, Safer ayı da çıkarsa, umre yapmak isteyen için de umre yapmak helal olur” derlerdi. Nebi (sav) ve ashabı Zilhiccenin dördüncü gecesi sabahında, hac niyetiyle ihrama girmiş olarak (Mekke’ye) geldiklerinde, kendilerine bu niyetlerini umre niyeti olarak değiştirmelerini emretti. Böyle bir iş onlara ağır geldi ve “ey Allah’ın Rasulü, hangi şartlarda girdiğimiz ihramdan çıkalım?” dediler. Peygamber (sav) "yasak olan şeylerin tamamı helal olmak üzere ihramdan çıkın" buyurdu.
Bize Müsedded, ona Yahya, ona Übeydullah, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (ra) şöyle demiştir: Cahiliye döneminde insanlar, dişi deveyi, "habelu'l-habele" olarak satarlardı. İbn Ömer der ki: habelu'l-habele; bir deveyi satarken, onun doğuracağı dişi yavrusunun doğuracağı yavruya varıncaya kadar satmak demektir. Peygamber (sav) bu tarz satışı yasakladı.