حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ - رضى الله عنه - قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم حِينَ مَاتَ النَّجَاشِىُّ « مَاتَ الْيَوْمَ رَجُلٌ صَالِحٌ ، فَقُومُوا فَصَلُّوا عَلَى أَخِيكُمْ أَصْحَمَةَ » .
Bize Ebu Rabi, ona İbn Uyeyne, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona Cabir (ra) şunu rivayet etti:
Necaşi vefat ettiğinde Nebi (sav) "Bugün, salih bir adam öldü. Haydi, kalkın kardeşiniz Ashama’nın namazını kılın" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35006, B003877
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ - رضى الله عنه - قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم حِينَ مَاتَ النَّجَاشِىُّ « مَاتَ الْيَوْمَ رَجُلٌ صَالِحٌ ، فَقُومُوا فَصَلُّوا عَلَى أَخِيكُمْ أَصْحَمَةَ » .
Tercemesi:
Bize Ebu Rabi, ona İbn Uyeyne, ona İbn Cüreyc, ona Ata, ona Cabir (ra) şunu rivayet etti:
Necaşi vefat ettiğinde Nebi (sav) "Bugün, salih bir adam öldü. Haydi, kalkın kardeşiniz Ashama’nın namazını kılın" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 38, 2/23
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Ebu Rabi' Süleyman b. Davud el-Atekî (Süleyman b. Davud)
Konular:
Cenaze namazı
KTB, NAMAZ,
Tarihsel şahsiyetler, Necaşi, ölüm haberi ve cenaze namazı
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ - هُوَ ابْنُ زَيْدٍ - عَنْ يَحْيَى عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَقَّاصٍ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ - رضى الله عنه - قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ:
" الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ ، فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى دُنْيَا يُصِيبُهَا أَوِ امْرَأَةٍ يَتَزَوَّجُهَا ، فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ ، فَهِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم " .
Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya, ona Muhammed b. İbrahim, ona Alkame b. Vakkas, ona da Ömer(ra) Rasulullah'tan (sav) şöyle rivayet etmiştir:
"Ameller niyetlere göredir. Her kim erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadın için hicret ederse, onun hicreti, hicret etmiş olduğu şeyedir. Kim de Allah'a ve Rasulü'ne hicret ederse, onun hicreti Allah'a ve Rasulü'nedir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35027, B003898
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ - هُوَ ابْنُ زَيْدٍ - عَنْ يَحْيَى عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَقَّاصٍ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ - رضى الله عنه - قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ:
" الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ ، فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى دُنْيَا يُصِيبُهَا أَوِ امْرَأَةٍ يَتَزَوَّجُهَا ، فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ ، فَهِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ صلى الله عليه وسلم " .
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Hammad b. Zeyd, ona Yahya, ona Muhammed b. İbrahim, ona Alkame b. Vakkas, ona da Ömer(ra) Rasulullah'tan (sav) şöyle rivayet etmiştir:
"Ameller niyetlere göredir. Her kim erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadın için hicret ederse, onun hicreti, hicret etmiş olduğu şeyedir. Kim de Allah'a ve Rasulü'ne hicret ederse, onun hicreti Allah'a ve Rasulü'nedir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 45, 2/28
Senetler:
1. Ebu Hafs Ömer b. Hattab el-Adevî (Ömer b. Hattab b. Nüfeyl b. Abdüluzza)
2. Ebu Yahya Alkame b. Vakkas el-Utvârî (Alkame b. Vakkâs b. Mihsan b. Kelede)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim et-Teymî el-Kuraşî (Muhammed b. İbrahim b. Hâris b. Hâlid)
4. Ebu Said Yahyâ b. Saîd el-Ensârî (Yahyâ b. Saîd b. Kays b. Amr)
5. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
6. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Niyet, ameller niyetlere göre değerlendirilir
Niyet, Zihin inşası
حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ أَنَّ عَطَاءً حَدَّثَهُمْ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِىِّ - رضى الله عنهما - أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلَّى عَلَى النَّجَاشِىِّ فَصَفَّنَا وَرَاءَهُ فَكُنْتُ فِى الصَّفِّ الثَّانِى أَوِ الثَّالِثِ .
Bize Abdula‘lâ b. Hammâd, ona Yezid b. Zürey‘, ona Saîd, ona da Katâde’nin rivayet ettiğine göre, Ata kendilerine Câbir b. Abdullah el-Ensârî’nin (r.anhüma) rivayet ettiğine göre, Nebi (sav), Necâşî’nin cenaze namazını kıldırdı. O (Hz. Peygamber (sav)), bizi arkasında saf halinde dizdi. Ben ikinci yahut üçüncü safta idim, (dedi).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35007, B003878
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ أَنَّ عَطَاءً حَدَّثَهُمْ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِىِّ - رضى الله عنهما - أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلَّى عَلَى النَّجَاشِىِّ فَصَفَّنَا وَرَاءَهُ فَكُنْتُ فِى الصَّفِّ الثَّانِى أَوِ الثَّالِثِ .
Tercemesi:
Bize Abdula‘lâ b. Hammâd, ona Yezid b. Zürey‘, ona Saîd, ona da Katâde’nin rivayet ettiğine göre, Ata kendilerine Câbir b. Abdullah el-Ensârî’nin (r.anhüma) rivayet ettiğine göre, Nebi (sav), Necâşî’nin cenaze namazını kıldırdı. O (Hz. Peygamber (sav)), bizi arkasında saf halinde dizdi. Ben ikinci yahut üçüncü safta idim, (dedi).
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 38, 2/23
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Nadr Said b. Ebu Arûbe el-Adevî (Saîd b. Mihrân)
5. Ebu Muaviye Yezid b. Zürey' el-Ayşî (Yezid b. Zürey' b. Yezid)
6. Ebu Muhammed Abdula'lâ b. Abdula'lâ el-Kuraşi (Abdula'lâ b. Abdula'lâ b. Muhammed)
Konular:
Cenaze Namazı, gıyabi
KTB, NAMAZ,
Tarihsel şahsiyetler, Necaşi, ölüm haberi ve cenaze namazı
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ عَنْ سَلِيمِ بْنِ حَيَّانَ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مِينَاءَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم صَلَّى عَلَى أَصْحَمَةَ النَّجَاشِىِّ ، فَكَبَّرَ عَلَيْهِ أَرْبَعًا . تَابَعَهُ عَبْدُ الصَّمَدِ .
Bize Abdullah b. Ebu Şeybe, ona Yezid, ona Süleym b. Hayyân, ona Said b. Mînâ', ona da Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav), Necâşî Ashame için (gıyabi cenaze namazı) kıldırdı. Namazda dört defa tekbir aldı.
[Abdussamed, bu rivayete mütabaatta bulunmuştur.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35008, B003879
Hadis:
حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ عَنْ سَلِيمِ بْنِ حَيَّانَ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مِينَاءَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم صَلَّى عَلَى أَصْحَمَةَ النَّجَاشِىِّ ، فَكَبَّرَ عَلَيْهِ أَرْبَعًا . تَابَعَهُ عَبْدُ الصَّمَدِ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Ebu Şeybe, ona Yezid, ona Süleym b. Hayyân, ona Said b. Mînâ', ona da Câbir b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
Nebî (sav), Necâşî Ashame için (gıyabi cenaze namazı) kıldırdı. Namazda dört defa tekbir aldı.
[Abdussamed, bu rivayete mütabaatta bulunmuştur.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 38, 2/23
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Velid Said b. Mînâ el-Hicazi (Said b. Mînâ)
3. Selim b. Hayyan el-Hüzeli (Selim b. Hayyan b. Bistam)
4. Ebu Halid Yezid b. Harun el-Vasitî (Yezid b. Harun b. Zâzî b. Sabit)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Cenaze namazı, tekbirleri
Tarihsel şahsiyetler, Necaşi, ölüm haberi ve cenaze namazı
Bize Hudbe b. Hâlid, ona Hemmâm b. Yahya, ona Katâde ona Enes b. Mâlik, ona da Mâlik b. Sa'saa'nın (ra) rivâyet ettiğine göre, Allah Rasulü (sav) onlara İsra gecesini şöylece anlatmıştır:
"Ben, Hatîm’de" ravi Katâde der ki: Belki de "Hicr’de yatıyor iken, birisi geldi ve burasından buraya kadar olan yeri yardı." (Katâde) der ki: Ben onun (yardı) anlamındaki "Kadde" yerine "Şekka" dediğini de işittim. Yanımda bulunan Cârud’a “bununla ne demek istiyor?” diye sordu. O da “boğaz çukurundan etek tüylerinin bitim yerine kadar demek istiyor”, dedi. Ben onun (Enes’in) “göğsünün üst tarafından etek tıraşının bitim yerine kadar” dediğini de işittim.- "Kalbimi çıkardı, sonra bana iman ile dolu altından bir leğen getirildi. Kalbim yıkandı, sonra (o iman kalbime) dolduruldu. Daha sonra katırdan alçak eşekten yüksek beyaz bir binek bana getirildi." Bunun üzerine Cârûd ona (Enes’e) “ey Ebu Hamza, bu dediğin Burak mıdır?” dedi. Enes de “Evet, o, adımı gözünün gördüğü en uzak noktaya koyar” dedi. "O hayvana bindirildim, Cebrail beni dünya semasına gelinceye kadar alıp götürdü. Kapının açılmasını istedi, 'kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona (getirilmesi için) haber gönderildi mi?' soruldu, 'evet' dedi, ona 'Merhaba, o, hoş sefa geldi' diye cevap verildi. Kapı açıldı, ben içeri girince orada Âdem ile karşılaştım. Cebrail 'bu senin baban Âdem’dir, haydi ona selam ver' dedi. Ben de ona selam verdim, o da selamı aldıktan sonra, 'salih oğula, salih Nebi’ye merhaba' dedi."
"Sonra (Cebrail) ikinci semaya gelinceye kadar yükseldi. Kapının açılmasını istedi. 'Kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi. 'Seninle beraber kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) haber gönderildi mi?' diye soruldu, Cebrail 'evet' dedi. 'Merhaba ona, hoş sefa geldi denildi', kapı açıldı. Ben içeriye girince Yahya ve İsa ile karşılaştım. Onlar teyze çocuklarıdır. (Cebrail) 'Bunlar, Yahya ve İsa’dır, haydi onlara selam ver' dedi. Ben de selam verdim, selamımı aldılar, sonra da 'salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dediler."
"Sonra beni üçüncü semaya çıkardı. Kapının açılmasını istedi, 'kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi. 'seninle beraber kim var?' denildi, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) haber gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' diye cevap verildi ve kapı açıldı. İçeriye girdiğim zaman Yusuf’u gördüm. (Cebrail) 'bu Yusuf’tur, hadi ona selam ver' dedi, ben de ona selam verdim, selamımı aldı, sonra 'bu salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dedi."
"Sonra Cebrail beni yukarı çıkardı, nihâyet dördüncü semaya getirdi. Kapının açılmasını istedi, 'kim o?' denildi, 'Cebrail' dedi. 'Seninle beraber kim var' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Gelmesi için ona haber gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' denildi. Kapı açıldı, içeriye girince İdris’i gördüm, Cebrail 'bu İdris’tir, haydi ona selam ver' dedi. Ben de ona selam verdim, selamımı aldıktan sonra 'salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dedi."
"Sonra beni beşinci semaya kadar çıkardı. Kapının açılmasını istedi, 'kim o?' denildi, 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) haber gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' denildi. İçeri girince Harun’u gördüm. (Cebrail) 'bu Harun’dur, ona selam ver' dedi. Ben de ona selam verdim selamı aldıktan sonra 'salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dedi."
"Sonra beni daha yukarılara çıkardı ve nihâyet altıncı semaya getirdi, kapının açılmasını istedi. 'Kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) davet gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' de(nil)di. İçeri girdiğimde Musa’yı gördüm, 'bu Musa’dır, haydi ona selam ver' dedi. 'Ben de ona selam verdim, selamımı aldıktan sonra 'salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dedi. Ben yanından geçince ağladı, ona 'neden ağlıyorsun' diye soruldu. O da 'çünkü benden sonra nebi olarak gönderilen bir gencin ümmetinden, cennete benim ümmetimden gireceklerden daha çok kişi girecek, onun için ağlıyorum' dedi."
"Sonra beni yedinci semaya çıkardı. Cebrail kapının açılmasını istedi. 'Kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi, 'beraberinde kim var?' denildi, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) haber gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' dedi. İçeri girdiğimde İbrahim’i gördüm. (Cebrail) 'bu senin babandır, ona selam ver' dedi, ben de ona selam verdim, selamımı aldı ve 'salih evlada, salih Nebi’ye merhaba' dedi. Sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya kadar yükseltildim, onun meyvelerinin Hecer testileri gibi olduğunu, yapraklarının da fil kulaklarını andırdığını gördüm. (Cebrail) 'işte bu Sidretü’l-müntehâ’dır' dedi. İkisi gizli, ikisi açık dört nehir gördüm. 'Bu ikisi de ne oluyor ey Cebrail' dedim. O da 'gizli olan o ikisi cennetteki iki ırmaktır, açıkta olan o ikisinin biri Nil, diğeri Fırat’tır' dedi. Sonra bana Beytu’l-Ma‘mur gösterildi. Sonra bana içinde şarap bulunan bir kap, süt bulunan bir kap ve bal bulunan bir kap getirildi. Ben de sütü aldım. O (Cebrâil) 'İşte o, fıtrattır, sen de, ümmetin de fıtrat üzeresiniz' dedi."
"Sonra bana her gün elli vakit namaz farz kılındı. Geri döndüm, Musa’nın yanından geçince 'sana ne emredildi' dedi. Ben de 'her gün bana elli vakit namaz emri verildi' dedim. O 'senin ümmetin her gün elli vakit namaz kılamaz, ben vallahi, senden önce insanları denedim, İsrail oğulları ile alabildiğine uğraşıp durdum, bu sebeple Rabbine dön, ona ümmetin için hafifletmesini dile' dedi. Ben de Rabbime döndüm, benden on vakit kaldırdı. Yine Musa’nın yanına döndüm, aynı şeyi söyledi, bir daha (Rabbime) döndüm, benden on vakit daha indirdi. Musa’nın yanına döndüğümde aynı şeyi söyledi, ben de bir daha (Rabbime) döndüm, benden onunu daha kaldırdı. Musa’ya döndüm aynısını söyleyince bir daha geri döndüm, bana her bir günde on vakit namaz emredildi, yine geri döndüm, Musa yine aynı şeyi söyledi. Bu sefer tekrar (Rabbimin huzuruna) döndüm, bana her gün beş vakit namaz emredildi. Musa’nın yanına döndüğümde bana 'sana ne emredildi' dedi, ben de 'bana günde beş vakit namaz emredildi' dedim. O 'senin ümmetin her gün beş vakit namaz kılamaz. Çünkü ben insanları senden önce iyice denedim, İsrail oğulları ile alabildiğine uğraşıp durdum. Bu sebeple Rabbine dön, ondan ümmetin için hafifletmesini dile' dedi. Ben de 'Rabbimden o kadar diledim ki, artık hayâ eder oldum, geri dönmek yerine razı olup teslimiyet göstereceğim' dedim." (Allah Rasulü) devamla buyurdu ki: "Ben (Musa’nın yanından) geçip gidince bir münâdi şöyle seslendi: Ben farizamı gerçekleştirip yerine getirdim, kullarımın da yükünü hafiflettim."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35016, B003887
Hadis:
حَدَّثَنَا هُدْبَةُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا هَمَّامُ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ مَالِكِ بْنِ صَعْصَعَةَ - رضى الله عنهما - أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حَدَّثَهُمْ عَنْ لَيْلَةَ أُسْرِىَ بِهِ « بَيْنَمَا أَنَا فِى الْحَطِيمِ - وَرُبَّمَا قَالَ فِى الْحِجْرِ - مُضْطَجِعًا ، إِذْ أَتَانِى آتٍ فَقَدَّ - قَالَ وَسَمِعْتُهُ يَقُولُ فَشَقَّ - مَا بَيْنَ هَذِهِ إِلَى هَذِهِ - فَقُلْتُ لِلْجَارُودِ وَهْوَ إِلَى جَنْبِى مَا يَعْنِى بِهِ قَالَ مِنْ ثُغْرَةِ نَحْرِهِ إِلَى شِعْرَتِهِ ، وَسَمِعْتُهُ يَقُولُ مِنْ قَصِّهِ إِلَى شِعْرَتِهِ - فَاسْتَخْرَجَ قَلْبِى ، ثُمَّ أُتِيتُ بِطَسْتٍ مِنْ ذَهَبٍ مَمْلُوءَةٍ إِيمَانًا ، فَغُسِلَ قَلْبِى ثُمَّ حُشِىَ ، ثُمَّ أُوتِيتُ بِدَابَّةٍ دُونَ الْبَغْلِ وَفَوْقَ الْحِمَارِ أَبْيَضَ » . - فَقَالَ لَهُ الْجَارُودُ هُوَ الْبُرَاقُ يَا أَبَا حَمْزَةَ قَالَ أَنَسٌ نَعَمْ ، يَضَعُ خَطْوَهُ عِنْدَ أَقْصَى طَرْفِهِ - « فَحُمِلْتُ عَلَيْهِ ، فَانْطَلَقَ بِى جِبْرِيلُ حَتَّى أَتَى السَّمَاءَ الدُّنْيَا فَاسْتَفْتَحَ ، فَقِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ . قِيلَ وَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ . قِيلَ مَرْحَبًا بِهِ ، فَنِعْمَ الْمَجِىءُ جَاءَ فَفَتَحَ ، فَلَمَّا خَلَصْتُ ، فَإِذَا فِيهَا آدَمُ ، فَقَالَ هَذَا أَبُوكَ آدَمُ فَسَلِّمْ عَلَيْهِ . فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَرَدَّ السَّلاَمَ ثُمَّ قَالَ مَرْحَبًا بِالاِبْنِ الصَّالِحِ وَالنَّبِىِّ الصَّالِحِ . ثُمَّ صَعِدَ حَتَّى أَتَى السَّمَاءَ الثَّانِيَةَ فَاسْتَفْتَحَ ، قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ . قِيلَ وَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ . قِيلَ مَرْحَبًا بِهِ فَنِعْمَ الْمَجِىءُ جَاءَ . فَفَتَحَ ، فَلَمَّا خَلَصْتُ ، إِذَا يَحْيَى وَعِيسَى ، وَهُمَا ابْنَا الْخَالَةِ قَالَ هَذَا يَحْيَى وَعِيسَى فَسَلِّمْ عَلَيْهِمَا . فَسَلَّمْتُ فَرَدَّا ، ثُمَّ قَالاَ مَرْحَبًا بِالأَخِ الصَّالِحِ وَالنَّبِىِّ الصَّالِحِ . ثُمَّ صَعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ الثَّالِثَةِ ، فَاسْتَفْتَحَ قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ . قِيلَ وَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ . قِيلَ مَرْحَبًا بِهِ ، فَنِعْمَ الْمَجِىءُ جَاءَ . فَفُتِحَ ، فَلَمَّا خَلَصْتُ إِذَا يُوسُفُ . قَالَ هَذَا يُوسُفُ فَسَلِّمْ عَلَيْهِ . فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَرَدَّ ، ثُمَّ قَالَ مَرْحَبًا بِالأَخِ الصَّالِحِ وَالنَّبِىِّ الصَّالِحِ ، ثُمَّ صَعِدَ بِى حَتَّى أَتَى السَّمَاءَ الرَّابِعَةَ ، فَاسْتَفْتَحَ ، قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ . قِيلَ أَوَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ . قِيلَ مَرْحَبًا بِهِ ، فَنِعْمَ الْمَجِىءُ جَاءَ . فَفُتِحَ ، فَلَمَّا خَلَصْتُ إِلَى إِدْرِيسَ قَالَ هَذَا إِدْرِيسُ فَسَلِّمْ عَلَيْهِ . فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَرَدَّ ثُمَّ قَالَ مَرْحَبًا بِالأَخِ الصَّالِحِ وَالنَّبِىِّ الصَّالِحِ . ثُمَّ صَعِدَ بِى حَتَّى أَتَى السَّمَاءَ الْخَامِسَةَ ، فَاسْتَفْتَحَ ، قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ صلى الله عليه وسلم . قِيلَ وَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ . قِيلَ مَرْحَبًا بِهِ ، فَنِعْمَ الْمَجِىءُ جَاءَ . فَلَمَّا خَلَصْتُ فَإِذَا هَارُونُ قَالَ هَذَا هَارُونُ فَسَلِّمْ عَلَيْهِ . فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَرَدَّ ثُمَّ قَالَ مَرْحَبًا بِالأَخِ الصَّالِحِ وَالنَّبِىِّ الصَّالِحِ . ثُمَّ صَعِدَ بِى حَتَّى أَتَى السَّمَاءَ السَّادِسَةَ ، فَاسْتَفْتَحَ ، قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ مَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ . قِيلَ وَقَدْ أُرْسِلَ إِلَيْهِ قَالَ نَعَمْ . قَالَ مَرْحَبًا بِهِ ، فَنِعْمَ الْمَجِىءُ جَاءَ ، فَلَمَّا خَلَصْتُ ، فَإِذَا مُوسَى قَالَ هَذَا مُوسَى فَسَلِّمْ عَلَيْهِ ، فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ فَرَدَّ ثُمَّ قَالَ مَرْحَبًا بِالأَخِ الصَّالِحِ وَالنَّبِىِّ الصَّالِحِ . فَلَمَّا تَجَاوَزْتُ بَكَى ، قِيلَ لَهُ مَا يُبْكِيكَ قَالَ أَبْكِى لأَنَّ غُلاَمًا بُعِثَ بَعْدِى ، يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مِنْ أُمَّتِهِ أَكْثَرُ مَنْ يَدْخُلُهَا مِنْ أُمَّتِى . ثُمَّ صَعِدَ بِى إِلَى السَّمَاءِ السَّابِعَةِ ، فَاسْتَفْتَحَ جِبْرِيلُ ، قِيلَ مَنْ هَذَا قَالَ جِبْرِيلُ . قِيلَ وَمَنْ مَعَكَ قَالَ مُحَمَّدٌ . قِيلَ وَقَدْ بُعِثَ إِلَيْهِ . قَالَ نَعَمْ . قَالَ مَرْحَبًا بِهِ ، فَنِعْمَ الْمَجِىءُ جَاءَ فَلَمَّا خَلَصْتُ ، فَإِذَا إِبْرَاهِيمُ قَالَ هَذَا أَبُوكَ فَسَلِّمْ عَلَيْهِ . قَالَ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ ، فَرَدَّ السَّلاَمَ قَالَ مَرْحَبًا بِالاِبْنِ الصَّالِحِ وَالنَّبِىِّ الصَّالِحِ . ثُمَّ رُفِعَتْ لِى سِدْرَةُ الْمُنْتَهَى ، فَإِذَا نَبِقُهَا مِثْلُ قِلاَلِ هَجَرَ ، وَإِذَا وَرَقُهَا مِثْلُ آذَانِ الْفِيَلَةِ قَالَ هَذِهِ سِدْرَةُ الْمُنْتَهَى ، وَإِذَا أَرْبَعَةُ أَنْهَارٍ نَهْرَانِ بَاطِنَانِ ، وَنَهْرَانِ ظَاهِرَانِ . فَقُلْتُ مَا هَذَانِ يَا جِبْرِيلُ قَالَ أَمَّا الْبَاطِنَانِ ، فَنَهَرَانِ فِى الْجَنَّةِ ، وَأَمَّا الظَّاهِرَانِ فَالنِّيلُ وَالْفُرَاتُ . ثُمَّ رُفِعَ لِى الْبَيْتُ الْمَعْمُورُ ، ثُمَّ أُتِيتُ بِإِنَاءٍ مِنْ خَمْرٍ ، وَإِنَاءٍ مِنْ لَبَنٍ وَإِنَاءٍ مِنْ عَسَلٍ ، فَأَخَذْتُ اللَّبَنَ ، فَقَالَ هِىَ الْفِطْرَةُ أَنْتَ عَلَيْهَا وَأُمَّتُكَ . ثُمَّ فُرِضَتْ عَلَىَّ الصَّلَوَاتُ خَمْسِينَ صَلاَةً كُلَّ يَوْمٍ . فَرَجَعْتُ فَمَرَرْتُ عَلَى مُوسَى ، فَقَالَ بِمَا أُمِرْتَ قَالَ أُمِرْتُ بِخَمْسِينَ صَلاَةً كُلَّ يَوْمٍ . قَالَ إِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تَسْتَطِيعُ خَمْسِينَ صَلاَةً كُلَّ يَوْمٍ ، وَإِنِّى وَاللَّهِ قَدْ جَرَّبْتُ النَّاسَ قَبْلَكَ ، وَعَالَجْتُ بَنِى إِسْرَائِيلَ أَشَدَّ الْمُعَالَجَةِ ، فَارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ التَّخْفِيفَ لأُمَّتِكَ . فَرَجَعْتُ ، فَوَضَعَ عَنِّى عَشْرًا ، فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَقَالَ مِثْلَهُ ، فَرَجَعْتُ فَوَضَعَ عَنِّى عَشْرًا ، فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَقَالَ مِثْلَهُ ، فَرَجَعْتُ فَوَضَعَ عَنِّى عَشْرًا ، فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى فَقَالَ مِثْلَهُ ، فَرَجَعْتُ فَأُمِرْتُ بِعَشْرِ صَلَوَاتٍ كُلَّ يَوْمٍ ، فَرَجَعْتُ فَقَالَ مِثْلَهُ ، فَرَجَعْتُ فَأُمِرْتُ بِخَمْسِ صَلَوَاتٍ كُلَّ يَوْمٍ ، فَرَجَعْتُ إِلَى مُوسَى ، فَقَالَ بِمَا أُمِرْتَ قُلْتُ أُمِرْتُ بِخَمْسِ صَلَوَاتٍ كُلَّ يَوْمٍ . قَالَ إِنَّ أُمَّتَكَ لاَ تَسْتَطِيعُ خَمْسَ صَلَوَاتٍ كُلَّ يَوْمٍ ، وَإِنِّى قَدْ جَرَّبْتُ النَّاسَ قَبْلَكَ ، وَعَالَجْتُ بَنِى إِسْرَائِيلَ أَشَدَّ الْمُعَالَجَةِ ، فَارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ التَّخْفِيفَ لأُمَّتِكَ . قَالَ سَأَلْتُ رَبِّى حَتَّى اسْتَحْيَيْتُ ، وَلَكِنْ أَرْضَى وَأُسَلِّمُ - قَالَ - فَلَمَّا جَاوَزْتُ نَادَى مُنَادٍ أَمْضَيْتُ فَرِيضَتِى وَخَفَّفْتُ عَنْ عِبَادِى » .
Tercemesi:
Bize Hudbe b. Hâlid, ona Hemmâm b. Yahya, ona Katâde ona Enes b. Mâlik, ona da Mâlik b. Sa'saa'nın (ra) rivâyet ettiğine göre, Allah Rasulü (sav) onlara İsra gecesini şöylece anlatmıştır:
"Ben, Hatîm’de" ravi Katâde der ki: Belki de "Hicr’de yatıyor iken, birisi geldi ve burasından buraya kadar olan yeri yardı." (Katâde) der ki: Ben onun (yardı) anlamındaki "Kadde" yerine "Şekka" dediğini de işittim. Yanımda bulunan Cârud’a “bununla ne demek istiyor?” diye sordu. O da “boğaz çukurundan etek tüylerinin bitim yerine kadar demek istiyor”, dedi. Ben onun (Enes’in) “göğsünün üst tarafından etek tıraşının bitim yerine kadar” dediğini de işittim.- "Kalbimi çıkardı, sonra bana iman ile dolu altından bir leğen getirildi. Kalbim yıkandı, sonra (o iman kalbime) dolduruldu. Daha sonra katırdan alçak eşekten yüksek beyaz bir binek bana getirildi." Bunun üzerine Cârûd ona (Enes’e) “ey Ebu Hamza, bu dediğin Burak mıdır?” dedi. Enes de “Evet, o, adımı gözünün gördüğü en uzak noktaya koyar” dedi. "O hayvana bindirildim, Cebrail beni dünya semasına gelinceye kadar alıp götürdü. Kapının açılmasını istedi, 'kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona (getirilmesi için) haber gönderildi mi?' soruldu, 'evet' dedi, ona 'Merhaba, o, hoş sefa geldi' diye cevap verildi. Kapı açıldı, ben içeri girince orada Âdem ile karşılaştım. Cebrail 'bu senin baban Âdem’dir, haydi ona selam ver' dedi. Ben de ona selam verdim, o da selamı aldıktan sonra, 'salih oğula, salih Nebi’ye merhaba' dedi."
"Sonra (Cebrail) ikinci semaya gelinceye kadar yükseldi. Kapının açılmasını istedi. 'Kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi. 'Seninle beraber kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) haber gönderildi mi?' diye soruldu, Cebrail 'evet' dedi. 'Merhaba ona, hoş sefa geldi denildi', kapı açıldı. Ben içeriye girince Yahya ve İsa ile karşılaştım. Onlar teyze çocuklarıdır. (Cebrail) 'Bunlar, Yahya ve İsa’dır, haydi onlara selam ver' dedi. Ben de selam verdim, selamımı aldılar, sonra da 'salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dediler."
"Sonra beni üçüncü semaya çıkardı. Kapının açılmasını istedi, 'kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi. 'seninle beraber kim var?' denildi, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) haber gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' diye cevap verildi ve kapı açıldı. İçeriye girdiğim zaman Yusuf’u gördüm. (Cebrail) 'bu Yusuf’tur, hadi ona selam ver' dedi, ben de ona selam verdim, selamımı aldı, sonra 'bu salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dedi."
"Sonra Cebrail beni yukarı çıkardı, nihâyet dördüncü semaya getirdi. Kapının açılmasını istedi, 'kim o?' denildi, 'Cebrail' dedi. 'Seninle beraber kim var' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Gelmesi için ona haber gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' denildi. Kapı açıldı, içeriye girince İdris’i gördüm, Cebrail 'bu İdris’tir, haydi ona selam ver' dedi. Ben de ona selam verdim, selamımı aldıktan sonra 'salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dedi."
"Sonra beni beşinci semaya kadar çıkardı. Kapının açılmasını istedi, 'kim o?' denildi, 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' denildi, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) haber gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' denildi. İçeri girince Harun’u gördüm. (Cebrail) 'bu Harun’dur, ona selam ver' dedi. Ben de ona selam verdim selamı aldıktan sonra 'salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dedi."
"Sonra beni daha yukarılara çıkardı ve nihâyet altıncı semaya getirdi, kapının açılmasını istedi. 'Kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi. 'Beraberinde kim var?' diye soruldu, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) davet gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' de(nil)di. İçeri girdiğimde Musa’yı gördüm, 'bu Musa’dır, haydi ona selam ver' dedi. 'Ben de ona selam verdim, selamımı aldıktan sonra 'salih kardeşe ve salih Nebi’ye merhaba' dedi. Ben yanından geçince ağladı, ona 'neden ağlıyorsun' diye soruldu. O da 'çünkü benden sonra nebi olarak gönderilen bir gencin ümmetinden, cennete benim ümmetimden gireceklerden daha çok kişi girecek, onun için ağlıyorum' dedi."
"Sonra beni yedinci semaya çıkardı. Cebrail kapının açılmasını istedi. 'Kim o?' diye soruldu, 'Cebrail' dedi, 'beraberinde kim var?' denildi, 'Muhammed' dedi. 'Ona (gelmesi için) haber gönderildi mi?' diye soruldu, 'evet' dedi. 'Merhaba ona, o, hoş sefa geldi' dedi. İçeri girdiğimde İbrahim’i gördüm. (Cebrail) 'bu senin babandır, ona selam ver' dedi, ben de ona selam verdim, selamımı aldı ve 'salih evlada, salih Nebi’ye merhaba' dedi. Sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya kadar yükseltildim, onun meyvelerinin Hecer testileri gibi olduğunu, yapraklarının da fil kulaklarını andırdığını gördüm. (Cebrail) 'işte bu Sidretü’l-müntehâ’dır' dedi. İkisi gizli, ikisi açık dört nehir gördüm. 'Bu ikisi de ne oluyor ey Cebrail' dedim. O da 'gizli olan o ikisi cennetteki iki ırmaktır, açıkta olan o ikisinin biri Nil, diğeri Fırat’tır' dedi. Sonra bana Beytu’l-Ma‘mur gösterildi. Sonra bana içinde şarap bulunan bir kap, süt bulunan bir kap ve bal bulunan bir kap getirildi. Ben de sütü aldım. O (Cebrâil) 'İşte o, fıtrattır, sen de, ümmetin de fıtrat üzeresiniz' dedi."
"Sonra bana her gün elli vakit namaz farz kılındı. Geri döndüm, Musa’nın yanından geçince 'sana ne emredildi' dedi. Ben de 'her gün bana elli vakit namaz emri verildi' dedim. O 'senin ümmetin her gün elli vakit namaz kılamaz, ben vallahi, senden önce insanları denedim, İsrail oğulları ile alabildiğine uğraşıp durdum, bu sebeple Rabbine dön, ona ümmetin için hafifletmesini dile' dedi. Ben de Rabbime döndüm, benden on vakit kaldırdı. Yine Musa’nın yanına döndüm, aynı şeyi söyledi, bir daha (Rabbime) döndüm, benden on vakit daha indirdi. Musa’nın yanına döndüğümde aynı şeyi söyledi, ben de bir daha (Rabbime) döndüm, benden onunu daha kaldırdı. Musa’ya döndüm aynısını söyleyince bir daha geri döndüm, bana her bir günde on vakit namaz emredildi, yine geri döndüm, Musa yine aynı şeyi söyledi. Bu sefer tekrar (Rabbimin huzuruna) döndüm, bana her gün beş vakit namaz emredildi. Musa’nın yanına döndüğümde bana 'sana ne emredildi' dedi, ben de 'bana günde beş vakit namaz emredildi' dedim. O 'senin ümmetin her gün beş vakit namaz kılamaz. Çünkü ben insanları senden önce iyice denedim, İsrail oğulları ile alabildiğine uğraşıp durdum. Bu sebeple Rabbine dön, ondan ümmetin için hafifletmesini dile' dedi. Ben de 'Rabbimden o kadar diledim ki, artık hayâ eder oldum, geri dönmek yerine razı olup teslimiyet göstereceğim' dedim." (Allah Rasulü) devamla buyurdu ki: "Ben (Musa’nın yanından) geçip gidince bir münâdi şöyle seslendi: Ben farizamı gerçekleştirip yerine getirdim, kullarımın da yükünü hafiflettim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 42, 2/24
Senetler:
1. Malik b. Sa'sa'a el-Mâzinî (Malik b. Sa'sa'a b. Vehb)
2. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
3. Ebu Hattab Katade b. Diame es-Sedusî (Katade b. Diame b. Katade)
4. Ebu Abdullah Hemmâm b. Yahya el-Avzî (Hemmâm b. Yahya b. Dinar)
5. Ebu Halid Hüdbe b. Halid el-Kaysî (Hüdbe b. Halid b. Esved b. Hüdbe)
Konular:
Hz. Peygamber, göğsünün yarılması
Mirac, İsra
Mirac, Sidretu'l-münteha
Namaz, Farziyeti
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ صَالِحٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَابْنُ الْمُسَيَّبِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَخْبَرَهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَعَى لَهُمُ النَّجَاشِىَّ صَاحِبَ الْحَبَشَةِ فِى الْيَوْمِ الَّذِى مَاتَ فِيهِ ، وَقَالَ « اسْتَغْفِرُوا لأَخِيكُمْ » .
Bize Züheyr b. Harb, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve İbn Müseyyeb onlara da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) onlara Habeşlilerin hükümdarı Necâşî’nin öldüğü günde, vefat ettiği haberini vermiş ve "Kardeşiniz için mağfiret dileyiniz" buyurmuştur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35009, B003880
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبِى عَنْ صَالِحٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ وَابْنُ الْمُسَيَّبِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - أَخْبَرَهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم نَعَى لَهُمُ النَّجَاشِىَّ صَاحِبَ الْحَبَشَةِ فِى الْيَوْمِ الَّذِى مَاتَ فِيهِ ، وَقَالَ « اسْتَغْفِرُوا لأَخِيكُمْ » .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve İbn Müseyyeb onlara da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) onlara Habeşlilerin hükümdarı Necâşî’nin öldüğü günde, vefat ettiği haberini vermiş ve "Kardeşiniz için mağfiret dileyiniz" buyurmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 38, 2/23
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Salih b. Keysan ed-Devsi (Salih b. Keysan)
5. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
6. Ebu Yusuf Yakub b. İbrahim el-Kuraşî (Yakub b. İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
7. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
Tarihsel şahsiyetler, Necaşi, ölüm haberi ve cenaze namazı
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ أَرَادَ حُنَيْنًا « مَنْزِلُنَا غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِخَيْفِ بَنِى كِنَانَةَ ، حَيْثُ تَقَاسَمُوا عَلَى الْكُفْرِ » .
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) Huneyn'e gitmek istediğinde "Allah'ın izniyle yarın menzilimiz, Kureyş ile Kinane oğullarının küfür üzerinde sözleştikleri Kinâne oğulları yurdu olacaktır" buyurmuştur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35011, B003882
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِى إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم حِينَ أَرَادَ حُنَيْنًا « مَنْزِلُنَا غَدًا إِنْ شَاءَ اللَّهُ بِخَيْفِ بَنِى كِنَانَةَ ، حَيْثُ تَقَاسَمُوا عَلَى الْكُفْرِ » .
Tercemesi:
Bize Abdülaziz b. Abdullah, ona İbrahim b. Sa'd, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
Peygamber (sav) Huneyn'e gitmek istediğinde "Allah'ın izniyle yarın menzilimiz, Kureyş ile Kinane oğullarının küfür üzerinde sözleştikleri Kinâne oğulları yurdu olacaktır" buyurmuştur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 39, 2/24
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu İshak İbrahim b. Sa'd ez-Zührî (İbrahim b. Sa'd b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf)
5. Abdulaziz b. Abdullah el-Üveysi (Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys)
Konular:
Siyer, Huneyn gazvesi
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Cabir b. Abdullah'ın (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Rasulullah şöyle buyurdu:
"Kureyş beni yalanladığında, Hicr'de ayağa kalktım, ardından Allah, Beytü'l-Makdisi gözümün önüne getirdi ve ben de Mescid-i Aksâ'ya bakarak, onun özelliklerini Kureyşlilere haber vermeye başladım."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35015, B003886
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ حَدَّثَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ سَمِعْتُ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ:
"لَمَّا كَذَّبَنِى قُرَيْشٌ قُمْتُ فِى الْحِجْرِ ، فَجَلاَ اللَّهُ لِى بَيْتَ الْمَقْدِسِ ، فَطَفِقْتُ أُخْبِرُهُمْ عَنْ آيَاتِهِ وَأَنَا أَنْظُرُ إِلَيْهِ."
Tercemesi:
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Cabir b. Abdullah'ın (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Rasulullah şöyle buyurdu:
"Kureyş beni yalanladığında, Hicr'de ayağa kalktım, ardından Allah, Beytü'l-Makdisi gözümün önüne getirdi ve ben de Mescid-i Aksâ'ya bakarak, onun özelliklerini Kureyşlilere haber vermeye başladım."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 41, 2/24
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Yahya b. Bükeyr el-Kuraşî (Yahya b. Abdullah b. Bükeyr)
Konular:
İbadethaneler, Beyt-i Makdis ve mahşer yeri oluşu ve kılınan namazın fazileti
Mirac, İsra
Bize İshak b. Yezid ed-Dımaşkî, ona Yahya b. Hamza, ona Ebu Amr el-Evzâî, ona Abde b. Ebu Lübâbe, ona da Mücâhid b. Cebr el-Mekkî şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Ömer (ra), “(Mekke'nin) fethinden sonra hicret yoktur” derdi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35028, B003899
Hadis:
حَدَّثَنِى إِسْحَاقُ بْنُ يَزِيدَ الدِّمَشْقِىُّ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو عَمْرٍو الأَوْزَاعِىُّ عَنْ عَبْدَةَ بْنِ أَبِى لُبَابَةَ عَنْ مُجَاهِدِ بْنِ جَبْرٍ الْمَكِّىِّ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ - رضى الله عنهما - كَانَ يَقُولُ لاَ هِجْرَةَ بَعْدَ الْفَتْحِ .
Tercemesi:
Bize İshak b. Yezid ed-Dımaşkî, ona Yahya b. Hamza, ona Ebu Amr el-Evzâî, ona Abde b. Ebu Lübâbe, ona da Mücâhid b. Cebr el-Mekkî şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Ömer (ra), “(Mekke'nin) fethinden sonra hicret yoktur” derdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 45, 2/28
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Haccac Mücahid b. Cebr el-Kuraşî (Mücahid b. Cebr)
3. Ebu Kasim Abde b. Ebu Lübabe el-Esedî (Abde b. Ebu Lübabe)
4. Ebu Amr Abdurrahman b. Amr el-Evzaî (Abdurrahman b. Amr b. Yahmed)
5. Ebu Abdurrahman Yahya b. Hamza el-Hadramî (Yahya b. Hamza b. Vakıd)
6. Ebu Nadr İshak b. Yezid ed-Dımaşkî (İshak b. İbrahim b. Yezid)
Konular:
Siyer, Hicret
Öneri Formu
Hadis Id, No:
35013, B003884
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ ابْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ أَبَا طَالِبٍ لَمَّا حَضَرَتْهُ الْوَفَاةُ دَخَلَ عَلَيْهِ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَعِنْدَهُ أَبُو جَهْلٍ فَقَالَ « أَىْ عَمِّ ، قُلْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ . كَلِمَةً أُحَاجُّ لَكَ بِهَا عِنْدَ اللَّهِ » . فَقَالَ أَبُو جَهْلٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى أُمَيَّةَ يَا أَبَا طَالِبٍ ، تَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ فَلَمْ يَزَالاَ يُكَلِّمَانِهِ حَتَّى قَالَ آخِرَ شَىْءٍ كَلَّمَهُمْ بِهِ عَلَى مِلَّةِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « لأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ مَا لَمْ أُنْهَ عَنْهُ » . فَنَزَلَتْ ( مَا كَانَ لِلنَّبِىِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوا أُولِى قُرْبَى مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ ) وَنَزَلَتْ ( إِنَّكَ لاَ تَهْدِى مَنْ أَحْبَبْتَ )
Tercemesi:
Bize Mahmud, ona Abdürrezzak, ona Ma’mer, ona ez-Zührî, ona İbnü’l-Müseyyeb, ona babasının rivayet ettiğine göre Ebu Talib’in ölümü yaklaştığı sırada Nebi (sav) yanına içeri girdi, yanında Ebu Cehil de vardı. Nebi (sav): “Amcacığım, Lâ ilâhe illallah de. Bu, Allah’ın nezdinde, kendisini senin lehine göstereceğim bir söz olacaktır” dedi. Ebu Cehil ve Abdullah b. Umeyye: Ey Ebu Talib, Abdulmuttalib’in dininden mi yüz çevireceksin, dediler. Onlar onunla konuşmayı sürdürdüler ve nihayet onlara söyleyip konuştuğu son sözü. Abdulmuttalib’in dini üzere (ölmek istiyorum), demek oldu. Nebi de (sav): “Bana yasaklanmadığı sürece şüphesiz senin için mağfiret dileyeceğim” buyurdu. Bunun üzerine: “O çılgın ateşlikler oldukları açıkça ortaya çıktıktan sonra akrabaları dahi olsalar müşriklere Nebi’nin de, müminlerin de mağfiret dilemeleri olur şey değildir” (Tevbe, 9/113) ve: “Muhakkak ki sen sevdiğini hidayete erdiremezsin…” (Kasas, 28/56) âyetleri nâzil oldu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Menâkıbü'l-Ensâr 40, 2/24
Senetler:
1. Müseyyeb b. Hazn el-Kuraşi (Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb b. Amr b. Aiz)
2. Said b. Müseyyeb el-Kuraşî (Said b. Müseyyeb b. Hazn b. Ebu Vehb)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. ُEbu Bekir Abdürrezzak b. Hemmam (Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi)
6. Ebu Ahmed Mahmud b. Ğaylan el-Adevi (Mahmud b. Ğaylan)
Konular:
Allah İnancı, hidayet ve dalalete sevketmesi
İstiğfar, Af Dilemek, müşrikler için af dilemek,
Şefaat, Hz. Peygamber'in
Tarihsel şahsiyetler, Ebu Talib