10612 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Yusuf, ona Süfyan, ona Humeyd, ona da Enes (ra) şöyle demiştir: Abdurrahmân b. Avf Medine'ye hicret ettiğinde Peygamber (sav) onunla Sa'd b.Rabî el-Ensârî arasında kardeşlik akdi yaptı. Sa'd, kendi ailesinin ve malının yarısını ona sundu. Abdurrahman da “Allah, ehlini ve malını sana bereket ihsan eylesin. Sen bana çarşının yolunu göster” dedi. Ardından Abdurrahman, keş ve yağ ticaretinden çok kazandı. Günler sonra Hz. Peygamber (sav) Abdurrahman'ı ziyaret ettiğinde, onun üzerinde gerdeğe girenlere mahsus kokulu, sarı boya izleri gördü. Peygamber (sav) ona "bu halin nedir ey Abdurrahman?" diye sordu. Abdurrahman “ey Allah'ın Rasulü, ben Ensâr'dan bir kadınla evlendim” dedi. Rasulullah "o kadına ne kadar mehir verdin?" buyurdu. O da “bir çekirdek ağırlığında altın” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) ona "bir koyunla da olsa düğün yemeği ver" buyurdu.
Bize Ziyad b. Eyyüb ona Hüşeym, ona Ebu Bişr, ona Said b. Cübeyr ona da İbn Abbas (r.anhüma) şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını gördü. Onlara bunun nedeni sorulduğunda onlar “bugün, Allah'ın Hz. Musa'yı (as) ve İsrailoğullarını firavuna karşı muzaffer kıldığı gündür; biz de o güne hürmeten bugün oruç tutarız” dediler. Bunun üzerine Allah Rasulü (sav) "Biz Mûsâ'ya sizden daha yakınız" buyurdu, ardından o gün oruç tutulmasını emretti.
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Abdulaziz, ona babası (Seleme b. Dînâr), ona da Sehl b. Sa'd şöyle demiştir: (İslâm takvimine başlangıç için sahabîler), Hz. Peygamber'in (sav) ne risaletini ne de vefatını, sadece Medine'ye hicretini esas aldılar.
Bana Hamid b. Ömer, ona Bişr b. Mufaddal, ona Humeyd, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir: Hz. Peygamber'in (sav) Medine'ye geldiğini haber alan Abdullah b. Selâm, hemen bir şeyler sormak üzere Hz. Peygamber'e (sav) gelip “sana, cevabını sadece bir peygamberin bilebileceği üç şey soracağım: 1. Kıyamet alâmetlerinin ilki nedir?; 2. Cennet ahalisi ilk önce hangi yemeği yiyecekler? 3. Çocuğun, annesine ya da babasına benzemesine yol açan şey nedir?” dedi. Hz. Peygamber (sav) "Az önce Cibril gelip bunları bana bildirdi" dedi. İbn Selâm “Cibril, melekler arasında Yahudilerin düşmanıdır” dedi. Peygamber (sav) sorulara cevaben "Kıyamet alâmetlerinin en öncesi bir ateştir ki, o, insanları doğu taraftan batıya sürüp toplar. Cennet ahalisinin yiyeceği ilk yiyecek maddesi ise balık ciğerinin fazlasıdır. Çocuğa gelince, erkeğin spermi, kadının sperminin önüne geçerse çocuk onun soyuna çeker. Eğer kadının spermi erkeğin sperminin önüne geçerse kadın çocuğu kendi soyuna çekip benzetir" buyurdu. Abdullah “Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka tanrı yoktur ve sen de Alla'hın rasulüsün” dedi. Abdullah “ey Allah'ın Rasulü, Yahudiler, insanı hayrette bırakacak şekilde yalan söyleyen, asılsız isnat ve iftiralarda bulunan haksız bir millettir. Bu yüzden benim Müslüman olduğumu bilmelerinden önce, benim konumumu onlara sorup tasdik ettir” dedi. Ardından Yahudi heyeti geldi. Hz. Peygamber (sav) onlara "Abdullah b. Selâm aranızda nasıl bir adamdır?" diye sordu. Yahudiler “o bizim hayırlımız ve hayırlımızın oğlu, en faziletlimiz ve en faziletlimizin oğludur” dediler. Bu tezkiye üzerine Peygamber (sav) "Abdullah b. Selâm Müslüman olursa ne düşünürsünüz?" diye sordu. Yahudiler: “Allah onu bundan korusun” dediler Hz. Peygamber (sav) tekarar sordu, onlar da aynı cevabı verdiler. Bunun üzerine Abdullah (gizlendiği yerden) çıkarak kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu. Bu defa Yahudiler “O bizim şerlimiz ve şerlimizin oğludur” diyerek İbn Selâm'ın değerini düşürmeye çalıştılar. Abdullah “ey Allah'ın Rasulü, işte korkmakta olduğum buydu” dedi.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona da Ebu Minhâl Abdurrahman b. Mut'im şöyle demiştir: Benim bir ortağım çarşıda veresiye olarak gümüş paralar sattı. Ben buna hayret ederek “Sübhânallah! Bu satış uygun mudur” dedim. Ortağım da “Sübhânallah! Vallahi ben o gümüş paraları çarşıda sattım ama bu satışımı yadırgayan olmadı” dedi. Bunun üzerine ben Berâ b. Âzib'e bu konuyu sordum, o da “Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde biz bu şekilde alım satım yapıyorduk. Hz. Peygamber (sav) "peşin olursa bunda sakınca yoktur. Ancak veresiye olursa uygun değildir" buyurdu. Sen bir de Zeyd b. Erkam'ı bul, ona sor. Çünkü o, ticarette bizim en büyüğümüz olur” dedi. Bunun üzerine ben de bu konuyu Zeyd b. Erkam'a sordum, o da Berâ'nın dediğinin benzerini söyledi. Süfyân bir rivayetinde: “Peygamber (sav) Medine'ye bizim yanımıza geldiğinde, biz bu şekilde alım satım yapıyorduk” dedi. Yine Süfyân bu rivayetinde: “hac mevsimine ya da hacca kadar veresiye olarak” ifadesini kullanmıştır.
Bize Müslim b. İbrahim, ona Kurra, ona Muhammed, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Yahudilerden on kişi bana iman etmiş olsaydı, Yahudilerin hepsi bana iman ederlerdi."
Bana Ahmed -veya Muhammed- b. Ubeydullah el-Ğudânî, ona Hammâd b. Üsâme, ona Ebu Umeys, ona Kays b. Müslim, ona Tarık b. Şihâb ona da Ebu Musa (ra) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber (sav) Medine'ye girdiğinde (hicret ettiğinde), bazı Yahudilerin aşure gününü tazîm edip o gün oruç tuttuklarını gördü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) 'Biz bugün oruç tutmaya onlardan daha layığız' buyurarak o gün oruç tutulmasını emretti."
Bana Ziyâd b. Eyyûb, ona Hüşeym, ona Ebu Bişr, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir: Onlar ehl-i kitaptır. Kitâb'ı parça parça kısımlara ayırarak, bir kısmına iman edip bir kısmını inkar etmişlerdir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona da Ebu Minhâl Abdurrahman b. Mut'im şöyle demiştir: Benim bir ortağım çarşıda veresiye olarak gümüş paralar sattı. Ben buna hayret ederek “Sübhânallah! Bu satış uygun mudur” dedim. Ortağım da “Sübhânallah! Vallahi ben o gümüş paraları çarşıda sattım ama bu satışımı yadırgayan olmadı” dedi. Bunun üzerine ben Berâ b. Âzib'e bu konuyu sordum, o da “Hz. Peygamber (sav) Medine'ye geldiğinde biz bu şekilde alım satım yapıyorduk. Hz. Peygamber (sav) "peşin olursa bunda sakınca yoktur. Ancak veresiye olursa uygun değildir" buyurdu. Sen bir de Zeyd b. Erkam'ı bul, ona sor. Çünkü o, ticarette bizim en büyüğümüz olur” dedi. Bunun üzerine ben de bu konuyu Zeyd b. Erkam'a sordum, o da Berâ'nın dediğinin benzerini söyledi. Süfyân bir rivayetinde: “Peygamber (sav) Medine'ye bizim yanımıza geldiğinde, biz bu şekilde alım satım yapıyorduk” dedi. Yine Süfyân bu rivayetinde: “hac mevsimine ya da hacca kadar veresiye olarak” ifadesini kullanmıştır.