10612 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Ubeydullah b. Adiy b. Hıyâr şöyle demiştir: Misver b. Mahrame ile Abdurrahman b. Esved b. Abduyeğûs bana gelip “dayın Osman ile, kardeşi Velid b. Ukbe hakkında konuşmaktan seni alıkoyan şey nedir? İnsanlar onun yaptıkları hakkında çok söylenmeye başladı” dediler. Übeydullah der ki: Bunun üzerine ben namaza çıkmaya hazırlanan Osman'a geldim ona “seninle bir konuda konuşmam ve tavsiyede bulunmam gerekiyor” dedim. Osman “Ey insan senden Allah'a sığınırım” dedi. Bunun üzerine ben dönüp gittim. Namazı bitirdikten sonra Misver ve İbn Abduyağûs'un yanına oturdum ve benim Osman'a, onun da bana dediği şeyleri onlara anlattım. Onlar da “sen üzerine düşen vazifeyi yerine getirdin” dediler. Onlarla otururken Osman'ın elçisi geldi. Bunun üzerine onlar bana “şüphesiz Allah seni sınamış” dediler. Ben de tekrar yürüyüp Osman'ın huzuruna vardım. Osman bana “az önce bana bahsettiğin tavsiyen nedir?” dedi. Ben de kelime-i şehadeti söyledim ve “Yüce Allah Muhammed'i (sav) hak ile gönderdi ve O'na Kitabı indirdi. Sen de Allah'a ve Rasulü'ne uyanlardan oldun, ona iman ettin. İlk iki hicrete katıldın. Allah Elçisi'yle sohbet ve arkadaşlık yaptın, O'nun yolunu görüp bildin. İnsanlar Velîd b. Ukbe'nin durumuna çok söylenir oldular. Ona had cezası uygulaman gerekir” dedim. Osman bana “ey kardeşimin oğlu, sen Rasulullah'a yetişip (ondan ilim) aldın mı?” dedi. Ben de “hayır, ama O'nun ilminden, perde arkasındaki bakire kıza bile ulaşan ilim bana da ulaşmıştır” dedim. Übeydullah der ki: Bunun üzerine Osman kelime-i şahadeti söyledi ve “hiç şüphesiz Allah, Muhammed'i (sav) hak din ile gönderdi. Ben de Allah ve Rasulü'nün davetine uyan ve Muhammed (sav) ile gönderilen esaslara iman edenlerden oldum. Senin dediğin gibi ilk iki hicrete katıldım. Onunla sohbet etme şerefine eriştim ve kendisine biat ettim. Allah'a yemin ederim ki, Yüce Allah O'nu vefat ettirinceye kadar ben O'na asi de olmadım, O'nu aldatmadım da. O'ndan sonra Ebu Bekir geldi. Ona da asi olmadım ve onu aldatmadım da. Sonra Ömer geldi. Ona da asi olmadım ve onu aldatmadım da. Sonra ben halife seçildim. Öyle olunca benim sizin üzerinizde, onların benim üzerimdeki hakkı gibi hakkım olmadı mı?” dedi Ben “evet oldu” dedim. Osman “öyleyse sizlerden bana ulaşan şu uydurma haberler nedir? Velîd b. Ukbe'nin durumuna dair anlattığın şeye gelince, inşallah biz ona hakettiği cezayı uygulayacağız” dedi. Übeydullah der ki: sonra Velîd'e kırk sopa cezası verdi ve sopa vurmasını da Ali'ye emretti. Sopa cezasını uygulayan Ali oldu. Yunus ve Zuhrî'nin kardeşi oğlu, Zührî'den yaptıkları rivayette “benim sizin üzerinizde, onların hakkı gibi hakkım olmadı mı?” şeklinde aktarmışlardır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Yunus b. Yezid arasında inkıta vardır.
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb (T); Yine bize Ahmed b. Salih, ona Anbese, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b b. Malik, ona, görme yeteneğini kaybettiği zaman (babası) Ka'b'a rehber (oğlu) Abdullah b. Ka'b, ona da Ka'b b. Malik, Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Tebûk seferine katılamadığı zamanki hadisi uzun uzadıya rivayet etmiştir. İbn Bukeyr Ka'b b. Malik'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ant olsun ki ben İslâm Dini üzerinde olacağımıza dair Hz. Peygamber'le (sav), sözleştiğimiz Akabe gecesinde bulundum. Her ne kadar Bedir, insanlar arasında Akabe'den daha çok zikrediliyor ise de ben Akabe'de hazır bulunmayı Bedir'de hazır bulunmaya tercih ederim.
Açıklama: Hadisin tam metni için B004418 numaralı hadise bakılabilir.
Bana Zekeriya b. Yahya, ona İbn Nümeyr, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Aişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Sa'd b. Muâz şöyle demiştir: Allah'ım! Sen bilirsin ki, senin uğruna en çok savaşmak istediğim topluluk Rasulü'nü (sav) yalanlayan ve O'nu yurdundan çıkaran kavimdir. Allah'ım! Öyle zannediyorum ki, Sen bizimle onların arasında harbi bitirdin. Ebân b. Yezîd der ki: Bize Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Aişe'nin rivayet ettiği hadiste “Senin peygamberini yalanlayan ve O'nu vatanından çıkaran Kureyş” ifadesi yer almaktadır.
Açıklama: hadisin tamamı için B004122 numaralı rivayete bakınız. Rivayet muallaktır; Buhari ile Ebân b. Yezîd arasında inkıta vardır.
Bana Zekeriyyâ b. Yahya, ona Ebu Usâme, ona Hişam b. Urve, ona da babası (Urve b. Zübeyir) şöyle rivayet etmiştir: Abdullah b. Zübeyir'e Mekke'de iken gebe kalan Esma (r.anha) şöyle der: Gebelik süresini tamamlamış olarak çıktım Medine'ye geldim ve Kuba'da konakladım. Bu sırada Abdullah'ı Kuba'da doğurdum, Rasulullah'a getirip kucağına koydum. Rasulullah bir kuru hurma istedi ve çiğneyip çocuğun ağzına koydu. Böylece çocuğun karnına giren ilk şey Rasulullah'ın tükürüğü oldu. daha sonra onu hurma ile tahnik etti ve dua ederek ona bereket diledi. Abdullah İslamiyet'te (Medine'de) doğan ilk çocuk oldu. Hâlid b. Mahled aynı hadisi Ali b. Mushir'den, o da Hişâm'dan, o da babası Urve'den, o da Esma'dan rivayet ederek Zekeriya b. Yahya'ya mutâbaat etmiştir. Bu rivayette “Esma (r.anha), Hz. Peygamber'in (sav) yanına gebe olarak hicret etti” ifadesi vardır. v
Açıklama: Tahnîk terim olarak “ağızda yumuşatılan hurmanın veya bal gibi tatlı bir maddenin yeni doğmuş ve henüz süt emmeye başlamamış bebeğin damağına sürülmesi” demektir. İslâm’dan önce de uygulanan tahnîk Hz. Peygamber tarafından onaylandığı ve bizzat uygulandığı için müstehap kabul edilmiştir. (Zekeriya Güler, "Tahnik" DİA, 39:416) Rivayet muallaktır; Buhari ile Halid b. Mahled arasında inkıta vardır.
Bize Ali b. Abdullah, ona Velîd b. Müslim, ona Evzâî (T); yine bize Muhammed b. Yusuf, ona Evzâî, ona Zührî, ona Atâ b. Yezîd el-Leysî, ona da Ebu Saîd el-Hudrî (ra) şöyle rivayet etmiştir: Bir bedevî, Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve hicret hakkında sordu. Hz. Peygamber (sav) ona "sakın hicrete kalkışma. Çünkü hicret işi çok çetindir. Senin develerin var mı?" buyurdu. Bedevî: “evet var” dedi. Hz. Peygamber (sav) "onların zekâtını veriyor musun?" dedi. Bedevî “Evet veriyorum” dedi. Hz. Peygamber (sav) "sütünden faydalansın diye başkalarına deveni bağışlıyor musun?" dedi. Bedevi “Evet” dedi. Hz. Peygamber (sav) "Develerin sulamaya götürdüğün gün oradaki fakirlere sütlerinden sağıp içiriyor musun?" dedi. Bedevi “Evet içiririm” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Öyle ise sen şehir dışında çalış. Hiç şüphesiz Allah senin işinden hiç bir şey eksik bırakmaz" buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Yusuf arasında inkıta vardır.
Bana Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona Übeydullah b. Adiy (T) Yine Bişr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Ebu Hamza), ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Übeydullah b. Adiy b. Hiyâr şöyle demiştir: Ben Osman'ın huzuruna girdim. Osman kelime-i şahadeti söyledikten sonra şöyle dedi "Bundan sonra hiç şüphesiz Allah, Muhammed'i (sav) hak din ile gönderdi. Ben de Allah'a ve Rasulü'nün davetine uyan ve Muhammed (sav) ile gönderilen esaslara iman edenlerden oldum. Sonra iki kere hicret ettim. Rasulullah'ın damadı olma şerefine eriştim ve kendisine biat ettim. Allah'a yemin ederim ki, Yüce Allah O'nu vefat ettirinceye kadar ben O'na asi de olmadım, O'nu aldatmadım da. Râvî Şuayb'e, İshâk el-Kelbî mutâbaat edip, “Zührî bana bunun benzerini rivayet etti” demiştir.
Bize Züheyr b. Harb, ona Yakub b. İbrahim, ona babası (İbrahim b. Sa'd), ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ve İbn Müseyyeb onlara da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) onlara Habeşlilerin hükümdarı Necâşî’nin öldüğü günde, vefat ettiği haberini vermiş ve "Kardeşiniz için mağfiret dileyiniz" buyurmuştur.
Bana Abdullah b. Muhammed, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona Übeydullah b. Adiy (T) Yine Bişr b. Şuayb, ona babası (Şuayb b. Ebu Hamza), ona Zührî, ona Urve b. Zübeyir, ona da Übeydullah b. Adiy b. Hiyâr şöyle demiştir: Ben Osman'ın huzuruna girdim. Osman kelime-i şahadeti söyledikten sonra şöyle dedi "Bundan sonra hiç şüphesiz Allah, Muhammed'i (sav) hak din ile gönderdi. Ben de Allah'a ve Rasulü'nün davetine uyan ve Muhammed (sav) ile gönderilen esaslara iman edenlerden oldum. Sonra iki kere hicret ettim. Rasulullah'ın damadı olma şerefine eriştim ve kendisine biat ettim. Allah'a yemin ederim ki, Yüce Allah O'nu vefat ettirinceye kadar ben O'na asi de olmadım, O'nu aldatmadım da. Râvî Şuayb'e, İshâk el-Kelbî mutâbaat edip, “Zührî bana bunun benzerini rivayet etti” demiştir.