Giriş

Leys b. Sa'd der ki: bana Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona Esma b. Ebu Bekir, ona (r.anhuma) şöyle demiştir: Ben Zeyd b. Amr b. Nufeyl'i, sırtını Kâbe'ye dayamış olduğu hâlde ayakta gördüm, şöyle diyordu: Ey Kureyş topluluğu! Allah'a yemin ederim ki, benden başka sizlerden hiç kimse İbrahim Dini üzere değildir. Râvî der ki: Zeyd, kızını öldürmek isteyen kimseye “onu öldürme, ben onun yaşama masrafını sana veririm” diyerek diri diri gömülecek kız çocuklarının hayatta kalmasını sağlar ve o kızı yanına alırdı. Sonra kız çocuğu hareketlenip, büyüyünce babasına “istersen kızını sana geriye vereyim, istersen de onun masrafını sa­na ödeyeyim” derdi.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
34955 B003828 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 24

İsmail b. Halil der ki: Bize Ali b. Mushir, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Bir kere Hatice'nin kız kardeşi Hâle bt. Huveylid Rasulullah'ın (sav) huzuruna girmek için izin istedi. Rasulullah Hatice'nin izin isteyişini hatırladı ve birden hali tavrı değişip "Allah'ım, izin isteyeni Hâle kıl!" diye dua etti. Ben de kıskanıp Rasulullah'a “Ağzının iki tarafında diş etlerinin kızartısından başka bir be­yazlık kalmayan ve zaman içinde ölen ihtiyar Kureyş kadınlarından bir kocakarının nesini anarsın? Allah onun yerine sana, ondan daha hayırlısını vermiştir” diye karşılık verdim.


    Öneri Formu
34948 B003821 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 20

Bana Ferve b. Ebu Mağrâ, ona Ali b. Müshir, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyir), ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Arap kabilelerinin birinden siyahî bir kadın Müslüman oldu. O kadının mescitte küçük bir odası vardı. Âişe der ki: Bu kadın bize gelir, yanı­mızda konuşur, konuşması bittikten sonra da “Vuşâh günü Rabbimizin hayret edilecek işlerindendir. Bilin ki Rabbim, beni küfür beldesinden kurtarmıştır” der idi. Kadın bu mısraı çokça söyleyince Âişe ona “Vuşâh günü nedir?” diye sordu. Bunun üzerine o kadın şöyle anlattı: Hane halkımızdan bir kız çocuğu, üzerinde kırmızı tirşeler dizilmiş deriden bir kemer olduğu hâlde dışarı çıkmış­tı. O meşin kemer üzerinden düştü, hemen ardından bir çaylak inip, onu se­miz bir et parçası sanarak kapıp gitti. Hane halkı beni hırsızlıkla suçlayıp bana işkence ettiler. Hatta işi, benim ön tarafımda kemeri araştıracak dereceye vardırdılar. Onlar bu şekilde benim etrafımda iken ve ben de kederim içinde bunaldığım bir sırada, birden o çaylak tam başımızın üzerine geldi, sonra da o ke­meri aşağıya attı. Bunun üzerine onlar hemen kemeri aldılar, ben de onlara “alın işte, ben yapmadığım halde, beni hırsızlıkla itham ettiğiniz şey” dedim.


    Öneri Formu
34963 B003835 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 26

Bana İshak b. İbrahim, ona Ebu Usame, ona Yahya b. Muhelleb, ona Husayn, ona da İkrime şöyle demiştir: "Ke'sen dıhâkan" ardı ardına gelen dolu kadehler demektir.


    Öneri Formu
34967 B003839 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 26

Bize İsmail, ona ona kardeşi (Abdülhamid b. Ebu Üveys), ona Süleyman, ona Yahya b. Saîd, ona Abdurrahman b. Kasım, ona Kasım b. Muhammed, ona da Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Ebu Bekir'in, kazancından Ebu Bekir'e haraç veren, bir kölesi vardı. Ebu Bekir onun verdiği haracından yerdi idi. O köle bir gün kazancından bir şey getirdi, Ebu Bekir de ondan yedi. Köle, Ebu Bekir'e “Sana getirdiğim şeyin ne olduğunu biliyor musun?” dedi. O da “nedir?” dedi. Köle “ben cahiliye döneminde bir insana kâhinlik yaparak, gaipten bir­takım haberler verirdim. Fakat ben kâhinliği güzel yapamaz, sâde­ce o insanı aldatırdım. O insanla karşılaştım, o da bana bunu bağışladı. İşte şimdi senin yediğin şey, o bana verilen maldır” dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir, elini ağzına soktu ve karnındaki her şeyi kustu.


    Öneri Formu
34970 B003842 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 26

Bize Ebu Numan, ona Mehdi, ona da Gaylân b. Cerîr şöyle demiştir: Biz Basra'da Enes b. Mâlik'in yanına gelirdik, o da bize Ensâr'dan haber verir ve şöyle derdi: Senin kavmin şu ve şu günlerde şöyle şöyle yaptı, senin kavmin de şu ve şu günlerde bunu ve bunu yaptı.


    Öneri Formu
34972 B003844 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 26

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyân, ona Ubeydullah, ona da İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle demiştir: Nesepleri kötülemek, ölü arkasın­dan ağıt yakmak cahiliye adetlerindendir. Râvi Übeydullah üçüncüsünü hatırlayamadı. Süfyân der ki: Üçüncüsünün, yağmurun yıldızların sayesinde yağdığına inanmak olduğunu söylüyorlar.


    Öneri Formu
34978 B003850 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 27

Bana Abdullah b. Abdülvehhab, ona Bişr b. Mufaddal, ona Saîd b. Ebu Arûbe, ona Katâde, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Mekke ahalisi Rasulullah'tan kendilerine bir mucize göstermesini istediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) onlara Ay'ı iki bö­lük halinde gösterdi, hatta onlar Hıra Dağı'nı ayın iki parçası arasında gör­düler.


    Öneri Formu
34997 B003868 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 36

Bize Musa b. İsmail, ona Amr b. Yahya b. Saîd, ona da dedesi (Saîd ibn Amr) şöyle rivayet etmiştir: Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber (sav) ile birlikte iken yanında O'nun abdest ve haceti için küçük bir kırba su taşırdı. Bir keresinde (Peygamber (sav) ihtiyacını gidermek üzere çıktığında) Ebu Hureyre O'nu takip ederken, Peygamber (sav) "kimdir o?" diye sordu. Ebu Hureyre “ben, Ebu Hureyre” cevabını verdi. Hz. Peygamber (sav) "istincâ yapmak üzere benim için birkaç taş bakıver, ama sakın ke­mik ve hayvan gübresi getirme" buyurdu. Ebu Hureyre der ki: Ben elbisemin kenarında birkaç taş taşıyarak kendisine getirip yanı başına koydum, sonra ayrıldım. Nihayet hacetini bitirdikten sonra Peygamber ile (sav) birlikte yürüdüm. Yolda kendisine “kemik ve hayvan gübresi ile temizlenmekte ne sakınca var?” diye sordum. Hz. Peygamber (sav) "bu ikisi cinlerin yiyeceğidir. Bana Nasîbîn cinlerinden bir heyet geldi. Bunlar çok iyi cinlerdi. Benden azık istediler. Ben de onlar hakkında, yanından geçtikleri her kemik ve tezekte kendilerine yiyecek bulmaları için Allah'a dua ettim" buyurdu.


    Öneri Formu
34989 B003860 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 32

Bize Yahya b. Süleyman, ona İbn Vehb, ona Ömer b. Muhammed, dedesi Zeyd b. Abdullah b. Ömer, ona da babası (Zeyd b. Abdullah) şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb evde tedirgin bir halde iken yanına, Ebu Amr Âs b. Vâil es-Sehmî, üstünde çiz­gili bir elbise ve ipekle dikilmiş bir gömlek olduğu halde çıkageldi. As b. Vâil cahiliye döneminde bizimle anlaşmalı olan Sehm oğulları kabilesindendi. Ömer'e “hâlin nedir?” diye sordu. Ömer “senin kavmin, Müslüman olduğum takdirde beni öldüreceklerini söylediler” dedi. Âs b. Vâil de Ömer'e “Onlar için, seni öldürmenin hiçbir yolu yoktur” dedi. Ömer der ki: As b. Vâil bu sözü söyledikten sonra tedirginliğim geçti. Ardından As b. Vâil çıkıp, sel gibi vadiye akan insanlara yetişti ve “nereye gitmek istiyorsunuz?” diye sordu. Onlar da “dininden dönen Hattâboğlu'nu (öldürmeye) gidiyoruz” dediler. Âs b. Vâil onlara “sizin onu öldürebilmenizin hiç bir yolu yoktur” dedi. Onun bu sözü üzerine o kalabalık geriye döndü.


    Öneri Formu
34993 B003864 Buhari, Menakıbu'l-Ensar, 35