حَدَّثَنَا أَصْبَغُ بْنُ الْفَرَجِ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدٌ عَنْ زُهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ عَنْ جَدِّهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ هِشَامٍ - وَكَانَ قَدْ أَدْرَكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم - وَذَهَبَتْ بِهِ أُمُّهُ زَيْنَبُ بِنْتُ حُمَيْدٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ بَايِعْهُ . فَقَالَ « هُوَ صَغِيرٌ » . فَمَسَحَ رَأْسَهُ وَدَعَا لَهُ . وَعَنْ زُهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ أَنَّهُ كَانَ يَخْرُجُ بِهِ جَدُّهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ هِشَامٍ إِلَى السُّوقِ فَيَشْتَرِى الطَّعَامَ فَيَلْقَاهُ ابْنُ عُمَرَ وَابْنُ الزُّبَيْرِ - رضى الله عنهم - فَيَقُولاَنِ لَهُ أَشْرِكْنَا ، فَإِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَدْ دَعَا لَكَ بِالْبَرَكَةِ فَيَشْرَكُهُمْ ، فَرُبَّمَا أَصَابَ الرَّاحِلَةَ كَمَا هِىَ ، فَيَبْعَثُ بِهَا إِلَى الْمَنْزِلِ .
Bize Esbağ b. Ferec, ona Abdullah b. Vehb, ona Saîd, ona Zühre b. Ma'bed, ona da Hz. Peygamber (sav) zamanına yetişen Dedesi Abdullah b. Hişâm şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Hişâm'ın annesi Zeynep bt. Humeyd, onu Hz. Peygamber'e götürüp " Ey Allah'ın Rasûlü bundan biat al" dedi. Hz. Peygamber "onun yaşı küçük" diyerek (biat almadı, sadece) başını okşadı ve ona dua etti.
Zühre b. Ma'bed dedesi Abdullah b. Hişâm ile çarşıya çıkıp yiyecek satın alırdı. (Bir gün yolda) İbn Ömer ve İbn Zübeyir (r.anhuma) ile karşılaştı. Onlar "alışverişine bizi de ortak et, zira Allah Rasûlü (sav) sana bereket duası etmiştir" dediler. Abdullah b. Hişâm da onları ortak eti. Bazen tam bir deve yükü kar ettiği olurdu da kazancını eve yollardı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
241286, B002502
Hadis:
حَدَّثَنَا أَصْبَغُ بْنُ الْفَرَجِ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدٌ عَنْ زُهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ عَنْ جَدِّهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ هِشَامٍ - وَكَانَ قَدْ أَدْرَكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم - وَذَهَبَتْ بِهِ أُمُّهُ زَيْنَبُ بِنْتُ حُمَيْدٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ بَايِعْهُ . فَقَالَ « هُوَ صَغِيرٌ » . فَمَسَحَ رَأْسَهُ وَدَعَا لَهُ . وَعَنْ زُهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ أَنَّهُ كَانَ يَخْرُجُ بِهِ جَدُّهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ هِشَامٍ إِلَى السُّوقِ فَيَشْتَرِى الطَّعَامَ فَيَلْقَاهُ ابْنُ عُمَرَ وَابْنُ الزُّبَيْرِ - رضى الله عنهم - فَيَقُولاَنِ لَهُ أَشْرِكْنَا ، فَإِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَدْ دَعَا لَكَ بِالْبَرَكَةِ فَيَشْرَكُهُمْ ، فَرُبَّمَا أَصَابَ الرَّاحِلَةَ كَمَا هِىَ ، فَيَبْعَثُ بِهَا إِلَى الْمَنْزِلِ .
Tercemesi:
Bize Esbağ b. Ferec, ona Abdullah b. Vehb, ona Saîd, ona Zühre b. Ma'bed, ona da Hz. Peygamber (sav) zamanına yetişen Dedesi Abdullah b. Hişâm şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Hişâm'ın annesi Zeynep bt. Humeyd, onu Hz. Peygamber'e götürüp " Ey Allah'ın Rasûlü bundan biat al" dedi. Hz. Peygamber "onun yaşı küçük" diyerek (biat almadı, sadece) başını okşadı ve ona dua etti.
Zühre b. Ma'bed dedesi Abdullah b. Hişâm ile çarşıya çıkıp yiyecek satın alırdı. (Bir gün yolda) İbn Ömer ve İbn Zübeyir (r.anhuma) ile karşılaştı. Onlar "alışverişine bizi de ortak et, zira Allah Rasûlü (sav) sana bereket duası etmiştir" dediler. Abdullah b. Hişâm da onları ortak eti. Bazen tam bir deve yükü kar ettiği olurdu da kazancını eve yollardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 13, 1/688
Senetler:
1. Abdullah b. Hişam et-Teymî (Abdullah b. Hişam b. Osman b. Amr b. Ka'b)
2. Ebu Akîl Zühre b. Mabed el-Kuraşî (Zühre b. Mabed b. Abdullah)
3. Ebu Yahya Said b. Miklas el-Huzaî (Said b. Miklas)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Ebu Abdullah Esbağ b. Ferec el-Ümevî (Esbağ b. Ferec b. Said b. Nafi)
Konular:
Biat, bağlılık bildirimi
Ticaret, Ortaklık
حَدَّثَنَا أَصْبَغُ بْنُ الْفَرَجِ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدٌ عَنْ زُهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ عَنْ جَدِّهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ هِشَامٍ - وَكَانَ قَدْ أَدْرَكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم - وَذَهَبَتْ بِهِ أُمُّهُ زَيْنَبُ بِنْتُ حُمَيْدٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ بَايِعْهُ . فَقَالَ « هُوَ صَغِيرٌ » . فَمَسَحَ رَأْسَهُ وَدَعَا لَهُ . وَعَنْ زُهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ أَنَّهُ كَانَ يَخْرُجُ بِهِ جَدُّهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ هِشَامٍ إِلَى السُّوقِ فَيَشْتَرِى الطَّعَامَ فَيَلْقَاهُ ابْنُ عُمَرَ وَابْنُ الزُّبَيْرِ - رضى الله عنهم - فَيَقُولاَنِ لَهُ أَشْرِكْنَا ، فَإِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَدْ دَعَا لَكَ بِالْبَرَكَةِ فَيَشْرَكُهُمْ ، فَرُبَّمَا أَصَابَ الرَّاحِلَةَ كَمَا هِىَ ، فَيَبْعَثُ بِهَا إِلَى الْمَنْزِلِ .
Bize Esbağ b. Ferec, ona Abdullah b. Vehb, ona Saîd, ona Zühre b. Ma'bed, ona da Hz. Peygamber (sav) zamanına yetişen Dedesi Abdullah b. Hişâm şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Hişâm'ın annesi Zeynep bt. Humeyd, onu Hz. Peygamber'e götürüp " Ey Allah'ın Rasûlü bundan biat al" dedi. Hz. Peygamber "onun yaşı küçük" diyerek (biat almadı, sadece) başını okşadı ve ona dua etti.
Zühre b. Ma'bed dedesi Abdullah b. Hişâm ile çarşıya çıkıp yiyecek satın alırdı. (Bir gün yolda) İbn Ömer ve İbn Zübeyir (r.anhuma) ile karşılaştı. Onlar "alışverişine bizi de ortak et, zira Allah Rasûlü (sav) sana bereket duası etmiştir" dediler. Abdullah b. Hişâm da onları ortak eti. Bazen tam bir deve yükü kar ettiği olurdu da kazancını eve yollardı.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
287157, B002501-2
Hadis:
حَدَّثَنَا أَصْبَغُ بْنُ الْفَرَجِ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى سَعِيدٌ عَنْ زُهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ عَنْ جَدِّهِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ هِشَامٍ - وَكَانَ قَدْ أَدْرَكَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم - وَذَهَبَتْ بِهِ أُمُّهُ زَيْنَبُ بِنْتُ حُمَيْدٍ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ بَايِعْهُ . فَقَالَ « هُوَ صَغِيرٌ » . فَمَسَحَ رَأْسَهُ وَدَعَا لَهُ . وَعَنْ زُهْرَةَ بْنِ مَعْبَدٍ أَنَّهُ كَانَ يَخْرُجُ بِهِ جَدُّهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ هِشَامٍ إِلَى السُّوقِ فَيَشْتَرِى الطَّعَامَ فَيَلْقَاهُ ابْنُ عُمَرَ وَابْنُ الزُّبَيْرِ - رضى الله عنهم - فَيَقُولاَنِ لَهُ أَشْرِكْنَا ، فَإِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَدْ دَعَا لَكَ بِالْبَرَكَةِ فَيَشْرَكُهُمْ ، فَرُبَّمَا أَصَابَ الرَّاحِلَةَ كَمَا هِىَ ، فَيَبْعَثُ بِهَا إِلَى الْمَنْزِلِ .
Tercemesi:
Bize Esbağ b. Ferec, ona Abdullah b. Vehb, ona Saîd, ona Zühre b. Ma'bed, ona da Hz. Peygamber (sav) zamanına yetişen Dedesi Abdullah b. Hişâm şöyle rivayet etmiştir:
Abdullah b. Hişâm'ın annesi Zeynep bt. Humeyd, onu Hz. Peygamber'e götürüp " Ey Allah'ın Rasûlü bundan biat al" dedi. Hz. Peygamber "onun yaşı küçük" diyerek (biat almadı, sadece) başını okşadı ve ona dua etti.
Zühre b. Ma'bed dedesi Abdullah b. Hişâm ile çarşıya çıkıp yiyecek satın alırdı. (Bir gün yolda) İbn Ömer ve İbn Zübeyir (r.anhuma) ile karşılaştı. Onlar "alışverişine bizi de ortak et, zira Allah Rasûlü (sav) sana bereket duası etmiştir" dediler. Abdullah b. Hişâm da onları ortak eti. Bazen tam bir deve yükü kar ettiği olurdu da kazancını eve yollardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 13, 1/688
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Akîl Zühre b. Mabed el-Kuraşî (Zühre b. Mabed b. Abdullah)
3. Ebu Yahya Said b. Miklas el-Huzaî (Said b. Miklas)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Ebu Abdullah Esbağ b. Ferec el-Ümevî (Esbağ b. Ferec b. Said b. Nafi)
Konular:
Biat, bağlılık bildirimi
Ticaret, Ortaklık
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مَرْحُومٍ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى عُبَيْدٍ عَنْ سَلَمَةَ - رضى الله عنه - قَالَ خَفَّتْ أَزْوَادُ الْقَوْمِ وَأَمْلَقُوا ، فَأَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فِى نَحْرِ إِبِلِهِمْ فَأَذِنَ لَهُمْ ، فَلَقِيَهُمْ عُمَرُ فَأَخْبَرُوهُ فَقَالَ مَا بَقَاؤُكُمْ بَعْدَ إِبِلِكُمْ ، فَدَخَلَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا بَقَاؤُهُمْ بَعْدَ إِبِلِهِمْ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « نَادِ فِى النَّاسِ فَيَأْتُونَ بِفَضْلِ أَزْوَادِهِمْ » . فَبُسِطَ لِذَلِكَ نِطَعٌ ، وَجَعَلُوهُ عَلَى النِّطَعِ . فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَعَا وَبَرَّكَ عَلَيْهِ ثُمَّ دَعَاهُمْ بِأَوْعِيَتِهِمْ فَاحْتَثَى النَّاسُ حَتَّى فَرَغُوا ، ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنِّى رَسُولُ اللَّهِ » .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18454, B002484
Hadis:
حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ مَرْحُومٍ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى عُبَيْدٍ عَنْ سَلَمَةَ - رضى الله عنه - قَالَ خَفَّتْ أَزْوَادُ الْقَوْمِ وَأَمْلَقُوا ، فَأَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فِى نَحْرِ إِبِلِهِمْ فَأَذِنَ لَهُمْ ، فَلَقِيَهُمْ عُمَرُ فَأَخْبَرُوهُ فَقَالَ مَا بَقَاؤُكُمْ بَعْدَ إِبِلِكُمْ ، فَدَخَلَ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا بَقَاؤُهُمْ بَعْدَ إِبِلِهِمْ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « نَادِ فِى النَّاسِ فَيَأْتُونَ بِفَضْلِ أَزْوَادِهِمْ » . فَبُسِطَ لِذَلِكَ نِطَعٌ ، وَجَعَلُوهُ عَلَى النِّطَعِ . فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَدَعَا وَبَرَّكَ عَلَيْهِ ثُمَّ دَعَاهُمْ بِأَوْعِيَتِهِمْ فَاحْتَثَى النَّاسُ حَتَّى فَرَغُوا ، ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنِّى رَسُولُ اللَّهِ » .
Tercemesi:
Bize Bişr b. Merhûm, ona Hâtim b. İsmail, ona Yezîd b. Ebu Ubeyd, ona da Seleme (ra) şöyle rivâyet etmiştir:
Ordunun yiyeceği azalıp sıkıntıya düştüler. Bundan dolayı onlar, Nebî’ye (sav) gelip develerini kesmek için izin istediler. O (sav) da kendilerine izin verdi. Ömer onlarla karşılaştı, kendisine durumu arz ettiler, Ömer onlara: “Develerinizi kestikten sonra, sonunuz ne olacak?” dedi ve hemen Nebî’nin (sav) huzuruna varıp “ Yâ Rasulullah (sav)! Onlar develerini kestikten sonra, sonları ne olacak?” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “İnsanlara yiyeceklerinden kalanı getirmeleri için duyuruda bulun” buyurdu. Bunun için deriden bir sergi serilip yiyeceklerini onun üzerine bıraktılar, Rasulullah (sav) de ayağa kalkıp dua etti ve bereketlenmesini istedikten sonra, onlara kaplarını getirmelerini istedi. İnsanlar doyuncaya kadar yiyeceği avuçladılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Allah’ın Rasulü olduğuma şahitlik ederim” buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 1, 1/685
Senetler:
1. Ebu İyas Seleme b. Ekva' (Seleme b. Amr b. Sinan b. Abdullah)
2. Ebu Halid Yezid b. Ebu Ubeyd el-Eslemî (Yezid b. Ebu Ubeyd)
3. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
4. Bişr b. Ubeys el-Basrî (Bişr b. Ubeys b. Merhum)
Konular:
Bereket, yiyecek ve içeceklerin bereketlenmesi
Siyer, Havazin seferi
Siyer, Hz. Peygamber'in gazveleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18459, B002486
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ أُسَامَةَ عَنْ بُرَيْدٍ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ الأَشْعَرِيِّينَ إِذَا أَرْمَلُوا فِى الْغَزْوِ ، أَوْ قَلَّ طَعَامُ عِيَالِهِمْ بِالْمَدِينَةِ جَمَعُوا مَا كَانَ عِنْدَهُمْ فِى ثَوْبٍ وَاحِدٍ ، ثُمَّ اقْتَسَمُوهُ بَيْنَهُمْ فِى إِنَاءٍ وَاحِدٍ بِالسَّوِيَّةِ ، فَهُمْ مِنِّى وَأَنَا مِنْهُمْ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Alâ, ona Hammâd b. Üsame, ona Büreyd (b. Abdullah), ona Ebu Bürde (b. Ebu Musa el-Eş'arî), ona da Ebu Musa (Abdullah b. Kays el-Eş'arî) (ra), Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
" Eşarîler gazada azıklarını bitirirlerken yâhut Medine'de ailelerinin yiyeceği azaldığında hemen yanlarındaki erzakı bir tek bez içine toplarlar, sonra bir kap içinde (ölçerek) aralarında eşit olarak taksim ederler. Binaenaleyh Eşarîler bendendir, ben de Eşarîler'denim."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 1, 1/685
Senetler:
1. Ebu Musa Abdullah b. Kays el-Eş'arî (Abdullah b. Kays b. Süleym)
2. Ebu Bürde b. Ebu Musa el-Eş'arî (Amir b. Abdullah b. Kays b. Süleym)
3. Büreyd b. Abdullah el-Eşari (Büreyd b. Abdullah b. Ebu Bürde)
4. Ebu Üsame Hammâd b. Üsame el-Kuraşî (Hammâd b. Üsame b. Zeyd)
5. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Teşvik Edilenler, paylaşma azık ve diğer şeyleri
Yardımseverlik, yardımlaşma
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - قَالَ إِنَّمَا جَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الشُّفْعَةَ فِى كُلِّ مَا لَمْ يُقْسَمْ ، فَإِذَا وَقَعَتِ الْحُدُودُ وَصُرِّفَتِ الطُّرُقُ فَلاَ شُفْعَةَ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18497, B002495
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنهما - قَالَ إِنَّمَا جَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم الشُّفْعَةَ فِى كُلِّ مَا لَمْ يُقْسَمْ ، فَإِذَا وَقَعَتِ الْحُدُودُ وَصُرِّفَتِ الطُّرُقُ فَلاَ شُفْعَةَ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Hişam b. Yusuf, ona Mamer b. Raşid, ona Muhammed b. Şihab ez-Zührî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) şuf'a hakkının sadece taksim edilmemiş şeylerde (taşınmazlarda) olduğuna hükmetti.(Taksim edilip hisselere ait) sınırlar konularak (belirlendiği) ve yollar da tayin edilerek (ayrıldığında) şuf'a hakkı kalmaz."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 8, 1/687
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Urve Mamer b. Raşid el-Ezdî (Mamer b. Râşid)
5. Ebu Abdurrahman Hişam b. Yusuf el-Ebnâvî (Hişam b. Yusuf)
6. Ebu Cafer Abdullah b. Muhammed el-Cu'fî (Abdullah b. Muhammed b. Abdullah)
Konular:
Komşuluk, Ticaret, şuf'a hakkı
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ .وَعَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - قَالَ قَدِمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم صُبْحَ رَابِعَةٍ مِنْ ذِى الْحَجَّةِ مُهِلِّينَ بِالْحَجِّ ، لاَ يَخْلِطُهُمْ شَىْءٌ ، فَلَمَّا قَدِمْنَا أَمَرَنَا فَجَعَلْنَاهَا عُمْرَةً ، وَأَنْ نَحِلَّ إِلَى نِسَائِنَا ، فَفَشَتْ فِى ذَلِكَ الْقَالَةُ . قَالَ عَطَاءٌ فَقَالَ جَابِرٌ فَيَرُوحُ أَحَدُنَا إِلَى مِنًى وَذَكَرُهُ يَقْطُرُ مَنِيًّا . فَقَالَ جَابِرٌ بِكَفِّهِ ، فَبَلَغَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَامَ خَطِيبًا فَقَالَ « بَلَغَنِى أَنَّ أَقْوَامًا يَقُولُونَ كَذَا وَكَذَا ، وَاللَّهِ لأَنَا أَبَرُّ وَأَتْقَى لِلَّهِ مِنْهُمْ ، وَلَوْ أَنِّى اسْتَقْبَلْتُ مِنْ أَمْرِى مَا اسْتَدْبَرْتُ مَا أَهْدَيْتُ ، وَلَوْلاَ أَنَّ مَعِى الْهَدْىَ لأَحْلَلْتُ » . فَقَامَ سُرَاقَةُ بْنُ مَالِكِ بْنِ جُعْشُمٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هِىَ لَنَا أَوْ لِلأَبَدِ فَقَالَ « لاَ بَلْ لِلأَبَدِ » . قَالَ وَجَاءَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ - فَقَالَ أَحَدُهُمَا يَقُولُ لَبَّيْكَ بِمَا أَهَلَّ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَ وَقَالَ الآخَرُ لَبَّيْكَ بِحَجَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - فَأَمَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُقِيمَ عَلَى إِحْرَامِهِ ، وَأَشْرَكَهُ فِى الْهَدْىِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18522, B002505
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ .وَعَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - قَالَ قَدِمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم صُبْحَ رَابِعَةٍ مِنْ ذِى الْحَجَّةِ مُهِلِّينَ بِالْحَجِّ ، لاَ يَخْلِطُهُمْ شَىْءٌ ، فَلَمَّا قَدِمْنَا أَمَرَنَا فَجَعَلْنَاهَا عُمْرَةً ، وَأَنْ نَحِلَّ إِلَى نِسَائِنَا ، فَفَشَتْ فِى ذَلِكَ الْقَالَةُ . قَالَ عَطَاءٌ فَقَالَ جَابِرٌ فَيَرُوحُ أَحَدُنَا إِلَى مِنًى وَذَكَرُهُ يَقْطُرُ مَنِيًّا . فَقَالَ جَابِرٌ بِكَفِّهِ ، فَبَلَغَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَامَ خَطِيبًا فَقَالَ « بَلَغَنِى أَنَّ أَقْوَامًا يَقُولُونَ كَذَا وَكَذَا ، وَاللَّهِ لأَنَا أَبَرُّ وَأَتْقَى لِلَّهِ مِنْهُمْ ، وَلَوْ أَنِّى اسْتَقْبَلْتُ مِنْ أَمْرِى مَا اسْتَدْبَرْتُ مَا أَهْدَيْتُ ، وَلَوْلاَ أَنَّ مَعِى الْهَدْىَ لأَحْلَلْتُ » . فَقَامَ سُرَاقَةُ بْنُ مَالِكِ بْنِ جُعْشُمٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هِىَ لَنَا أَوْ لِلأَبَدِ فَقَالَ « لاَ بَلْ لِلأَبَدِ » . قَالَ وَجَاءَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ - فَقَالَ أَحَدُهُمَا يَقُولُ لَبَّيْكَ بِمَا أَهَلَّ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَ وَقَالَ الآخَرُ لَبَّيْكَ بِحَجَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - فَأَمَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُقِيمَ عَلَى إِحْرَامِهِ ، وَأَشْرَكَهُ فِى الْهَدْىِ .
Tercemesi:
Bize Ebu’n-Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Abdülmelik b. Cüreyc, ona Ata, ona Câbir rivâyet etmiştir; (T) ayrıca ona (Ata’ya) Tavus, İbn Abbas’ın (r.anhumâ) şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Nebi (sav) Zülhicce’nin dördüncü günü sabahında hac niyetiyle ihrama girip telbiye getirmiş oldukları halde sabahı etti. Onların bu niyetlerine başka bir şey karışmamıştı. Ama biz Mekke’ye geldiğimiz vakit, o bize emir vererek o hac niyetimizi umre niyetine çevirdik. Ayrıca kadınlarımızın bize helal olduğunu da emretti. Bunun üzerine bu husus hakkında yaygın bir şekilde ileri geri konuşulmaya başlandı. Ata dedi ki: Câbir dedi ki: Bizden herhangi bir kimse, erkeklik organından meni damladığı halde mi Mina’ya gidecek? diyordu. Hatta Câbir bunu avucu ile de işaretle gösterdi. (Söylenenler) Nebi’ye (sav) ulaşınca hutbe vermek üzere ayağa kalkıp şöyle buyurdu: “Bana bir takım kimselerin şunu şunu söyledikleri haberi ulaştı. Allah’a yemin olsun, ben onlardan daha çok iyiliği yapan ve Allah’tan daha çok korkan takvalı bir kimseyim. Eğer ben geride bıraktığım bu işimin aynısı ile gelecekte de karşılaşacak olursam, beraberimde hediyelik kurbanlıkları getirmem. Şâyet hediyelik kurbanlıklarım beraberimde olmasaydı, şüphesiz ben de ihramdan çıkacaktım.”
Bunun üzerine Sürâka b. Mâlik b. Cu‘şum ayağa kalkarak: Ey Allah’ın Rasulü, bu bize mi özeldir yoksa ebediyen böyle mi olacaktır? dedi. Rasulullah (sav): “Hayır bilakis ebediyen böyle kalacaktır” buyurdu. (Câbir) devamla dedi ki: Ali b. Ebu Talib de (Yemen’den) geldi, ikisinden birisi (yani Câbir dedi ki: Ali): Rasulullah (sav) hangi niyetle ihrama girip telbiye getirdiyse ben de onun için ihrama girerek Lebbeyk diyorum, dedi. Diğeri ise (yani İbn Abbas dedi ki: Ali): Rasulullah’ın (sav) haccı niyeti ile ihrama girip Lebbeyk diyorum, dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) ona ihrama girerken yaptığı niyeti üzere kalıp, devam etmesini emretti ve onu kendi kurbanlıklarına ortak etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 15, 1/688
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Muhammed Ata b. Ebu Rabah el-Kuraşî (Ata b. Eslem)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Hac, Hacc-ı temettu
Hac, ihrama girmek
Hac, İhramdan çıkmak
Niyet, Hac ve umreye niyet
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ . وَعَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - قَالَ قَدِمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم صُبْحَ رَابِعَةٍ مِنْ ذِى الْحَجَّةِ مُهِلِّينَ بِالْحَجِّ ، لاَ يَخْلِطُهُمْ شَىْءٌ ، فَلَمَّا قَدِمْنَا أَمَرَنَا فَجَعَلْنَاهَا عُمْرَةً ، وَأَنْ نَحِلَّ إِلَى نِسَائِنَا ، فَفَشَتْ فِى ذَلِكَ الْقَالَةُ . قَالَ عَطَاءٌ فَقَالَ جَابِرٌ فَيَرُوحُ أَحَدُنَا إِلَى مِنًى وَذَكَرُهُ يَقْطُرُ مَنِيًّا . فَقَالَ جَابِرٌ بِكَفِّهِ ، فَبَلَغَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَامَ خَطِيبًا فَقَالَ « بَلَغَنِى أَنَّ أَقْوَامًا يَقُولُونَ كَذَا وَكَذَا ، وَاللَّهِ لأَنَا أَبَرُّ وَأَتْقَى لِلَّهِ مِنْهُمْ ، وَلَوْ أَنِّى اسْتَقْبَلْتُ مِنْ أَمْرِى مَا اسْتَدْبَرْتُ مَا أَهْدَيْتُ ، وَلَوْلاَ أَنَّ مَعِى الْهَدْىَ لأَحْلَلْتُ » . فَقَامَ سُرَاقَةُ بْنُ مَالِكِ بْنِ جُعْشُمٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هِىَ لَنَا أَوْ لِلأَبَدِ فَقَالَ « لاَ بَلْ لِلأَبَدِ » . قَالَ وَجَاءَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ - فَقَالَ أَحَدُهُمَا يَقُولُ لَبَّيْكَ بِمَا أَهَلَّ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَ وَقَالَ الآخَرُ لَبَّيْكَ بِحَجَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - فَأَمَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُقِيمَ عَلَى إِحْرَامِهِ ، وَأَشْرَكَهُ فِى الْهَدْىِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18527, B002506
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرٍ . وَعَنْ طَاوُسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهم - قَالَ قَدِمَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم صُبْحَ رَابِعَةٍ مِنْ ذِى الْحَجَّةِ مُهِلِّينَ بِالْحَجِّ ، لاَ يَخْلِطُهُمْ شَىْءٌ ، فَلَمَّا قَدِمْنَا أَمَرَنَا فَجَعَلْنَاهَا عُمْرَةً ، وَأَنْ نَحِلَّ إِلَى نِسَائِنَا ، فَفَشَتْ فِى ذَلِكَ الْقَالَةُ . قَالَ عَطَاءٌ فَقَالَ جَابِرٌ فَيَرُوحُ أَحَدُنَا إِلَى مِنًى وَذَكَرُهُ يَقْطُرُ مَنِيًّا . فَقَالَ جَابِرٌ بِكَفِّهِ ، فَبَلَغَ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَامَ خَطِيبًا فَقَالَ « بَلَغَنِى أَنَّ أَقْوَامًا يَقُولُونَ كَذَا وَكَذَا ، وَاللَّهِ لأَنَا أَبَرُّ وَأَتْقَى لِلَّهِ مِنْهُمْ ، وَلَوْ أَنِّى اسْتَقْبَلْتُ مِنْ أَمْرِى مَا اسْتَدْبَرْتُ مَا أَهْدَيْتُ ، وَلَوْلاَ أَنَّ مَعِى الْهَدْىَ لأَحْلَلْتُ » . فَقَامَ سُرَاقَةُ بْنُ مَالِكِ بْنِ جُعْشُمٍ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هِىَ لَنَا أَوْ لِلأَبَدِ فَقَالَ « لاَ بَلْ لِلأَبَدِ » . قَالَ وَجَاءَ عَلِىُّ بْنُ أَبِى طَالِبٍ - فَقَالَ أَحَدُهُمَا يَقُولُ لَبَّيْكَ بِمَا أَهَلَّ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَ وَقَالَ الآخَرُ لَبَّيْكَ بِحَجَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - فَأَمَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَنْ يُقِيمَ عَلَى إِحْرَامِهِ ، وَأَشْرَكَهُ فِى الْهَدْىِ .
Tercemesi:
Bize Ebu’n-Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Abdülmelik b. Cüreyc, ona Ata, ona Câbir rivâyet etmiştir; (T) ayrıca ona (Ata’ya) Tavus, İbn Abbas’ın (r.anhumâ) şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Nebi (sav) Zülhicce’nin dördüncü günü sabahında hac niyetiyle ihrama girip telbiye getirmiş oldukları halde sabahı etti. Onların bu niyetlerine başka bir şey karışmamıştı. Ama biz Mekke’ye geldiğimiz vakit, o bize emir vererek o hac niyetimizi umre niyetine çevirdik. Ayrıca kadınlarımızın bize helal olduğunu da emretti. Bunun üzerine bu husus hakkında yaygın bir şekilde ileri geri konuşulmaya başlandı. Ata dedi ki: Câbir dedi ki: Bizden herhangi bir kimse, erkeklik organından meni damladığı halde mi Mina’ya gidecek? diyordu. Hatta Câbir bunu avucu ile de işaretle gösterdi. (Söylenenler) Nebi’ye (sav) ulaşınca hutbe vermek üzere ayağa kalkıp şöyle buyurdu: “Bana bir takım kimselerin şunu şunu söyledikleri haberi ulaştı. Allah’a yemin olsun, ben onlardan daha çok iyiliği yapan ve Allah’tan daha çok korkan takvalı bir kimseyim. Eğer ben geride bıraktığım bu işimin aynısı ile gelecekte de karşılaşacak olursam, beraberimde hediyelik kurbanlıkları getirmem. Şâyet hediyelik kurbanlıklarım beraberimde olmasaydı, şüphesiz ben de ihramdan çıkacaktım.”
Bunun üzerine Sürâka b. Mâlik b. Cu‘şum ayağa kalkarak: Ey Allah’ın Rasulü, bu bize mi özeldir yoksa ebediyen böyle mi olacaktır? dedi. Rasulullah (sav): “Hayır bilakis ebediyen böyle kalacaktır” buyurdu. (Câbir) devamla dedi ki: Ali b. Ebu Talib de (Yemen’den) geldi, ikisinden birisi (yani Câbir dedi ki: Ali): Rasulullah (sav) hangi niyetle ihrama girip telbiye getirdiyse ben de onun için ihrama girerek Lebbeyk diyorum, dedi. Diğeri ise (yani İbn Abbas dedi ki: Ali): Rasulullah’ın (sav) haccı niyeti ile ihrama girip Lebbeyk diyorum, dedi. Bunun üzerine Nebi (sav) ona ihrama girerken yaptığı niyeti üzere kalıp, devam etmesini emretti ve onu kendi kurbanlıklarına ortak etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 15, 1/688
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdurrahman Tâvus b. Keysan el-Yemanî (Tâvus b. Keysan)
3. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
4. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
5. Ebu Numan Muhammed b. Fadl es-Sedûsî (Muhammed b. Fadl)
Konular:
Hac, esnasında uyulacak kurallar
Hac, Hacc-ı temettu
Hac, hacta ceza gerektiren durumlar
Hac, Yapılan Hatalar
Bize Müsedded, ona Cüveyriye b. Esma, ona Nafi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu nakletti:
"Her kim bir köledeki hissesini azat ederse, - eğer kölenin bedeli kadar malı varsa- kölenin tamamını hürriyete kavuşturmak onun üzerine vacip olur. Kölenin piyasa değeri belirlenir, ortaklarına kendi hisseleri verilir ve köle salıverilir."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18517, B002503
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ بْنُ أَسْمَاءَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ - رضى الله عنهما - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ أَعْتَقَ شِرْكًا لَهُ فِى مَمْلُوكٍ وَجَبَ عَلَيْهِ أَنْ يُعْتِقَ كُلَّهُ ، إِنْ كَانَ لَهُ مَالٌ قَدْرَ ثَمَنِهِ يُقَامُ قِيمَةَ عَدْلٍ وَيُعْطَى شُرَكَاؤُهُ حِصَّتَهُمْ وَيُخَلَّى سَبِيلُ الْمُعْتَقِ » .
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Cüveyriye b. Esma, ona Nafi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) Nebi’nin (sav) şöyle buyurduğunu nakletti:
"Her kim bir köledeki hissesini azat ederse, - eğer kölenin bedeli kadar malı varsa- kölenin tamamını hürriyete kavuşturmak onun üzerine vacip olur. Kölenin piyasa değeri belirlenir, ortaklarına kendi hisseleri verilir ve köle salıverilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 14, 1/688
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Mihrak Cüveyriye b. Esma ed-Duba'î (Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd b. Mihrak)
4. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Borç, alacaklıyı bir kısmından vazgeçirmek
Köle, kölelik, cariyelik hukuku.
Teşvik Edilenler, Kolaylaştırıcı olmak, kolaylık göstermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18468, B002488
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ الْحَكَمِ الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ مَسْرُوقٍ عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ بْنِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ عَنْ جَدِّهِ قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِذِى الْحُلَيْفَةِ فَأَصَابَ النَّاسَ جُوعٌ فَأَصَابُوا إِبِلاً وَغَنَمًا . قَالَ وَكَانَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى أُخْرَيَاتِ الْقَوْمِ فَعَجِلُوا وَذَبَحُوا وَنَصَبُوا الْقُدُورَ ، فَأَمَرَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم بِالْقُدُورِ فَأُكْفِئَتْ ، ثُمَّ قَسَمَ فَعَدَلَ عَشْرَةً مِنَ الْغَنَمِ بِبَعِيرٍ فَنَدَّ مِنْهَا بَعِيرٌ ، فَطَلَبُوهُ فَأَعْيَاهُمْ ، وَكَانَ فِى الْقَوْمِ خَيْلٌ يَسِيرَةٌ فَأَهْوَى رَجُلٌ مِنْهُمْ بِسَهْمٍ فَحَبَسَهُ اللَّهُ ثُمَّ قَالَ "إِنَّ لِهَذِهِ الْبَهَائِمِ أَوَابِدَ كَأَوَابِدِ الْوَحْشِ فَمَا غَلَبَكُمْ مِنْهَا فَاصْنَعُوا بِهِ هَكَذَا" . فَقَالَ جَدِّى إِنَّا نَرْجُو - أَوْ نَخَافُ - الْعَدُوَّ غَدًا ، وَلَيْسَتْ مَعَنَا مُدًى أَفَنَذْبَحُ بِالْقَصَبِ . قَالَ "مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ ، فَكُلُوهُ ، لَيْسَ السِّنَّ وَالظُّفُرَ ، وَسَأُحَدِّثُكُمْ عَنْ ذَلِكَ ، أَمَّا السِّنُّ فَعَظْمٌ وَأَمَّا الظُّفُرُ فَمُدَى الْحَبَشَةِ".
Tercemesi:
Bize Ali b. Hakem el-Ensârî, ona Ebu Avane, ona Said b. Mesruk, ona Abâye b. Rifâa, dedesi Râfi' b.Hadîc'den (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Biz [Huneyn dönüşünde] Zülhuleyfe'de Peygamber'le birlikte idik. İnsanlara bir açlık isabet etti. Onlar da [Huneyn'de] deve ve koyun ele geçirmişlerdi. Râfi' sözlerine şöyle devam etti: Peygamber (sav) ordunun arkasında kalmıştı. Sahabiler acele edip ganimet develerinden, koyunlarından bir kısmını boğazlamışlar ve [pişirmek için] tencereler hazırlamışlardı. Peygamber gelince emretti, tencereler devrildi. Sonra Peygamber ganimet malını taksim etti. [Taksim ederken] on koyunu bir deveye denk saydı. Bu sırada develerden biri kaçmıştı. Onu takip ettiler, fakat deve takip edenleri yordu. İnsanların takip edebilecekleri at sayısı da az idi. Bu sırada mücahitlerden biri ok ile hayvanı vurdu böylece Allah hayvanın kaçmasını engelledi. Bundan sonra Peygamber, "Vahşî hayvanların kaçanları gibi bu ehil hayvanların kaçanları vardır. Bunlardan birini yakalayamazsanız, vahşî hayvanları avladığınız gibi onları vurunuz" buyurdu.
Dedem dedi ki, Biz yarın [bir gün] muhakkak düşmanla karşılaşmayı umarız ya da düşmandan korkarız. [Bu sebeple kılıçlarımızı kullanmasak] yanımızda da bıçak da bulunmaz ise o zaman kamışla hayvan boğazlayabilir miyiz?
Peygamber, "Bol kan akıtan bir şey ile boğazlanır ve üzerine Allah'ın ismi anılırsa, o kesilen hayvanı yiyiniz. Yalnız diş ve tırnak [ile boğazlamak] müstesnadır. Bunun sebebini size söyleyeceğim. Dişe gelince; o bir kemiktir (kesmez); tırnağa gelince, o da Habeşliler'in kesme âletleridir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 3, 1/686
Senetler:
1. Ebu Abdullah Râfi' b. Hadîc el-Ensârî (Râfi' b. Hadîc b. Râfi' b. Adî b. Yezid b. Ceşm)
2. Ebu Rifâ'a Abâye b. Rifâ'a ez-Zürakî (Ayâbe b. Rifâ'a b. Râfi' b. Hudeyc)
3. Ebu Süfyan Said b. Mesruk es-Sevrî (Said b. Mesruk b. Hamza)
4. Ebu Avane Vazzah b. Abdullah el-Yeşkurî (Vazzah b. Abdullah)
5. Ebu Hasan Ali b. Hakem el-Ensarî (Ali b. Hakem b. Zabyân)
Konular:
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Ganimet, taksim edilmeden kullanımı
HZ.PEYGAMBER DÖNEMİNDEKİ ARAÇ-GEREÇLER
Kültürel hayat, Hayvanların kesiminde kullanılacak aletler
Kültürel Hayat, yemek kültürü
Siyer, Huneyn gazvesi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18535, B002507
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ أَخْبَرَنَا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبَايَةَ بْنِ رِفَاعَةَ عَنْ جَدِّهِ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ - رضى الله عنه - قَالَ كُنَّا مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم بِذِى الْحُلَيْفَةِ مِنْ تِهَامَةَ ، فَأَصَبْنَا غَنَمًا وَإِبِلاً ، فَعَجِلَ الْقَوْمُ ، فَأَغْلَوْا بِهَا الْقُدُورَ ، فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَمَرَ بِهَا فَأُكْفِئَتْ ، ثُمَّ عَدَلَ عَشْرًا مِنَ الْغَنَمِ بِجَزُورٍ ، ثُمَّ إِنَّ بَعِيرًا نَدَّ وَلَيْسَ فِى الْقَوْمِ إِلاَّ خَيْلٌ يَسِيرَةٌ فَرَمَاهُ رَجُلٌ فَحَبَسَهُ بِسَهْمٍ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ لِهَذِهِ الْبَهَائِمِ أَوَابِدَ كَأَوَابِدِ الْوَحْشِ ، فَمَا غَلَبَكُمْ مِنْهَا فَاصْنَعُوا بِهِ هَكَذَا » . قَالَ قَالَ جَدِّى يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّا نَرْجُو - أَوْ نَخَافُ - أَنْ نَلْقَى الْعَدُوَّ غَدًا وَلَيْسَ مَعَنَا مُدًى ، فَنَذْبَحُ بِالْقَصَبِ فَقَالَ « اعْجَلْ أَوْ أَرْنِى ، مَا أَنْهَرَ الدَّمَ وَذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ فَكُلُوا ، لَيْسَ السِّنَّ وَالظُّفُرَ ، وَسَأُحَدِّثُكُمْ عَنْ ذَلِكَ ، أَمَّا السِّنُّ فَعَظْمٌ ، وَأَمَّا الظُّفُرُ فَمُدَى الْحَبَشَةِ » .
Tercemesi:
Bize Muhammed (b. Selam), ona Veki' (b. Cerrah), ona Süfyan (b. Said), ona babası (Said b. Mesruk), ona Ababe b. Rifa'a, ona da dedesi Rafi' b. Hadîc (ra) şöyle demiştir: Biz Tihâme'den sayılan Zu'l-Huleyfe'de Rasulullah (sav) ile beraberdik. Birçok koyun ve deve ele geçirmiştik. Topluluk aceleci davrandı ve (hayvanları kesip) etlerini tencerelerde kaynattılar. Rasulullah (sav) geldi ve o tencerelerin devrilmesini emretti ve tencereler devrildi. Sonra (Rasulullah ganimeti pay ederken) on koyunu bir deveye denk saydı. Sonra da o ganimet develerinden biri kaçtı. Toplulukta da pek az at vardı. Bu sırada adamın biri deveyi ok atarak vurup durdurdu. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Vahşi hayvanlardan kaçanlar olduğu gibi, bu hayvanlardan da kaçanlar vardır. Bunlardan biri size galip gelirse (kaçarsa), ona böyle muamele ediniz" buyurdu. Abâye dedi ki: Dedem şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulü! Bizler yarın düşmanla karşılaşmayı ümit ediyoruz, veya yarın düşmanla karşılaşacağımız için endişe içindeyiz. Yanımızda bıçaklarımız da yok. Bu sebeple kamışla hayvan boğazlayabilir miyiz? Bunun üzerine Rasulullah (sav): "Bol kan akıtan her şeyle hayvanı boğazlamada acele et! Üzerine Allah'ın ismi de söylendiyse, artık o hayvanın etini yiyiniz. Yalnız diş ile tırnak (kesme aleti) değildir. Ve bunun sebebini size söyleyeceğim: Dişe gelince, o bir kemiktir (kesmez). Tırnağa gelince, o da Habeşliler'in kesme aletleridir" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Şerike 16, 1/689
Senetler:
1. Ebu Abdullah Râfi' b. Hadîc el-Ensârî (Râfi' b. Hadîc b. Râfi' b. Adî b. Yezid b. Ceşm)
2. Ebu Rifâ'a Abâye b. Rifâ'a ez-Zürakî (Ayâbe b. Rifâ'a b. Râfi' b. Hudeyc)
3. Ebu Süfyan Said b. Mesruk es-Sevrî (Said b. Mesruk b. Hamza)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Muhammed b. Selam el-Bikendî (Muhammed b. Selam b. Ferec)
Konular:
Besmele, her işe besmele ile başlamak
Ganimet, hak sahiplerine taksimi
Ganimet, taksim edilmeden kullanımı
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Haram, Allah'tan başkası adına kesilmiş olan
KTB, KURBAN
Kurban, Allahtan başkası adına hayvan kesmek
Kurban, boğazlamak