Bize Züheyr b. Harb, ona Haccac, ona da İbn Cüreyc şöyle demiştir:
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Rasule de itaat edin ve sizden olan ululemre de!..." (Nisâ, 59) mealindeki ayet Abdullah b. Kays b. Adî hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber (sav) onu bir askerî birlikle sefere yollamıştı. Bunu bana Ya'la, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etti.
Açıklama: Abdullah, Rasulullah (sav) tarafından bir askerî birliğe komutan tayin edilerek yola çıkarılmış, askerlere de ona itaat etmeleri emredilmişti. Yolculuk esnasında Abdullah askerlere kızarak şöyle demiş:
"- Rasulullah (sav) bana itaat etmenizi emir buyurmadı mı?"
"- Evet."
"- Öyleyse bana odun toplayın!" demiş. Odunu toplamışlar. Sonra;
"- Ateş yakın!" diye emretmiş, yakmışlar. Sonra da bu ateşe girin!" demiş. Bazıları girmek istemişse de diğerleri mâni olmuşlar ve ateş sönünceye kadar beklemişler. Bu sırada Abdullah’ın öfkesi de geçmiş. Bu olay Rasulullah'a (sav) ulaşınca;
"- Eğer ateşe girselerdi kıyamete kadar çıkamazlardı, itaat ancak meşru işlerdedir" buyurmuş.
İşte bunun üzerine yukarıdaki ayet nazil olmuştur.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15947, D002624
Hadis:
حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ قَالَ قَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ "(يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللَّهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَأُولِى الأَمْرِ مِنْكُمْ)" فِى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ قَيْسِ بْنِ عَدِىٍّ بَعَثَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فِى سَرِيَّةٍ أَخْبَرَنِيهِ يَعْلَى عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ .
Tercemesi:
Bize Züheyr b. Harb, ona Haccac, ona da İbn Cüreyc şöyle demiştir:
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Rasule de itaat edin ve sizden olan ululemre de!..." (Nisâ, 59) mealindeki ayet Abdullah b. Kays b. Adî hakkında nazil oldu. Hz. Peygamber (sav) onu bir askerî birlikle sefere yollamıştı. Bunu bana Ya'la, ona Saîd b. Cübeyr, ona da İbn Abbas (ra) rivayet etti.
Açıklama:
Abdullah, Rasulullah (sav) tarafından bir askerî birliğe komutan tayin edilerek yola çıkarılmış, askerlere de ona itaat etmeleri emredilmişti. Yolculuk esnasında Abdullah askerlere kızarak şöyle demiş:
"- Rasulullah (sav) bana itaat etmenizi emir buyurmadı mı?"
"- Evet."
"- Öyleyse bana odun toplayın!" demiş. Odunu toplamışlar. Sonra;
"- Ateş yakın!" diye emretmiş, yakmışlar. Sonra da bu ateşe girin!" demiş. Bazıları girmek istemişse de diğerleri mâni olmuşlar ve ateş sönünceye kadar beklemişler. Bu sırada Abdullah’ın öfkesi de geçmiş. Bu olay Rasulullah'a (sav) ulaşınca;
"- Eğer ateşe girselerdi kıyamete kadar çıkamazlardı, itaat ancak meşru işlerdedir" buyurmuş.
İşte bunun üzerine yukarıdaki ayet nazil olmuştur.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 96, /605
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Said b. Cübeyr el-Esedî (Said b. Cübeyr)
3. Ya'la b. Hakim es-Sekafi (Ya'la b. Hakim)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Ebu Muhammed Haccac b. Muhammed el-Mesîsî (Haccac b. Muhammed)
6. Ebu Hayseme Züheyr b. Harb el-Haraşî (Züheyr b. Harb b. Eştâl)
Konular:
İtaat, Allah'a ve Rasûlüne itaat
Yönetim, ulü'l-emre itaat
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15940, D002621
Hadis:
حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى بِشْرٍ قَالَ سَمِعْتُ عَبَّادَ بْنَ شُرَحْبِيلَ - رَجُلاً مِنَّا مِنْ بَنِى غُبَرَ - بِمَعْنَاهُ.
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Beşşâr, ona (Gunder) Muhammed b. Cafer, ona Şube (b. Haccâc), ona da Ebu Bişr (Cafer b. Ebu Vahşiyye), -Ğuber oğullarından biri olan- Abbad b. Şurahbîl'in şöyle dediğini rivayet etti: ve (önceki hadisin) manasını rivayet etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 93, /605
Senetler:
1. Abbad b. Şurahbîl el-Yeşkurî (Abbad b. Şurahbîl)
2. Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye el-Yeşkuri (Cafer b. İyas)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Gunder Muhammed b. Cafer el-Hüzelî (Muhammed b. Cafer el-Hüzeli)
5. Muhammed b. Beşşâr el-Abdî (Muhammed b. Beşşâr b. Osman)
Konular:
Yardımseverlik, muhtaç kimselerin ihtiyacını gidermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15943, D002622
Hadis:
حَدَّثَنَا عُثْمَانُ وَأَبُو بَكْرٍ ابْنَا أَبِى شَيْبَةَ - وَهَذَا لَفْظُ أَبِى بَكْرٍ - عَنْ مُعْتَمِرِ بْنِ سُلَيْمَانَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ أَبِى حَكَمٍ الْغِفَارِىَّ يَقُولُ حَدَّثَتْنِى جَدَّتِى عَنْ عَمِّ أَبِى رَافِعِ بْنِ عَمْرٍو الْغِفَارِىِّ قَالَ كُنْتُ غُلاَمًا أَرْمِى نَخْلَ الأَنْصَارِ فَأُتِىَ بِى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"يَا غُلاَمُ لِمَ تَرْمِى النَّخْلَ." قَالَ آكُلُ. قَالَ
"فَلاَ تَرْمِ النَّخْلَ وَكُلْ مِمَّا يَسْقُطُ فِى أَسْفَلِهَا." ثُمَّ مَسَحَ رَأْسَهُ فَقَالَ
"اللَّهُمَّ أَشْبِعْ بَطْنَهُ."
Tercemesi:
Bize Osman ve Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, -bu hadisin lafızları Ebu Bekir'e aittir- onlara Mu'temir b. Süleyman, ona Ebu Hakem el-Ğıfârî, ona ninesi, ona Ebu Rafi' b. Amr el-Gıfârî'nin amcası şöyle rivayet etmiştir: Ensârın hurma ağaçlarını taşlayan bir çocuk idim. (Bundan dolayı) Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna getirildim. Rasulullah (sav); "Ey çocuk! Hurma ağaçlarını niçin taşlıyorsun?" buyurdu. (Çocuk), yemek (için) dedi. Hz. Peygamber (sav); "hurma ağaçlarını taşlama! Yere düşenlerinden ye!" buyurdu. Ardından (çocuğun) başını okşayıp; "Allah'ım! Onun karnını doyur!" diye dua etti.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 94, /605
Senetler:
1. Ebu Cübeyr Rafi' b. Amr el-Gıfârî (Rafi' b. Amr)
2. Ceddetü Hasan b. Ebu Hakem el-Ğıfarîyye (Ceddetü Hasan b. Ebu Hakem)
3. İbn Ebu Hakem Hasan b. Ebu Hakem el-Ğıfarî (Hasan b. Hakem b. Amr)
4. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
5. Ebu Bekir İbn Ebu Şeybe el-Absî (Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman)
Konular:
Aile, aile içinde çocuklarla ilişkiler
Hz. Peygamber, çocuk sevgisi
Bize Amr b. Osman, ona Bakiyye, ona Safvan, ona Şureyh b. Ubeyd, ona Zübeyr b. Velid, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) yolculuğa çıktığında ve gece olduğunda şöyle dua ederdi: Ey yeryüzü! Benim de senin de Rabbimiz Allah'tır. Senin şerrinden, içinde olanların şerrinden, senin içinde yaratılanların şerrinden ve üzerinde yürüyenlerin şerrinden Allah'a sığınırım. Aslandan, büyük yılanlardan, yılan ve akrepten, şu belde sakinlerinden, ata ve evlat her türlü insanoğlundan sana sığınırım."
Açıklama: "وَمِنْ وَالِدٍ وَمَا وَلَدَ" ifadesinin, "İblis ve şeytanlardan sana sığınırım " şeklinde anlaşılabileceğine dair bk. Âzîmâbâdî, Avnu'l-Ma'bûd, VII, 189.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15881, D002603
Hadis:
حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ حَدَّثَنِى صَفْوَانُ حَدَّثَنِى شُرَيْحُ بْنُ عُبَيْدٍ عَنِ الزُّبَيْرِ بْنِ الْوَلِيدِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ:
"كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذَا سَافَرَ فَأَقْبَلَ اللَّيْلُ قَالَ يَا أَرْضُ رَبِّى وَرَبُّكِ اللَّهُ. أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ شَرِّكِ وَشَرِّ مَا فِيكِ وَشَرِّ مَا خُلِقَ فِيكِ وَمِنْ شَرِّ مَا يَدِبُّ عَلَيْكِ. وَأَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ أَسَدٍ وَأَسْوَدَ وَمِنَ الْحَيَّةِ وَالْعَقْرَبِ وَمِنْ سَاكِنِ الْبَلَدِ وَمِنْ وَالِدٍ وَمَا وَلَدَ."
Tercemesi:
Bize Amr b. Osman, ona Bakiyye, ona Safvan, ona Şureyh b. Ubeyd, ona Zübeyr b. Velid, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) yolculuğa çıktığında ve gece olduğunda şöyle dua ederdi: Ey yeryüzü! Benim de senin de Rabbimiz Allah'tır. Senin şerrinden, içinde olanların şerrinden, senin içinde yaratılanların şerrinden ve üzerinde yürüyenlerin şerrinden Allah'a sığınırım. Aslandan, büyük yılanlardan, yılan ve akrepten, şu belde sakinlerinden, ata ve evlat her türlü insanoğlundan sana sığınırım."
Açıklama:
"وَمِنْ وَالِدٍ وَمَا وَلَدَ" ifadesinin, "İblis ve şeytanlardan sana sığınırım " şeklinde anlaşılabileceğine dair bk. Âzîmâbâdî, Avnu'l-Ma'bûd, VII, 189.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 82, /601
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Zübeyr b. Velid eş-Şâmî (Zübeyr b. Velid)
3. Şurayh b. Ubeyd el-Hadrami (Şurayh b. Ubeyd b. Şurayh b. Abd)
4. Safvan b. Amr es-Sekseki (Safvan b. Amr b. Herm)
5. Ebu Muhammed Bakiyye b. Velîd el-Kilâ'î (Bakiyye b. Velîd b. Sâid b. Ka'b b. Harîz)
6. Ebu Hafs Amr b. Osman el-Kuraşî (Amr b. Osman b. Said b. Kesir b. Dinar)
Konular:
Dua, sefere çıkarken, dönerken, konaklama yerinde
Dua, zararlı hayvanların şerrinden kurtulmak için
Hz. Peygamber, duaları
İstiaze, şeytandan
KTB, DUA
Seçki, Hz. Peygamberin dilinden dualar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15888, D002604
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ أَبِى شُعَيْبٍ الْحَرَّانِىُّ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"لاَ تُرْسِلُوا فَوَاشِيَكُمْ إِذَا غَابَتِ الشَّمْسُ حَتَّى تَذْهَبَ فَحْمَةُ الْعِشَاءِ فَإِنَّ الشَّيَاطِينَ تَعِيثُ إِذَا غَابَتِ الشَّمْسُ حَتَّى تَذْهَبَ فَحْمَةُ الْعِشَاءِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ الْفَوَاشِى مَا يَفْشُو مِنْ كُلِّ شَىْءٍ.]
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Ebu Şuayb el-Harrânî, ona Züheyr, ona Ebu Zübeyr, ona da Cabir, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Güneş battığında hayvanlarınızı gecenin karanlığı gidene dek (dışarı) salmayın. (Çünkü) şeytanlar, güneş battığında gecenin karanlığı gidene dek fesat çıkarırlar."
[Ebû Davud şöyle demiştir: Hadiste geçen fevâşî (الْفَوَاشِى) kelimesi, gezinen her hayvana denir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 83, /601
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Kuraşi (Muhammed b. Müslim b. Tedrus)
3. Züheyr b. Muaviye el-Cu'fî (Züheyr b. Muaviye b. Hadîc b. Rahîl b. Züheyr b. Hayseme)
4. Ahmed b. Ebu Şuayb (Ahmed b. Abdullah b. Müslim)
Konular:
KTB, ŞEYTAN, İBLİS
Yolculuk, Sefer , hayat ,
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15907, D002609
Hadis:
حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ بَحْرٍ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَجْلاَنَ عَنْ نَافِعٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"إِذَا كَانَ ثَلاَثَةٌ فِى سَفَرٍ فَلْيُؤَمِّرُوا أَحَدَهُمْ."
[قَالَ نَافِعٌ فَقُلْنَا لأَبِى سَلَمَةَ فَأَنْتَ أَمِيرُنَا.]
Tercemesi:
Bize Ali b. Bahr, ona Hâtim b. İsmail, ona Muhammed b. Aclân, ona Nafi', ona Ebu Selem, ona da Ebu Hureyre, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Üç (kişi) yolculukta olduğunda kendilerinden birini emir seçsinler. "
[Nafi', (Bu hadisten dolayı) Ebu Seleme'ye Sen emirimizsin demiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 87, /602
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
4. Ebu Abdullah Muhammed b. Aclân el-Kuraşî (Muhammed b. Aclân)
5. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
6. Ali b. Bahr el-Kattan (Ali b. Bahr b. Berriy)
Konular:
Yolculuk, esnasında dikkat edilecek hususlar
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15932, D002617
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو الْغَزِّىُّ سَمِعْتُ
"أَبَا مُسْهِرٍ قِيلَ لَهُ أُبْنَى. قَالَ نَحْنُ أَعْلَمُ هِىَ يُبْنَى فِلَسْطِينَ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b.Amr el-Gazzî dedi ki: "Ben Ebu Müshir'e Ubnâ (neresidir) diye sorulduğunu işittim, (o da): Biz (bunu başkalarından) daha iyi biliriz. Orası Yübnâ Filistin (Filistin Yübnâsı denilen bir yer)dir diye cevap verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 91, /604
Senetler:
1. Ebu Müshir Abdula'la b. Müshir el-Ğassani (Abdula'la b. Müshir b. Abdula'la)
2. Ebu Abbas Abdullah b. Muhammed el-Ezdi (Abdullah b. Muhammed b. Amr b. Cerrah)
Konular:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - يَعْنِى ابْنَ الْمُغِيرَةِ - عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ
"بَعَثَ - يَعْنِى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم - بُسْبَسَةَ عَيْنًا يَنْظُرُ مَا صَنَعَتْ عِيرُ أَبِى سُفْيَانَ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15934, D002618
Hadis:
حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ - يَعْنِى ابْنَ الْمُغِيرَةِ - عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ
"بَعَثَ - يَعْنِى النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم - بُسْبَسَةَ عَيْنًا يَنْظُرُ مَا صَنَعَتْ عِيرُ أَبِى سُفْيَانَ."
Tercemesi:
Bize Harun b. Abdullah, ona Haşim b. Kasım, ona Süleyman b. Muğîra, ona Sabit, ona da Enes şöyle rivayet etmiştir:
"Nebî (sav), Ebu Süfyan'ın kafilesinin ne yaptığını gözetlemesi için Büsbese'yi casus olarak gönderdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 92, /604
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu Said Süleyman b. Muğîra el-Kaysî (Süleyman b. Muğîra)
4. Ebu Nadr Haşim b. Kasım el-Leysi (Haşim b. Kasım b. Müslim)
5. Harun b. Abdullah el-Bezzâz (Harun b. Abdullah b. Mervan)
Konular:
Yönetim, casus (lar), Hz. Peygamber döneminde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15920, D002612
Hadis:
- حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الأَنْبَارِىُّ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذَا بَعَثَ أَمِيرًا عَلَى سَرِيَّةٍ أَوْ جَيْشٍ أَوْصَاهُ بِتَقْوَى اللَّهِ فِى خَاصَّةِ نَفْسِهِ وَبِمَنْ مَعَهُ مِنَ الْمُسْلِمِينَ خَيْرًا وَقَالَ
"إِذَا لَقِيتَ عَدُوَّكَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ فَادْعُهُمْ إِلَى إِحْدَى ثَلاَثِ خِصَالٍ أَوْ خِلاَلٍ فَأَيَّتُهَا أَجَابُوكَ إِلَيْهَا فَاقْبَلْ مِنْهُمْ وَكُفَّ عَنْهُمُ ادْعُهُمْ إِلَى الإِسْلاَمِ فَإِنْ أَجَابُوكَ فَاقْبَلْ مِنْهُمْ وَكُفَّ عَنْهُمْ ثُمَّ ادْعُهُمْ إِلَى التَّحَوُّلِ مِنْ دَارِهِمْ إِلَى دَارِ الْمُهَاجِرِينَ وَأَعْلِمْهُمْ أَنَّهُمْ إِنْ فَعَلُوا ذَلِكَ أَنَّ لَهُمْ مَا لِلْمُهَاجِرِينَ وَأَنَّ عَلَيْهِمْ مَا عَلَى الْمُهَاجِرِينَ فَإِنْ أَبَوْا وَاخْتَارُوا دَارَهُمْ فَأَعْلِمْهُمْ أَنَّهُمْ يَكُونُونَ كَأَعْرَابِ الْمُسْلِمِينَ يُجْرَى عَلَيْهِمْ حُكْمُ اللَّهِ الَّذِى يَجْرِى عَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَكُونُ لَهُمْ فِى الْفَىْءِ وَالْغَنِيمَةِ نَصِيبٌ إِلاَّ أَنْ يُجَاهِدُوا مَعَ الْمُسْلِمِينَ فَإِنْ هُمْ أَبَوْا فَادْعُهُمْ إِلَى إِعْطَاءِ الْجِزْيَةِ فَإِنْ أَجَابُوا فَاقْبَلْ مِنْهُمْ وَكُفَّ عَنْهُمْ فَإِنْ أَبَوْا فَاسْتَعِنْ بِاللَّهِ تَعَالَى وَقَاتِلْهُمْ وَإِذَا حَاصَرْتَ أَهْلَ حِصْنٍ فَأَرَادُوكَ أَنْ تُنْزِلَهُمْ عَلَى حُكْمِ اللَّهِ تَعَالَى فَلاَ تُنْزِلْهُمْ فَإِنَّكُمْ لاَ تَدْرُونَ مَا يَحْكُمُ اللَّهُ فِيهِمْ وَلَكِنْ أَنْزِلُوهُمْ عَلَى حُكْمِكُمْ ثُمَّ اقْضُوا فِيهِمْ بَعْدُ مَا شِئْتُمْ."
[قَالَ سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ قَالَ عَلْقَمَةُ فَذَكَرْتُ هَذَا الْحَدِيثَ لِمُقَاتِلِ بْنِ حَيَّانَ فَقَالَ حَدَّثَنِى مُسْلِمٌ - قَالَ أَبُو دَاوُدَ هُوَ ابْنُ هَيْصَمٍ - عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ مُقَرِّنٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم مِثْلَ حَدِيثِ سُلَيْمَانَ بْنِ بُرَيْدَةَ.]
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Süleyman Enbari, ona Veki', ona Süfyan, ona Alkame b. Mersed, ona Süleyman b. Büreyde, ona da babası (Büreyde b. Husayb) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) müfrezeye komutan tayin ettiğinde -özellikle- ona Allah'a karşı takva sahibi olmasını ve beraberindeki Müslüman askerlere iyi davranmasını tavsiye edip "müşrik düşmanınla karşılaştığında onları şu üç şeyden birine davet et. Hangisini senden kabul ederlerse sen de onlardan kabul et ve onlara dokunma! Onları İslâm'ı kabul etmeye çağır. Eğer senden kabul ederlerse sen de onlardan kabul et ve onlara ilişme! Ardından onları kendi beldelerinden muhacirlerin beldelerine hicret etmeye çağır. Eğer bunu yaparlarsa muhacirlerin lehine ve aleyhine olan şeylerinden onların da lehine ve aleyhine olacağını onlara ilet. Eğer bunu kabul etmezler ve kendi yurtlarında kalmayı tercih ederlerse onların Müslümanların bedevileri gibi olacaklarını; müminlere uygulanan Allah'ın hükmünün onlara da uygulanacağını, Müslümanlarla beraber cihada katılmaları hariç ganimet ve fey mallarından hisse alamayacaklarını onlara bildir. Eğer onlar İslâm'ı kabul etmezlerse onlardan cizye vermeyi talep et! Eğer bunu kabul ederlerse onlardan kabul et ve onlara dokunma! Şayet bunu kabul etmezlerse Allah'tan onlara karşı yardım dileyip onlarla savaş! Bir kale ahalisini kuşatırsan (ve) senden Allah'ın hükmü gereğince kaleyi teslim etmeyi talep ederlerse Allah'ın hükmü gereğince onlardan kaleyi teslim alma! (Çünkü) siz, Allah'ın onlar hakkında vereceği hükmü bilemezsiniz. Ancak, senin hükmün gereğince kaleyi teslim al! Ardından, onlara dair dilediğin gibi hüküm ver!" buyurmuştur.
[Süfyan b. Uyeyne şöyle demiştir: Alkame, bu hadisi Mukatil b. Hayyan'a rivayet ettim. O, bana Müslim b. Heysam, ona da Numan b. Mukarrin, Hz. Peygamber'den (sav) Süleyman b. Büreyde hadisine benzer şekilde nakletti demiştir.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 90, /603
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
2. Süleyman b. Büreyde el-Eslemî (Süleyman b. Büreyde b. Husayb)
3. Alkame b. Mersed el-Hadramî (Alkame b. Mersed)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Muhammed b. Süleyman el-Enbari (Muhammed b. Süleyman)
Konular:
Savaş, başlamadan önce yapılması gerekenler
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15945, D002623
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"لاَ يَحْلُبَنَّ أَحَدٌ مَاشِيَةَ أَحَدٍ بِغَيْرِ إِذْنِهِ أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَنْ تُؤْتَى مَشْرَبَتُهُ فَتُكْسَرَ خِزَانَتُهُ فَيُنْتَثَلَ طَعَامُهُ فَإِنَّمَا تَخْزُنُ لَهُمْ ضُرُوعُ مَوَاشِيهِمْ أَطْعِمَتَهُمْ فَلاَ يَحْلُبَنَّ أَحَدٌ مَاشِيَةَ أَحَدٍ إِلاَّ بِإِذْنِهِ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Mâlik, ona Nafi', ona da Abdullah b. Ömer, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Kimse, kimsenin hayvanını izni olmadan sağmasın! Biriniz, kilerinize gelinip mahzeninin kırılmasını (ve) yiyeceğinin götürülmesini ister mi? (İşte) hayvanlarınızın memeleri de sizin için yiyeceklerinizi depolar. (Bundan dolayı) kimse, kimsenin hayvanını izni olmadan sağmasın!"
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 95, /605
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Hoşgörü, hoşgörü ve müsamaha
Mülkiyet, izinsiz birinin malını kullanmak, ürününden, malından yemek