Öneri Formu
Hadis Id, No:
15513, D002499
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ نَجْدَةَ حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ بْنُ الْوَلِيدِ عَنِ ابْنِ ثَوْبَانَ عَنْ أَبِيهِ يَرُدُّ إِلَى مَكْحُولٍ إِلَى عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ غُنْمٍ الأَشْعَرِىِّ أَنَّ أَبَا مَالِكٍ الأَشْعَرِىَّ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ
"مَنْ فَصَلَ فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَمَاتَ أَوْ قُتِلَ فَهُوَ شَهِيدٌ أَوْ وَقَصَهُ فَرَسُهُ أَوْ بَعِيرُهُ أَوْ لَدَغَتْهُ هَامَّةٌ أَوْ مَاتَ عَلَى فِرَاشِهِ أَوْ بِأَىِّ حَتْفٍ شَاءَ اللَّهُ فَإِنَّهُ شَهِيدٌ وَإِنَّ لَهُ الْجَنَّةَ."
Tercemesi:
Bize Abdulvehhab b. Necde, ona Bakiyye b. Velîd, ona İbn Sevban, ona babası Sabit b. Sevban, ona Mekhûl, ona Abdurrahman b. Ğanm el-Eşari, ona da Ebu Malik el-Eşarî, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Her kim Allah yolunda gazâya çıkar da ölür ya da öldürülürse şehittir. Yine, bindiği atı ya da devesi onu yere atar da boynu kırılırsa, zehirli bir hayvan tarafından sokulursa, yatağında ya da herhangi bir şekilde ölürse o muhakkak şehittir. Onun için cennet vardır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 15, /580
Senetler:
1. Ebu Malik el-Eşarî (Ka'b b. Asım)
2. Abdurrahman b. Ğanm el-Eşari (Abdurrahman b. Ğanm)
3. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
4. Ebu Abdurrahman Sabit b. Sevban el-Ansî (Sabit b. Sevban)
5. Abdurrahman b. Sabit el-Ansî (Abdurrahman b. Sabit b. Sevban)
6. Ebu Muhammed Bakiyye b. Velîd el-Kilâ'î (Bakiyye b. Velîd b. Sâid b. Ka'b b. Harîz)
7. Ebu Muhammed Abdulvehhab b. Necde el-Hûtî (Abdulvehhab b. Necde)
Konular:
Şehit, Malını, ailesini ve canını korurken ölen şehittir
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15546, D002532
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ بُرْقَانَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى نُشْبَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم:
"ثَلاَثَةٌ مِنْ أَصْلِ الإِيمَانِ : الْكَفُّ عَمَّنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَلاَ تُكَفِّرْهُ بِذَنْبٍ وَلاَ تُخْرِجْهُ مِنَ الإِسْلاَمِ بِعَمَلٍ ، وَالْجِهَادُ مَاضٍ مُنْذُ بَعَثَنِىَ اللَّهُ إِلَى أَنْ يُقَاتِلَ آخِرُ أُمَّتِى الدَّجَّالَ لاَ يُبْطِلُهُ جَوْرُ جَائِرٍ وَلاَ عَدْلُ عَادِلٍ ، وَالإِيمَانُ بِالأَقْدَارِ."
Tercemesi:
Bize Said b. Mansur, ona Ebu Muaviye, ona Cafer b. Burkan, ona Yezid b. Ebu Nüşbe, ona da Enes b. Malik (ra.) Rasulullah'ın (sav.) şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Üç şey imanın esasındandır: La ilahe illallah diyen bir kimseye (el ve dil uzatmaktan) çekinmek, çünkü işlemiş olduğu bir günah yüzünden kimse kâfir olmaz. Sonra cihad; Allah'ın beni Peygamber olarak gönderdiği andan ümmetimin Deccal'le savaşacağı ana kadar cihâd devam edecektir; Âdil bir yöneticinin adaleti onu ortadan kaldıramayacağı gibi zalimin zulmü de kaldıramaz. Sonra da kaderlere inanmaktır."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 35, /587
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Yezid b. Ebu Nüşbe es-Sülemî (Yezid b. Ebu Nüşbe)
3. Ebu Abdullah Cafer b. Burkan el-Kilabî (Cafer b. Burkân)
4. Ebu Muaviye Muhammed b. Hâzim el-A'mâ ed-Darîr (Muhammed b. Hazim)
5. Said b. Mansur el-Horasânî (Ebû Osman Said b Mansur b. Şu'be)
Konular:
Hakaret, müslümanı kafirlikle itham etmek ve ona hakaret etmek
İman, Esasları, Kaza ve Kader
KTB, İMAN
Tevhid, kelime-i tevhid getirenin öldürülmeyeceği
Tevhid, Kelime-i tevhidin fazileti
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15939, D002620
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ الْعَنْبَرِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ عَبَّادِ بْنِ شُرَحْبِيلَ قَالَ أَصَابَتْنِى سَنَةٌ فَدَخَلْتُ حَائِطًا مِنْ حِيطَانِ الْمَدِينَةِ فَفَرَكْتُ سُنْبُلاً فَأَكَلْتُ وَحَمَلْتُ فِى ثَوْبِى فَجَاءَ صَاحِبُهُ فَضَرَبَنِى وَأَخَذَ ثَوْبِى فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ لَهُ
"مَا عَلَّمْتَ إِذْ كَانَ جَاهِلاً وَلاَ أَطْعَمْتَ إِذْ كَانَ جَائِعًا." أَوْ قَالَ "سَاغِبًا." وَأَمَرَهُ فَرَدَّ عَلَىَّ ثَوْبِى وَأَعْطَانِى وَسْقًا أَوْ نِصْفَ وَسْقٍ مِنْ طَعَامٍ .
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberî, ona babası (Muaz b. Muaz), ona Şube (b. Haccâc), ona da Ebu Bişr (Cafer b. Ebu Vahşiyye), Abbad b. Şurahbîl'in şöyle dediğini rivayet etti: Ben yoksul ve açtım. Bunun üzerine Medine'nin bahçelerinden bir bahçeye girip, bir (miktar) başağı ovalayıp yedim. (Bir kısmını da) elbisemin içerisine koydum. Az sonra bahçenin sahibi çıkageldi, beni dövdü ve elbisemi aldı. Bunun üzerine Rasulullah'a (sav) vardım (durumu ona haber verdim). Bunun üzerine (Hz. Peygamber) ona (hitaben) "sen (bu adama) bir şey öğretmedin; o cahildi. Ve onu doyurmadın, o açtı" dedi ve ona elbisemi bana geri vermesini emretti. (Bahçe sahibi de) bana bir vesk, yahut da yarım vesk buğday verdi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 93, /605
Senetler:
1. Abbad b. Şurahbîl el-Yeşkurî (Abbad b. Şurahbîl)
2. Ebu Bişr Cafer b. Ebu Vahşiyye el-Yeşkuri (Cafer b. İyas)
3. Şube b. Haccâc el-Atekî (Şu'be b. Haccac b. Verd)
4. Ebu Müsenna Muaz b. Muaz el-Anberî (Muaz b. Muaz b. Nasr b. Hassan b. Hur b. Malik)
5. Ebu Amr Ubeydullah b. Muaz el-Anberî (Ubeydullah b. Muaz b. Muaz b. Nasr)
Konular:
Yardımseverlik, muhtaç kimselerin ihtiyacını gidermek
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15551, D002537
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ
"أَنَّ عَمْرَو بْنَ أُقَيْشٍ كَانَ لَهُ رِبًا فِى الْجَاهِلِيَّةِ فَكَرِهَ أَنْ يُسْلِمَ حَتَّى يَأْخُذَهُ فَجَاءَ يَوْمَ أُحُدٍ . فَقَالَ : أَيْنَ بَنُو عَمِّى قَالُوا : بِأُحُدٍ . قَالَ : أَيْنَ فُلاَنٌ قَالُوا : بِأُحُدٍ . قَالَ : أَيْنَ فُلاَنٌ قَالُوا : بِأُحُدٍ . فَلَبِسَ لأْمَتَهُ وَرَكِبَ فَرَسَهُ ثُمَّ تَوَجَّهَ قِبَلَهُمْ ، فَلَمَّا رَآهُ الْمُسْلِمُونَ قَالُوا : إِلَيْكَ عَنَّا يَا عَمْرُو . قَالَ : إِنِّى قَدْ آمَنْتُ . فَقَاتَلَ حَتَّى جُرِحَ ، فَحُمِلَ إِلَى أَهْلِهِ جَرِيحًا ، فَجَاءَهُ سَعْدُ بْنُ مُعَاذٍ فَقَالَ لأُخْتِهِ : سَلِيهِ حَمِيَّةً لِقَوْمِكَ أَوْ غَضَبًا لَهُمْ أَمْ غَضَبًا لِلَّهِ فَقَالَ : بَلْ غَضَبًا لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ فَمَاتَ . فَدَخَلَ الْجَنَّةَ وَمَا صَلَّى لِلَّهِ صَلاَةً."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Muhammed b. Amr, ona Ebu Seleme, ona Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre "Amr b. Akyeş'in cahiliye döneminden kalma faizli bir alacağı vardı. Onu almadan İslâm'a girmek istemedi. Uhud günü geri geldi ve amcaoğullarım nerede, dedi. Ona: Uhud'da dediler. Filan kişi nerede dedi. Uhud'da dediler. Filan kişi nerede dedi. Uhud'da dediler. Bunun üzerine o da zırhını giyindi, atına bindi, sonra da onlara gitmek üzere yola koyuldu. Müslümanlar onu görünce Ey Amr bizden uzak dur, dediler. O: Ben iman ettim dedi. Yaralanıncaya kadar çarpıştı, yaralı olarak aile halkına taşınıp götürüldü. Yanına Sa'd b. Muaz geldi, kız kardeşine ona sor, kavmin adına gayrete geldiğin için mi, onlar adına öfkelendiğin için mi, yoksa Allah için öfkelendiğin için mi (Uhud'a katıldın), dedi. O: Hayır, Allah ve Rasulü için öfkelendiğim için dedi ve öldü. Böylelikle o, bir vakit dahi namaz kılmaksızın cennete girdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 39, /589
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Abdullah Muhammed b. Amr el-Leysî (Muhammed b. Amr b. Alkame b. Vakkas)
4. Ebu Seleme Hammad b. Seleme el-Basrî (Hammad b. Seleme b. Dînar)
5. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Bize Musa b. İsmail ve Ka'neb, onlara Süleyman, ona Humeyd - yani İbn Hilal- ona Abdullah b. Muğaffel şöyle demiştir:
"Hayber savaşında (dolu) bir yağ tulumu atılmıştı. Gidip onu kucağıma aldım. Sonra bugün bundan kimseye bir şey vermeyeceğim dedim. Arkama dönünce Rasulullah'ın (sav) bana bakıp gülümsediğini gördüm."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16327, D002702
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ وَالْقَعْنَبِىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ عَنْ حُمَيْدٍ - يَعْنِى ابْنَ هِلاَلٍ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُغَفَّلٍ قَالَ
"دُلِّىَ جِرَابٌ مِنْ شَحْمٍ يَوْمَ خَيْبَرَ - قَالَ - فَأَتَيْتُهُ فَالْتَزَمْتُهُ - قَالَ - ثُمَّ قُلْتُ لاَ أُعْطِى مِنْ هَذَا أَحَدًا الْيَوْمَ شَيْئًا - قَالَ - فَالْتَفَتُّ فَإِذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَتَبَسَّمُ إِلَىَّ."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail ve Ka'neb, onlara Süleyman, ona Humeyd - yani İbn Hilal- ona Abdullah b. Muğaffel şöyle demiştir:
"Hayber savaşında (dolu) bir yağ tulumu atılmıştı. Gidip onu kucağıma aldım. Sonra bugün bundan kimseye bir şey vermeyeceğim dedim. Arkama dönünce Rasulullah'ın (sav) bana bakıp gülümsediğini gördüm."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 137, /625
Senetler:
1. Ebu Said Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî (Abdullah b. Muğaffel b. Abdünehm)
2. Ebu Nasr Humeyd b. Hilal el-Adevî (Humeyd b. Hilal b. Hubeyra)
3. Ebu Said Süleyman b. Muğîra el-Kaysî (Süleyman b. Muğîra)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Fe'y ve Ganimet
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Siyer, Hayber günü
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Bize Abdullah b. Mesleme el-Ka'neb, ona Malik, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sumey, ona Ebû Salih es-Semmân, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bir adam yolda yürürken iyice susadı. Hemen bir kuyuya inip su içti sonra da kuyudan çıktı. Çıktığında, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve yaş toprağı yalayan bir köpek gördü. Adam kendi kendine 'benim susuz kalmam gibi bu köpekte susuz kalmış' dedi, sonra da kuyuya inip ayakkabısına su doldurdu ve ayakkabısını ağzında taşıyarak kuyudan çıktı. Onunla da köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kulunu mükafatlandırdı ve ona mağfiret etti." Orada bulunanlar “ya Rasulallah (sav), hayvanları sulamada, bize sevap var mıdır?” diye sordular. Rasulullah da (sav): "Evet, soluk alan her canlıyı sulamada size sevap vardır" buyurdu.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15564, D002550
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِىُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ سُمَىٍّ مَوْلَى أَبِى بَكْرٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ السَّمَّانِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "بَيْنَمَا رَجُلٌ يَمْشِى بِطَرِيقٍ فَاشْتَدَّ عَلَيْهِ الْعَطَشُ ، فَوَجَدَ بِئْرًا فَنَزَلَ فِيهَا فَشَرِبَ ثُمَّ خَرَجَ فَإِذَا كَلْبٌ يَلْهَثُ يَأْكُلُ الثَّرَى مِنَ الْعَطَشِ ، فَقَالَ الرَّجُلُ : لَقَدْ بَلَغَ هَذَا الْكَلْبَ مِنَ الْعَطَشِ مِثْلُ الَّذِى كَانَ بَلَغَنِى ، فَنَزَلَ الْبِئْرَ فَمَلأَ خُفَّيْهِ فَأَمْسَكَهُ بِفِيهِ حَتَّى رَقِىَ فَسَقَى الْكَلْبَ ، فَشَكَرَ اللَّهُ لَهُ فَغَفَرَ لَهُ." فَقَالُوا : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَإِنَّ لَنَا فِى الْبَهَائِمِ لأَجْرًا فَقَالَ: "فِى كُلِّ ذَاتِ كَبِدٍ رَطْبَةٍ أَجْرٌ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme el-Ka'neb, ona Malik, ona Ebu Bekir'in azatlısı Sumey, ona Ebû Salih es-Semmân, ona da Ebu Hureyre şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bir adam yolda yürürken iyice susadı. Hemen bir kuyuya inip su içti sonra da kuyudan çıktı. Çıktığında, susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve yaş toprağı yalayan bir köpek gördü. Adam kendi kendine 'benim susuz kalmam gibi bu köpekte susuz kalmış' dedi, sonra da kuyuya inip ayakkabısına su doldurdu ve ayakkabısını ağzında taşıyarak kuyudan çıktı. Onunla da köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kulunu mükafatlandırdı ve ona mağfiret etti." Orada bulunanlar “ya Rasulallah (sav), hayvanları sulamada, bize sevap var mıdır?” diye sordular. Rasulullah da (sav): "Evet, soluk alan her canlıyı sulamada size sevap vardır" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 47, /592
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Ebû Salih es-Semmân (Ebû Sâlih Zekvân b. Abdillâh et-Teymî)
3. Sümey el-Kuraşi (Sümey)
4. Ebu Abdullah Malik b. Enes el-Esbahî (Malik b. Enes b. Malik b. Ebu Amir)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
Konular:
Merhamet, hayvanlara
Bize Musa b. İsmail ve Ka'neb, onlara Süleyman, ona Humeyd - yani İbn Hilal- ona Abdullah b. Muğaffel şöyle demiştir:
"Hayber savaşında (dolu) bir yağ tulumu atılmıştı. Gidip onu kucağıma aldım. Sonra bugün bundan kimseye bir şey vermeyeceğim dedim. Arkama dönünce Rasulullah'ın (sav) bana bakıp gülümsediğini gördüm."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273126, D002702-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ وَالْقَعْنَبِىُّ قَالاَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ عَنْ حُمَيْدٍ - يَعْنِى ابْنَ هِلاَلٍ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُغَفَّلٍ قَالَ
"دُلِّىَ جِرَابٌ مِنْ شَحْمٍ يَوْمَ خَيْبَرَ - قَالَ - فَأَتَيْتُهُ فَالْتَزَمْتُهُ - قَالَ - ثُمَّ قُلْتُ لاَ أُعْطِى مِنْ هَذَا أَحَدًا الْيَوْمَ شَيْئًا - قَالَ - فَالْتَفَتُّ فَإِذَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَتَبَسَّمُ إِلَىَّ."
Tercemesi:
Bize Musa b. İsmail ve Ka'neb, onlara Süleyman, ona Humeyd - yani İbn Hilal- ona Abdullah b. Muğaffel şöyle demiştir:
"Hayber savaşında (dolu) bir yağ tulumu atılmıştı. Gidip onu kucağıma aldım. Sonra bugün bundan kimseye bir şey vermeyeceğim dedim. Arkama dönünce Rasulullah'ın (sav) bana bakıp gülümsediğini gördüm."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 137, /625
Senetler:
1. Ebu Said Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî (Abdullah b. Muğaffel b. Abdünehm)
2. Ebu Nasr Humeyd b. Hilal el-Adevî (Humeyd b. Hilal b. Hubeyra)
3. Ebu Said Süleyman b. Muğîra el-Kaysî (Süleyman b. Muğîra)
4. Ebu Seleme Musa b. İsmail et-Tebûzeki (Musa b. İsmail)
Konular:
Fe'y ve Ganimet
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
Siyer, Hayber günü
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
Açıklama: ''((Sınır boylarında)'' ifadesi için bk. Avnu'l-Ma'bûd, VII, 128).
''...kabir fitnelerinden...'' ifadesi, Münker ve Nekîr meleklerinin sorgusu, yine bu iki meleğin murabıtın kabrine gelmeyip onu sorguya çekmemeleri ya da murabıtın kabrine gelip ona zarar vermemeleri olarak anlaşılmıştır (Avnu'l-Ma'bûd, VII, 128).
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15514, D002500
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنِى أَبُو هَانِئٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَالِكٍ عَنْ فَضَالَةَ بْنِ عُبَيْدٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ
"كُلُّ الْمَيِّتِ يُخْتَمُ عَلَى عَمَلِهِ ، إِلاَّ الْمُرَابِطَ فَإِنَّهُ يَنْمُو لَهُ عَمَلُهُ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَيُؤَمَّنُ مِنْ فَتَّانِ الْقَبْرِ."
Tercemesi:
Bize Said b. Mansur, ona Abdullah b. Vehb, ona Ebu Hani, ona Amr b. Malik, ona da Fedâle b; Ubeyd'den rivayet olunduğuna göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölen her kişinin amel (defter)i kapanır. Ancak (Allah yolunda) nöbet tut (arken hayatını kaybetmiş ol)an kimse müstesna. Onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ve o kimse kabir imtihanının acısın)dan emin olur."
Açıklama:
''((Sınır boylarında)'' ifadesi için bk. Avnu'l-Ma'bûd, VII, 128).
''...kabir fitnelerinden...'' ifadesi, Münker ve Nekîr meleklerinin sorgusu, yine bu iki meleğin murabıtın kabrine gelmeyip onu sorguya çekmemeleri ya da murabıtın kabrine gelip ona zarar vermemeleri olarak anlaşılmıştır (Avnu'l-Ma'bûd, VII, 128).
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 16, /580
Senetler:
1. Fedale b. Ubeyd el-Ensari (Fedale b. Ubeyd b. Nafiz b. Kays b. Süheybe)
2. Ebu Ali Amr b. Malik el-Hemdanî (Amr b. Malik)
3. Humeyd b. Hani el-Havlanî (Humeyd b. Hani)
4. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
5. Said b. Mansur el-Horasânî (Ebû Osman Said b Mansur b. Şu'be)
Konular:
Güvenlik, nöbet tutma, savaşta, seferde
Öneri Formu
Hadis Id, No:
16470, D002724
Hadis:
حَدَّثَنَا حَامِدُ بْنُ يَحْيَى الْبَلْخِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ قَالَ حَدَّثَنَا الزُّهْرِىُّ وَسَأَلَهُ إِسْمَاعِيلُ بْنُ أُمَيَّةَ فَحَدَّثَنَاهُ الزُّهْرِىُّ أَنَّهُ سَمِعَ عَنْبَسَةَ بْنَ سَعِيدٍ الْقُرَشِىَّ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ
"قَدِمْتُ الْمَدِينَةَ وَرَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِخَيْبَرَ حِينَ افْتَتَحَهَا فَسَأَلْتُهُ أَنْ يُسْهِمَ لِى فَتَكَلَّمَ بَعْضُ وُلْدِ سَعِيدِ بْنِ الْعَاصِ فَقَالَ لاَ تُسْهِمْ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ فَقُلْتُ هَذَا قَاتِلُ ابْنِ قَوْقَلٍ فَقَالَ سَعِيدُ بْنُ الْعَاصِ يَا عَجَبًا لِوَبْرٍ قَدْ تَدَلَّى عَلَيْنَا مِنْ قَدُومِ ضَالٍ يُعَيِّرُنِى بِقَتْلِ امْرِئٍ مُسْلِمٍ أَكْرَمَهُ اللَّهُ عَلَى يَدَىَّ وَلَمْ يُهِنِّى عَلَى يَدَيْهِ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ هَؤُلاَءِ كَانُوا نَحْوَ عَشَرَةٍ فَقُتِلَ مِنْهُمْ سِتَّةٌ وَرَجَعَ مَنْ بَقِىَ.]
Tercemesi:
Bize Hamid b. Yahya el-Belhi, ona Süfyan, ona Zührî, ona İsmail b. Ümeyye sormuştur ve bize Zührî rivayet etti demiştir-, ona Anbese b. Said el-Kuraşî rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre (ra) şöyle demiştir:
"Medine'ye geldiğimde Rasulullah (sav) Hayber'i fethetmişti. Bana da ganimetten bir pay ayırmasını söyledim. Said b. el-Âs'ın çocuklarından biri Ey Allah'ın resulü! Ona pay verme dedi. Ben de bu adam İbn Kavkal'ın katilidir dedim. Saîd b. el-As şu dağ kedisine bakın, hayretler olsun. Kadumu'd-Da'n tepesinden üzerimize sarkıyor, Allah'ın benim önümde ikramda bulunduğu fakat beni önünde rezil olmaktan koruduğu bir müslümanın öldürülmesiyle beni kınıyor."
[Ebû Davud şöyle demiştir: Bunlar on kişiydiler. Altısı öldürüldü, kalanlar ise geriye döndüler.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 151, /631
Senetler:
1. Ebu Hureyre ed-Devsî (Abdurrahman b. Sahr)
2. Anbese b. Said el-Ümevi (Anbese b. Said b. Âs b. Said b. Âs b. Ümeyye)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
5. Hamid b. Yahya el-Belhi (Hamid b. Yahya b. Hani)
Konular:
Fe'y ve Ganimet
Sahabe, birbirine kaba sözleri
Siyer, Hayber günü
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17202, D002750
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ بَشِيرِ بْنِ ذَكْوَانَ وَمَحْمُودُ بْنُ خَالِدٍ الدِّمَشْقِيَّانِ - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا وَهْبٍ يَقُولُ سَمِعْتُ مَكْحُولاً يَقُولُ
"كُنْتُ عَبْدًا بِمِصْرَ لاِمْرَأَةٍ مِنْ بَنِى هُذَيْلٍ فَأَعْتَقَتْنِى فَمَا خَرَجْتُ مِنْ مِصْرَ وَبِهَا عِلْمٌ إِلاَّ حَوَيْتُ عَلَيْهِ فِيمَا أُرَى ثُمَّ أَتَيْتُ الْحِجَازَ فَمَا خَرَجْتُ مِنْهَا وَبِهَا عِلْمٌ إِلاَّ حَوَيْتُ عَلَيْهِ فِيمَا أُرَى ثُمَّ أَتَيْتُ الْعِرَاقَ فَمَا خَرَجْتُ مِنْهَا وَبِهَا عِلْمٌ إِلاَّ حَوَيْتُ عَلَيْهِ فِيمَا أُرَى ثُمَّ أَتَيْتُ الشَّامَ فَغَرْبَلْتُهَا كُلُّ ذَلِكَ أَسْأَلُ عَنِ النَّفْلِ فَلَمْ أَجِدْ أَحَدًا يُخْبِرُنِى فِيهِ بِشَىْءٍ حَتَّى أَتَيْتُ شَيْخًا يُقَالُ لَهُ زِيَادُ بْنُ جَارِيَةَ التَّمِيمِىُّ فَقُلْتُ لَهُ هَلْ سَمِعْتَ فِى النَّفْلِ شَيْئًا قَالَ نَعَمْ سَمِعْتُ حَبِيبَ بْنَ مَسْلَمَةَ الْفِهْرِىَّ يَقُولُ شَهِدْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم نَفَّلَ الرُّبُعَ فِى الْبَدْأَةِ وَالثُّلُثَ فِى الرَّجْعَةِ."
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Ahmed b. Beşir b. Zekvan ve Mahmud b. Halid ed-Dımeşkî -mana ile-, onlara Mervan b. Muhammed et-Tatarî, ona Yahya b. Hamza, ona Ebu Vehb (Ubeydullah b. Ubeyd el-Kela'î), ona Mekhul (b. Ebu Müslim eş-Şâmî) şöyle demiştir:
"Ben Mısır'da Huzeyl oğullarından bir kadının kölesiydim. Beni hürriyetime kavuşturdu. Öyle zannediyorum ki, ben Mısır'da ilim (öğrenme adına) ne varsa hepsini alarak çıktım. Sonra Hicaza geldim. Orada da ilimden ne varsa hepsini aldım da öyle çıktım. Sonra Irak'a vardım. Irak'ta bulunan ilmi de toplayıp çıktım. Sonra Şam'a geldim. Şam halkını iyice inceledim ve hepsine nefel (mücahide ganimetteki hissesinden başka bir şey var mıdır?) sordum. Bana nefel hakkında bilgi verecek kimse bulamadım. Nihayet Ziyad b. Cariye et-Temîmî denilen bir ihtiyarla karşılaştım. Kendisine hiç nefel hakkında bir şey duydun mu? diye sordum. O da -evet Habib b. Mesleme el-Fihrî'yi ben Peygamber'in (sav) (harbe) başlarken (ganimetten) dörtte bir; dönüşte de üçte bir oranında verdiğini gördüm derken işittim, cevabını verdi."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 158, /637
Senetler:
1. Ebu Abdurrahman Habib b. Mesleme el-Fihrî (Habib b. Mesleme b. Malik b. Ekber b. Vehb)
2. Ebu Yezid Ziyad b. Câriye et-Temîmî (Ziyad b. Câriye)
3. Mekhul b. Ebu Müslim eş-Şâmî (Mekhul b. Ebu Müslim Şehrab b. Şazel eş-Şamî)
4. Ubeydullah b. Ubeyd el-Kela'î (Ubeydullah b. Ubeyd)
5. Ebu Abdurrahman Yahya b. Hamza el-Hadramî (Yahya b. Hamza b. Vakıd)
6. Mervan b. Muhammed et-Tatarî (Mervan b. Muhammed b. Hassan)
7. Abdullah b. Ahmed el-Behrani (Abdullah b. Ahmed b. Beşir b. Zekvan)
Konular:
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Hadis rivayeti, ilim, Rihle, ilim yolculuğu Fazileti
Savaş, ve Barış