4875 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Meni, ona İshak b. Yusuf el-Ezrak, ona Davud b. Ebu Hind, ona eş-Şa‘bî, ona da Mesruk şöyle demiştir: "Âişe’nin yanında yaslanmış idim, bana 'Ey Âişe’nin babası, üç husus vardır ki bunların birisini kim söylerse Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Muhammed’in Rabbini gördüğünü iddia eden bir kimse, Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Nitekim Allah 'Gözler ona algılayamaz, o ise bütün gözleri kuşatmıştır. O lütuf sahibidir, her şeyden haberdardır (En’am, 6/103); 'Allah bir insanla ancak vahiy yolu ile konuşur ya da bir perde arkasından…' (Şûra, 42/51) buyurmaktadır. Ben bu sırada yaslanmış iken, hemen doğruldum ve 'Ey müminlerin annesi, dur bir dakika, acele etme. Yüce Allah 'And olsun ki onu diğer bir inişinde görmüştü' (en-Necm, 53/13) ve 'And olsun ki o, kendisini apaçık ufukta görmüştür' (Tekvir, 81/23) buyurmuyor mu?' dedim. Bunun üzerine Âişe şöyle dedi: Ben buna dair soruyu Rasulullah’a soran ilk kişiyim. O bana 'O buyrukta kast edilen Cebrail’dir. Ben onu, sadece iki defa yaratılmış olduğu asıl suretinde gördüm; semadan aşağıya inmiş ve yaratılışının büyüklüğü ile gök ile yer arasını kapatmıştı' buyurdu. Kim de Muhammed’in, Allah’ın kendisine indirdiklerinden bir şey gizlemiş olduğunu iddia ederse Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. (Zira) Allah 'Ey Rasul, Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer böyle yapmazsan onun elçilik görevini yerine getirmiş olmazsın' (Maide, 5/67) buyurmaktadır. Yine her kim onun yarın ne olacağını bildiğini ileri sürerse, o da Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur. Hâlbuki yüce Allah 'De ki: Göklerde, yerde gaybı Allah’tan başka kimse bilmez' (Neml, 27/65) buyurmaktadır." [Ebu İsa (Tirmizî) der ki: Bu, hasen sahih bir hadistir. Mesruk b. el-Ecda’ın künyesi ise Ebu Âişe’dir. O, Mesruk b. Abdurrahman’dır. Onun divandaki (hilafet kütüğündeki) adı da böyle idi.]
Açıklama: Zürriyyetin Hz. Adem'in sırtından bütün dökülmesi doğrudan tamamının oluşması ya da Adem'in sırtından öncelikle kendi evladlarının ruhları sonra onların çocuklarının daha sonra da onlarının çocuklarının... meydana gelmesi şeklinde anlaşılmıştır (Keşmîrî, Arfü'ş-şezî, IV, 263). Bu ikinci yorum Kur'an'da Hani Rabbin Adem oğullarının sırtlarından züriyetini çıkarıp kendilerini nefslerine şahit tutmuştu ayet-i kerimesine (Arâf, 172) daha uygun görünmektedir. Hadiste zikredildiği şekliyle Hz. Adem'in unutması, hata etmesi ifadeleri cennette Allah'ın yasakladığı şeyi hata edip unutarak yemesine (bk. Tâha, 115, 121) ve insanoğlunun tabiatına işaret edilmektedir. Hadisin diğer bir rivayetinde bu sebeple hükümlerin ve borçların yazılmasının gerektiği ifade edildiğine göre (T3368) Hz. Adem'in sözünü inkar etmesi bildiği halde reddetmesinden değil unutmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca Hz. Adem'in bile bile sözünü inkar etmesi Peygamberlik vasfıyla uyuşmayacağı açıktır.
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَلاَ إِنَّ الْقُوَّةَ الرَّمْىُ