Öneri Formu
Hadis Id, No:
18949, T003115
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا قَيْسُ بْنُ الرَّبِيعِ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَوْهَبٍ عَنْ مُوسَى بْنِ طَلْحَةَ عَنْ أَبِى الْيَسَرِ قَالَ : أَتَتْنِى امْرَأَةٌ تَبْتَاعُ تَمْرًا فَقُلْتُ إِنَّ فِى الْبَيْتِ تَمْرًا أَطْيَبَ مِنْهُ . فَدَخَلَتْ مَعِى فِى الْبَيْتِ فَأَهْوَيْتُ إِلَيْهَا فَقَبَّلْتُهَا فَأَتَيْتُ أَبَا بَكْرٍ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ قَالَ: اسْتُرْ عَلَى نَفْسِكَ وَتُبْ وَلاَ تُخْبِرْ أَحَدًا . فَلَمْ أَصْبِرْ فَأَتَيْتُ عُمَرَ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ اسْتُرْ عَلَى نَفْسِكَ وَتُبْ وَلاَ تُخْبِرْ أَحَدًا . فَلَمْ أَصْبِرْ فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ . فَقَالَ لَهُ « أَخَلَفْتَ غَازِيًا فِى سَبِيلِ اللَّهِ فِى أَهْلِهِ بِمِثْلِ هَذَا » . حَتَّى تَمَنَّى أَنَّهُ لَمْ يَكُنْ أَسْلَمَ إِلاَّ تِلْكَ السَّاعَةَ حَتَّى ظَنَّ أَنَّهُ مِنْ أَهْلِ النَّارِ؟ . قَالَ وَأَطْرَقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم طَوِيلاً حَتَّى أَوْحَى اللَّهُ إِلَيْهِ ( أَقِمِ الصَّلاَةَ طَرَفَىِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنَ اللَّيْلِ ) إِلَى قَوْلِهِ ( ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ ) . قَالَ أَبُو الْيَسَرِ فَأَتَيْتُهُ فَقَرَأَهَا عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ أَصْحَابُهُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ أَلِهَذَا خَاصَّةً أَمْ لِلنَّاسِ عَامَّةً ؟ قَالَ « بَلْ لِلنَّاسِ عَامَّةً » هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَيْسُ بْنُ الرَّبِيعِ ضَعَّفَهُ وَكِيعٌ وَغَيْرُهُ وَأَبُو الْيَسَرِ هُوَ كَعْبُ بْنُ عَمْرٍو . قَالَ وَرَوَى شَرِيكٌ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ هَذَا الْحَدِيثَ مِثْلَ رِوَايَةِ قَيْسِ بْنِ الرَّبِيعِ . قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى أُمَامَةَ وَوَاثِلَةَ بْنِ الأَسْقَعِ وَأَنَسِ بْنِ مَالِكٍ .
Tercemesi:
Ebû’l Yüsür (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bana hurma satın almak üzere bir kadın geldi. Ben de: “İçerdeki hurmalar bunlardan iyidir” dedim. Bunun üzerine kadın da benimle birlikte içeri girdi; Ben de eğilerek kadını öptüm. Sonra Ebû Bekir’e gelip durumu kendisine anlattım. Ebû Bekir: “Bu işi sakla, tevbe et hiç kimseye söyleme” dedi. Sabredemedim Rasûlullah (s.a.v.)’e gelip durumu kendisine anlattım. Rasûlullah (s.a.v.): “Allah yolunda savaş eden bir gazinin ailesine böyle mi yapman gerekirdi?” O adam o anda “Müslüman olmamış olsaydım” dedi ve kendisinin Cehennemliklerden olduğunu sandı. Rasûlullah (s.a.v.), uzun bir süre başını önüne eğdi Allah kendisine: “Gündüzün başında ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde, namaz kılmaya devamlı ve duyarlı ol. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Allah’ı hatırında tutanlar için bir öğüt ve hatırlatmadır bu.” Hûd sûresi 114. ayetini indirdi.Ebû’l Yüsür dedi ki: Sonra Peygamber (s.a.v)’in yanına geldim ve Rasûlullah (s.a.v.), bu ayeti bana okudu. Peygamber (s.a.v)’in ashabı: “Ey Allah’ın Rasûlü! bu hüküm ve uygulama sadece bu kimseye mi yoksa herkese mi?” dediler. Rasûlullah (s.a.v.): “Bütün herkesedir” buyurdu. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.Vekî’ ve başkaları Kays b. Rabi’i zayıf saymışlardır. Ebû’l Yüsür, Ka’b b. Amr’dır.Tirmizî: Şüreyk, Osman b. Abdullah’tan bu hadisi Kays b. Rabi’in rivâyeti gibi rivâyet etmiştir.Tirmizî: Bu konuda Ebû Umâme, Vasile b. Eskâ ve Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 11, 5/292
Senetler:
()
Konular:
Cihad, Gazilik/Gaziler
Günahı, günahı örtmek, masiyeti gizlemek gerekir
Kur'an, Nüzul sebebleri
Namaz, Dindeki Yeri, Müslüman Üzerindeki Etkisi
Namaz, günahların affına vesile olması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18953, T003116
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ الْخُزَاعِىُّ الْمَرْوَزِىُّ حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ الْكَرِيمَ بْنَ الْكَرِيمِ بْنِ الْكَرِيمِ بْنِ الْكَرِيمِ يُوسُفُ بْنُ يَعْقُوبَ بْنِ إِسْحَاقَ بْنِ إِبْرَاهِيمَ قَالَ وَلَوْ لَبِثْتُ فِى السِّجْنِ مَا لَبِثَ ثُمَّ جَاءَنِى الرَّسُولُ أَجَبْتُ . ثُمَّ قَرَأَ ( فَلَمَّا جَاءَهُ الرَّسُولُ قَالَ ارْجِعْ إِلَى رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللاَّتِى قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ ) قَالَ وَرَحْمَةُ اللَّهِ عَلَى لُوطٍ إِنْ كَانَ لَيَأْوِى إِلَى رُكْنٍ شَدِيدٍ إِذْ قَالَ ( لَوْ أَنَّ لِى بِكُمْ قُوَّةً أَوْ آوِى إِلَى رُكْنٍ شَدِيدٍ ) فَمَا بَعَثَ اللَّهُ مِنْ بَعْدِهِ نَبِيًّا إِلاَّ فِى ذِرْوَةٍ مِنْ قَوْمِهِ » حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ وَعَبْدُ الرَّحِيمِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو نَحْوَ حَدِيثِ الْفَضْلِ بْنِ مُوسَى إِلاَّ أَنَّهُ قَالَ « مَا بَعَثَ اللَّهُ بَعْدَهُ نَبِيًّا إِلاَّ فِى ثَرْوَةٍ مِنْ قَوْمِهِ » . قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو الثَّرْوَةُ الْكَثْرَةُ وَالْمَنَعَةُ . قَالَ أَبُو عِيسَى : وَهَذَا أَصَحُّ مِنْ رِوَايَةِ الْفَضْلِ بْنِ مُوسَى وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "İbrahim oğlu, İshâk oğlu, Yakup oğlu, Yusuf ki ikram sahibi kimselerin oğludur" Ben hapishanede Yusuf'un kaldığı kadar kalsam ve beni hapishaneden çıkarma için görevli gelse derhal kabul eder ve çıkardım. Ama Yusuf'a elçi gelince Yusuf, elçiye "Efendine dön ve ona sor: Ellerini kesen kadınların maksadı neydi?" Yûsuf sûresi 50. ayetini okudu: "Ve Yûsuf'un yorumu kendisine ulaşır ulaşmaz hükümdar: "O'nu bana getirin" dedi. Ama elçiler kendilerine geldiğinde, Yûsuf dedi ki: "Efendinize gidin ve ona sorun, ellerini kesen o kadınların maksadı neydi? Bunu araştırıp ortaya çıkarsın. Çünkü Rabbim, şüphesiz o kadınların tuzaklarını bütün gerçeğiyle bilmektedir." Allah, Lut'a rahmet etsin. Sağlam bir dayanağa dayanmış idi. Yani Allah'a güvenip dayanıyordu. Başka insanlardan güveneceği bir kimsesi yoktu. Sonra Allah diğer peygamberleri toplumun içinden en üst noktadaki kişilerden gönderdi. Ebû Küreyb b. Abde ve Abdurrahîm vasıtasıyla Muhammed b. Amr'dan, Fadl b. Musa'nın geçen hadisin bir benzerini bize rivâyet etti. Bu rivâyette şu fazlalık vardır: "Allah, Lut'dan sonra her peygamberi kavminden servetli kişiler arasından gönderdi."Muhammed b. Amr servet: "Çokluk ve kuvvettir" dedi. Tirmizî: Bu rivâyet Fadl b. Musa'nın rivâyetinden daha sağlamdır.
Bu hadis hasendir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 12, 5/293
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Kadın, fitne/ tehlikeli vs şeklinde nitelendirilmesi
Peygamberler, Hz. Lut
Peygamberler, Hz. Yusuf
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18962, T003118
Hadis:
حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ خِدَاشٍ الْبَغْدَادِىُّ حَدَّثَنَا سَيْفُ بْنُ مُحَمَّدٍ الثَّوْرِىُّ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى قَوْلِهِ ( وَنُفَضِّلُ بَعْضَهَا عَلَى بَعْضٍ فِى الأُكُلِ ) قَالَ « الدَّقَلُ وَالْفَارِسِىُّ وَالْحُلْوُ وَالْحَامِضُ » . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَقَدْ رَوَاهُ زَيْدُ بْنُ أَبِى أُنَيْسَةَ عَنِ الأَعْمَشِ نَحْوَ هَذَا . وَسَيْفُ بْنُ مُحَمَّدٍ هُوَ أَخُو عَمَّارِ بْنِ مُحَمَّدٍ وَعَمَّارٌ أَثْبَتُ مِنْهُ وَهُوَ ابْنُ أُخْتِ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ .
Tercemesi:
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: Ra’d sûresi 4. ayeti olan “… Hal böyleyken yemişlerinde ve lezzetlerinde bir kısmını diğerinden farklı kılıyoruz…” Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kuru ve yaş hurma, tatlı ve ekşi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.Zeyd b. Üneyse bu hadisi, A’meş’den bu şekilde rivâyet etmiştir. Seyf b. Muhammed, Ammâr b. Muhammed’in kardeşidir. Ammâr ondan daha sağlamdır. Ammâr, Sûfyân es Sevrî’nin kız kardeşinin oğludur.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 13, 5/294
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18970, T003121
Hadis:
حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ دَاوُدَ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ مَسْرُوقٍ قَالَ: تَلَتْ عَائِشَةُ هَذِهِ الآيَةَ ( يَوْمَ تُبَدَّلُ الأَرْضُ غَيْرَ الأَرْضِ ) قَالَتْ: يَا رَسُولَ اللَّهِ فَأَيْنَ يَكُونُ النَّاسُ؟ قَالَ « عَلَى الصِّرَاطِ » . قَالَ: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رُوِىَ مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ عَنْ عَائِشَةَ .
Tercemesi:
Mesrûk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (r.anha)’dan, İbrahim sûresi 48. ayeti olan; “Yerin başka bir yere, göğün başka bir göğe dönüştürüleceği ve bütün insanların var olan, tek olan ve herşeyin üzerinde hükümran olan Allah’ın huzuruna çıkacakları gün, Allah’ın önceden verdiği sözü yerine gelecektir.” Okudu ve Ey Allah’ın Rasûlü! o gün insanlar nerede olacaklardır diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Sırat üzerinde” buyurdu. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Âişe’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 14, 5/296
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18980, T003126
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ الضَّبِّىُّ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ لَيْثِ بْنِ أَبِى سُلَيْمٍ عَنْ بِشْرٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى قَوْلِهِ ( لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ * عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ ) قَالَ « عَنْ قَوْلِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ » . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ إِنَّمَا نَعْرِفُهُ مِنْ حَدِيثِ لَيْثِ بْنِ أَبِى سُلَيْمٍ . وَقَدْ رَوَى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ عَنْ لَيْثِ بْنِ أَبِى سُلَيْمٍ عَنْ بِشْرٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ نَحْوَهُ وَلَمْ يَرْفَعْهُ .
Tercemesi:
Enes b. Mâlik (r.a.)'den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v), "Rabbine andolsun ki, onların hepsine soracağız. Hem de bütün yapıp ettiklerini hesaba katarak." Hıcr sûresi 92. 93. ayetleri hakkında şöyle buyurdu: Lailahe illallah sözünden. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece Leys b. ebî Süleym'in rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdullah b. İdris, Leys b. ebî Süleym'den, Bişr'den, Enes'den merfu olmaksızın bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 15, 5/298
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Bişr (Bişr (mechul))
3. Leys b. Ebu Süleym el-Kuraşi (Leys b. Eymen b. Züneym)
4. Ebu Muhammed Mu'temir b. Süleyman et-Teymi (Mu'temir b. Süleyman b. Tarhân)
5. Ahmed b. Abde ed-Dabbî (Ahmed b. Abde b. Musa)
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
Mizan/hesaplaşma, Ahirette hesaba çekilmek
Tevhid, İslam inancı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18972, T003122
Hadis:
حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا نُوحُ بْنُ قَيْسٍ الْحُدَّانِىُّ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَالِكٍ عَنْ أَبِى الْجَوْزَاءِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : كَانَتِ امْرَأَةٌ تُصَلِّى خَلْفَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم - حَسْنَاءُ مِنْ أَحْسَنِ النَّاسِ فَكَانَ بَعْضُ الْقَوْمِ يَتَقَدَّمُ حَتَّى يَكُونَ فِى الصَّفِّ الأَوَّلِ لِئَلاَّ يَرَاهَا وَيَسْتَأْخِرُ بَعْضُهُمْ حَتَّى يَكُونَ فِى الصَّفِّ الْمُؤَخَّرِ فَإِذَا رَكَعَ نَظَرَ مِنْ تَحْتِ إِبْطَيْهِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنْكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَأْخِرِينَ ) . قَالَ أَبُو عِيسَى : هوَرَوَى جَعْفَرُ بْنُ سُلَيْمَانَ هَذَا الْحَدِيثَ عَنْ عَمْرِو بْنِ مَالِكٍ عَنْ أَبِى الْجَوْزَاءِ نَحْوَهُ وَلَمْ يَذْكُرْ فِيهِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ وَهَذَا أَشْبَهُ أَنْ يَكُونَ أَصَحَّ مِنْ حَدِيثِ نُوحٍ .
Tercemesi:
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İnsanların en güzellerinden bir kadın, Peygamber (s.a.v)’in arkasında namaz kılardı. Cemaatten bazısı onu görüp ibadetine zarar gelmemesi için ön safa doğru ilerlerlerdi. Bazıları da geri kalır arka saflarda namaz kılar ve ruku anında koltuk altından bakarlardı. Bunun üzerine Allah Hıcr sûresi 24. ayetini indirdi. Tirmizî: Cafer b. Süleyman bu hadisi Amr b. Mâlik’den, Ebû’l Cevza’dan benzeri şekilde rivâyet etmiş olup “İbn Abbâs’tan” dememiştir. Birbirine benzeyen bu iki rivâyetten bu sonuncusu Nuh’un rivâyetinden daha sahihtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 15, 5/296
Senetler:
()
Konular:
Evlilik, Kadın ve erkeğin birbirine bakması
Kadın, cemaate gelmesi
Kadın, fitne/ tehlikeli vs şeklinde nitelendirilmesi
Kur'an, Nüzul sebebleri
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18977, T003125
Hadis:
حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ جَعْفَرٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنْ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « مَا أَنْزَلَ اللَّهُ فِى التَّوْرَاةِ وَلاَ فِى الإِنْجِيلِ مِثْلَ أُمِّ الْقُرْآنِ وَهِىَ السَّبْعُ الْمَثَانِى وَهِىَ مَقْسُومَةٌ بَيْنِى وَبَيْنَ عَبْدِى وَلِعَبْدِى مَا سَأَلَ » حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم خَرَجَ عَلَى أُبَىٍّ وَهُوَ يُصَلِّى فَذَكَرَ نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى : حَدِيثُ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ مُحَمَّدٍ أَطْوَلُ وَأَتَمُّ وَهَذَا أَصَحُّ مِنْ حَدِيثِ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ جَعْفَرٍ هَكَذَا رَوَى غَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ . .
Tercemesi:
Übey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allah, Tevratta ve İncil’de Fatiha sûresi de denilen Ümmül Kur’ân gibi bir sûre indirmemiştir. O Seb-ul Mesanî’dir. O sûre benimle kulum arasında taksim edilmiştir. Kuluma istediği verilecektir. Kuteybe, Abdulaziz b. Muhammed vasıtasıyla Alâ b. Abdurrahman’dan babasından ve Ebû Hüreyre’den “Übey namaz kılarken Peygamber (s.a.v), onun yanına çıkageldi…” diye başlayan bu hadisin manaca bir benzerini bize nakletmiştir.Tirmizî: Abdulaziz b. Muhammed hadisi daha uzunca ve tamamdır. Bu rivâyet Abdulhamid b. Cafer’in rivâyetinden daha sahihtir. Pek çok kişi bu hadisi Alâ b. Abdurrahman’dan rivâyet etmişlerdir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 15, 5/297
Senetler:
()
Konular:
Kur'an, Fatiha isimleri ve önemi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18984, T003128
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ عَاصِمٍ عَنْ يَحْيَى الْبَكَّاءِ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ يَقُولُ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَرْبَعٌ قَبْلَ الظُّهْرِ بَعْدَ الزَّوَالِ تُحْسَبُ بِمِثْلِهِنَّ فِى صَلاَةِ السَّحَرِ » . قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « وَلَيْسَ مِنْ شَىْءٍ إِلاَّ وَهُوَ يُسَبِّحُ اللَّهَ تِلْكَ السَّاعَةَ » . ثُمَّ قَرَأَ ( تَتَفَيَّأُ ظِلاَلُهُ عَنِ الْيَمِينِ وَالشَّمَائِلِ سُجَّدًا لِلَّهِ ) الآيَةَ كُلَّهَا . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ عَلِىِّ بْنِ عَاصِمٍ .
Tercemesi:
Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediğini işittim: Rasûlullah (s.a.v.), şöyle buyurdu: “Güneşin tepe noktasından batıya kaydığı andan sonra ve öğle namazından önce kılınan dört rekatlık sünnet, seher vakti kılınan namazın iki katına denk sevap kazandırır.” Rasûlullah (s.a.v.), sözüne şöyle devam etti: “O saatte Allah’ı tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur” sonra Nahl sûresi 48. ayetini okudu: “Öyleyse gerçekleri örtbas edenler, Allah’ın yarattığı nesneleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri Allah’ın iradesine bütünüyle boyun eğerek, bir sağa, bir sola dönüp Allah için saygı ve ta’zimle nasıl yere kapanmaktadırlar.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Tirmizî: Bu hadis garib olup sadece Ali b. Âsım’ın rivâyetiyle bilmekteyiz.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 16, 5/299
Senetler:
()
Konular:
Hz. Peygamber, ayetleri tefsiri
İbadet, Nafile İbadet, öğlenden önce
Öneri Formu
Hadis Id, No:
18988, T003129
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو عَمَّارٍ الْحُسَيْنُ بْنُ حُرَيْثٍ حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى عَنْ عِيسَى بْنِ عُبَيْدٍ عَنِ الرَّبِيعِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ أَبِى الْعَالِيَةِ قَالَ حَدَّثَنِى أُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ قَالَ: لَمَّا كَانَ يَوْمُ أُحُدٍ أُصِيبَ مِنَ الأَنْصَارِ أَرْبَعَةٌ وَسِتُّونَ رَجُلاً وَمِنَ الْمُهَاجِرِينَ سِتَّةٌ فِيهِمْ حَمْزَةُ فَمَثَّلُوا بِهِمْ فَقَالَتِ الأَنْصَارُ : لَئِنْ أَصَبْنَا مِنْهُمْ يَوْمًا مِثْلَ هَذَا لَنُرْبِيَنَّ عَلَيْهِمْ قَالَ : فَلَمَّا كَانَ يَوْمُ فَتْحِ مَكَّةَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( وَإِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُمْ بِهِ وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِرِينَ ) فَقَالَ رَجُلٌ : لاَ قُرَيْشَ بَعْدَ الْيَوْمِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « كُفُّوا عَنِ الْقَوْمِ إِلاَّ أَرْبَعَةً » . قَال: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ حَدِيثِ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ .
Tercemesi:
Übey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Uhud savaşı bitince Ensâr’dan altmış dört kişi muhâcirlerden de aralarında Hamza’nın da bulunduğu altı kişi şehîd düşmüştü müşrikler o şehîdlerin kulak ve burunlarını kesmek süretiyle “müsle” yapmışlardı. Ensâr bunun üzerine eğer bizde bir başka savaşta onlardan bazılarını öldürsek mutlaka kendilerine bu yaptıkları “müsle” den fazlasını yapacağız dediler Mekke fethi günü Allah, Nahl sûresi 126. ayetini indirdi; “Eğer bir kimseye ve bir topluma ceza verecekseniz, onların sizi cezalandırdıkları gibi ve o miktar cezalandırın onları. Fakat kendinizi tutarsanız bilin ki, güçlüklere göğüs germesini bilenler için, bu tutum daha iyi ve daha hayırlıdır.” Bunun üzerine bir adam: Bu yüzden sonra Kureyş’in işi bitmiştir, artık dedi Rasûlullah (s.a.v.) ise: “Dört kişiden başkasına dokunmayınız” buyurdu.Tirmizî: Bu Übey b. Ka’b hadisi hasen garibtir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Tirmizî, Sünen-i Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'an 16, 5/299
Senetler:
()
Konular:
Eziyet, işkence (müsle), yasak olması
Kur'an, Nüzul sebebleri
Savaş, Hukuku