10612 Kayıt Bulundu.
Bize İshak, ona Yezîd b. Harun, ona Avâm, ona Ebu İsmail İbrahim es-seksekî, ona da Abdullah b. Ebu Evfâ (ra) şöyle demiştir: Bir adam malına satmak üzere pazara çıkartmış, sonra da, malına teklif edilmemiş bir fiyatı teklif edildi diyerek Allah adına yemin etmişti. Bunun üzerine "Şüphesiz, Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur." (Âl-i Îmrân: 77) ayeti indi. Abdullah ibn Ebî Evfâ der ki: Malın fiyatını yükseltmek üzere yemin ederek insanları aldatan kimse, faiz yiyen konumundadır, haindir.
Bize Muhammed, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır." Râvî der ki: Eş'as b. Kays şöyle demiştir: Vallahi bu hadis benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi vardı. O bu araziyi inkâr etti. Ben de onu Hz. Peygamber'e getirdim. Rasulullah (sav) bana: "Senin bir delilin var mı?" buyurdu. Ben de “Hayır yok” dedim. Bu sefer Rasulullah Yahudi'ye "Yemin et" buyurdu. Ben “Ey Allah'ın Rasulü, o takdirde bu adam yemin eder ve benim malımı alıp götürür” dedim. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77)
Bize Muhammed, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır." Râvî der ki: Eş'as b. Kays şöyle demiştir: Vallahi bu hadis benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi vardı. O bu araziyi inkâr etti. Ben de onu Hz. Peygamber'e getirdim. Rasulullah (sav) bana: "Senin bir delilin var mı?" buyurdu. Ben de “Hayır yok” dedim. Bu sefer Rasulullah Yahudi'ye "Yemin et" buyurdu. Ben “Ey Allah'ın Rasulü, o takdirde bu adam yemin eder ve benim malımı alıp götürür” dedim. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77)
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Abdullah şöyle demiştir: Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır. Yüce Allah bunu tasdik üzere şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77) Sonra Eş'as b. Kays yanımıza çıkageldi ve “Ebu Abdurrahman siz ne söylüyor” dedi. Ravi der ki: Biz de ona anlattık. Bunun üzerine o “doğru söylemiş, vallahi bu ayet benim hakkımda indi. Benimle Yahudi bir adam arasında bir şey üzerinde anlaşmazlık vardı. Davayı Allah Rasulü'ne (sav) götürdük. Rasulullah (sav) bana: "ya senin şahidin olacak ya da bu adam yemin edecek" buyurdu. Ben de “bu adam doğru yanlış olmasına aldırmaksızın yemin eder,” dedim. Bunun üzerine Hz. peygamber (sav) "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır" buyurdu. Yüce Allah bunu tasdik üzere şu ayeti indirdi ve şu ayeti (Alu İmran, 77) okudu.
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Abdullah şöyle demiştir: Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır. Yüce Allah bunu tasdik üzere şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77) Sonra Eş'as b. Kays yanımıza çıkageldi ve “Ebu Abdurrahman siz ne söylüyor” dedi. Ravi der ki: Biz de ona anlattık. Bunun üzerine o “doğru söylemiş, vallahi bu ayet benim hakkımda indi. Benimle Yahudi bir adam arasında bir şey üzerinde anlaşmazlık vardı. Davayı Allah Rasulü'ne (sav) götürdük. Rasulullah (sav) bana: "ya senin şahidin olacak ya da bu adam yemin edecek" buyurdu. Ben de “bu adam doğru yanlış olmasına aldırmaksızın yemin eder,” dedim. Bunun üzerine Hz. peygamber (sav) "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır" buyurdu. Yüce Allah bunu tasdik üzere şu ayeti indirdi ve şu ayeti (Alu İmran, 77) okudu.
Bize Bişr b. Halid, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Ebu Vâil, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir kimsenin -yahut kardeşinin- malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır." Yüce Allah bunun tasdiki olarak şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77) Eş'as ile karşılaştım bana “Abdullah bugün size ne söyledi” diye sordu. Ben de “şöyle şöyle konuştu" dedim. O da “bu ayet benim hakkımda indi” dedi.