10612 Kayıt Bulundu.
Bize Bişr b. Halid, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Ebu Vâil, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir kimsenin -yahut kardeşinin- malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır." Yüce Allah bunun tasdiki olarak şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77) Eş'as ile karşılaştım bana “Abdullah bugün size ne söyledi” diye sordu. Ben de “şöyle şöyle konuştu" dedim. O da “bu ayet benim hakkımda indi” dedi.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Hârice b. Zeyd el-Ensarî’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'e (sav) biat etmiş olan Ensar kadınlarından Ümm el-Alâ kendisine şunu haber vermiştir: Ensar, muhacirleri meskenlerinde barındırmak üzere kura çektikleri zaman, Osman b. Maz’un’un kurası kendilerine çıkmıştı. Bu sebeple Osman b. Maz’un bizde kaldı. Hastalandı, biz de ona baktık. Vefat edip de onu kefenledikten sonra Rasulullah (sav) yanımıza gelip içeri girdi. Ben “Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun ey Ebu Sâib, Allah’ın hiç şüphesiz sana ikramda bulunduğuna şahitlik ediyorum” dedim. Bunun üzerine Nebi (sav) "Allah’ın ona ikramda bulunduğunu nereden biliyorsun?" buyurdu. Ben “babam, anam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulü, bilmiyorum” dedim. Bu sefer Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Vallahi Osman’a, gelmesi muhakkak olan, ölüm gelmiş bulunuyor ve gerçekten ben de onun için hayır ümit ediyorum. Vallahi ben bile Allah’ın Rasulü olduğum halde bana ne yapılacağını bilemiyorum." Bunun üzerine “Vallahi, ben ondan sonra ebediyen kimseyi temize çıkaracak bir tanıklıkta bulunmayacağım” dedi. (Ümm el-Alâ) der ki: Bu durum beni üzdü. Uykuya daldığımda rüyamda Osman’ın akan iki pınarı olduğunu gördüm. Sonra Rasulullah’a (sav) gidip ona haber verince, Allah Rasulü: "İşte o, onun amelidir" buyurdu.
Bize İsmail b. Abdullah, ona Malik, ona amcası Ebu Süheyl, ona babası (Mâlik b. Ebu Âmir), ona da Talha b. Übeydullah şöyle demiştir: Bir kimse Rasulullah'a (sav) geldi ve bir de baktık ki Rasulullah'a İslâm'ın ne olduğunu soruyor. Rasulullah (sav) "Bir gün ve bir gece içinde beş namaz" buyurdu. O zât “üzerimde bu namazlardan başkası olacak mı?” dedi. Rasûlullah (sav) "hayır, gönüllü kılmak istersen başka" buyurdu. Ondan sonra Rasulullah (sav) "bir de Ramazan orucu" buyurdu. O zât “üzerimde bu namazlardan başkası olacak mı?” dedi. Rasulullah (sav) "hayır, gönüllü kılmak istersen başka" buyurdu. Talha der ki: Rasulullah (sav) zekâtı da ona söyledi. O zât yine “üzerimde bu namazlardan başkası olacak mı?” dedi. Rasulullah (sav) yine "hayır, gönüllü kılmak istersen başka" buyurdu. Bunun üzerine o kişi “vallahi ne bir fazla ne de bir eksik yaparım” diyerek arkasına dönüp gitti. Rasulullah (sav) "eğer doğru söylüyorsa kurtuldu gitti" buyurdu.