10631 Kayıt Bulundu.
Bize Haccâc, ona Abdullah b. Ömer en-Nümeyrî, ona Yunus; (T) ve yine Leys der ki: Bana Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve, İbn Müseyyeb, Alkame b. Vakkâs, onlara da Âişe (r.anha), iftiracılar ona iftira attıklarında, şöyle rivayet etmiştir: -Bunlarının bir kısmının rivayeti diğerini doğrulamaktadır- Vahiy gecikince Rasulullah, eşi ile ayrılması konusunu istişare etmek üzere, Ali'yi ve Usame'yi yanına çağırdı. Usâme'ye gelince o “Âişe senin ehlindir, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz” dedi. Berîre de “Ben Âişe'de ayıplayacağım bir kusur olarak sadece şunu gördüm. Âişe, küçük yaşta bir kadındı. Ev halkının hamurunu yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelir, o hamuru yerdi” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (mescitte bir hutbeye çıktı ve) şöyle buyurdu: "Ev halkım hakkında (iftira ederek) bana sıkıntı veren bir şahıs hakkında, kim bana yardım eder ve benim için ondan intikam alır? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu iftiracılar bir adamın ismini de söylüyorlar ki, bu kişi hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum..."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Haccâc, ona Abdullah b. Ömer en-Nümeyrî, ona Yunus; (T) ve yine Leys der ki: Bana Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve, İbn Müseyyeb, Alkame b. Vakkâs, onlara da Âişe (r.anha), iftiracılar ona iftira attıklarında, şöyle rivayet etmiştir: -Bunlarının bir kısmının rivayeti diğerini doğrulamaktadır- Vahiy gecikince Rasulullah, eşi ile ayrılması konusunu istişare etmek üzere, Ali'yi ve Usame'yi yanına çağırdı. Usâme'ye gelince o “Âişe senin ehlindir, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz” dedi. Berîre de “Ben Âişe'de ayıplayacağım bir kusur olarak sadece şunu gördüm. Âişe, küçük yaşta bir kadındı. Ev halkının hamurunu yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelir, o hamuru yerdi” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (mescitte bir hutbeye çıktı ve) şöyle buyurdu: "Ev halkım hakkında (iftira ederek) bana sıkıntı veren bir şahıs hakkında, kim bana yardım eder ve benim için ondan intikam alır? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu iftiracılar bir adamın ismini de söylüyorlar ki, bu kişi hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum..."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Haccâc, ona Abdullah b. Ömer en-Nümeyrî, ona Yunus; (T) ve yine Leys der ki: Bana Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve, İbn Müseyyeb, Alkame b. Vakkâs, onlara da Âişe (r.anha), iftiracılar ona iftira attıklarında, şöyle rivayet etmiştir: -Bunlarının bir kısmının rivayeti diğerini doğrulamaktadır- Vahiy gecikince Rasulullah, eşi ile ayrılması konusunu istişare etmek üzere, Ali'yi ve Usame'yi yanına çağırdı. Usâme'ye gelince o “Âişe senin ehlindir, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz” dedi. Berîre de “Ben Âişe'de ayıplayacağım bir kusur olarak sadece şunu gördüm. Âişe, küçük yaşta bir kadındı. Ev halkının hamurunu yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelir, o hamuru yerdi” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (mescitte bir hutbeye çıktı ve) şöyle buyurdu: "Ev halkım hakkında (iftira ederek) bana sıkıntı veren bir şahıs hakkında, kim bana yardım eder ve benim için ondan intikam alır? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu iftiracılar bir adamın ismini de söylüyorlar ki, bu kişi hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum..."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Musa b. İsmail, ona Abdulvahid, ona A'meş, ona Ebu Vâil, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır."
Bize Haccâc, ona Abdullah b. Ömer en-Nümeyrî, ona Yunus; (T) ve yine Leys der ki: Bana Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve, İbn Müseyyeb, Alkame b. Vakkâs, onlara da Âişe (r.anha), iftiracılar ona iftira attıklarında, şöyle rivayet etmiştir: -Bunlarının bir kısmının rivayeti diğerini doğrulamaktadır- Vahiy gecikince Rasulullah, eşi ile ayrılması konusunu istişare etmek üzere, Ali'yi ve Usame'yi yanına çağırdı. Usâme'ye gelince o “Âişe senin ehlindir, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz” dedi. Berîre de “Ben Âişe'de ayıplayacağım bir kusur olarak sadece şunu gördüm. Âişe, küçük yaşta bir kadındı. Ev halkının hamurunu yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelir, o hamuru yerdi” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (mescitte bir hutbeye çıktı ve) şöyle buyurdu: "Ev halkım hakkında (iftira ederek) bana sıkıntı veren bir şahıs hakkında, kim bana yardım eder ve benim için ondan intikam alır? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu iftiracılar bir adamın ismini de söylüyorlar ki, bu kişi hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum..."
Bize Haccâc, ona Abdullah b. Ömer en-Nümeyrî, ona Yunus; (T) ve yine Leys der ki: Bana Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve, İbn Müseyyeb, Alkame b. Vakkâs, onlara da Âişe (r.anha), iftiracılar ona iftira attıklarında, şöyle rivayet etmiştir: -Bunlarının bir kısmının rivayeti diğerini doğrulamaktadır- Vahiy gecikince Rasulullah, eşi ile ayrılması konusunu istişare etmek üzere, Ali'yi ve Usame'yi yanına çağırdı. Usâme'ye gelince o “Âişe senin ehlindir, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz” dedi. Berîre de “Ben Âişe'de ayıplayacağım bir kusur olarak sadece şunu gördüm. Âişe, küçük yaşta bir kadındı. Ev halkının hamurunu yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelir, o hamuru yerdi” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (mescitte bir hutbeye çıktı ve) şöyle buyurdu: "Ev halkım hakkında (iftira ederek) bana sıkıntı veren bir şahıs hakkında, kim bana yardım eder ve benim için ondan intikam alır? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu iftiracılar bir adamın ismini de söylüyorlar ki, bu kişi hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum..."
Bize Haccâc, ona Abdullah b. Ömer en-Nümeyrî, ona Yunus; (T) ve yine Leys der ki: Bana Yunus, ona İbn Şihâb, ona Urve, İbn Müseyyeb, Alkame b. Vakkâs, onlara da Âişe (r.anha), iftiracılar ona iftira attıklarında, şöyle rivayet etmiştir: -Bunlarının bir kısmının rivayeti diğerini doğrulamaktadır- Vahiy gecikince Rasulullah, eşi ile ayrılması konusunu istişare etmek üzere, Ali'yi ve Usame'yi yanına çağırdı. Usâme'ye gelince o “Âişe senin ehlindir, biz onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmeyiz” dedi. Berîre de “Ben Âişe'de ayıplayacağım bir kusur olarak sadece şunu gördüm. Âişe, küçük yaşta bir kadındı. Ev halkının hamurunu yoğururken uyurdu da evin besi koyunu gelir, o hamuru yerdi” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (mescitte bir hutbeye çıktı ve) şöyle buyurdu: "Ev halkım hakkında (iftira ederek) bana sıkıntı veren bir şahıs hakkında, kim bana yardım eder ve benim için ondan intikam alır? Vallahi ben ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu iftiracılar bir adamın ismini de söylüyorlar ki, bu kişi hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum..."
Bize Muhammed, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Şakîk, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır." Râvî der ki: Eş'as b. Kays şöyle demiştir: Vallahi bu hadis benim hakkımdadır. Benimle Yahudi bir adam arasında bir arazi vardı. O bu araziyi inkâr etti. Ben de onu Hz. Peygamber'e getirdim. Rasulullah (sav) bana: "Senin bir delilin var mı?" buyurdu. Ben de “Hayır yok” dedim. Bu sefer Rasulullah Yahudi'ye "Yemin et" buyurdu. Ben “Ey Allah'ın Rasulü, o takdirde bu adam yemin eder ve benim malımı alıp götürür” dedim. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77)
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansur, ona Ebu Vâil, ona Abdullah şöyle demiştir: Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır. Yüce Allah bunu tasdik üzere şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77) Sonra Eş'as b. Kays yanımıza çıkageldi ve “Ebu Abdurrahman siz ne söylüyor” dedi. Ravi der ki: Biz de ona anlattık. Bunun üzerine o “doğru söylemiş, vallahi bu ayet benim hakkımda indi. Benimle Yahudi bir adam arasında bir şey üzerinde anlaşmazlık vardı. Davayı Allah Rasulü'ne (sav) götürdük. Rasulullah (sav) bana: "ya senin şahidin olacak ya da bu adam yemin edecek" buyurdu. Ben de “bu adam doğru yanlış olmasına aldırmaksızın yemin eder,” dedim. Bunun üzerine Hz. peygamber (sav) "Her kim Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır" buyurdu. Yüce Allah bunu tasdik üzere şu ayeti indirdi ve şu ayeti (Alu İmran, 77) okudu.
Bize Bişr b. Halid, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Süleyman, ona Ebu Vâil, ona Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir kimsenin -yahut kardeşinin- malını elinden almak için yalan yere yemin ederse, kıyamet günü Allah'ın öfkesine uğramış bir halde Allah'ın huzuruna varır." Yüce Allah bunun tasdiki olarak şu ayeti indirdi: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır." (Âlu İmrân, 77) Eş'as ile karşılaştım bana “Abdullah bugün size ne söyledi” diye sordu. Ben de “şöyle şöyle konuştu" dedim. O da “bu ayet benim hakkımda indi” dedi.