10635 Kayıt Bulundu.
Bize Abdullah b. Muhammed el-Müsnedî, ona Ebu Ravh Haramî b. Umâre, ona Şu’be, ona Vâkıd b. Muhammed, ona babası (Muhammed b. Zeyd el-Kuraşî), ona da İbn Ömer, Rasul-i Ekrem’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in de Allah’ın elçisi olduğuna şehadet edinceye, namazı kılıp zekâtı verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Bunları yaptıkları takdirde, İslam'ın emri olan haklar müstesna- canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Hesapları ise Allah'a aittir."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أُمِرْتُ أَنْ أُقَاتِلَ النَّاسَ حَتَّى يَقُولُوا لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ İslam'ın emri ile kısas, şer’î cezalar ve mali tazminatlar gibi hakla kastedilir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Yahya, ona Hişâm, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe şöyle rivayet etmiştir: Yanımda bir kadın varken Rasulullah (sav) yanıma girdi ve "Bu (kadın) kim?" buyurdu. Hz. Aişe "[Geceleri uyumayan] falan kimse" dedi. [Hz. Aişe], kadının namazından söz etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Bu sözü [namazlarından söz etmeyi] bırak! Daima elinizden gelecek şeyleri yapınız. Yoksa Allah'a yemin olsun ki, siz usanmadıkça Allah usanmaz" buyurdu. (Hz. Aişe dedi ki) Rasulullah’ın (sav) en çok sevdiği ibadet, kişinin [sürekli] yaptığı idi."
Açıklama: İfrat ve tefritten yani aşırılıktan ve boş vermişlikten uzak bir ibadet hayatının vurgulandığı bu rivayette hayatımızdaki her işte olduğu gibi ibadetlerde de itidalin yani ölçülü davranmanın temel bir ilke olduğu vurgulanmaktadır. "Siz bıkana dek Allah bıkmaz" ifadesi, "Siz ibadet etmekten usanıp bıkmadıkça Allah ecir ve sevap vermeyi bırakmaz!" anlamındadır.
Bize Ahmed b. Abdullah b. Ali el-Mencûfî, ona Ravh, ona Avf, ona el-Hasen ve Muhammed, onlara da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim iman ederek ve karşılığını yalnız Allah'tan bekleyerek bir Müslümanın cenazesine katılır ve namazı kılınıp defni bitinceye kadar orada bulunursa, iki kırat ecir ile döner ki, her bir kırat Uhut dağı gibidir. Her kim o cenazenin namazını kılar ve defnedilmeden önce geri dönerse bir kırat ecir ile dönmüş olur." Osman el-Müezzin, bu hadisi Avf, ona Ravh, ona Muhammed, ona Ebu Hüreyre, ona da Hz. Peygamber tarikiyle naklederek Ravh'a mütâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Osman b. Ömer arasında inkita vardır.
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona ez-Zührî, ona Âmir b. Sa’d b. Ebu Vakkâs, ona da Sa’d (ra) şöyle rivayet etti: Rasulullah (sav) bazı insanlara dünyalık mal veriyordu, ben de orada oturuyordum. Derken Rasulullah (sav) içlerinden en beğendiğim kimseye bir şey vermedi. Bunun üzerine 'Yâ Rasulallah! Falan kişiye neden bir şey vermedin? Vallahi ben onun mü’min olduğuna inanıyorum' dedim. Hz. Peygamber (sav), "Yahut Müslümandır" dedi. Bir süre sustum. Sonra o adam hakkında bildiklerimi söylemeden duramadım ve tekrar 'Falan kişiye neden bir şey vermedin? Vallahi ben onun mü’min olduğuna inanıyorum' dedim. Hz. Peygamber (sav) de yine, "Yahut Müslümandır" buyurdu. Ben yine o adam hakkında bildiklerimi söylemeden duramadım, sözümü tekrar ettim. Rasulullah (sav) yine o sözü tekrar ettikten sonra şöyle buyurdu: "Ey Sa'd! Ben bazı kimselere, başkalarını onlardan daha çok sevdiğim halde, Allah'ın onu yüzükoyun cehenneme atacağı endişesiyle ihsanda bulunuyorum." Bu hadîsi Zührî'den, Yunus, Salih, Ma’mer ve Zührî’nin erkek kardeşinin oğlu da rivayet etti.
Bize Ahmed b. Abdullah b. Ali el-Mencûfî, ona Ravh, ona Avf, ona Hasen ve Muhammed, ona da Ebu Hureyre Rasul-i Ekrem’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Her kim iman ettiği ve sevabını yalnız Allah’tan beklediği için bir müslüman cenazesi arkasından gider ve üzerine namaz kılıp gömülmesi bitirilinceye kadar onunla birlikte bulunursa, iki kırat ecir ile döner ki, kıratların her biri Uhud dağı gibidir. Her kim o cenaze üzerine namaz kılar da defn edilmeden önce geri dönerse, bir kırat ecir ile dönmüş olur." [Osman el-Müezzin, bu hadisi Avf’tan rivayet etmekte Ravh’a mutabaat etmiş ve “Avf’ın Muhammed vasıtası ile Ebu Hureyre’den nakline göre Rasul-i Ekrem şöyle buyurmuştur” diye söz başlamış ve hadisi yukarıdaki gibi rivayet etmiştir.]
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Nu’man b. Beşir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Helâl bellidir, haram da bellidir. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır ki, çoğu kimse bunları bilmez. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, ırzını da, dinini de tertemiz tutmuş olur. Kim şüpheli şeylerin etrafında dolanırsa, koruluk etrafında davarlarını otlatan bir çoban gibi, çok sürmez içeriye dalar. Haberiniz olsun, her devlet başkanının kendine mahsus bir koruluğu olur. Dikkat edin! Allah'ın yeryüzündeki koruluğu haram ettiği şeylerdir. Bilin ki, bedenin içinde bir et parçası vardır. O sağlıklı olursa bütün beden sağlıklı olur; bozulursa bütün beden fesada uğrar. İşte o kalptir."
Bize Ahmed b. Abdullah b. Ali el-Mencûfî, ona Ravh, ona Avf, ona el-Hasen ve Muhammed, onlara da Ebu Hüreyre'nin söylediğine göre Rasul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim iman ederek ve karşılığını yalnız Allah'tan bekleyerek bir Müslümanın cenazesine katılır ve namazı kılınıp defni bitinceye kadar orada bulunursa, iki kırat ecir ile döner ki, her bir kırat Uhut dağı gibidir. Her kim o cenazenin namazını kılar ve defnedilmeden önce geri dönerse bir kırat ecir ile dönmüş olur." Osman el-Müezzin, bu hadisi Avf, ona Ravh, ona Muhammed, ona Ebu Hüreyre, ona da Hz. Peygamber tarikiyle naklederek Ravh'a mütâbaat etmiştir.
Bize Muhammed b. Müsennâ, ona Abdülvehhâb es-Sekafî, ona Eyyub, ona Ebu Kılâbe, ona da Enes (ra) Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kimde şu üç özellik bulunursa o kişi imanın tadını almıştır: Allah ve Rasulünün kendisine başka her şeyden daha sevgili olması, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmesi, tekrar küfre dönmekten ateşe atılacakmışçasına nefret etmesi."
Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Ebu Zinâd, ona el-A’rec, ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Her kim inanarak ve karşılığını Allah'tan umarak kadir gecesini ihya ederse, geçmiş günahları mağfiret olunur."
Bize İbn Selâm, ona Muhammed b. Fudayl, ona Yahya b. Said, ona Ebu Seleme, ona Ebu Hüreyre Rasul-i Ekrem’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Her kim, Ramazan orucunu, inanarak ve mükâfatını umarak tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır."