Giriş

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Cafer b. Raia, ona A'rec, ona da Abdullah b. Ka'b b. Mâlik, ona Ka'b b. Mâlik şöyle söylemiştir: Onun (Ka'b b. Mâlik) Abdullah b. Ebu Hadred el-Eslemî'den alacağı vardı. Ka'b onunla karşılaştı ve yakasına yapışarak (alacağını istedi.) Birbirleriyle konuşmaya (başladılar ve ) sesleri yükseldi. Derken Nebi (sav) onların karşısına çıktı. Ve "Ey Ka'b! dedi ve eliyle alacağından yarısını indir" der gibi işaret etti. Bunun üzerine Ka'b, İbn Hadred'deki alacağının yarısını aldı, diğer yarısını bıraktı.


    Öneri Formu
25451 B002706 Buhari, Sulh, 10

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Osman b. Ömer, ona Yunus; (T) Bize Leys, ona Yunus, ona İbn Şihâb, ona Abdullah b. Ka'ab, ona da Ka'b b. Mâlik şöyle söylemiştir: Ka'b, Rasulullah (sav) döneminde mescide İbn Ebu Hadred'den alacağını (borcunu ödemesini) istedi. Bunun üzerine sesleri o derece yükseldi ki evinde bulunan Rasulullah (sav) seslerini işitti. Bunun üzerine Rasulullah (sav) onlara doğru çıkıp, odasının perdesini açtı ve Ka'b b. Malik'e seslenerek "Ey Ka'b!" dedi. Ka'b 'Lebbeyk! Ey Allah'ın Rasulü' deyince Rasul-i Ekrem (sav) eliyle "Yarısını indir." diye işaret etti. Ka'b da hemen 'İndirdim Ey Allah'ın Rasulü!' dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sav), (Abdullah b. Ebu Hadred'e hitaben) şöyle buyurdu: "Şimdi kalk da (kalan) borcunu öde!"


    Öneri Formu
25457 B002710 Buhari, Sulh, 14

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahrame, onlara da Hz. Peygamber'in diğer sahâbileri şöyle haber vermiştir: Süheyl b. Amr, Hudeybiye barışının yapıldığı gün, barış metnini yazımı sırasında, Hz. Peygamber'e (sav) koştuğu şartları dile getirirken “bizden sana bir adam gelirse, o senin dininde dahi olsa, onu bize geri vereceksin ve bizimle onun arasına girmeyeceksin” dedi. Müslümanlar bu şartı beğenmeyip, tepki gösterdiler. Kureyş elçisi Süheyl ise bu şartta diretti. Onun bunda ısrar etmesi üzerine, Peygamber (sav) de antlaşmayı bu şartı kabul ederek yazdırdı. Peygamber (sav), o gün Mekke'den kaçıp gelmiş olan Ebu Cendel'i de, baba­sı Süheyl b. Amr'a geri verdi. Barış anlaşması müddeti içinde, Müslüman olarak gelmiş olsa da, Mekkelilerden Peygamber'e gelen her erkeği Peygamber muhakkak iade etti. Daha sonra mümin kadınlar da muhacir olarak geldiler. Allah resulünün yanına çıkıp gelenlerden biri de Ukbe b. Ebu Muayt'ın kızı, genç bir hanım olan Ümmü Gülsüm'dü. Sonra ailesi gelerek Hz. Peygamber'den (sav) Ümmü Gülsüm'ü kendilerine geri vermesini istedi ama Peygamber (sav) Ümmü Gülsüm'ü ailesine ver­medi. Çünkü kendisine gelen bu kadınlar hakkında Allah şu ayeti indirmiştir: "Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mihri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mihri (sizden) istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Mümtehine: 10).


    Öneri Formu
28418 B002712 Buhari, Şurût, 1

Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdülvehhab, ona Ubeydullah, ona Vehb b. Keysan, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir: Babam öldüğünde borçları vardı. Alacaklılarına, borca karşılık o senenin hurma mahsulünü teklif ettim. Onlar yeterli görmediler. Bunun üzerine ben Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve durumu O'na anlattım. Rasulullah (sav) "Hurmaları kesip depoya kaldırdığın zaman (bana bildir)" buyurdu. Ben Rasulullah'a (sav) haber verdim, yanında Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte geldi, mahsulün bereketlenmesi için dua etti ve "Alacaklıları çağır ve onlara alacaklarını tamamıyla öde" buyurdu. Ben babamın borçlu olduğu herkese alacaklarını ödedim. Geriye, yedisi acve altısı levn (bir çeşit hurma) yahut altısı acve yedisi levn olmak üzere on üç vesk hurma arttı. Akşam namazında Rasulullah (sav) ile karşılaştım ve O'na olanları anlattım. Rasulullah (sav) gülümsedi ve "Ebu Bekir ve Ömer'e git ve bunları o ikisine anlat" buyurdu. (Ben gidip, olanları anlatınca) Onlar “Rasulullah o duayı ettikten sonra, bunun böyle olacağını biz biliyorduk zaten” dediler. Hişam'ın Vehb'den onun da Cabir'den naklettiği rivayette (akşam namazı yerine) ikindi namazı geçmektedir. Hz. Ebu Bekir'den ve Rasulullah'ın (sav) güldüğünden de bahsetmemiştir. Ayrıca o, 'babam otuz vesk borç bırakmıştı.' ibaresini de zikretmiştir. İbn İshak'ın Vehb'den, onun da Cabir'den naklettiği rivayette ise (akşam namazı yerine) öğle namazı zikredilmektedir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Hişam b. Urve arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280309 B002709-2 Buhari, Sulh, 13

Bize Muhammed b. Beşşar, ona Abdülvehhab, ona Ubeydullah, ona Vehb b. Keysan, ona da Cabir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir: Babam öldüğünde borçları vardı. Alacaklılarına, borca karşılık o senenin hurma mahsulünü teklif ettim. Onlar yeterli görmediler. Bunun üzerine ben Hz. Peygamber'e (sav) geldim ve durumu O'na anlattım. Rasulullah (sav) "Hurmaları kesip depoya kaldırdığın zaman (bana bildir)" buyurdu. Ben Rasulullah'a (sav) haber verdim, yanında Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte geldi, mahsulün bereketlenmesi için dua etti ve "Alacaklıları çağır ve onlara alacaklarını tamamıyla öde" buyurdu. Ben babamın borçlu olduğu herkese alacaklarını ödedim. Geriye, yedisi acve altısı levn (bir çeşit hurma) yahut altısı acve yedisi levn olmak üzere on üç vesk hurma arttı. Akşam namazında Rasulullah (sav) ile karşılaştım ve O'na olanları anlattım. Rasulullah (sav) gülümsedi ve "Ebu Bekir ve Ömer'e git ve bunları o ikisine anlat" buyurdu. (Ben gidip, olanları anlatınca) Onlar “Rasulullah o duayı ettikten sonra, bunun böyle olacağını biz biliyorduk zaten” dediler. Hişam'ın Vehb'den onun da Cabir'den naklettiği rivayette (akşam namazı yerine) ikindi namazı geçmektedir. Hz. Ebu Bekir'den ve Rasulullah'ın (sav) güldüğünden de bahsetmemiştir. Ayrıca o, 'babam otuz vesk borç bırakmıştı.' ibaresini de zikretmiştir. İbn İshak'ın Vehb'den, onun da Cabir'den naklettiği rivayette ise (akşam namazı yerine) öğle namazı zikredilmektedir.


Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İbn İshak arasında inkıta vardır.

    Öneri Formu
280310 B002709-3 Buhari, Sulh, 13

Bize Adem, ona İbn Ebu Zi'b, ona Zührî, ona Übeydullah b. Abdullah, ona da Ebu Hureyre ve Zeyd b. Hâlid el-Cuhenî (r.anhuma) şöyle demişlerdir: Bir bedevi gelip “ey Allah'ın Rasulü, hasmımla aramızda Allah'ın Kitabı ile hü­küm ver” dedi. Hasmı olan kimse de ayağa kalktı ve “doğru söyledi. Onunla aramızdaki davada Allah'ın Kitabı ile hükmet” dedi Bedevi “benim oğlum bu adamın yanın­da ücretle hizmetçi idi, onun karısı ile zina etti. Bana 'oğluna taşlan­mak cezası düşer' dediler. Ben oğlumu bu cezadan yüz koyun ve bir de cariyeyi fidye verip kurtardım. Sonra bu meseleyi ilim sahibi olanlara sordum. Onlar bana 'oğlunun üzerine ancak yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası düşer' dediler” dedi. Bunun üzerine Peygamber (sav) "elbette aranızda Allah'ın Kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ile koyunlar sana geri verilecek, oğluna da yüz değnek vurulacak ve bir sene de sürgün edilecektir. Sen de ey Uneys, yarın kuşluk vaktinde bu adamın karısına git, (suçunu itiraf ederse), ona taşlama cezası uygula!" buyurdu. Ertesi günü kuşluk vaktinde Uneys o kadına gitti ve (suçunu itiraf etmesi üzerine) o kadına taşlama cezası uyguladı.


    Öneri Formu
25431 B002696 Buhari, Sulh, 5

Bize Yakub, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Kasım b. Muhammed, ona da Âişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle bbuyurmuştur: "Herkim bizim şu dinimizde olmayan bir bidat icat ederse, o bidat redde­dilmiştir." Bu hadisi Saîd ibn İbrahim'den Abdullah b. Cafer el-Mahramî ve Abdulvâhid b. Ebu Avn da rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
280306 B002697-2 Buhari, Sulh, 5

Bize Yakub, ona İbrahim b. Sa'd, ona babası (Sa'd b. İbrahim), ona Kasım b. Muhammed, ona da Âişe'nin (r.anha) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle bbuyurmuştur: "Herkim bizim şu dinimizde olmayan bir bidat icat ederse, o bidat redde­dilmiştir." [Bu hadisi Saîd ibn İbrahim'den Abdullah b. Cafer el-Mahramî ve Abdulvâhid b. Ebu Avn da rivayet etmiştir.]


    Öneri Formu
280307 B002697-3 Buhari, Sulh, 5

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahrame, onlara da Hz. Peygamber'in diğer sahâbileri şöyle haber vermiştir: Süheyl b. Amr, Hudeybiye barışının yapıldığı gün, barış metnini yazımı sırasında, Hz. Peygamber'e (sav) koştuğu şartları dile getirirken “bizden sana bir adam gelirse, o senin dininde dahi olsa, onu bize geri vereceksin ve bizimle onun arasına girmeyeceksin” dedi. Müslümanlar bu şartı beğenmeyip, tepki gösterdiler. Kureyş elçisi Süheyl ise bu şartta diretti. Onun bunda ısrar etmesi üzerine, Peygamber (sav) de antlaşmayı bu şartı kabul ederek yazdırdı. Peygamber (sav), o gün Mekke'den kaçıp gelmiş olan Ebu Cendel'i de, baba­sı Süheyl b. Amr'a geri verdi. Barış anlaşması müddeti içinde, Müslüman olarak gelmiş olsa da, Mekkelilerden Peygamber'e gelen her erkeği Peygamber muhakkak iade etti. Daha sonra mümin kadınlar da muhacir olarak geldiler. Allah resulünün yanına çıkıp gelenlerden biri de Ukbe b. Ebu Muayt'ın kızı, genç bir hanım olan Ümmü Gülsüm'dü. Sonra ailesi gelerek Hz. Peygamber'den (sav) Ümmü Gülsüm'ü kendilerine geri vermesini istedi ama Peygamber (sav) Ümmü Gülsüm'ü ailesine ver­medi. Çünkü kendisine gelen bu kadınlar hakkında Allah şu ayeti indirmiştir: "Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mihri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mihri (sizden) istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Mümtehine: 10).


    Öneri Formu
25465 B002711 Buhari, Şurût, 1

Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihâb, ona Urve b. Zübeyir, ona Mervân b. Hakem ve Misver b. Mahrame, onlara da Hz. Peygamber'in diğer sahâbileri şöyle haber vermiştir: Süheyl b. Amr, Hudeybiye barışının yapıldığı gün, barış metnini yazımı sırasında, Hz. Peygamber'e (sav) koştuğu şartları dile getirirken “bizden sana bir adam gelirse, o senin dininde dahi olsa, onu bize geri vereceksin ve bizimle onun arasına girmeyeceksin” dedi. Müslümanlar bu şartı beğenmeyip, tepki gösterdiler. Kureyş elçisi Süheyl ise bu şartta diretti. Onun bunda ısrar etmesi üzerine, Peygamber (sav) de antlaşmayı bu şartı kabul ederek yazdırdı. Peygamber (sav), o gün Mekke'den kaçıp gelmiş olan Ebu Cendel'i de, baba­sı Süheyl b. Amr'a geri verdi. Barış anlaşması müddeti içinde, Müslüman olarak gelmiş olsa da, Mekkelilerden Peygamber'e gelen her erkeği Peygamber muhakkak iade etti. Daha sonra mümin kadınlar da muhacir olarak geldiler. Allah resulünün yanına çıkıp gelenlerden biri de Ukbe b. Ebu Muayt'ın kızı, genç bir hanım olan Ümmü Gülsüm'dü. Sonra ailesi gelerek Hz. Peygamber'den (sav) Ümmü Gülsüm'ü kendilerine geri vermesini istedi ama Peygamber (sav) Ümmü Gülsüm'ü ailesine ver­medi. Çünkü kendisine gelen bu kadınlar hakkında Allah şu ayeti indirmiştir: "Ey iman edenler! Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mihri, (evlendikleri kâfir kocalarından) isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına) harcamış oldukları mihri (sizden) istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür. O, aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Mümtehine: 10).


    Öneri Formu
280312 B002711-2 Buhari, Şurût, 1