Bize Muhammed b. Alâ, ona İbn İdris, ona İbn İshak, ona ez-Zührî, ona da Urve b. Zübeyr, Misver b. Mahreme Mervan b. Hakem'den naklen şöyle rivayet etmiştir:
"Onlar, insanların emniyette olacağı, aramızda savaş teşebbüslerinin kesinlikle yasak olacağı ve hırsızlık ile ihanetin (söz konusu olmaması şartıyla) on sene savaşı bırakmak üzere antlaşma yaptılar."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273145, D002766-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ إِسْحَاقَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنِ الْمِسْوَرِ بْنِ مَخْرَمَةَ وَمَرْوَانَ بْنِ الْحَكَمِ
"أَنَّهُمُ اصْطَلَحُوا عَلَى وَضْعِ الْحَرْبِ عَشْرَ سِنِينَ يَأْمَنُ فِيهِنَّ النَّاسُ وَعَلَى أَنَّ بَيْنَنَا عَيْبَةً مَكْفُوفَةً وَأَنَّهُ لاَ إِسْلاَلَ وَلاَ إِغْلاَلَ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Alâ, ona İbn İdris, ona İbn İshak, ona ez-Zührî, ona da Urve b. Zübeyr, Misver b. Mahreme Mervan b. Hakem'den naklen şöyle rivayet etmiştir:
"Onlar, insanların emniyette olacağı, aramızda savaş teşebbüslerinin kesinlikle yasak olacağı ve hırsızlık ile ihanetin (söz konusu olmaması şartıyla) on sene savaşı bırakmak üzere antlaşma yaptılar."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 168, /641
Senetler:
1. Ebu Abdulmelik Mervan b. Hakem el-Kuraşi (Mervan b. Hakem b. Ebu As b. Ümeyye)
2. Urve b. Zübeyr el-Esedî (Urve b. Zübeyr b. Avvam b. Huveylid b. Esed)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. İbn İshak el-Kuraşî (Muhammed b. İshak b. Yesar b. Hıyar)
5. Ebu Muhammed Abdullah b. İdris el-Evdî (Abdullah b. İdris b. Yezid b. Abdurrahman)
6. Ebu Küreyb Muhammed b. Alâ el-Hemdânî (Muhammed b. Alâ b. Kureyb)
Konular:
Antlaşma, anlaşmalara dayalı ilişkiler
Siyer, Hudeybiye Anlaşması
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15542, D002528
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا عَطَاءُ بْنُ السَّائِبِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ : جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ : جِئْتُ أُبَايِعُكَ عَلَى الْهِجْرَةِ وَتَرَكْتُ أَبَوَىَّ يَبْكِيَانِ . فَقَالَ:
"ارْجِعْ عَلَيْهِمَا فَأَضْحِكْهُمَا كَمَا أَبْكَيْتَهُمَا."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Kesir, ona Süfyan, ona Ata b. es-Saib, ona babası es-Saib, ona Abdullah b. Amr (ra) şöyle rivayet etmiştir. Bir adam Rasulullah'a (sav) geldi ve anne babamı ağlar halde bırakıp sana hicret için biat etmeye geldim dedi. Rasulullah (sav) da ona "onların yanına dön ve onları nasıl ağlattıysan öyle güldür" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 33, /587
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Yahya Sâib b. Malik es-Sekafî (Sâib b. Mâlik)
3. Ebu Zeyd Ata b. Saib es-Sekafî (Ata b. Saib b. Malik)
4. Süfyan es-Sevrî (Süfyan b. Said b. Mesruk b. Habib b. Rafi')
5. Muhammed b. Kesîr el-Abdî (Muhammed b. Kesir)
Konular:
BİRRU'L- VALİDEYN
İyilik, Anne-Baba, anne-babaya iyilik
KTB, ADAB
Bize Muhammed b. Bekkâr el-Ayşî, ona Mervan; (T)
Bize Abdülvehhab b. Abdürrahim el-Cevberî ed-Dımaşkî, ona Mervan, onlara Hilal b. Meymun er-Remlî, ona Ya'lâ b. Şeddâd, ona da Ümmü Harâm, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Denizde başı dönüp kusan kimseye bir şehid, denizde boğularak ölene de iki şehid sevabı vardır."
Açıklama: Hadiste geçen "Denizde başı dönüp kusan kimse..."den kasıt; cihad, hac veya ilim gibi Allah rızası için deniz aşırı yolculuğu çıkan kimselerdir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15507, D002493
Hadis:
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكَّارٍ الْعَيْشِىُّ حَدَّثَنَا مَرْوَانُ؛ (ح)
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ عَبْدِ الرَّحِيمِ الْجَوْبَرِىُّ الدِّمَشْقِىُّ - الْمَعْنَى - قَالَ حَدَّثَنَا مَرْوَانُ أَخْبَرَنَا هِلاَلُ بْنُ مَيْمُونٍ الرَّمْلِىُّ عَنْ يَعْلَى بْنِ شَدَّادٍ عَنْ أُمِّ حَرَامٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ:
"الْمَائِدُ فِى الْبَحْرِ الَّذِى يُصِيبُهُ الْقَىْءُ لَهُ أَجْرُ شَهِيدٍ، وَالْغَرِقُ لَهُ أَجْرُ شَهِيدَيْنِ."
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Bekkâr el-Ayşî, ona Mervan; (T)
Bize Abdülvehhab b. Abdürrahim el-Cevberî ed-Dımaşkî, ona Mervan, onlara Hilal b. Meymun er-Remlî, ona Ya'lâ b. Şeddâd, ona da Ümmü Harâm, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Denizde başı dönüp kusan kimseye bir şehid, denizde boğularak ölene de iki şehid sevabı vardır."
Açıklama:
Hadiste geçen "Denizde başı dönüp kusan kimse..."den kasıt; cihad, hac veya ilim gibi Allah rızası için deniz aşırı yolculuğu çıkan kimselerdir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 10, /578
Senetler:
1. Ümmü Harâm bt. Milhân (Ümmü Harâm bt. Milhân b. Halid b. Zeyd b. Harâm)
2. Ya'la b. Şeddad el-Ensari (Ya'la b. Şeddad b. Evs b. Sabit)
3. Hilal b. Meymun el-Cüheni (Hilal b. Meymun)
4. Ebu Abdullah Mervan b. Muaviye el-Fezârî (Mervan b. Muaviye b. Haris b. Esma b. Harice)
5. Abdülvehhab b. Abdurrahim el-Eşce'î (Abdülvehhab b. Abdurrahim b. Abdülvehhab)
Konular:
KTB, ŞEHİT, ŞEHİTLİK
Ölüm, denizde boğulma
Ölüm, Ecel
Bize Ahmed b. Amr b. es-Serh, ona İbn Vehb, Hayve b. Şurayh ve İbn Lehîa' o ikisine Yezid b. Ebu Habib, ona Eslem Ebu İmran şöyle dedi:
"Biz Medine'den, İstanbul'u fethetme arzusu ile savaşa çıktık. Ordunun başında Abdurrahman b. Halid b. el-Velîd vardı. Rumlar ise sırtlarını şehrin surlarına dayamışlardı. Derken bir adam düşman üzerine atıldı. Bunun üzerine insanlar geri dur, geri dur! Lâ ilahe illallah, kendi eliyle kendini tehlikeye atıyor! dediler. Bu söz üzerine Ebu Eyyüb (ra) şöyle dedi: Bu ayet, biz Ensâr topluluğu hakkında indi. Allah, Peygamber'ine (sav) yardım edip İslamiyet'i galip kılınca; Haydi gelin artık mallarımız ile meşgul olalım, onları işlek hale getirelim demiştik. Bunun üzerine Allah Teâlâ: "Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın!"[Bakara, 2/195] ayetini indirdi. Kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye atmak demek; mallarımız ile meşgul olup, onları çalıştıracağız derken, cihadı terk etmemiz demektir. "
[Ebu İmran devamla dedi ki: Ebu Eyyüb vefat edip İstanbul'a defnedilinceye kadar Allah yolunda cihada devam etti.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15526, D002512
Hadis:
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ حَيْوَةَ بْنِ شُرَيْحٍ وَابْنِ لَهِيعَةَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى حَبِيبٍ عَنْ أَسْلَمَ أَبِى عِمْرَانَ قَالَ : غَزَوْنَا مِنَ الْمَدِينَةِ نُرِيدُ الْقُسْطَنْطِينِيَّةَ، وَعَلَى الْجَمَاعَةِ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ خَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ وَالرُّومُ مُلْصِقُو ظُهُورِهِمْ بِحَائِطِ الْمَدِينَةِ، فَحَمَلَ رَجُلٌ عَلَى الْعَدُوِّ فَقَالَ النَّاسُ: مَهْ، مَهْ، لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، يُلْقِى بِيَدَيْهِ إِلَى التَّهْلُكَةِ. فَقَالَ أَبُو أَيُّوبَ: إِنَّمَا نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ فِينَا مَعْشَرَ الأَنْصَارِ لَمَّا نَصَرَ اللَّهُ نَبِيَّهُ وَأَظْهَرَ الإِسْلاَمَ، قُلْنَا: هَلُمَّ نُقِيمُ فِى أَمْوَالِنَا وَنُصْلِحُهَا، فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى (وَأَنْفِقُوا فِى سَبِيلِ اللَّهِ وَلاَ تُلْقُوا بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ) فَالإِلْقَاءُ بِالأَيْدِى إِلَى التَّهْلُكَةِ أَنْ نُقِيمَ فِى أَمْوَالِنَا وَنُصْلِحَهَا وَنَدَعَ الْجِهَادَ. قَالَ أَبُو عِمْرَانَ: فَلَمْ يَزَلْ أَبُو أَيُّوبَ يُجَاهِدُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ حَتَّى دُفِنَ بِالْقُسْطَنْطِينِيَّةِ.
Tercemesi:
Bize Ahmed b. Amr b. es-Serh, ona İbn Vehb, Hayve b. Şurayh ve İbn Lehîa' o ikisine Yezid b. Ebu Habib, ona Eslem Ebu İmran şöyle dedi:
"Biz Medine'den, İstanbul'u fethetme arzusu ile savaşa çıktık. Ordunun başında Abdurrahman b. Halid b. el-Velîd vardı. Rumlar ise sırtlarını şehrin surlarına dayamışlardı. Derken bir adam düşman üzerine atıldı. Bunun üzerine insanlar geri dur, geri dur! Lâ ilahe illallah, kendi eliyle kendini tehlikeye atıyor! dediler. Bu söz üzerine Ebu Eyyüb (ra) şöyle dedi: Bu ayet, biz Ensâr topluluğu hakkında indi. Allah, Peygamber'ine (sav) yardım edip İslamiyet'i galip kılınca; Haydi gelin artık mallarımız ile meşgul olalım, onları işlek hale getirelim demiştik. Bunun üzerine Allah Teâlâ: "Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın!"[Bakara, 2/195] ayetini indirdi. Kendi ellerimizle kendimizi tehlikeye atmak demek; mallarımız ile meşgul olup, onları çalıştıracağız derken, cihadı terk etmemiz demektir. "
[Ebu İmran devamla dedi ki: Ebu Eyyüb vefat edip İstanbul'a defnedilinceye kadar Allah yolunda cihada devam etti.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 23, /583
Senetler:
1. Ebu Eyyüb el-Ensari (Halid b. Zeyd b. Küleyb b. Salabe b. Abd)
2. Eslem b. Yezid el-Mısrî (Eslem b. Yezid)
3. İbn Ebu Habib Yezid b. Kays el-Ezdî (Yezid b. Süveyd)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Lehîa el-Hadramî (Abdullah b. Lehîa b. Ukbe)
5. Abdullah b. Vehb el-Kuraşî (Abdullah b. Vehb b. Müslim)
6. Ebu Tahir Ahmed b. Amr el-Kuraşî (Ahmed b. Amr b. Abdullah)
Konular:
Cihad, kendini tehlikeye atmak
Şehirler, İstanbul, fethi
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15511, D002497
Hadis:
حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ بْنِ مَيْسَرَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا حَيْوَةُ وَابْنُ لَهِيعَةَ قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو هَانِئٍ الْخَوْلاَنِىُّ أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْحُبُلِىَّ يَقُولُ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"مَا مِنْ غَازِيَةٍ تَغْزُو فِى سَبِيلِ اللَّهِ فَيُصِيبُونَ غَنِيمَةً إِلاَّ تَعَجَّلُوا ثُلُثَىْ أَجْرِهِمْ مِنَ الآخِرَةِ وَيَبْقَى لَهُمُ الثُّلُثُ فَإِنْ لَمْ يُصِيبُوا غَنِيمَةً تَمَّ لَهُمْ أَجْرُهُمْ."
Tercemesi:
Bize Ubeydullah b. Ömer b. Meysere, ona Abdullah b. Yezid, ona Hayve ve İbn Lehî'a, onlara Ebu Hani el-Havlanî, ona Ebu Abdurrahman el-Hubulî, ona da Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Allah yolunda gazâ edip bir ganimet elde eden birlik, ahiretteki sevaplarının üçte ikisini peşin olarak almışlar, sevaplarının üçte biri ise ahirete kalmıştır. Eğer bir ganimet elde edememişlerse de ahiretteki sevapları onlara tam olarak verilir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 13, /579
Senetler:
1. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr es-Sehmî (Abdullah b. Amr b. Âs b. Vail b. Haşim)
2. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Meafirî (Abdullah b. Yezid)
3. Humeyd b. Hani el-Havlanî (Humeyd b. Hani)
4. Ebu Zür'a Hayve b. Şurayh et-Tücîbî (Hayve b. Şurayh b. Safvan b. Malik)
5. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Yezid el-Adevî (Abdullah b. Yezid)
6. Ebu Said Ubeydullah b. Ömer el-Cüşemî (Ubeydullah b. Ömer b. Meysera)
Konular:
Cihad, Gazilik/Gaziler
Sevap, sevap
Öneri Formu
Hadis Id, No:
15510, D002496
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ قَعْنَبٍ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"حُرْمَةُ نِسَاءِ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ كَحُرْمَةِ أُمَّهَاتِهِمْ وَمَا مِنْ رَجُلٍ مِنَ الْقَاعِدِينَ يَخْلُفُ رَجُلاً مِنَ الْمُجَاهِدِينَ فِى أَهْلِهِ إِلاَّ نُصِبَ لَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَقِيلَ لَهُ هَذَا قَدْ خَلَفَكَ فِى أَهْلِكَ فَخُذْ مِنْ حَسَنَاتِهِ مَا شِئْتَ." فَالْتَفَتَ إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ
"مَا ظَنُّكُمْ."
[قَالَ أَبُو دَاوُدَ كَانَ قَعْنَبٌ رَجُلاً صَالِحًا وَكَانَ ابْنُ أَبِى لَيْلَى أَرَادَ قَعْنَبًا عَلَى الْقَضَاءِ فَأَبَى عَلَيْهِ وَقَالَ أَنَا أُرِيدُ الْحَاجَةَ بِدِرْهَمٍ فَأَسْتَعِينُ عَلَيْهَا بِرَجُلٍ . قَالَ وَأَيُّنَا لاَ يَسْتَعِينُ فِى حَاجَتِهِ قَالَ أَخْرِجُونِى حَتَّى أَنْظُرَ فَأُخْرِجَ فَتَوَارَى.]
[قَالَ سُفْيَانُ بَيْنَمَا هُوَ مُتَوَارٍ إِذْ وَقَعَ عَلَيْهِ الْبَيْتُ فَمَاتَ.]
Tercemesi:
Bize Said b. Mansur, ona Süfyan, ona Ka'neb, ona Alkame b. Mersed, ona İbn Büreyde, ona da babası Büreyde b. Husayb, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Mücahidlerin hanımları, savaşa gitmeyen erkeklere anneleri gibi haramdır. Savaşa gitmeyip oturanlardan biri, mücahidlerden birinin hanımına yan gözle bakarsa Kıyamet günü mücahid için durdurulur ve ona bu adam, hanımına yan gözle baktı, onun sevaplarından dilediğini al denir." Hz. Peygamber, bu esnada bize doğru döndü ve (mücahidin o esnadaki hırsını ima ederek) "ya ne sandınız?" buyurdu.
[Ebû Davud dedi ki: (Hadisin ravilerinden) Ka'neb, salih bir kimseydi. İbn Ebu Leyla ona kadılık teklif etti, o ise bunu reddedip insanlardan gelecek bir dirheme bile muhtacım, (kadı olmak benim neyime?) dedi. İbn Ebu Leyla da hangimiz ihtiyaç içinde değiliz ki, (bu nasıl bahane?) dedi. Ka'neb, bana biraz mühlet verin, düşüneyim diyerek evine girdi.]
[Süfyan dedi ki: Ka'neb evdeyken evin duvarı üzerine yıkılıverdi ve vefat etti.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 12, /579
Senetler:
1. Ebu Abdullah Büreyde b. Husayb el-Eslemî (Amir b. Husayb b. Abdullah b. Haris b. A'rec)
2. Süleyman b. Büreyde el-Eslemî (Süleyman b. Büreyde b. Husayb)
3. Alkame b. Mersed el-Hadramî (Alkame b. Mersed)
4. Ka'neb et-Temimi (Ka'neb)
5. Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilâlî (Süfyân b. Uyeyne b. Meymûn)
6. Said b. Mansur el-Horasânî (Ebû Osman Said b Mansur b. Şu'be)
Konular:
Vekil, VekaletYerine Vekil tayin etme
Yardım, mücahide ve ailesine yardım
حَدَّثَنَا الرَّبِيعُ بْنُ نَافِعٍ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - عَنْ زَيْدٍ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَلاَّمٍ يَقُولُ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَلْمَانَ أَنَّ رَجُلاً مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَدَّثَهُ قَالَ لَمَّا فَتَحْنَا خَيْبَرَ أَخْرَجُوا غَنَائِمَهُمْ مِنَ الْمَتَاعِ وَالسَّبْىِ فَجَعَلَ النَّاسُ يَتَبَايَعُونَ غَنَائِمَهُمْ فَجَاءَ رَجُلٌ حِينَ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَقَدْ رَبِحْتُ رِبْحًا مَا رَبِحَ الْيَوْمَ مِثْلَهُ أَحَدٌ مِنْ أَهْلِ هَذَا الْوَادِى قَالَ
"وَيْحَكَ وَمَا رَبِحْتَ." قَالَ مَا زِلْتُ أَبِيعُ وَأَبْتَاعُ حَتَّى رَبِحْتُ ثَلاَثَمِائَةِ أُوقِيَّةٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَنَا أُنَبِّئُكَ بِخَيْرِ رَجُلٍ رَبِحَ." قَالَ مَا هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ
"رَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الصَّلاَةِ."
Öneri Formu
Hadis Id, No:
17248, D002785
Hadis:
حَدَّثَنَا الرَّبِيعُ بْنُ نَافِعٍ حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - عَنْ زَيْدٍ - يَعْنِى ابْنَ سَلاَّمٍ - أَنَّهُ سَمِعَ أَبَا سَلاَّمٍ يَقُولُ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَلْمَانَ أَنَّ رَجُلاً مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَدَّثَهُ قَالَ لَمَّا فَتَحْنَا خَيْبَرَ أَخْرَجُوا غَنَائِمَهُمْ مِنَ الْمَتَاعِ وَالسَّبْىِ فَجَعَلَ النَّاسُ يَتَبَايَعُونَ غَنَائِمَهُمْ فَجَاءَ رَجُلٌ حِينَ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَقَدْ رَبِحْتُ رِبْحًا مَا رَبِحَ الْيَوْمَ مِثْلَهُ أَحَدٌ مِنْ أَهْلِ هَذَا الْوَادِى قَالَ
"وَيْحَكَ وَمَا رَبِحْتَ." قَالَ مَا زِلْتُ أَبِيعُ وَأَبْتَاعُ حَتَّى رَبِحْتُ ثَلاَثَمِائَةِ أُوقِيَّةٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم
"أَنَا أُنَبِّئُكَ بِخَيْرِ رَجُلٍ رَبِحَ." قَالَ مَا هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ
"رَكْعَتَيْنِ بَعْدَ الصَّلاَةِ."
Tercemesi:
Bize Rabî' b. Nâfi', ona Muaviye b. Sellam, ona Zeyd b. Sellam, ona Ebu Sellam, ona Ubeydullah b. Selman, ona da Nebî'nin (sav) ashabından biri şöyle rivayet etmiştir: Hayber'i fethettiğimizde (insanlar), eşya ve esir (olarak aldıkları) ganimetlerini (ortaya) çıkarttılar. İnsanlar ganimetlerini aralarında alış-veriş konusu yaptılar. Rasulullah (sav) namaz kıldığında bir adam gelip Ya Rasulullah! Bugüne dek şu vadi ahalisinden kimsenin elde etmediği kârı elde ettim! dedi. Nebî (sav), "hele hele! Ne kârıymış bu?" buyurdu. (Adam), Satıp alıp alış-verişe devam ettim. Neticede 300 ukiyye (40 dirhem) kazandım! dedi. (Bunun üzerine) Hz. Peygamber (sav), "ben sana daha hayırlı kazanç elde eden adamı haber vereyim!" buyurdu. (Adam), Ya Rasulullah! O nedir? dedi. Nebî (sav), "(Farz) namazdan sonra (kılınan) iki rekât (namaz)!" buyurdu.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 180, /646
Senetler:
1. Racul Min Ashabi'n-Nebi (Racul Min Ashabi'n-Nebi)
2. Ubeydullah b. Selman (Ubeydullah b. Selman)
3. Ebu Sellam Memtur el-Esved el-Habeşî (Memtur)
4. Zeyd b. Sellam el-Habeşî (Zeyd b. Sellam b. Memtur)
5. Ebu Sellam Muaviye b. Sellam el-Habeşî (Muaviye b. Sellam b. Mamtur)
6. Ebu Tevbe Rabî' b. Nâfi' el-Halebî (Rabî' b. Nâfi')
Konular:
Fe'y ve Ganimet
İbadet, Nafile ibadet miktarı
Mal, mal - mülk hırsı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273138, D002741-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ نَجْدَةَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ ح
وَحَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَنْطَاكِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا مُبَشِّرٌ ح
وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَوْفٍ الطَّائِىُّ أَنَّ الْحَكَمَ بْنَ نَافِعٍ حَدَّثَهُمْ - الْمَعْنَى - كُلُّهُمْ عَنْ شُعَيْبِ بْنِ أَبِى حَمْزَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ
"بَعَثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فِى جَيْشٍ قِبَلَ نَجْدٍ وَانْبَعَثَتْ سَرِيَّةٌ مِنَ الْجَيْشِ فَكَانَ سُهْمَانُ الْجَيْشِ اثْنَىْ عَشَرَ بَعِيرًا اثْنَىْ عَشَرَ بَعِيرًا وَنَفَّلَ أَهْلَ السَّرِيَّةِ بَعِيرًا بَعِيرًا فَكَانَتْ سُهْمَانُهُمْ ثَلاَثَةَ عَشَرَ ثَلاَثَةَ عَشَرَ."
Tercemesi:
Bize Abdülvehhab b. Necde, ona Velid b. Müslim; (T)
Bize Musa b. Abdurrahman el-Antâkî, ona Mübeşşir; (T)
Bize Muhammed b. Avf et-Tâî, ona Hakem b. Nafi', -rivayetlerinin manası aynıdır- onların hepsine Şuayb b. Ebu Hamza, ona Nafi', ona da İbn Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) bizleri bir ordu içinde Necd tarafına sevk etti. Bir müfreze ordudan ayrıldı. Ordu (daki her bir askerin) payı on iki deve idi. Nebî (sav), müfreze (deki askerlere) fazladan bir deve verdi. Böylece onların payları on üç deve oldu."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 157, /635
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
4. Ebu İsmail Mübeşşir b. İsmail el-Halebi (Mübeşşir b. İsmail)
5. Musa b. Abdurrahman el-Halebi (Musa b. Abdurrahman b. Ziyad)
Konular:
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Savaş, ve Barış
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِىُّ عَنْ مَالِكٍ ح
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ وَيَزِيدُ بْنُ خَالِدِ بْنِ مَوْهَبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ - الْمَعْنَى - عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ
"أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ سَرِيَّةً فِيهَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ قِبَلَ نَجْدٍ فَغَنِمُوا إِبِلاً كَثِيرَةً فَكَانَتْ سُهْمَانُهُمُ اثْنَىْ عَشَرَ بَعِيرًا وَنُفِّلُوا بَعِيرًا بَعِيرًا."
[زَادَ ابْنُ مَوْهَبٍ فَلَمْ يُغَيِّرْهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم.]
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273140, D002744-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِىُّ عَنْ مَالِكٍ ح
وَحَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ وَيَزِيدُ بْنُ خَالِدِ بْنِ مَوْهَبٍ قَالاَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ - الْمَعْنَى - عَنْ نَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ
"أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بَعَثَ سَرِيَّةً فِيهَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ قِبَلَ نَجْدٍ فَغَنِمُوا إِبِلاً كَثِيرَةً فَكَانَتْ سُهْمَانُهُمُ اثْنَىْ عَشَرَ بَعِيرًا وَنُفِّلُوا بَعِيرًا بَعِيرًا."
[زَادَ ابْنُ مَوْهَبٍ فَلَمْ يُغَيِّرْهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم.]
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Mesleme el-Ka'neb, ona Malik; (T)
Bize Abdullah b. Mesleme ve Yezid b. Halid b. Mevheb, onlara Leys,- rivayetlerinin manası aynıdır- ona Nafi', ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav), içinde Abdullah b. Ömer'in de bulunduğu bir müfrezeyi Necid tarafına sevk etti. (Gâziler) pek çok deveyi ganimet olarak elde ettiler. Payları on iki deve idi. Birer deve de ganimete ek olarak verildi."
[İbn Vehb, rivayetinde, Rasulullah (sav), (fazladan verilen bu develere dair o uygulamayı) değiştirmedi ilavesinde bulundu.]
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 157, /635
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
4. Yezid b. Halid el-Hemdanî (Yezid b. Halid b. Yezid b. Abdullah)
Konular:
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Savaş, ve Barış
Öneri Formu
Hadis Id, No:
273142, D002746-2
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ اللَّيْثِ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ جَدِّى ح
وَحَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ أَبِى يَعْقُوبَ قَالَ حَدَّثَنِى حُجَيْنٌ قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ
"أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدْ كَانَ يُنَفِّلُ بَعْضَ مَنْ يَبْعَثُ مِنَ السَّرَايَا لأَنْفُسِهِمْ خَاصَّةً النَّفْلَ سِوَى قَسْمِ عَامَّةِ الْجَيْشِ وَالْخُمُسُ فِى ذَلِكَ وَاجِبٌ كُلّه."
Tercemesi:
Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys, ona babası (Şuayb b. Leys), ona (Abdülmelik'in) dedesi (Leys b. Sa'd); (T)
Bize Haccac b. Ebu Yakub, ona Hüceyn, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Salim, ona da Abdullah b. Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah (sav) sevk ettiği bazı müfrezelere özel olarak ordunun genelinin payından dışında ganimetten pay verirdi. Bu meselede ganimetin beşte birlik kısmının en başta ayrılması gereklidir (vacib)."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Ebû Davud, Sünen-i Ebu Davud, Cihâd 157, /636
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Halid Ukayl b. Halid el-Eylî (Ukayl b. Halid b. Ukayl)
5. Ebu Haris Leys b. Sa'd el-Fehmî (Leys b. Sa'd b. Abdurrahman)
6. Ebu Ömer Huceyn b. Müsenna (Huceyn b. Müsenna)
7. Haccac b. Şair (Haccac b. Yusuf b. Haccac)
Konular:
Ganimet, taksim edilmesi, miktarları
Savaş, ve Barış