10635 Kayıt Bulundu.
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm b. Yusuf, ona İbn Cüreyc, ona Ya'lâ b. Müslim ve Amr b. Dinâr, ona Saîd b. Cübeyr, ona İbn Abbas (r.anhuma), ona da Ubeyy b. Ka'b şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) "(Hızır kıssasındaki adı geçen), Allah'ın Rasulü olan Musa'dır" buyurdu, ardından kıssayı aktardı. (Hızır, Musa'ya "Ben sana, benimle birlikte asla sabredemezsin, demedim mi?" dedi - kehf, 72). Hz. Musa'nın ilk sorusu unutma, ortanca sorusu şart, üçüncü soru ise kasten sorgulama idi. ilk soruya ("Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme, şu arkadaşlığımızda bana güçlük çıkarma", dedi - Kehf, 73) ayeti; orta soruya (bir oğlan çocuğuna rast geldikleri zaman o hemen bunu öldürdü - Kehf, 74) ayeti; üçüncü soruya da (yürüyüp gittiler... derken yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. O bunu derhâl doğrultuverdi - Kehf, 77) ayeti işaret etmektedir. İbn Abbâs Kehf, 79. ayette geçen "verâehum" (arkalarında bir kral vardı) kelimesini "emâmehüm" (önlerinde bir kral vardı) şeklinde okumuştur.
Açıklama: Kıssanın tamamı için B003401 numaralı hadis bakınız.
Bize Ebu Ahmed, ona Ebu Ğassân Muhammed b. Yahya el-Kinânî, ona Malik, ona Nâfi, ona İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Hayber ahalisi Abdullah b. Ömer'in organlarına hasar verdiklerinde Hz. Ömer kalkıp bir hutbe okudu ve “Rasulullah (sav), Hayber Yahudilerini, malları mülkleri üzerinde ortaklık anlaşması yaparak "sizleri bu araziler üzerinde, Allah'ın sizleri burada bıraktığı müddetçe bırakıyoruz" buyurmuştu. Ancak Abdullah b. Ömer, Hayber'deki malının yanına gitmiş ve kendisine gece vakti düşmanlık edilerek eli ve ayağı incinmiştir. Bizim o Hayber arazisinde Yahudilerden başka düşmanımız yoktur. Onlar bizim düşmanlarımızdır. Şimdi biz bu suçla onları itham ediyoruz. Ben de onları Hayber'den sürüp çıkarma düşüncesindeyim” dedi. Ömer bu konuda ortak karar alınca, Yahudi başkanlarından Ebu Hukayk oğullarından biri geldi ve “ey Mü'minlerin Emîri! Muhammed bizleri burada bırakmış, mallar üzerine bizimle ortaklık anlaşması yapmış ve bizleri vatanımızda bırakmayı şart kılmış iken, sen bizleri çıkarıyor musun?” dedi. Ömer de “Rasulullah'ın sana "Hayber'den çıkarıldığın zaman uzun bacaklı, yürüyüşe sabırlı dişi deven seni geceden geceye akıtıp götürürken, senin hâlin nice olur" buyurduğunu unuttuğumu mu sandın” dedi. Yahudi Ömer'e “bu söz Ebu Kâsım'ın küçük bir şakasıydı” dedi. Ömer de “yalan söyledin ey Allah'ın düşmanı” dedi ve mahsulden olan haklarının kıymetini mal, deve, deve semerleri, ipler ve daha başka şeylerden metalar olarak kendilerine vererek onları Hayber'den sürüp çıkardı. Bu hadisi Hammâd b. Seleme, Ubeydullah'tan, sanıyorum o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Ömer'den, o da Peygamber'den (sav) rivayet etmiş ve Hammâd hadisi kısaltmıştır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhar ile Hammad b. Seleme arasında inkıta vardır.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir'in anlattığına göre; o bir gün bitkin düşmüş devesi üzerinde yol alıyorken Nebi (sav) onun yanından geçti. Bu esnada Rasulullah (sav) o deveye dokundu ve ona dua etti. Bunun üzerine deve benzeri görülmedik bir şekilde (hızlı) yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü (sav) Cabir'e: "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" dedi. Ben olmaz dedim. Rasulullah (sav) yine "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" buyurdu. Ben de deveyi ona beni evime kadar taşıması şartı ile sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: "Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al o senin malındır." Şu'be'ye Muğire, ona Âmir'in rivayet ettiğine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine'ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi. İshak'a Cerir, ona Muğire'nin rivayet ettiğine göre de (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine'ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım. Atâ ve başkalarının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Cabir'e "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Muhammed b. el-Münkedir'in Câbir'den rivayet ettiğine göre; Cabir, Medine'ye varıncaya kadar deveye binmeyi şart koştu. Zeyd b. Eslem'in Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav): "Medine'ye varıncaya kadar sırtına binmek hakkındır" dedi. Ebu Zübeyr'in Câbir'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ona "Biz Medine'ye varıncaya kadar ona binme hakkını sana tanıdık." buyurdu. el-A'meş'in Salim'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Câbir'e "Onun sırtında ailenin yanına kadar var." buyurdu. Ubeydullah ve İbn İshak'a Vehb, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir'den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir. İbn Cüreyc'e Atâ ve başkasının, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre (Allah Rasulü): "Ben onu dört dinara satın aldım." buyurdu. Bir ukiyye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire'ye Şa'bî'nin, ona Câbir'in rivayeti ile İbnü'l-Münkedir ve Ebu Zübeyr'e Câbir'in rivayetlerinde devenin ücreti açıklanmamıştır. el-A'meş'e Sâlim, ona da Câbir'in rivayetinde altın ukiyye ifadesi geçmektedir. Ebu İshak'a Sâlim, ona Câbir'in rivayetinde iki yüz dirhem denilmektedir. Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu deveyi Tebük yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiyye demiştir. Ebu Nadra ise Câbir'in kendisine Hz. Peygamber'in (sav) onu yirmi dinara satın aldığını söylediğini nakletmiştir. Buhari dedi ki: eş-Şâ'bî'nin bir ukiyyeye (satın almıştır) sözü rivayetlerde daha çok geçmektedir. Bana göre Câbir'in Medine'ye kadar deveye binme şartını koşması da daha çok rivayette yer almakta ve daha sahihtir.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir'in anlattığına göre; o bir gün bitkin düşmüş devesi üzerinde yol alıyorken Nebi (sav) onun yanından geçti. Bu esnada Rasulullah (sav) o deveye dokundu ve ona dua etti. Bunun üzerine deve benzeri görülmedik bir şekilde (hızlı) yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü (sav) Cabir'e: "Bu deveyi bana bir ukiyyeye sat" dedi. Ben olmaz dedim. Rasulullah (sav) yine "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" buyurdu. Ben de deveyi ona beni evime kadar taşıması şartı ile sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: "Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al o senin malındır." Şu'be'ye Muğire, ona Âmir'in rivayet ettiğine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine'ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi. İshak'a Cerir'in Muğire'den rivayet ettiğine göre (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine'ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım. Atâ ve başkalarının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Cabir'e "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır." dedi. Muhammed b. el-Münkedir'in Câbir'den rivayet ettiğine göre; Cabir, Medine'ye varıncaya kadar deveye binmeyi şart koştu. Zeyd b. Eslem'in Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav): "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Ebu Zübeyr'in Câbir'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ona "Biz Medine'ye varıncaya kadar ona binme hakkını sana tanıdık." buyurdu. el-A'meş'in Salim'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Câbir'e "Ona binerek ailenin yanına var." buyurdu. Ubeydullah ve İbn İshak'a Vehb, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir'den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir. İbn Cüreyc'e Atâ ve başkasının, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre (Allah Rasulü): "Ben onu dört dinara satın aldım." buyurdu. Bir ukiyye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire'ye Şa'bî'nin, ona Câbir'in rivayeti ile İbnü'l-Münkedir ve Ebu Zübeyr'e Câbir'in rivayetlerinde devenin ücreti açıklanmamıştır. el-A'meş'e Sâlim, ona da Câbir'in rivayetinde altın ukiyye ifadesi geçmektedir. Ebu İshak'a Salim, ona Câbir'in rivayetinde iki yüz dirhem denilmektedir. Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu deveyi Tebük yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiyye demiştir. Ebu Nadra'nın naklettiğine göre Câbir, Hz. Peygamber'in (sav) onu yirmi dinara satın aldığını söylemiştir. Buhari dedi ki: eş-Şâ'bî'nin bir ukiyyeye (satın almıştır) sözü rivayetlerde daha çok geçmektedir. Bana göre Câbir'in Medine'ye kadar deveye binme şartını koşması da daha çok rivayette yer almakta ve daha sahihtir.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir'in anlattığına göre; o bir gün bitkin düşmüş devesi üzerinde yol alıyorken Nebi (sav) onun yanından geçti. Bu esnada Rasulullah (sav) o deveye dokundu ve ona dua etti. Bunun üzerine deve benzeri görülmedik bir şekilde (hızlı) yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü (sav) Cabir'e: "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" dedi. Ben olmaz dedim. Rasulullah (sav) yine "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" buyurdu. Ben de deveyi ona beni evime kadar taşıması şartı ile sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: "Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al o senin malındır." Şu'be'ye Muğire, ona Âmir'in rivayet ettiğine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine'ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi. İshak'a Cerir, ona Muğire'nin rivayetine göre de (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine'ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım. Atâ ve başkalarının rivayetine göre ise: "Medine'ye varıncaya kadar sırtına binmek hakkındır" dedi. Muhammed b. el-Münkedir'in Câbir'den rivayet ettiğine göre; Cabir, Medine'ye varıncaya kadar deveye binmeyi şart koştu. Zeyd b. Eslem'in Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav): "Medine'ye varıncaya kadar sırtına binmek hakkındır" dedi. Ebu Zübeyr'in Câbir'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ona "Biz Medine'ye varıncaya kadar ona binme hakkını sana tanıdık." buyurdu. el-A'meş'e Salim’in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Câbir'e "Onun sırtında ailenin yanına kadar var." buyurdu. Ubeydullah ve İbn İshak'a Vehb, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir'den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir. İbn Cüreyc'e Atâ'nın ve başkasının, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre (Allah Rasulü): "Ben onu dört dinara satın aldım." buyurdu. Bir ukiyye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire'ye Şa'bî'nin, ona Câbir'in rivayeti ile İbnü’l-Münkedir ve Ebu Zübeyr'e Câbir'in rivayetlerinde devenin ücreti açıklanmamıştır. el-A'meş'e Sâlim, ona da Câbir'in rivayetinde altın ukiye ifadesi geçmektedir. Ebu İshak'a Sâlim, ona Câbir'in rivayetinde iki yüz dirhem denilmektedir. Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu deveyi Tebük yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiye demiştir. Ebu Nadra ise Câbir'in kendisine rivayete ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) onu yirmi dinara satın almıştı. Buhari dedi ki: eş-Şâ'bî'nin bir ukiyyeye (satın almıştır) sözü rivayetlerde daha çok geçmektedir. Bana göre (Câbir'in Medine'ye kadar) binme şartını koşması da daha çok rivayette yer almakta ve daha sahihtir.
Bize Ebu Ahmed, ona Ebu Ğassân Muhammed b. Yahya el-Kinânî, ona Malik, ona Nâfi, ona İbn Ömer (r.anhuma) şöyle demiştir: Hayber ahalisi Abdullah b. Ömer'in organlarına hasar verdiklerinde Hz. Ömer kalkıp bir hutbe okudu ve “Rasulullah (sav), Hayber Yahudilerini, malları mülkleri üzerinde ortaklık anlaşması yaparak "sizleri bu araziler üzerinde, Allah'ın sizleri burada bıraktığı müddetçe bırakıyoruz" buyurmuştu. Ancak Abdullah b. Ömer, Hayber'deki malının yanına gitmiş ve kendisine gece vakti düşmanlık edilerek eli ve ayağı incinmiştir. Bizim o Hayber arazisinde Yahudilerden başka düşmanımız yoktur. Onlar bizim düşmanlarımızdır. Şimdi biz bu suçla onları itham ediyoruz. Ben de onları Hayber'den sürüp çıkarma düşüncesindeyim” dedi. Ömer bu konuda ortak karar alınca, Yahudi başkanlarından Ebu Hukayk oğullarından biri geldi ve “ey Mü'minlerin Emîri! Muhammed bizleri burada bırakmış, mallar üzerine bizimle ortaklık anlaşması yapmış ve bizleri vatanımızda bırakmayı şart kılmış iken, sen bizleri çıkarıyor musun?” dedi. Ömer de “Rasulullah'ın sana "Hayber'den çıkarıldığın zaman uzun bacaklı, yürüyüşe sabırlı dişi deven seni geceden geceye akıtıp götürürken, senin hâlin nice olur" buyurduğunu unuttuğumu mu sandın” dedi. Yahudi Ömer'e “bu söz Ebu Kâsım'ın küçük bir şakasıydı” dedi. Ömer de “yalan söyledin ey Allah'ın düşman” dedi ve mahsulden olan haklarının kıymetini mal, deve, deve semerleri, ipler ve daha başka şeylerden metalar olarak kendilerine vererek onları Hayber'den sürüp çıkardı. Bu hadisi Hammâd b. Seleme, Ubeydullah'tan, sanıyorum o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Ömer'den, o da Peygamber'den (sav) rivayet etmiş ve Hammâd hadisi kısaltmıştır.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir'in anlattığına göre; o bir gün bitkin düşmüş devesi üzerinde yol alıyorken Nebi (sav) onun yanından geçti. Bu esnada Rasulullah (sav) o deveye dokundu ve ona dua etti. Bunun üzerine deve benzeri görülmedik bir şekilde (hızlı) yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü (sav) Cabir'e: "Bu deveyi bana bir ukiyyeye sat" dedi. Ben olmaz dedim. Rasulullah (sav) yine "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" buyurdu. Ben de deveyi ona beni evime kadar taşıması şartı ile sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: "Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al o senin malındır." Şu'be'ye Muğire, ona Âmir'in rivayet ettiğine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine'ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi. İshak'a Cerir, ona Muğire'nin rivayet ettiğine göre de (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine'ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım. Atâ ve başkalarının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Cabir'e "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Muhammed b. el-Münkedir'in Câbir'den rivayet ettiğine göre; Cabir, Medine'ye varıncaya kadar deveye binmeyi şart koştu. Zeyd b. Eslem'in Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav): "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Ebu Zübeyr'in Câbir'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ona "Biz Medine'ye varıncaya kadar ona binme hakkını sana tanıdık." buyurdu. el-A'meş'in Salim'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Câbir'e "Ona binerek ailenin yanına var." buyurdu. Ubeydullah ve İbn İshak'a Vehb, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir'den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir. İbn Cüreyc'e Atâ ve başkasının, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre (Allah Rasulü): "Ben onu dört dinara satın aldım." buyurdu. Bir ukiyye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire'ye Şa'bî'nin, ona Câbir'in rivayeti ile İbnü'l-Münkedir ve Ebu Zübeyr'e Câbir'in rivayetlerinde devenin ücreti açıklanmamıştır. el-A'meş'e Sâlim, ona da Câbir'in rivayetinde altın ukiyye ifadesi geçmektedir. Ebu İshak'a Sâlim, ona Câbir'in rivayetinde iki yüz dirhem denilmektedir. Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu deveyi Tebük yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiyye demiştir. Ebu Nadra ise Câbir'in kendisine Hz. Peygamber'in (sav) onu yirmi dinara satın aldığını söylediğini nakletmiştir. Buhari dedi ki: eş-Şâ'bî'nin bir ukiyyeye (satın almıştır) sözü rivayetlerde daha çok geçmektedir. Bana göre Câbir'in Medine'ye kadar deveye binme şartını koşması da daha çok rivayette yer almakta ve daha sahihtir.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir'in anlattığına göre; o bir gün bitkin düşmüş devesi üzerinde yol alıyorken Nebi (sav) onun yanından geçti. Bu esnada Rasulullah (sav) o deveye dokundu ve ona dua etti. Bunun üzerine deve benzeri görülmedik bir şekilde (hızlı) yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü (sav) Cabir'e: "Bu deveyi bana bir ukiyyeye sat" dedi. Ben olmaz dedim. Rasulullah (sav) yine "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" buyurdu. Ben de deveyi ona beni evime kadar taşıması şartı ile sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: "Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al o senin malındır." Şu'be'ye Muğire, ona Âmir'in rivayet ettiğine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine'ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi. İshak'a Cerir, ona Muğire'nin rivayet ettiğine göre de (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine'ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım. Atâ ve başkalarının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Cabir'e "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Muhammed b. el-Münkedir'in Câbir'den rivayet ettiğine göre; Cabir, Medine'ye varıncaya kadar deveye binmeyi şart koştu. Zeyd b. Eslem'in Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav): "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Ebu Zübeyr'in Câbir'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ona "Biz Medine'ye varıncaya kadar ona binme hakkını sana tanıdık." buyurdu. el-A'meş'in Salim'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Câbir'e "Ona binerek ailenin yanına var." buyurdu. Ubeydullah ve İbn İshak'a Vehb, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir'den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir. İbn Cüreyc'e Atâ ve başkasının, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre (Allah Rasulü): "Ben onu dört dinara satın aldım." buyurdu. Bir ukiyye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire'ye Şa'bî'nin, ona Câbir'in rivayeti ile İbnü'l-Münkedir ve Ebu Zübeyr'e Câbir'in rivayetlerinde devenin ücreti açıklanmamıştır. el-A'meş'e Sâlim, ona da Câbir'in rivayetinde altın ukiyye ifadesi geçmektedir. Ebu İshak'a Sâlim, ona Câbir'in rivayetinde iki yüz dirhem denilmektedir. Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu deveyi Tebük yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiyye demiştir. Ebu Nadra ise Câbir'in kendisine Hz. Peygamber'in (sav) onu yirmi dinara satın aldığını söylediğini nakletmiştir. Buhari dedi ki: eş-Şâ'bî'nin bir ukiyyeye (satın almıştır) sözü rivayetlerde daha çok geçmektedir. Bana göre Câbir'in Medine'ye kadar deveye binme şartını koşması da daha çok rivayette yer almakta ve daha sahihtir.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir'in anlattığına göre; o bir gün bitkin düşmüş devesi üzerinde yol alıyorken Nebi (sav) onun yanından geçti. Bu esnada Rasulullah (sav) o deveye dokundu ve ona dua etti. Bunun üzerine deve benzeri görülmedik bir şekilde (hızlı) yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü (sav) Cabir'e: "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" dedi. Ben olmaz dedim. Rasulullah (sav) yine "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" buyurdu. Ben de deveyi ona beni evime kadar taşıması şartı ile sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: "Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al o senin malındır." Şu'be'ye Muğire, ona Âmir'in rivayet ettiğine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine'ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi. İshak'a Cerir, ona Muğire'nin rivayet ettiğine göre de (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine'ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım. Atâ ve başkalarının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Cabir'e "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Muhammed b. el-Münkedir'in Câbir'den rivayet ettiğine göre; Cabir, Medine'ye varıncaya kadar deveye binmeyi şart koştu. Zeyd b. Eslem'in Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav): "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Ebu Zübeyr'in Câbir'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ona "Biz Medine'ye varıncaya kadar ona binme hakkını sana tanıdık." buyurdu. el-A'meş'in Salim'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Câbir'e "Ona binerek ailenin yanına var." buyurdu. Ubeydullah ve İbn İshak'a Vehb, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir'den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir. İbn Cüreyc'e Atâ ve başkasının, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre (Allah Rasulü): "Ben onu dört dinara satın aldım." buyurdu. Bir ukiyye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire'ye Şa'bî'nin, ona Câbir'in rivayeti ile İbnü'l-Münkedir ve Ebu Zübeyr'e Câbir'in rivayetlerinde devenin ücreti açıklanmamıştır. el-A'meş'e Sâlim, ona da Câbir'in rivayetinde altın ukiyye ifadesi geçmektedir. Ebu İshak'a Sâlim, ona Câbir'in rivayetinde iki yüz dirhem denilmektedir. Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu deveyi Tebük yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiyye demiştir. Ebu Nadra ise Câbir'in kendisine Hz. Peygamber'in (sav) onu yirmi dinara satın aldığını söylediğini nakletmiştir. Buhari dedi ki: eş-Şâ'bî'nin bir ukiyyeye (satın almıştır) sözü rivayetlerde daha çok geçmektedir. Bana göre Câbir'in Medine'ye kadar deveye binme şartını koşması da daha çok rivayette yer almakta ve daha sahihtir.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Âmir, ona da Câbir'in anlattığına göre; o bir gün bitkin düşmüş devesi üzerinde yol alıyorken Nebi (sav) onun yanından geçti. Bu esnada Rasulullah (sav) o deveye dokundu ve ona dua etti. Bunun üzerine deve benzeri görülmedik bir şekilde (hızlı) yürümeye başladı. Sonra Allah Rasulü (sav) Cabir'e: "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" dedi. Ben olmaz dedim. Rasulullah (sav) yine "Bu deveyi bana bir ukiyeye sat" buyurdu. Ben de deveyi ona beni evime kadar taşıması şartı ile sattım. Medine'ye vardığımızda deveyi ona götürdüm, o da bana parasını nakit olarak verdikten sonra ben de ayrılıp gittim. Daha sonra hemen arkamdan birisini gönderdi ve şöyle buyurdu: "Ben senin deveni satın alacak değildim, haydi o deveni al o senin malındır." Şu'be'ye Muğire, ona Âmir'in rivayet ettiğine göre Câbir dedi ki: Rasulullah (sav) Medine'ye kadar beni o devenin sırtına bindirdi. İshak'a Cerir, ona Muğire'nin rivayet ettiğine göre de (Câbir) dedi ki: Ben deveyi Medine'ye ulaşıncaya kadar sırtına binmem şartı ile sattım. Atâ ve başkalarının rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Cabir'e "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Muhammed b. el-Münkedir'in Câbir'den rivayet ettiğine göre; Cabir, Medine'ye varıncaya kadar deveye binmeyi şart koştu. Zeyd b. Eslem'in Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav): "Medine'ye varıncaya kadar binmek hakkındır" dedi. Ebu Zübeyr'in Câbir'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) ona "Biz Medine'ye varıncaya kadar ona binme hakkını sana tanıdık." buyurdu. el-A'meş'in Salim'den rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) Câbir'e "Ona binerek ailenin yanına var." buyurdu. Ubeydullah ve İbn İshak'a Vehb, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre: Nebi (sav) o deveyi bir ukiyyeye satın aldı. Bu hususta Zeyd b. Eslem de Câbir'den rivayeti ile ona mutabaat etmiştir. İbn Cüreyc'e Atâ ve başkasının, onlara Câbir'in rivayet ettiğine göre (Allah Rasulü): "Ben onu dört dinara satın aldım." buyurdu. Bir ukiyye, dinar hesabına göre on dirhem eder. Muğire'ye Şa'bî'nin, ona Câbir'in rivayeti ile İbnü'l-Münkedir ve Ebu Zübeyr'e Câbir'in rivayetlerinde devenin ücreti açıklanmamıştır. el-A'meş'e Sâlim, ona da Câbir'in rivayetinde altın ukiyye ifadesi geçmektedir. Ebu İshak'a Sâlim, ona Câbir'in rivayetinde iki yüz dirhem denilmektedir. Davud b. Kays, ona Ubeydullah b. Miksem, ona Câbir'in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) bu deveyi Tebük yolunda satın almıştır. Sanırım dört ukiyye demiştir. Ebu Nadra ise Câbir'in kendisine Hz. Peygamber'in (sav) onu yirmi dinara satın aldığını söylediğini nakletmiştir. Buhari dedi ki: eş-Şâ'bî'nin bir ukiyyeye (satın almıştır) sözü rivayetlerde daha çok geçmektedir. Bana göre Câbir'in Medine'ye kadar deveye binme şartını koşması da daha çok rivayette yer almakta ve daha sahihtir.