10612 Kayıt Bulundu.
Bize Kuteybe, ona Yakub b. Amr, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) Ebu Talha'ya şöyle buyurdu: "Benim için gençlerinizden birisini tayin et de Hayber'e gidene kadar bana hizmet etsin." Bunun üzerine Ebu Talha beni bineğinin arkasına bindirerek (bulunduğumuz yerden) çıkardı. Ben, o vakitler buluğ çağına yeni girmiş bir çocuktum. (Yolculukta) Rasulullah (sav) konakladığında kendisine hizmet ediyordum. Onun şu sözü çokça söylediğini duydum: "Allah’ım! Gelecek endişesinden, geçmişe üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borcun yükünden ve insanların baskısına uğramaktan Sana sığınırım." (Bir süre) sonra Hayber'e geldik. Allah'ın lütfuyla Hayber kalesi fethedilince Hz. Peygamber'e (sav) Huyey b. Ahtab'ın kızı Safiyye'nin güzelliğinden bahsedildi. Kendisi daha yeni gelin iken kocası öldürülmüştü. Rasulullah (sav) (ganimetten pay olarak) Safiyye'yi kendisine ayırdı. Sonra da Safiyye ile yola çıktı. Nihayet Seddü'l-Sahbâ denilen yere ulaştık. Safiyye hayızdan temizlendi. Rasulullah (sav) Safiyye'yi orada kendine eş yaptı. Sonra orada küçük bir sofra içinde hays yemeği yaptı. Bana da "(Nikahı) etrafındakilere haber ver (onları yemeğe davet et)." dedi. İşte bu yemek, Rasulullah'ın (sav) Safiyye için verdiği düğün yemeği oldu. Sonra da Medine'ye doğru yola çıktık. Enes dedi ki: Ben Rasulullah'ı gördüm, O, Safiyye'yi kendi arkasında bir örtü ile örtüyordu. Sonra Rasulullah (sav) devesinin yanına oturuyor, kendi dizini koyuyor Safiyye de Rasulullah'ın (sav) dizine basıp deveye biniyordu. Yola devam ettik ve nihayet Medine'ye doğru yaklaştığımızda Rasulullah (sav) Uhud dağına doğru baktı ve: "Bu dağ bizi sever biz de bu dağı severiz" buyurdu. Sonra da Medine'ye baktı ve şöyle dua etti: "Allah'ım! Ben, şu iki kayalık arasındaki yeri (Medine'yi), İbrahim'in Mekke'yi haram kıldığı gibi haram kılıyorum. Allah'ım! Medinelilerin müd (eski bir hacim ölçüsü) ve sâ' (eski bir ölçek) ölçeklerini bereketli kıl."
Açıklama: Hays, hurma, yağ ve keş peynirinden yapılan bir tür yemek.
Bize Ebu Numan, ona Hammâd b. Zeyd, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya b. Habban, ona Enes b. Mâlik (ra), ona da Ümmü Harâm şöyle rivayet etmiştir: Nebi (sav) bir gün evinde öğleden sonra uykusuna yatmıştı, gülerek uyandı, Ümm Haram “Ey Allah’ın Rasulü, seni güldüren nedir?” diye sordu. Hz. Peygamber “ümmetimden; gemiye binerek tahtlar üzerindeki krallar gibi yolculuk yapan bir topluluğun durumuna hayret ettim” buyurdu. Bunun üzerine ben “ey Allah’ın Rasulü, beni de onlardan kılması için Allah’a dua et” dedim. Hz. Peygamber “sen onlarla beraber olacaksın” buyurdu. Sonra bir daha uyudu, gülerek uyandı ve öncekinin aynısını iki ya da üç defa söyledi. Ben “ey Allah’ın Rasulü, Allah’ın beni onlardan kılması için Allah’a dua et” dedim. O da “sen ilklerdensin” buyurdu. Sonra Ubâde b. Sâmit onunla evlendi ve birlikte gazaya çıktı, geri döndüğünde binmesi için binek hayvanı ona yaklaştırıldı, o da (binerken) hayvandan düştü ve boynu kırıldı.
Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Amr, ona Zührî, ona da Malik b. Evs b. Hadsân, Ömer b. Hattab’ın (ra) şöyle dediğini rivayet etti: Nadîr oğullarının malları, Allah'ın, Rasulüne (sav) fey olarak verdiği ve Müslümanların, at ve deve koşturmadan (barış yoluyla) elde ettiği mallardandır. Bu mallar Rasulullah'a (sav) tahsis edilmiş olup, kendisi bunlardan ailesinin bir senelik nafakasını sağlar, arta kalanını da Allah yolunda cihâd hazırlığı olmak üzere silâh ve binek teminine ayırırdı.
Hz. Âişe der ki: Bayram günü siyahiler harbe ve kalkanlarla oyun oynuyorlardı. Ya ben Rasulullah’a (sav) söyledim yahut da o "seyretmek ister misin?" buyurdu. Ben “evet” deyince beni yanağım yanağı üzerinde olduğu halde arkasında durdurdu. Bu arada "Göreyim sizi Erfede oğulları" buyurdu. Nihayet ben usanınca "Bu kadarı sana yeter mi?" dedi. Ben “evet” dedim. "o halde gidebilirsin" buyurdu. Ahmed, İbn Vehb'den "felemmâ ğafele" şeklinde rivayet etmiştir.
Bize Yahya b. Yusuf, ona Ebu Bekir, ona Ebu Hasîn, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Altının, gümüşün, saçaklı kadifenin, siyah zencefil kumaşın kulu olan kişilere yazıklar olsun. Kendisine bir şey verilirse razı olur, verilmezse razı olmaz." İsrâîl, Ebu Hasîn'den aktardığı bu hadisi merfu olarak (Hz. Peygamber'e (sav) dayandırarak) rivayet etmedi.
Bize İbrahim b. Musa, ona Hişâm, ona Ma'mer, ona Zührî, ona İbn Müseyyeb, ona da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir: Habeşliler, Peygamber'in (sav) huzurunda harbeleriyle oyun oynarken Ömer, içeri girip taş eline taş alıp onlara atıverdi. Hz. Peygamber (sav) "ey Ömer! Onları (rahat) bırak!" buyurdu. Bize Ali, ona Abdürrezzâk, ona da Mâmer, rivayetinde "mescitte (oynarken)" ilavesini yapmıştır.
Bize Ahmed b. Muhammed, ona Abdullah, ona el-Evzâ'î, ona Ebu İshak b. Abdullah b. Ebu Talha, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle rivayet etmiştir: Ebu Talha, (savaşlarda) Bir kalkanla Hz. Peygamber'e (sav) siper olup korurdu. Ebu Talha, iyi bir ok atıcısı idi. Ok attığında Nebî (sav), okun düştüğü yeri görmek için başını çıkarıp bakardı.
Bize Ahmed b. Muhammed, ona Abdullah, el-Evzâ'î, ona Süleyman b. Habîb, ona da Ebu Ümâme şöyle rivayet etmiştir: "Kılıçlarının süsleri ne altın ne de gümüş olan bir topluluk, pek çok fetih gerçekleştirmiştir. Onların süsü tabaklanmamış deriden mamul ip, kurşun ve demirdi."