6725 Kayıt Bulundu.
Bize Nasr b. Ali, ona Ebu Ali el-Hanefî, ona Hemmam, ona İbn Cüreyc, ona Zühri, ona da Enes şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) helaya gireceği vakit yüzüğünü çıkarırdı." [Ebu Davud şöyle dedi: "Bu hadis münkerdir. Maruf olan, İbn Cureyc - Ziyâd b. Sa'd - Zuhri tariki ile Enes'den rivayet olunan 'Resulullah (sav) gümüşten bir yüzük takardı. Sonra onu attı.' hadisidir. Bu rivayetteki vehim Hemmâm'dan kaynaklanmaktadır. (Bu hadisi Enes'den bu lafızla) Hemmam'dan başkası rivayet etmemiştir."]
Açıklama: Hz. Peygamber'in sürekli olarak yüzük takmadığı bilgisiyle değerlendirilen rivayet, zayıf olarak görülmektedir. Ancak temizlik açısından uygulamada belirleyici olmuştur.
Bize Züheyr b. Harb ve Hennâd b. Seriy, onlara Vekî, ona A'meş, ona Mücâhid, ona Tâvus, ona da İbn Abbas şöyle demiştir: Rasulullah (sav) iki mezarın yanından geçerken şöyle buyurdu: "Bu ikisi azap görüyorlar. Azap görmelerinin sebebi de büyük bir günah değildir. Şu kişi hacet giderirken idrarından sakınmazdı. Şu ise insanlar arasında laf taşırdı." Sonra yaş bir hurma dalı istedi ve onu iki parçaya ayırdı. İki parçayı ayrı ayrı mezarlara dikip şöyle buyurdu: "Bunlar kurumadığı sürece umarım ki onların azabı hafifler." [Hennâd rivayetteki 'yestenzihü/sakınmazdı' ifadesi yerine, aynı anlama gelen 'yestetirü' kelimesini kullanmıştır.]
Açıklama: İnsanlar arasında laf taşımanın çirkinliği ve idrar serpintisinden korunmanın gerekliliği konusunda hassasiyet oluşturmak isteyen Hz. Peygamber, kabirdekilerden birinin koğuculuk, diğerinin ise idrar serpintisine dikkat etmemesi nedeniyle azaba uğratıldıklarına işaret etmektedir. Diktiği yaş dalın ise kabirdekiler için azabın hafifletilmesine neden olacağı vurgusuyla, kabristanlıkların ağaçlandırılmasının önemine dikkat çekmiştir.
Bize Musa b. İsmail, ona Vüheyb, ona Amr b. Yahya, ona Ebu Zeyd, ona da Ma'kıl b. Ebu Ma'kıl el-Esedî şöyle demiştir: "Rasulullah (sav) bizi, büyük ve küçük abdest bozarken Ka'be'ye ve Beytü'l-Makdis'e (Kudüs'e) yönelmekten nehyetti." [Ebû Davud dedi ki: "(Hadisin senedinde yer alan) Ebû Zeyd, Benû Sa'lebe'nin azatlısıdır."]
Bize Muhammed b. Yahya b. Faris, ona Safvan b. İsa, ona Hasan b. Zekvan, ona da Mervân el-Asfar şöyle demiştir: "İbn Ömer'i, hayvanını kıbleye doğru çöktürmüş bir halde gördüm. Sonra da kıbleye doğru küçük abdest bozmaya başladı. 'Ya Ebu Abdurrahman! bu (kıbleye karşı abdest bozmak) yasaklanmadı mı?' dedim. İbn Ömer, Evet, yasaklandı; ancak yasak, boş alanlarla ilgilidir. Kıbleyle aranda bir engel bulunuyorsa sakınca yoktur, cevabını verdi."
Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik b. Yahya b. Said, ona Muhammed b. Yahya b. Habban, ona amcası Vâsi' b. Habban, ona da Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: "Bir gün evin damına çıkmıştım. Resulullah'ı (sav), yönü Beytü'l-Makdis'e dönük olarak iki kerpiç üzerine (çökmüş bir şekilde) abdest bozarken gördüm."
Bize Ebu Şeybe'nin iki oğlu Osman ve Ebu Bekir, onlara Ömer b. Sa'd, ona Süfyan, ona Dahhâk b. Osman, ona da Nâfi, ona da İbn Ömer şöyle demiştir: "Hz. Peygamber (sav) küçük abdest bozarken bir adam çıkageldi ve O'na selam verdi. O da selamını almadı." [Ebû Davud şöyle demiştir: İbn Ömer ve başkalarından rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) teyemmüm etmiş sonra o adamın selamını almıştır.]
Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Abdüla'lâ, ona Said, ona Katâde, ona Hasan, ona Hudayn b. el-Münzir Ebu Sâsân, ona da Muhacir b. Kunfuz'un rivayet ettiğine göre o, Peygamber (sav)'e küçük abdest bozarken gelmiş ve selam vermişti. O da selamını almamıştı. Daha sonra (Hz. Peygamber) abdest alıp özür beyan ederek şöyle buyurdu: "Ben Allah Teâlâ'nın ismini abdestsiz iken anmayı uygun görmedim."
Bize Müsedded, ona Abdülvahid b. Ziyad, ona A'meş, ona Zeyd b. Vüheyb, ona da Abdurrahman b. Hasene şöyle demiştir: 'Bir gün Amr b. Âs ile birlikte Rasulullah'ı (sav) ziyarete gitmiştik. Peygamberimiz, deriden yapılmış bir kalkanla çıktı. Sonra onunla gizlenerek küçük abdestini bozdu. Biz 'bakın, Hz. Peygamber, kadınlar gibi oturarak ihtiyacını gideriyor' dedik. Hz. Peygamber (sav) bunu işitti ve şöyle buyurdu: "İsrailoğullarının başına gelenleri bilmiyor musunuz? Onlar (elbiselerine) bulaşan idrarın, isabet ettiği kısmı keserlerdi. İsrailoğullarından biri onları (idrarın değdiği yeri kesmekten) nehyetti. Bu kişi ise kabir azabına uğratıldı." [Ebû Davud şöyle dedi: 'Mansur Ebu Vâil'den, o da Ebû Musa el-Eşarî'den bu hadisi rivayet ederken "derilerine idrar bulaştığında" ifadesini kullanmıştır.' Asım Ebû Vâil'den, o Ebû Musa'dan, o da Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ederken "onlardan birisinin bedenine" ifadesini kullandığını rivayet etmiştir.]
Bize Muhammed b. 'Alâ, ona İbn Ebu Zaide, ona babası (Zekeriya b. Ebu Zaide), ona Halid b. Seleme -yani el-Fe'fe-, ona el-Behiy, ona Urve, ona da Hz. Âişe şöyle demiştir: "Resûlullah (sav) her halinde Allah'ı zikrederdi."
Bize Osman b. Ebu Şeybe, ona Cerîr, ona Mansûr, ona Mücahid, ona da İbn Abbas, Hz. Peygamber'den (sav) bir önceki hadisi(D000021) "bevlinden sakınmazdı" açıklamasıyla rivayet etmiştir. Ebu Muaviye ise "korunmazdı" ifadesini kullanmıştır.