10612 Kayıt Bulundu.
Bize Muhammed b. Abdurrahim, ona Şebâbe b. Sevvâr el-Fezârî, ona İsrail, ona da Ebu İshak, Berâ'nın (ra) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Demir maskeli bir adam, Hz. Peygamber'e (sav) geldi ve 'Ey Allah'ın Rasulü! Önce savaşayım, sonra İslam'a girerim' dedi. Hz. Peygamber (sav) 'Önce Müslüman ol, sonra savaş' buyurdu. Adam Müslüman oldu ve savaşa girişti, savaşta da öldü. Hz. Peygamber (sav) o kişi hakkında 'Az amel işledi, fakat çok sevap kazandı' buyurdu.
Bize Muhammed b. Said el-Huzâî, ona Abdül'alâ, ona Humeyd, ona da Enes (T) Bize Amr b. Zürâre, ona Ziyâd, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Amcam Enes b. Nadr, Bedir savaşına katılamamıştı. Bundan dolayı Rasulullah'a (sav) hitaben şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşa katılamadım. Şayet Allah beni müşriklerle yapılacak bir savaşta bulundurursa neler yapacağımı elbette Allah görecektir.' Sonra Uhud günü gelip de Müslümanların safları bozulunca Müslümanları kastederek 'Allah'ım! Bunların yaptıklarından dolayı beni mazur görmeni dilerim.' Müşrikleri kastederek de; 'Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arz ederim.' dedi ve ilerledi sonra da Sa'd b. Muaz ile karşılaştı. Ona; 'Ey Sa'd! İstediğim cennettir. Nadr'ın Rabbine yemin ederim ki, Uhud'dan beri cennetin kokusunu alıyorum.' dedi. Sa'd Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben Enes b. Nadr'ın yaptığını yapamadım.' dedi. Enes sözüne şöyle devam etti. İbn Nadr'ı bulduğumuzda şehit olmuştu. Bedeninde seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Onu, öldürülmüş ve müşrikler tarafından müsle yapılmış (burun ve kulakları kesilmiş) bir vaziyette bulduk. Onu kimse tanıyamadı, sadece kız kardeşi parmak uçlarından tanıdı. Yine Enes şöyle devam etti: Biz şu ayetin İbn Nadr ve benzeri durumda olanlar için indiğini düşünüyoruz veya zannediyoruz: 'Müminlerden öyle kimseler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde dururlar. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.' (Ahzab-33/23)
Bize Sadaka b. Fadl, ona (Süfyan) b. Uyeyne, ona da Muhammed b. Münkedir, Câbir b. Abdullah)'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "(Uhud Savaşı'nda şehit olan) babam, organları tahrip edilmiş bir vaziyette getirilip Rasulullah'ın (sav) önüne bırakıldı. Yüzünü açmaya yeltendim, amam kavmim buna engel oldu. Derken Rasulullah (sav), bir kadının çığlığını duydu. (Çığlığı atanın) Amr'ın kızı ya da Amr'ın kız kardeşi olduğu söylenildiğinde, Rasulullah (sav) 'Niçin ağlıyor ki?' ya da 'Ağlamasın! Zira melekler, kanatlarıyla onu gölgelemeye devam etmektedirler' buyurdu." [Buhari, Sadaka b. Fadl'e 'Bu rivayette 'Cenazesi kaldırılıncaya kadar (onu gölgeliyorlar)' ifadesi yok muydu?' diye sorduğunda, Sadaka 'Râvi o ifadeyi de zikretmiş olabilir' diye cevap verdi.]
(Enes b. Nadr'ın) dediğine göre, Rübeyy isimli kardeşi, bir kadının arka dişini kırdı, Rasulullah (sav) da kısas uygulanmasını emretti. Bunun üzerine Enes “ey Allah'ın Rasulü! Seni hak ile gönderen (Allah'a) yemin olsun ki, onun dişi kırılmaz” dedi. (Daha sonra kadının yakınları) diyete rıza gösterip kısastan vazgeçtiler. Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyurdu: "Allah'ın öyle kulları vardır ki, Allah adına yemin etseler Cenâb-ı Hak onların yeminini boşa çıkarmaz."
Bize Muhammed b. Said el-Huzâî, ona Abdül'alâ, ona Humeyd, ona da Enes (T) Bize Amr b. Zürâre, ona Ziyâd, ona Humeyd et-Tavîl, ona da Enes (ra) şöyle söylemiştir: Amcam Enes b. Nadr, Bedir savaşına katılamamıştı. Bundan dolayı Rasulullah'a (sav) hitaben şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasulü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşa katılamadım. Şayet Allah beni müşriklerle yapılacak bir savaşta bulundurursa neler yapacağımı elbette Allah görecektir.' dedi. Sonra Uhud günü gelip de Müslümanlar'ın safları bozulunca Müslümanları kastederek 'Allah'ım! Bunların yaptıklarından dolayı beni mazur görmeni dilerim.' Müşrikleri kastederek de; 'Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arz ederim.' dedi ve ilerledi sonra da Sa'd b. Muaz ile karşılaştı. Ona; 'Ey Sa'd! İstediğim cennettir. Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud'dan beri cennetin kokusunu alıyorum.' dedi. Sa'd Rasulullah'a (sav) 'Ey Allah'ın Rasulü! Ben Enes b. Nadr'ın yaptığını yapamadım.' dedi. Enes sözüne şöyle devam etti. İbn Nadr'ı bulduğumuzda şehit olmuştu. Bedeninde seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Onu, öldürülmüş ve müşrikler tarafından müsle yapılmış (burun ve kulakları kesilmiş) bir vaziyette bulduk. Onu kimse tanıyamadı, sadece kız kardeşi parmak uçlarından tanıdı. Yine Enes şöyle devam etti: Biz şu ayetin İbn Nadr ve benzeri durumda olanlar için indiğini düşünüyoruz veya zannediyoruz: 'Müminlerden öyle kimseler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde dururlar. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.' (Ahzab-33/23)
Açıklama: Bu rivayette Hüzeyme'nin şahitliğini Hz. Peygamber'in iki kişinin şahitliğine denk kabul ettiğine dair bilgi muhtemelen sonraki hadisçiler tarafından hadiste yer alan şahıslara dair vermiş oldukları bilgiler çerçevesinde kaydedilmiştir. Çünkü hadis ravilerinin bu şekilde tasarrufta bulunduğuna dair örnekler vardır. Başka bir konuyla alakalı rivayet esnasında da Hüzeyme'nin bu özelliğinden bahsedildiği örnek bir rivayet için BS14229 nolu hadise bakılabilir. Ayrıca rivayetin birçok farklı versiyonunda bu bölümün zikredilmediği de görülmektedir. Hüzeyme hakkında bu ek bilginin verilmesinin sebebi, muhtemelen onu aynı isimli diğer sahabeden ayırmak içindir. Çünkü sahabe içinde dokuz tane Hüzeyme isimli şahıs yer almaktadır(ez-Zebîdî, Tâcu'l-Arûs, ts., XXXII, 88).
Açıklama: Cesur olarak bilinmek isteyen kişi şan şöhret için savaşmaktadır. Cesarette konumu görülsün diye savaşan kişi ise riya (ikiyüzlülük) içindedir. Her ikisi yerilmiş hasletlerdir. (Haşiyetu's-Sindî ala en-Nesâî)